Monako Prensesi Charlene uzun süre sonra gün yüzüne çıktı

Monako Prensesi Charlene ailesine ve sarayına döndükten sonra ilk fotoğrafı yayınlandı

Prens’in Sarayı’nın bahçesinde toplanmış Kraliyet ailesi (Prenses’in Instagram hesabı)
Prens’in Sarayı’nın bahçesinde toplanmış Kraliyet ailesi (Prenses’in Instagram hesabı)
TT

Monako Prensesi Charlene uzun süre sonra gün yüzüne çıktı

Prens’in Sarayı’nın bahçesinde toplanmış Kraliyet ailesi (Prenses’in Instagram hesabı)
Prens’in Sarayı’nın bahçesinde toplanmış Kraliyet ailesi (Prenses’in Instagram hesabı)

Monaco Prensesi Charlene'in geçtiğimiz aylarda tedavi olmak için tekrar hastaneye yatırılmasının ardından 'gizemli' hastalığına yönelik birçok iddia ortaya atılmıştı. Tedavi sürecinde ailesiyle bir araya gelemeyen Charlene uzun zaman sonra ilk kez görüldü.
Prenses Charlene Monako sarayına döndükten sonra ilk kez, eşi Monako Prensi Albert ve ikizleri genç Prens Jacques ve Prenses Gabriella ile birlikte resmi bir fotoğraf yayınlandı.
Paskalya Bayramı vesilesiyle yayınlanan fotoğrafta Prenses, yazlık bir elbise ve kısa saçlarıyla, saray bahçesinin bir tarafında çimlerin üzerine konmuş bir yastığa yaslanmış şekilde görülüyor.
Olimpik yüzücü olan Prenses, eşinin "zihinsel ve fiziksel yorgunluk" olarak nitelendirdiği sağlık sorunları nedeniyle üç ay İsviçre’de bir sağlık kliniğinde tedavi görmüştü.
Prenses Charlene'in babasının 'kızım çok savunmasız durumda' açıklaması ve prensesin çocuklarının doğum gününe dahi katılamaması, 'gizemli hastalığı' ve sağlık durumuna ilişkin tartışmaları artırmıştı.
Son olarak Fransız gazeteci Pilar Eyre'in Dubai’de bir makyaj sırasında prensesin yaralandığını iddia etmesi ve bu yüzden ortalarda görünmediğini açıklaması gözleri saraya çevirmişti.
Prenses daha önce de Zulu kabilelerinin kralının cenaze törenine katılmak üzere, büyüdüğü ülke olan Güney Afrika’ya seyahat ettiği için uzun süre Monako'dan uzaktaydı. Daha sonra, sağlık sorunu olduğu söylenen nedenlerle, kocasından ve iki çocuğundan uzakta, bir süre daha Güney Afrika’da kalmaya devam etti. Prenses Monako dışındayken, evliliğindeki anlaşmazlıklar ve boşanma ihtimali ile ilgili haberler çıktı.
Monako Prensesi, evliliğini ve Prens ile mutlu anlarını Instagram'da paylaşarak söylentileri yalanlamaya çalıştı. Ayrıca Güney Afrika’da katıldığı bazı çevreci eylemleri ve gergedanların korunmasına yaptığı katkıları gösteren paylaşımlar yaptı. Geçen yılın yazında, Charlene'in seyahatini bitirip Grand Prix'ye sponsor olmak için Monako'ya dönmesi bekleniyordu. Ancak Prens’in Sarayı, Prenses’in, kulağında ve boğazında, birkaç hafta boyunca uçağa binmesini engelleyen ve cerrahi bir müdahale gerektiren ciddi bir enfeksiyon olduğu için Monako’ya dönemeyeceğini duyurdu.


Monaco Prensesi Charlene

Prenses’in, resmi olarak son kez Monako'da görülmesi 2021'in başlarına kadar uzanıyor. Söz konusu görünüşünde Prenses birkaç çocuğa Noel hediyeleri dağıtıyordu. O gün Charlene, yanlardan tıraşlı ve bilinen ciddi kişiliğine uymayan genç bir saç modeli ile yurttaşlarını şaşırttı. Ardından Prenses Charlene 2 Temmuz’da onuncu evlilik yıldönümünde de Monako’ya dönmedi. Ancak aile, arşivinden aldıkları "güven verici" kayıtları ve fotoğrafları yayınlamaya devam etti. Prenses fotoğraflara, kocasına tüm bu mutlu anlar için teşekkür ettiği şu açıklamayı da yazdı: “Bu yıl ilk kez evlilik yıldönümümüzde kocamdan uzaktayım. Bu üzücü ve zor bir şey. Ancak tüm zorluklarına rağmen doktorların tavsiyelerine uymaktan başka seçeneğimiz yok”. Prenses, kocası ve iki çocuğuyla her gün konuştuğunu ve kendisini kısa bir süreliğine ziyaret ettiklerini açıkladı.
Prenses Avrupa'ya döndü ama Monako'dan uzak durdu. Bu nedenle, Akdeniz'in kuzey kıyısında yer alan 38 bin 700 nüfuslu küçük Prensliğin halkı, sonunda Prensesi sarayında görünce şaşırdı.
Saray, önceki gün, biri Prenses’in 2019’daki uzun yolculuğundan önceki, ikincisi ise ailesiyle birlikte, parlak bahar güneşinin tadını çıkarırken çekilmiş iki fotoğrafını yayınladı.



Groove'un kitabını yazan grup: Electro Deluxe

Groove'un kitabını yazan grup: Electro Deluxe
TT

Groove'un kitabını yazan grup: Electro Deluxe

Groove'un kitabını yazan grup: Electro Deluxe

Bozcaada, yazın son günlerinde cazın büyüsüne ve festival coşkusuna teslim olmaya hazırlanıyor. Bu yıl festival programının en parlak yıldızlarından biri Fransa'dan geliyor: Electro Deluxe. 25 yıla yaklaşan kariyerini hâlâ ilk günkü enerjiyle sürdüren grup, son albümleri NEXT'le çıktıkları yolculuğun mühim bir durağı için Bozcaada Caz Festivali sahnesinde olacak.

Vokaldeki James Copley'yle, grubun Türkiye'deki hayranları arasında heyecan yaratan konser öncesi sohbet etme fırsatı bulduk. Röportajımızı yaptığımız günlerde grup yıllık yaz molasında. "Hepimizin aileleri var ve bu zaman dilimi, geri çekilip yeniden şarj olduğumuz, onlarla yeniden bağ kurduğumuz dönem" diyor Copley. Şu sıralar, İbiza'da ailesi ve yakın dostlarıyla güneşin tadını çıkarıyor: 

Bu molalar müziğin kendisi kadar önemli. Nefes alıyor, ilham topluyor ve sahneye taze bir enerjiyle dönüyoruz.

Electro Deluxe'ün sahnedeki bitmeyen enerjisi düşünüldüğünde bu cümle o kadar şey anlatıyor ki...

25 yıllık yolculuk

Electro Deluxe'ün müziği yıllar içinde elektronik caz füzyonundan daha organik soul-funk tınılarına evrildi. Bu değişim, bilinçli bir stratejiden çok, grubun yaşamla birlikte olgunlaşmasının doğal bir sonucu. "Her albümümüz, o dönemde yaşadığımız duyguların bir yansıması oldu. Ama kalbimiz hep groove'la attı" diyor Copley ve ekliyor: 

Sahnede samimiyeti korumak bizim için değişmeyen tek şey.

Grup, yaratıcılık enerjisini korumak için özel formüllere başvurmuyor. Copley, bunu "Neden nefes alıyorsun?" sorusuna benzetiyor: 

Bazı şeylerin cevabı olmaz, onlar sadece vardır işte... Bizim için müzik yapmak da öyle. Enerji, onu sürdürmeye çalıştığımız için değil, içimizden geldiği için akıyor. Biz buyuz...

Copley'nin gruba katılması, önemli bir dönemeç olmuş. Öncesinde her albümde farklı şarkıcılar, rap'çiler ve konuk sanatçılarla çalışan Electro Deluxe, onun gelişiyle daha bütünlüklü bir yola girmiş. "Bana kendi dokunuşumu katmam için alan açtılar. O bağ, müziğimizi kendiliğinden yeni bir yöne taşıdı" diye anlatıyor.

Bu organik değişim, grubun sahneye bakışında da belirgin. Stüdyodaki her düzenleme, her deneme, aslında sahnede yaşanacak o an için. "Sahne, müziğimizin nefes aldığı yer" diyor Copley: 

Ne trend kovaladık ne de birilerine yaranmaya çalıştık. 25 yılda bizimle birlikte büyüyen, her değişimimizi kucaklayan bir topluluğumuz var. O bağ, enerjimizi hep diri tutuyor.

Pandemiden sonra daha yüksek voltaj

Electro Deluxe, yüksek enerjili canlı performanslarıyla tanınıyor. Onları daha önce sahnede izleme fırsatı bulduğum için kendimi şanslı sayıyorum. Performanslarını tarif etmek gerekirse... Belki de sadece "Sahne alev alıyor" demeli ve sözü Copley'ye bırakmalıyım. "Keşke size turnelere zihinsel ve fiziksel olarak hazırlanmak için ciddi bir antrenman sürecinden geçtiğimizi söyleyebilsem..." diyerek başlıyor söze: 

Bu bir noktada doğru ama sahneye getirdiğimiz enerji tek başımıza yarattığımız bir şey değil. Bu, bir dans partneriyle dans etmek gibi; ateşin malzemelerini biz getiriyoruz ama alevi büyüten seyirci.

Pandemi sonrası konserler daha da yoğun geçmeye başlamış, sahnedeki enerji de başka bir boyuta taşınmış. Copley, bunun nedenini izleyicide gördüğü "özgürlük ve ifade açlığı"na bağlıyor:

İnsanlar üzerlerine boca edilen olumsuzluğu silkip atmak istiyor. Bu açlık, konserlerimizin enerjisini başka bir seviyeye taşıdı. Biz sahneye açık yürekle, savunmasız ve tamamen kendimiz olarak çıkıyoruz. Bu, seyirciye de aynı şekilde davranma izni veriyor. Bir kez bu bağ kurulduğunda, gerisi sihir oluyor.

Türkiye'nin yeri çok başka

Türkiye, grup için her zaman özel bir yer olmuş. İlk turnelerinde beklenenin ötesinde bir ilgiyle karşılaşmışlar: Kapalı gişe konserler, parçalara kelimesi kelimesine eşlik eden dinleyiciler hatta henüz yayımlanmamış şarkılara bile hakim bir kitle...

"İstanbul'da bir restorana girdiğimizde müziğimiz çalıyordu, üstelik bizim orada olduğumuzu bile bilmiyorlardı. Arnaud'yu yolda durdurup imza isteyenler oldu. O saf güzellik, o yoğun sevgi... Bizi sonsuza kadar etkiledi" diye hatırlıyor Copley.

Fransız seyircisiyle kıyasladığında Türk dinleyicisinin farkını da şöyle anlatıyor:

Fransa'da konserler bazen yavaş yavaş açılan bir diyalog gibi ilerler. Ama Türkiye'de ilk andan itibaren herkes bizimleydi: Hazır, açık ve anın içinde.

