Eski Mısırlıların göz sürmesinde 8 yeni mineral keşfedildi

Londra'daki Petrie Mısır Arkeolojisi Müzesi’nde sürme kapları (Scientific Reports)
Londra'daki Petrie Mısır Arkeolojisi Müzesi’nde sürme kapları (Scientific Reports)
TT

Eski Mısırlıların göz sürmesinde 8 yeni mineral keşfedildi

Londra'daki Petrie Mısır Arkeolojisi Müzesi’nde sürme kapları (Scientific Reports)
Londra'daki Petrie Mısır Arkeolojisi Müzesi’nde sürme kapları (Scientific Reports)

Oxford Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Araştırma Laboratuvarı ve Cambridge Üniversitesi Tarih ve Bilim Felsefesi Bölümü'nden bir İngiliz araştırma ekibi, Eski Mısır kültürünün iyi bilinen bir parçası ve bir kozmetik ürünü olan sürmenin, tahmin edilenden daha çeşitli tarifler kullanılarak üretildiğine ulaştı.
Sürmenin modern kimyasal analizleri, büyük ölçüde kurşun bazlı inorganik bileşenlerden oluştuğunu ortaya koydu. Ancak araştırma ekibinin Londra'daki Petrie Müzesi'ndeki Eski Mısır koleksiyonundan 11 sürme kabı üzerine yaptıkları analiz, eski Mısır’ın sürme yapımında organik malzemeler de dahil olmak üzere daha önce bahsedilmeyen daha geniş bir bileşen kullandığını keşfetti.
Scientific Reports dergisinin son sayısında yayınlanan araştırmada araştırmacıların sunduğu veriler, sürme tariflerindeki inorganik bileşenlerin yalnızca kurşundan oluşmadığını gösteriyor. Ayrıca manganez, silikon ve daha önce sürmelerde görülmemiş, biyotit, paraluronit, lizardit, talk, hematit, nitroksalat, ve gluchinskit olmak üzere sekiz mineralin de bu sürmelerin yapımında kullanıldığı ortaya kondu.
Analizler ayrıca, ‘hem bitki hem de hayvan kaynaklarından elde edilen organik bileşenlerin, sürme tariflerinde yaygın olarak kullanıldığını ve bazen ana bileşeni oluşturduklarını’ gösterdi. Çünkü biri hariç tüm numuneler bitkisel yağlar içeriyordu ve üç numune bitkisel yağlara ek olarak hayvanlardan elde edilen yağlar kullanılarak oluşturulmuştu.
Araştırmacılar, çalışmalarında, sürmede kullanılan hayvansal yağların, göz merhemlerinde çeşitli hayvan özlerinin kullanıldığını gösteren yazılı kayıtlarla tutarlı olduğunu ifade etti. Hayvan özleri genellikle keçilerden ve bazen de domuzlardan, kaplumbağalardan, kartallardan ve başka hayvanlardan elde ediliyordu.
Çalışmada keşfedilen organik bileşenler arasında çam reçinesi ve balmumu da yer alıyordu. Bu aynı zamanda, eski Mısır sürme ve göz merhemlerinin reçineler, bitki özleri, yapraklar ve tohumlar dahil olmak üzere organik bileşenler içerdiğine dair yazılı kayıtlarla da tutarlı.
Tüm bu sonuçlar, sürme tariflerinin başlangıçta düşünülenden daha çeşitli olduğunu gösteriyor. Bu durum eski Mısır’da kullanılan göz sürmesi hakkındaki hakim anlayışı önemli ölçüde değiştiriyor.



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe