Libya’da egemen kurumların bağımsızlığına ilişkin artan uluslararası ilgi tartışma yarattı

Libya'nın başkenti Trablus'ta bulunan Ulusal Petrol Şirketi binası (Arşiv - Reuters)
Libya'nın başkenti Trablus'ta bulunan Ulusal Petrol Şirketi binası (Arşiv - Reuters)
TT

Libya’da egemen kurumların bağımsızlığına ilişkin artan uluslararası ilgi tartışma yarattı

Libya'nın başkenti Trablus'ta bulunan Ulusal Petrol Şirketi binası (Arşiv - Reuters)
Libya'nın başkenti Trablus'ta bulunan Ulusal Petrol Şirketi binası (Arşiv - Reuters)

Libyalı siyasetçiler, Batı ülkelerinden Libya’nın egemen kurumlarının bağımsızlığına yönelik yapılan çağrılar karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar. Bazıları ‘artan’ bu çağrıları dış müdahalenin devamı olarak görürken, bazıları da ‘tartışılması gereken, reddedilemeyecek olumlu bir gelişme’ olarak değerlendiriyor.
Libya Temsilciler Meclisi (TM) üyesi Abdusselam Nasiye, “Bugünlerde bazı büyükelçiler ve uluslararası yetkililer Libya Merkez Bankası, Petrol Şirketi (NOC) ve Yatırım Teşvik ve Özelleştirme İşleri Genel Otoritesi’nin bağımsızlığı ve bu kurumların siyasi tartışmaların dışında tutulması gereğini çokça dillendiriyorlar” ifadelerini kullandı. Nasiye, Libya yasalarına ve düzenlemelerine alternatif bir harcama mekanizması düşünecek kadar ileri gidenlerin olduğuna işaret etti.
Devletin temellerinden uzaklaşmak için birtakım mekanizmalar icat etmenin bir kaçış olduğunu söyleyen Nasiye, “Bu, kaosun, dış müdahalenin ve kaynak israfının sürmesinden başka bir şey değil. Bu yüzden sesimizi yükseltmemiz, bu uluslararası ve bölgesel saçmalıkla yüzleşmemiz ve devletin toparlanmasını sağlayacak çözümler bulmamız gerekiyor” dedi.
TM üyesi Caballah eş-Şeybani ise Libya’daki petrol gelirlerini yönetmek için Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı bir ofis kurulması önerisinin ‘Libya’nın egemenliği tabutuna çakılan son çivi’ olduğunu söyledi. Şeybani, Libya’nın tüm kesimlerinin bu projeyi ulusal bir görev olarak reddetmeye çağırdı.
Öte yandan TM’nin bir diğer üyesi Yusuf el-Fercani, BM Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams'ın Libya devlet kurumlarının bağımsızlığının sağlanması gerektiğini söylemesi ve petrol gelirlerini ilgili kurum üzerindeki şiddetli çatışmanın körüklenmesini önleyecek şekilde dondurulması için bir mekanizma oluşturulması önerisinde bulunmasını, mekanizmanın uluslararası vesayet yoluyla değil, Libya yasalarına uygun olması koşuluyla, tartışılması ve doğrudan reddedilmemesi gereken olumlu bir gelişme olduğunu söyledi.
Şarku'l-Avsat'a açıklamalarda bulunan Fercani, bu ihtilafın sona ereceği bir tarihin bilinmediğinin altını çizerek, “TM, ister tek başına ister Devlet Yüksek Konseyi (DYK) ile koordineli olarak alınacak pozisyonları önceden öngörmeli ve gelirleri dondurmak için yasalar çıkarmaya ya da harcamaları maaş ve sübvansiyonla sınırlandırmak için bu gelirleri yönetecek bir mekanizma bulmaya çalışmalı” dedi.
Fercani, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu yasalar, petrol gelirlerinin korunmasını ve(Abdulhamid) Dibeybe hükümetinin aldığı makul olmayan kararlar ile israf edilmemesini garanti etmenin yanı sıra bazı egemen kurumların yöneticilerinin, iç çatışmanın taraflarıyla veya uluslararası taraflarla olan ilişkilerinde tarafsız olup olmadıklarına dair şüpheleri bir dereceye kadar ortadan kaldıracaktır.”
Krizin, Libyalı ya da uluslararası tarafları, genel seçimlerin yapılmasının öneminden uzaklaştıracağı korkusunun yersiz olduğunu düşünen Fercani, “Tam tersine, geçiş dönemlerinde geçici yönetimlerin mali kazanımları ne kadar azalırsa, o kadar çok dışlanırlar. Sonuç olarak seçim süreci aslında hızlandı. Ne var ki Libya çatışmasının tüm evrelerinde bir servet mücadelesi verilmektedir” şeklinde konuştu.
Diğer taraftan ABD'nin Trablus Büyükelçisi Richard Norland, Abdulhamid ed-Dibeybe’nin başbakanı olduğu Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile Fethi Başağa’nın başbakanı olduğu İstikrar Hükümeti arasında bir ayı aşkın bir süredir devam eden gerginliğe ilişkin değerlendirmesinde, “Libya’daki siyasi durum, rakip siyasi güçlerin petrol gelirlerini kontrol etmeye çalışması riskini artırıyor” dedi.
DYK üyesi Saad bin Şerade, Libya’nın egemen kurumlarının bağımsızlığının, bu kurumların yöneticilerinin milli sorumluluk duygusuyla hareket etmesinden başka bir şeye ihtiyacı olmadığını vurgulasa da DYK ve TM arasında petrol gelirlerinin dondurulması ya da gelirlerin yönetimi ve kaynakların hükümet çatışmasının uzağında tutacak bir mekanizma bulunması konusundaki fikir birliğini destekledi.
Bin Şerade, Avrupa ülkeleri ve ABD’nin Libya’nın egemen kurumlarının bağımsızlığıyla ilgili endişelerinin arka planında aslında çıkarlarının olduğuna dair artan şüphelerin gerekçesine değindi. Bin Şerade, Williams'ın Büyükelçi Norland'ın da desteklediği egemen kurumları, özellikle NOC hakkında konuşmasının zamanlamasını, başta Libya olmak üzere Kuzey Afrika ülkelerindeki büyük doğalgaz ve petrol rezervleri ile Rusya’dan tedarik edilen doğalgazı telafi etme çabalarıyla ilişkilendirdi. Bin Şerade, Rusya’dan doğalgaz tedarikine alternatif yollar bulma çabalarının Washington ve Avrupa başkentleri için bir öncelik olduğunun altını çizdi.
Libya’nın egemen kurumlarının yöneticilerinin son dönemde Batılı büyükelçilerle sık sık bir araya geldiklerine işaret eden Bin Şerade, ancak bu toplantıların yapılmasının yasal ve teknik olarak gerekliliği kanıtlanmadığını da sözlerine ekledi. DYK üyesi, Williams ve Norland'ın egemen kurumlar ve gelirleriyle ilgili açıklamalarının, ileri yönlü bir kaçış ve rakip iki hükümetten hiçbirini tanımama seçeneğini benimsemelerinin yanı sıra ülkedeki iktidar mücadelesi çıkmazıyla yüzleşememenin bir sonucu olarak, yaşanan bir kafa karışıklığı olduğunu ve bunun da kaosun artmasına katkıda bulunduğunu söyledi.
Libyalı ekonomi uzmanı Dr. Süleyman el-Şuhumi ise Williams ve Norland’ın açıklamalarının arkasındaki asıl amacı sorguladı. Şuhumi, değerlendirmesinde, “Bu açıklamalar, görev süresi sona ermiş olmasına rağmen Dibeybe hükümetini mevcut çatışma ve siyasi çekişme sahnesinde ana taraf olarak göstererek meşruiyet kazandırıyor” ifadelerini kullandı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Dr. Şuhumi, “Libya'da birkaç yıl önce yaşanan siyasi bölünme, kaos ve anlaşmazlık dönemlerinde, BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) ve uluslararası toplumun petrol gelirlerinin dondurulması ya da adil bir şekilde dağıtılması için tekliflerde bulunmamalarının sebepleri bugün de geçerli” dedi.
Bu bağlamda tekliflerin geri kalanını uygulanamaz olarak nitelendiren Dr. Şuhumi, BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Libya’nın petrol gelirlerinin dondurulmasına ya da bu gelirlere yaptırım uygulanmasına ilişkin bir karar çıkarmasını beklemediğini söyledi.
Ülkenin kaynaklarını ve yönetimini kontrol edecek UNSMIL’e bağlı bir ofisin kurulmasının Libya Merkez Bankası’nın yanı sıra Maliye ve Planlama bakanlıklarının rollerini de marjinalleştireceğini düşünen Dr. Şuhumi, dolayısıyla bunun ülkeyi yeniden işgal etmek gibi bir durum olduğunu ve buna uluslararası yasaların izin vermediğini vurguladı. Şuhumi, hiçbir Libyalının bunu kabul etmeyeceğinin de altını çizdi.



