TUS kontenjanları açıklandı: Asistan sayısını artırmak çözüm mü?

 Fotoğraf: Pixabay
Fotoğraf: Pixabay
TT

TUS kontenjanları açıklandı: Asistan sayısını artırmak çözüm mü?

 Fotoğraf: Pixabay
Fotoğraf: Pixabay

Dünyanın en zor sınavlarından biri olarak nitelenen Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) kontenjanları bahar döneminde önceki yıllara oranla 2 kat artırıldı.
Geçen yıl 6 bin civarındaki kontenjan bu yıl 12 bini geçti. Geçmiş yıllarda kontenjanlar ihtiyaca göre şekillense de son dönemde farklı faktörler etkili oldu.
Sağlıkta şiddet, ücret düşüklüğü ve malpraktis davaları gibi durumlar, adayların TUS tercihlerini şekillendirdiğinden kontenjanlarda değişikliğe gidildi.
Öyle ki bazı branşlarda kontenjanlar 3, 4 ve hatta 5 katına çıkarılırken, kimilerinde düşüş kaydedildi.

Radyoloji kontenjanında 5,5 kat artış
En çarpıcı artış oranı, kontenjanı 137'den 761'e çıkarılan radyoloji bölümünde yaşandı.
Onu, kontenjanı 98'den 544'e yükselen nörolojiyle 101'den 450'ye çıkarılan kulak burun boğaz (KBB) hastalıkları takip etti.
Kontenjanı 130'dan 334'e çıkarılan göz hastalıkları ile 358'den 741'e yükselen kadın hastalıkları ve doğum bölümü de üst sıralarda yerini aldı.
Ruh sağlığı ve hastalıkları branşında kontenjan 151'den 341'e, ortopedi ve travmatoloji bölümünde 158'den 299'a, enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyolojide ise 102'den 275'e yükseltildi.
En riskli bölümlerden olan kalp ve damar cerrahisinde kontenjan 90'dan 204'e, beyin ve sinir cerrahisinde ise 131'den 279'a çıkarıldı.

Kontenjanı düşürülen bölümler
Askeri sağlık hizmetlerinin 1 olan kontenjanı aynı kalırken, kontenjanı düşürülen branşlar da yok değil.
Nükleer tıp branşında 39 olan kontenjan 38'e, tıbbi genetikte 33'ten 25'e, hava ve uzay hekimliğinde ise 6'dan 1'e düşürüldü.
Ancak her TUS tercih döneminde olduğu gibi bazı uzmanlık alanlarına yoğunlaşma olurken kimi branşlarda kontenjanların dolmama ihtimali bulunuyor.
İÜ İstanbul (Çapa) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, TUS kontenjanlarındaki değişiklikler ve ülkedeki tıp eğitimine ilişkin genel durumu Independent Türkçe muhabiri Lale Elmacıoğlu'na değerlendirdi.

"Bu kontenjanlarla uzman adaylarını iyi ve kaliteli şekilde yetiştirmek zor"
Akademi camiasının açıklanan kontenjanları çok yüksek bulduğunu ifade eden Tükek, bu şekilde genç uzman adaylarının iyi ve kaliteli şekilde yetişmesinin zor olduğu görüşünde.
Tükek, asistan sayısının yüksek olması kulağa hoş gelse de çözümün sayıyı artırmak değil, onları iyi şekilde yetiştirmek olduğunu belirtti. 
Tıpta uzmanlık yani asistanlık denilen sürecin, çok önemli ve zorlu bir eğitim gerektirdiğini söyleyen Tükek, "Uzman sayısındaki açık kapatılacak gibi görünse de iyi, kaliteli eğitim nasıl verilecek" diye sordu. 
Plastik cerrahi, kadın doğum gibi branşların özel eğitim gerektirdiğini ve asistanların her vakayı görmelerinin önemli olduğunun altını çizen Tükek, "Ne kadar çok vaka görülürse o kadar iyi. Ancak çok sayıda asistanla bunun nasıl olacağı konusunda endişemiz var. Bu kişiler bu kadar kalabalık nasıl eğitim alacak? Bu kontenjanlarla sayı çok yükseldiğinden, bazı bölümlerdeki eğitimci sayısının da artırılması şart. Yeterli sayıda eğitici yoksa, 20 asistan verseniz ne olur? Uzmanların kalitesini düşürmeden sayıyı artırmalılar. Aslolan iyi, kaliteli şeklide yetişmelerini sağlamak ve eğitici sayısını artırıp, klinikleri buna göre hazırlamak" diye konuştu. 

Prof. Dr. Tufan Tükek: Asistan sayısını artırmak çözüm değil (AA) 

"Birçok uzmanlık derneği itiraz etmeye hazırlanıyor"
Prof. Dr. Tükek, birçok uzmanlık derneğinin yüksek kontenjanlara itiraz etmeye hazırlandığını dile getirerek şunları kaydetti: 
"Artık bazı branşlarda hekimler emeklerinin karşılığını alamıyor. Özellikle çalışma şartları, yoğun nöbetler, düşük ücretler nedeniyle daha kolay para kazanabileceklerini düşündükleri alanları tercih ediyorlar. Malpraktis davaları da bıktırdı. Sağlıkta şiddet çok arttı. Tüm bu nedenlerle genç hekimlerde yılgınlık oluştu. Bazı bölümlerde uzmanlık adeta bir komando eğitimi gibidir. Örneğin çocuk ve dahiliye gibi bölümler çok yoğundur. Ayda 10 nöbetle başlarsınız ve hiç azalmaz. Radyoloji, dermatoloji ve fizik tedavi gibi bölümler hariç, cerrahi branşların tamamı, dahili branşlar çok yoğun nöbet ve eğitimle geçer. Kulak burun boğaz branşında da ameliyatları sonuçlandırıp mutlu olma durumu yüksek. Ama beyin ve kalp damar cerrahi, genel cerrahide zaten ağır hastalıklar olduğundan hastayı kaybetme dahil her türlü riski büyüyor ve şiddet görme oranı yükseliyor."

