Maruni Patriği Rai’nin mesajları siyaset dünyasında olumlu karşılandı

Rai’nin mesajları ve seçimlere kitlesel katılım çağrıları memnuniyetle karşılandı

Maruni Patriği Rai’nin mesajları siyaset dünyasında olumlu karşılandı
TT

Maruni Patriği Rai’nin mesajları siyaset dünyasında olumlu karşılandı

Maruni Patriği Rai’nin mesajları siyaset dünyasında olumlu karşılandı

Lübnan Katolik Doğu Kilisesi Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai’nin Lübnanlıların ülkeyi savunabilecek güçleri seçmesi, reformların gerçekleşmesi ve ordu dışındaki silahların toplanması çağrısı siyaset dünyasından olumlu tepkiler aldı. Ayrıca ülkede çeşitli partiler tarafından seçimlere katılma çağrıları gelmeye devam ediyor.
(Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi Dış İlişkiler Dairesi Başkanı eski Bakan Richard Kouyoumjian, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Maruni Patriği Rai, ‘Lübnan’ın varlığını ve kimliğini savunabilecek, Lübnan davasının şehitlerine olan vefayı yerine getirebilecek güçleri seçin’ çağrısı yaptı. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın ‘Bugünkü savaş, müttefiklerimizi desteklemek ve seçimleri kazanmak için mücadele etme amaçlı bir savaştır” ifadesine dikkati çeken Kouyoumjian, “Bu nedenle parti müttefiklerine oy vermeyin” diyerek, (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket’e (ÖYH) atıf yaptı.
Öte yandan ‘Saydetu’l Cebel Buluşması’, Rai’nin tavrına övgüde bulunurken, “Patrik Rai’nin Paskalya mesajında geçen sözleri, silah ve devletçilik karşısında Lübnan’ın egemenliğine ve bağımsızlığına bağlılık açısından sözlerin patriğidir” dedi. Buluşma, “Anayasa ve uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak Lübnan devletinin elindeki silahların münhasırlığı, krizden çıkmanın tek yoludur” şeklinde konuştu.
(Şii) Hizbullah’ı silahsızlandırma çağrısı çerçevesinde istifa eden Milletvekili Nedim Cemayel, “Devleti, cumhurbaşkanını seçmekten en basit kapıcıyı atamaya kadar Hizbullah’tan ve ülkeyi kontrol eden silahından kurtarmak istiyoruz” dedi. Cemayel, bu sorunları gündeme getirenlere karşı savaşın göz dağı vermeme çağrısı yaparken, “Meclis, Hizbullah’ın rızası olmadan hiçbir iş yapmaz” ifadelerini kullandı. Nedim Cemayel, Hizbullah’ın eski Başbakan Refik Hariri suikastından önce bir proje planladığını ve Lübnan kimliğini değiştirmek istediğini de dile getirdi. Araplarla iyi ilişkiler inşa etme gerekliliğine dikkati çeken Milletvekili, “Doğuya yönelmekte bir sorunum yok, ama Körfez ülkelerine hakaret etme ve onlarla ilişkileri sabote etme pahasına değil. Zira daha sonra onlardan yardım istiyoruz” dedi.
(Şii) Emel Hareketi Milletvekili de seçim kampanyası ve kitlesel katılım çağrıları çerçevesinde ‘bu seçimlerin ülkenin gidişatını, kaderini ve geleceğini belirleyeceği, dolayısıyla herkesin sorumlu olduğu’ değerlendirmesinde bulundu. Emel Hareketi Siyasi Bürosu, parlamento seçimlerinin ‘Lübnan’daki tüm seçmenlerin tüm seçim bölgelerindeki oy kullanma sürecine yoğun katılımı yoluyla ulusal proje ve seçenekler üzerinde bir referanduma dönüşmesi’ çağrısında bulundu.
Aynı şekilde (Sünni) Müstakbel Hareketi Milletvekili Hadi Habiş, seçim vaatlerini ‘devletin çöküşünden kaynaklanan yanılsamalar’ olarak nitelendirdi. Habiş, sürecin mecliste deneyimli temsilcilere sahip olunmasını gerektirdiğini vurguladı. Lübnan’ın kuzeyindeki Akkar’da halk temsilcileriyle bir araya gelen Habiş, ‘seçimlerin zamanında yapılması ve demokratik olarak uygulanması gerektiğini’ vurguladı. Ayrıca “Adayların seçim programları hakkında her türlü konuşma bir yanılsamadır ve yerine getirilmeyecek vaatler arasında yer alır. Çünkü Lübnan devleti mali ve ekonomik bir çöküş içindedir. Tecrübelerimize dayanarak bu büyük çöküş ortasında halka kamu projeleri vaat etmedik. İnsanlara tek vaadimiz, Lübnan’ın tanık olduğu bu zor aşamayı birlikte aşabilmemiz için özel kaygılarında yanlarında kalacağımızdır” ifadelerini kullandı.
Milletvekili Hadi Habiş, “Bundan sonraki aşama, bir sonraki mecliste yeterli deneyime sahip, halkın her zaman yanında olan, dertlerini yaşayan, mali, ekonomik, hukuki ve yasal çözümleri bilen temsilcilerin bulunmasını gerektirmektedir” dedi.
Kendisini “bir sonraki aşamanın ihtiyaç duyduğu uzman milletvekillerinden biri” olarak nitelendiren Habiş, parlamento temsilinin gerçekçi ve doğru olması için anketlere kitlesel katılım çağrısında bulundu.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.