İsrail, Lübnan'da 100 füze rampası ve Hizbullah ait bir kışlanın hedef alındığını açıkladı

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki bir bölgeye düzenlediği hava saldırısının ardından  dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki bir bölgeye düzenlediği hava saldırısının ardından  dumanlar yükseliyor (AFP)
TT

İsrail, Lübnan'da 100 füze rampası ve Hizbullah ait bir kışlanın hedef alındığını açıkladı

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki bir bölgeye düzenlediği hava saldırısının ardından  dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki bir bölgeye düzenlediği hava saldırısının ardından  dumanlar yükseliyor (AFP)

Lübnanlı güvenlik kaynakları Reuters'a yaptıkları açıklamada İsrail'in bugün (Perşembe) Lübnan'ın güneyinde çok sayıda saldırı düzenlediğini, savaşın başladığı Ekim ayından bu yana düzenlenen en ağır saldırılar olduğunu söyledi.

İsrail Ordu Radyosu, hava kuvvetlerinin hava saldırıları sırasında güney Lübnan'da 100'den fazla roketatarı hedef aldığını bildirdi.

Şarku'l Avsat'ın Alman haber ajansı DPA'dan aktardığına göre Hizbullah Perşembe akşamı yaptığı üç ayrı açıklamada İsrail'in güney köylerine yönelik saldırılarına karşılık olarak savaşçılarının İsrail'e ait Ya'ra kışlasını roket silahlarıyla, İsrail'e ait Adamit ve Leman kışlalarını da Katyuşa roketleriyle hedef aldığını duyurdu.

Hizbullah ayrıca savaşçılarının İsrail'in “Metulla” mevzisini “Falak” füzeleriyle hedef aldığını duyurdu.

Lübnan'ın güneyindeki sınır bölgeleri, İsrail'in Gazze Şeridi'ne savaş ilan etmesi ve Hizbullah'ın Gazze Şeridi sakinlerini desteklediğini açıklamasının ardından 8 Ekim'den bu yana İsrail ordusu ile Hizbullah arasında ateş teatisine sahne oluyor.