Halep’teki Kürt mahallelerine yönelik ablukaya ilişkin belirsizlik sürüyor

Iraklı bir resmi heyet, Hol Kampı’na gelerek Irak vatandaşlarının tahliyesini görüştü . 

Halep'te Kürtlerin yaşadığı Şeyh Maksud mahallesi YPG'nin kontrolünde. (AFP
Halep'te Kürtlerin yaşadığı Şeyh Maksud mahallesi YPG'nin kontrolünde. (AFP
TT

Halep’teki Kürt mahallelerine yönelik ablukaya ilişkin belirsizlik sürüyor

Halep'te Kürtlerin yaşadığı Şeyh Maksud mahallesi YPG'nin kontrolünde. (AFP
Halep'te Kürtlerin yaşadığı Şeyh Maksud mahallesi YPG'nin kontrolünde. (AFP

Halep’te Kürt nüfusun yoğunlukta olduğu Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine yönelik ablukanın kaldırılması yönündeki Rus girişimi henüz sonuç vermedi.  
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) yönetim kurulu üyesi Aldar Halil, Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:
“Halep’teki Kürt mahallelerine yönelik abluka halen devam ediyor, Rusya’nın aracılığıyla çözüm bulma noktasında rejim temsilcileriyle yaptığımız görüşmelerde henüz bir sonuca ulaşamadık. Biz Suriye meselesinin, özellikle Kuzeydoğu Suriye meselesinin kapsamlı bir çözüme kavuşturulmasını beklerken rejim Halep’teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerini kuşattı. Bu sorunun daha fazla büyümeden bir an önce çözülmesini umuyoruz.”  
ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon tarafından desteklenen SDG güçleri, Haseke ilinin büyük bir bölümünü kontrol ediyor. Rejim güçleri ise Haseke ili ve Kamışlı ilçesinde ‘Güvenlik Karesi’ olarak adlandırılan iki bölgede varlık gösteriyor. SDG, rejime bağlı 4.Tümen güçlerinin iç kontrolünün kendilerinde olduğu Halep’teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerini ablukaya almasının ardından karşı hamle olarak Haseke ve Kamışlı’daki ‘güvenlik bölgelerini’ kuşatmıştı.  
SDG yetkilisi Aldar Halil, rejimin Haseke ve Kamışlı’da ‘güvenlik bölgelerinde’ varlık göstermesiyle ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Rejim burada askeri varlık göstererek ülkenin bölünmezliğini vurgulamayı hedefliyor.Suriye’nin birliği ve bölünmezliğine dair bir siyasi mesaj vermek istiyorlar. Güçlerimiz ve rejim arasında nihai bir anlaşma sağlanmış değil. Bununla birlikte rejimin buradan çıkartılmasına yönelik bir hamlemiz de yok. Ancak ‘güvenlik bölgesini’ kuşatmamızın nedeni Halep’teki ablukaya yönelik bir tepkiydi. Halkımız abluka altındayken hiçbir şey yapmadan bekleyemezdik. Açlıkla sınamak ne ahlaki ne de insani açıdan kabul edilemez, bize kendi hakimiyetlerinde olan bir bölgede olduğumuz yönünde mesaj vermek istiyorlar.”  
Bu arada Irak hükümetinden resmi bir heyet, Haseke ilinin doğusundaki el-Hol Kampı’nı ziyaret etti. Iraklı heyetle SDG yetkililerinin kampta tutuklu bulunan Irak vatandaşlarının, Irak’a naklini tartıştığı öğrenildi. Toplantıya katılan bir yetkili, el-Hol Kampı’nda 30 bine yakın Irak uyruklu vatandaşın tutulduğunu, Ulusal Güvenlik, Göç İdaresi ve İçişleri Bakanlığı yetkililerinden oluşan Iraklı heyetin bazı Iraklıları kendi ülkelerine nakletme talebinde bulunduğunu söyledi.
 El-Hol Kampı’nda bulunan ve terör örgütü DEAŞ’ın eylemlerine katılmamış olan Iraklıların ülkelerine dönüşüne izin verileceğini belirten yetkili, DEAŞ bağlantılı kişiler ve ailelerinin akıbeti hususunda ise bilgi paylaşmadı. SDG’ye bağlı Asayiş güçleri, geçen mart ayının sonunda el-Hol Kampı’na operasyon düzenlemiş ve DEAŞ mensubu olduğu ileri sürülen 70 Irak vatandaşını tutuklamıştı. El-Hol Kampı’nda son aylarda birçok güvenlik ihlali yaşanıyor. En son çıkan olaylarda, bir yardım kuruluşunda çalışan sağlık görevlisi yaşamını yitirmiş ve bir doktor ağır yaralanmıştı. Kamptan firar girişiminde bulunan kişiler zaman zaman güvenlik görevlileriyle çatışıyor. Bazı istihbarat raporları, terör örgütü DEAŞ’ın el-Hol Kampı’ndaki üyelerini kurtarmak için bir baskın planladığını gösteriyor.
Nisan 2017'de kurulan el-Hol Kampı’nda Deyrizor'daki DEAŞ üyeleri ve aileleri ile çatışmalardan kaçan siviller tutuluyor.



Suudi Arabistan ve ABD arasındaki tarihin en büyük askeri anlaşmasının detayları

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)
TT

Suudi Arabistan ve ABD arasındaki tarihin en büyük askeri anlaşmasının detayları

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)

İsa en-Nehari

ABD tarafından dün yapılan açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın şahitliğinde iki ülke arasında imzalanan çok sayıda anlaşma çerçevesinde değeri yaklaşık 142 milyar dolar olan bir savunma anlaşması imzalandığı belirtildi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada savunma anlaşmasının ‘tarihin en büyüğü’ olduğu belirtilirken ABD merkezli 10'dan fazla savunma şirketi aracılığıyla Suudi Arabistan'a gelişmiş savaş ekipmanları sağlamayı amaçladığı belirtildi.

Beş temel kategori

Açıklamaya göre bu devasa anlaşma beş ana kategoriden oluşuyor ve bunlardan ilki “Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri’nin ve uzay yeteneklerinin’ geliştirilmesi. Anlaşmanın Suudi Arabistan ve bölge ülkelerinin yıllardır satın almak istediği F-35 savaş uçaklarının satışını içerip içermediği henüz belli değil, ancak bu çabalar ABD'nin İsrail'e niteliksel askeri üstünlüğünü sürdürme taahhüdüyle defalarca kez çatıştı.

Reuters'ın iki kaynaktan aktardığına göre ABD ve Suudi Arabistan, Lockheed Martin tarafından üretilen savaş uçaklarının olası satışını görüştü. F-35'lerin satışı, uygulama zamanlamasını ve bileşenlerini etkileme gücüne sahip olan ABD Kongresi'nin onayını gerektiriyor.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin, Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı'na yakın bir yetkiliye dayandırdığı haberinde Riyad'ın en yeni F-35 savaş uçakları ile milyarlarca dolar değerindeki gelişmiş hava savunma sistemlerini, özellikle hava savunma füzelerinin teslimatının Trump döneminde gerçekleşmesi koşuluyla, satın almak için çaba göstereceği aktarıldı.

Şarku’l Avsat’ın Indpendent Arabia’dan aktardığı habere göre İkinci kategorinin hava ve füze savunması olduğu belirtilen açıklamada bu konuda ayrıntılı bilgi verilmedi. Ancak bu ayın başlarında ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Suudi Arabistan'a orta menzilli havadan havaya füze satışı için 3,5 milyar dolarlık bir anlaşmayı onayladığı biliniyor. Hava muharebesi alanındaki en gelişmiş füzelerden biri olan AIM-120C-8'in bu versiyonu, daha uzun bir menzile ve karmaşık ortamlardaki hedefleri takip etme kabiliyetine sahipken aktif radar güdümünü destekleyerek savaş uçaklarının düşman savaş uçakları ve insansız hava araçları (İHA) gibi birden fazla hedefe radarı hedefe çevirmeye gerek kalmadan aynı anda saldırabilmesine olanak tanıyor.

