Dünya Bankası’ndan Yemen’de gıda güvenliğine ek destek

Kalkınma kaynaklarını korumaya yönelik yatırım, 2,8 milyar dolara ulaşıyor

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)
TT

Dünya Bankası’ndan Yemen’de gıda güvenliğine ek destek

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)

Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu, Yemen halkına hizmet veren kurumların ve gıda güvenliğinin korunması amacıyla temel hizmetler, insan kaynakları, gıda güvenliği, dayanıklılık ve geçim fırsatları sağlamaya odaklanan planlar doğrultusunda iki yıl için ülke ortaklık muhtırası onayladı.
Dünya Bankası tarafından yapılan açıklamaya göre Yemen’deki kalkınma varlıklarının korunmasına yönelik yeni yatırım programın değeri 2,8 milyara ulaşıyor. Proje, savaşın gölgesinde büyüyen ve ülkenin toparlanmasında kilit rol oynayacak genç Yemenli nesil için daha iyi bir gelecek sağlama kapsamında oluşturuldu. Dünya Bankası, kurumları korumaknın, Uluslararası Kalkınma Birliği’nin (IDA) programının birincil hedefi olmaya devam edeceğini belirtti.
Dünya Bankası Yemen Ofisi Direktörü Tania Meyer konuya dair şu açıklamada bulundu:
“2,8 milyar dolarlık programımız, Dünya Bankası’nın Yemen’in kalkınma kaynaklarını korumaya yönelik yaptığı yatırımı yansıtıyor. Savaşın gölgesinde büyüyen ancak ülkenin toparlanmasında önemli bir rol oynayacak olan Yemenli genç nesil için daha iyi bir gelecek umut ediyoruz. Bu kritik noktadaki desteğimizi artırarak Yemen halkına ve halka hizmet eden kurumlara yönelik sarsılmaz bağlılığımızı vurguluyoruz.”
Meyer, Dünya Bankası’nın 2016’dan bu yana Yemen’deki ortaklığının, Banka’nın kırılganlık, çatışma ve şiddet konusundaki daha geniş politikasını etkilediğini ve aktif çatışma sırasında bir katılım modelinin tanımlanmasına yardımcı olduğunu belirtti. Ayrıca ortaklık kararının, IDA’nın BM kurumları ve yerel kurumlarla ortaklık kurarak, çatışma durumlarında kurumları koruma, hizmet verme ve insan kaynakları sunma konularında daha geniş ölçekte sonuçlar sunabileceğinin de onayı olduğunu vurguladı.
Rapora göre ekmek üretimi için gerekli olan ürünlerin ithalatında başlıca ülkelerden olan Ukrayna’daki savaş dünya genelinde gıda ürünlerinin fiyatları üzerinde büyük etkiye neden oldu. Ülke katılım muhtırasına göre, Yemen’de gıda krizi kötüleşmesi ve yetersiz beslenmenin artmasıyla, yardım bağımlılığı döngüsünü kırmaya yardımcı olmak amacıyla sürdürülebilir çözümler için kısa vadeli çözümlerin sağlanamaz. Bu nedenle Dünya Bankası’nın, gıda güvensizliğinin en yüksek olduğu coğrafyalarda kısa vadeli ve dayanıklılık artırıcı müdahaleleri birleştiren bir ‘destek sürekliliği’ yaklaşımını deneyeceği belirtildi.
Dünya Bankası, Yemen’in dayanıklılık ve büyüme konusundaki beklentilerinde özel sektörün kritik rolü olduğunu kaydedildi. Bu nedenle yeni strateji, Dünya Bankası Grubu’nun üç bölümü, Dünya Bankası, Uluslararası Finans Kurumu ve Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı (MIGA) tarafından hazırlandı. Söz konusu üç bölüm, altyapıdaki eksikleri kapatmak, iş fırsatı yaratmayı desteklemek ve toparlanma için temellerini atmak için özel sektör liderliğindeki çözümleri destekleme çabalarını iki katına çıkaracak.
Dünya Bankası, 2016’da Yemen’e yeniden katılımından bu yana, Yemen halkını ülke genelinde 2,8 milyar dolarlık büyük bir finansmana sahip bir program aracılığıyla desteklediğini belirtti. Dünya Bankası finansmanın yanı sıra BM kurumları ve sahada çalışma becerisine sahip yerel kurumlarla güçlü ortaklıklar kurarak projenin uygulamasını tasarlamak ve yönlendirmek için teknik uzmanlık da sağlıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) verilerine göre Yemen’de 17,4 milyon kişi, yani nüfusun yüzde 50'sinden fazlası, gıda güvensizliği sebebiyle sıkıntı çekiyor. 31 bin kişinin devam eden çatışmalar, düşük gelirin etkileri, Yemen para birimindeki devalüasyon, kalabalık aileler, yüksek işsizlik oranları ve birçok memurun maaşlarını düzensiz alması veya hiç alamaması gibi çeşitli faktörler tarafından şiddetlendiği kıtlık benzeri koşullarda yaşıyor.
2020 yılı İnsani Gelişme Endeksi’ne göre Yemen gıda sıkıntısı olan düşük gelirli ülkelerde 189 ülke arasında 179’uncu sırada yer alıyor. Ayrıca tahminlere göre, nüfusun en az yüzde 50’si yoksulluk içinde yaşıyor ya ve gıda kaynaklarının yüzde 90’ından fazlasını ithal ediliyor.
Dünya Gıda Programı 1967 yılından yana Yemen’de projeler yürüyor. Program, şu an acil durumlarda hayat kurtarma ve geçim kaynaklarını korumanın yanı sıra özel olarak hayat kurtaran acil gıda yardımların çapını artırarak özellikle gıda güvenliğinden en yoksun olan nüfus arasında gıda tüketimini artırmayı amaçlıyor. Aynı zamanda orta ve akut yetersiz beslenmeyi önlemek ve tedavi etmek için beslenme müdahalelerinin kapsamını genişletmeyi de hedefliyor.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.