"Tıp fakültesi açmakla iş bitmiyor"
Köklü üniversitelerin desteklenmesinin şart olduğunu ve gerek yeni açılan devlet üniversiteleri gerek ise vakıf üniversitelerindeki tıp eğitiminin iyi denetlenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Tufan Tükek, sözlerini "Eğitici bulmak çok zor. Tıp fakültesini açmakla iş bitmiyor. Öğrencilerin ve öğretim üyelerinin durumları ile eğitim kalitesinin takibi şart. Belli periyodlarla eğitimi yerinde izlemek gerekli" ifadeleriyle noktaladı.



Bilim insanları kalp ve akciğer sağlığı için ideal egzersiz saatini açıkladı

Bilim insanlarına göre sabahları egzersiz yapmak yaşlılara fayda sağlayabilir. Bunun nedeni, sirkadiyen ritimlerimizle bağlantılı olabilir (Unsplash)
Bilim insanlarına göre sabahları egzersiz yapmak yaşlılara fayda sağlayabilir. Bunun nedeni, sirkadiyen ritimlerimizle bağlantılı olabilir (Unsplash)
TT

Bilim insanları kalp ve akciğer sağlığı için ideal egzersiz saatini açıkladı

Bilim insanlarına göre sabahları egzersiz yapmak yaşlılara fayda sağlayabilir. Bunun nedeni, sirkadiyen ritimlerimizle bağlantılı olabilir (Unsplash)
Bilim insanlarına göre sabahları egzersiz yapmak yaşlılara fayda sağlayabilir. Bunun nedeni, sirkadiyen ritimlerimizle bağlantılı olabilir (Unsplash)

Araştırmacılar, kalp ve akciğer sağlığını güçlendirmek için en iyi egzersiz vaktinin sabahları olabileceğini söylüyor.

Bunun nedeni sirkadiyen ritimlerimizle, yani vücudumuzun 24 saatlik doğal döngüsüyle bağlantılı olabilir. Sirkadiyen saat, hormon salımı ve çekirdek vücut ısısı gibi belirli işlevleri düzenlemeye yardımcı olur. Health.com'un aktardığına göre Florida Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji ve Yaşlanma Bölümü Başkanı Dr. Karyn Esser, en çok aktivitenin günün hangi saatlerinde yapıldığının, performansı etkileyebileceğini söylüyor.

Geçen ayın sonunda uluslararası bir grup bilim insanı, yaşlılarda "daha ritmik aktivitelerin ve aktivite zirvesine daha erken saatlerde ulaşılmasının, daha iyi kardiyovasküler zindelik ve yürüme enerjisiyle ilişkili" olduğunu açıkladı.

Adım atarken vücudun enerjiyi ne kadar iyi kullandığı, yürüme enerjisi kavramıyla ölçülüyor.

Esser, Medicine & Science in Sports & Exercise adlı hakemli dergide yayımlanan bulguların kıdemli yazarı.

The Sleep Foundation'a göre herkesin bir kronotipi olduğunu, yani vücudun uyanıklık ve uyku için günün belirli saatlerini doğal bir şekilde tercih ettiğini belirtmekte fayda var. Kişinin kendi kronotipini bilerek aktivitelerini buna göre zamanlaması, sağlığı ve zindeliği kayda değer derecede etkileyebilir.

Araştırmacılar Kas, Hareketlilik ve Yaşlanma Çalışması'na katılan 799 yetişkinin sağlık verilerini inceleyerek bu sonuçlara ulaştı. Ortalama yaşı 76 olan hastalar bir hafta boyunca fiziksel aktivitelerini ölçmek için bileklerine ivmeölçer taktı. Hastalar ayrıca kardiyopulmoner egzersiz testlerine de girdi.

Yazarlar ayrıca her gün aynı saatte egzersiz yapmayla sağlık açısından daha iyi sonuçlar görmenin ilişkili olduğunu da buldu.

Yine de bu ilişkiyi anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri yetişkinlerin haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta egzersiz ve iki gün kas güçlendirici aktivite yapmasını öneriyor. Bu, kalp hastalığı ve felç riskini düşürmenin yanı sıra diğer olumsuz sağlık sonuçlarını da azaltmaya katkı sağlayabilir.

Önceki çalışmalar da sabah egzersizinin kardiyovasküler hastalık riskinin azalmasıyla ilişkili olduğuna işaret ediyordu. Ancak günün diğer saatlerinde egzersiz yapmak da faydalı. Amerikan Kalp Derneği, ne yaptığınızın ne zaman yaptığınızdan daha önemli olabileceğini belirtiyor.

MedicalNewsToday'e konuşan Esser, "Genel olarak daha uzun yaşıyoruz ama daha sağlıklı yaşamıyoruz" diyor.

Bu nedenle insanların yaşlanırken sağlıklarını korumasına veya iyileştirmesine yardım edecek yollar bulmak, yaşam kalitesini artırmak ve yaşa bağlı kronik hastalıkların etkisini azaltmak önemli.

Independent Türkçe