Üçüncü kategori, Kızıldeniz'de seyrüsefer güvenliğine yönelik artan güvenlik tehditleri nedeniyle giderek önem kazanan ve ABD'yi bu yıl Husilerin gemilere yönelik saldırılarını durdurmak için askeri müdahalede bulunmaya zorlayan deniz ve kıyı güvenliğini kapsıyor. İki ülke hazırlık ve savaşa hazır olma seviyesini yükseltmek için zaman zaman deniz manevraları ve tatbikatlar yapıyor. Suudi Arabistan ayrıca beş savaş gemisi inşa etmek için İspanya ile iş birliği yaptığı Sarawat Projesi aracılığıyla askeri deniz filosunu genişletmeye çalışıyor.

Dördüncü ve beşinci kategoriler ise sınır güvenliği, kara kuvvetlerinin modernizasyonu ile istihbarat ve iletişim sistemlerinin iyileştirilmesini içeriyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan ziyareti sırasında iki ülke ‘Suudi Arabistan’ın Silahlı Kuvvetleri’nin gelecekteki savunma kabiliyetlerinin modernize edilmesi ve geliştirilmesi’ konusunda bir ‘niyet muhtırası’ imzaladı.

Ziyaret kapsamında ayrıca Suudi Arabistan Ulusal Muhafız Bakanlığı'nın özel kara ve hava sistemlerine yönelik mühimmat, destek hizmetleri, bakım, yedek parça ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik bir ‘niyet muhtırası’ imzalandı.

İki ülke arasındaki imzalanan anlaşmalar, Suudi Silahlı Kuvvetlerinin kabiliyetlerinin arttırılması için Suudi Arabistan askeri akademilerinin ve askeri sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi de dahil olmak üzere kapsamlı eğitim ve destek projelerini kapsıyor.

Çok sayıda anlaşma imzalandı

Savunma anlaşması, enerji, madencilik, sağlık ve havacılık alanlarını kapsayan bazı anlaşmaların imzalanmasının hemen ardından imzalandı. Beyaz Saray'a göre toplam değeri 600 milyar doları aşan anlaşma, iki ülke arasında kayıtlara geçen en büyük ticaret anlaşması oldu.

Suudi Arabistan 2030 yılına kadar askeri teçhizat ve hizmetlere yönelik hükümet harcamalarının yüzde 50'sini yerlileştirmeyi hedefliyor. Askeri harcamalardaki yerlileştirme oranı şimdiye kadar yüzde 19,35'e ulaştı. Ülke, silah anlaşmalarının teknoloji ve bilginin yerelleştirilmesine katkıda bulunmasının yanı sıra askeri sanayide uzmanlaşmış yerel şirketleri desteklemesi gerektiğini vurguluyor.

İstatistik araştırma şirketi Statista'ya göre Suudi Arabistan, 2020 ve 2024 yılları arasında Ukrayna ve Hindistan'ın ardından dünyanın en büyük üçüncü silah ithalatçısı oldu. Aynı zamanda ABD silahlarının en büyük alıcılarından biri olan Suudi Arabistan’ın bu alandaki satın almaları, ABD’nin askeri ihracatının yüzde 12'sini oluşturuyor.

ABD ile Suudi Arabistan arasındaki yaklaşık 142 milyar dolarlık savunma anlaşması, 1980'li yıllarda Suudi Arabistan ile İngiltere arasında yapılan ve yaklaşık 43 milyar dolarla tarihin en büyük silah anlaşması olan Yemame Anlaşması’nı geride bıraktı.