"Groove'un kitabını yazmak"

Electro Deluxe için Türkiye nasıl özel bir yere sahipse, buradaki müzikseverler için de onların yeri ayrı. Hayranlar, grubu överken abartıya kaçmayan ama ışıl ışıl methiyeler düzüyor. Hak vermemek elde değil.

dfgty
James Copley (en arkada) "Stevie Wonder ya da Herbie Hancock’la çalışmak hepimizin rüyası" diyor (Electro Deluxe)

Hatta kimi dinleyiciler, onların "groove'un kitabını yazdığını" söylüyor. Bu yorumu Copley'ye aktardığımda yüzündeki ifade değişiyor; belli ki derinden etkileniyor. Kısa bir sessizlik oluyor, sanki o anın tadını çıkarıyor. Ardından, kelimelerini özenle seçerek konuşmaya başlıyor:

Biz Fransız bir grubuz, İngilizce söylüyoruz ama groove tüm sınırları ve dilleri aşıyor. Türk izleyicisi bize sevgisini tüm açık yüreklilikleriyle veriyor. Evimizden çok uzakta, kelimeler olmadan aynı dili konuşuyoruz. Bu, bize verilen en büyük hediye.

Bozcaada'ya sürprizlerle geliyorlar

Copley, Bozcaada Caz Festivali konseri için çok fazla detay vermese de şunu vurguluyor:

Bir şey beklemeyin. Açık bir kalp ve zihinle gelin, gerçek sihir o zaman olur. Sürprizler elbette olacak; sizi ansızın yakalayan, harekete geçiren, belki biraz da utandıran anlar...

Electro Deluxe'ün etkileyici sahne performanslarından biri de Big Band formatıyla yaptıkları konserler. Copley, daha kalabalık bir orkestrayla çalışmanın hem zorluk hem de özgürlük getirdiğini söylüyor:

Böylesine güçlü bir ekip sahnede olduğunda şarkıları olduğu gibi çalamazsınız, tamamen yeniden düşünmeniz gerekir. Herkesin parlaması için alan açarken o durdurulamaz funk gücünü de korumak zorundasınız. Doğru yaptığınızda ise sadece 'daha büyük' olmaz, bambaşka bir seviyeye çıkar.

Electro Deluxe'ün müziğini şekillendiren etkiler saymakla bitmiyor. 5 üyenin farklı müzik geçmişleri, kültürel referansları ve yaşam deneyimleri, ortaya benzersiz bir karışım çıkarıyor. Copley'ye göre grubun büyüsünün altında, her parçayı birlikte yazmaları yatıyor. Ona göre, müziklerinin lezzetini veren işte bu çeşitlilik. "Sayısız sanatçı, müzisyen, filozof, dost, aile üyesi ve yaşam deneyimi bizi şekillendirmiş olabilir ama günün sonunda ortaya çıkan şey bir Electro Deluxe şarkısı oluyor" diyor. Miles Davis'in sözünü hatırlatıyor Copley: 

Yaratıcılık, kaynaklarını ne kadar iyi sakladığındır.

Gelecek planları konusunda kesin bir takvimleri yok. "Bizim için tek zaman 'şimdi'" diyor Copley ve ekliyor: 

Büyük planlar yapmıyoruz; müziğin, groove'un ve hayatın bizi götürdüğü yere gidiyoruz. Gelecek, o an kim olduğumuzdan doğacak. Hep olduğu gibi...

"Türkiye'ye dönmek, eski bir sevgiliyle buluşmak gibi"

Copley ve arkadaşları Türkiye'deki müzikseverlerle buluşmak için sabırsızlanıyor. Türk hayranlarına mesajını ise duygusal bir benzetmeyle veriyorlar:

Türkiye'ye dönmek, uzun zamandır görmediğimiz eski bir sevgiliyle kavuşmak gibi... Heyecan, biraz gerginlik ve bolca mutluluk var. Çok uzun zaman oldu ama tekrar buluştuğumuzda ortaya gerçekten çok güzel bir şey çıkacak. O muhteşem enerjiyi yeniden hissetmek ve birlikte müzik dolu bir gece paylaşmak için sabırsızlanıyoruz.

Electro Deluxe, 6 Eylül akşamı Bozcaada Caz Festivali sahnesinde olacak. Eğer siz de groove'un kalbinin nasıl attığına şahit olmak istiyorsanız, James Copley'nin dediği gibi yüreğinizi açın ve kendinizi adanın rüzgarı eşliğinde ritme bırakmaya hazırlayın. Ya da sadece orada olun yeter, nasılsa gerisini Electro Deluxe halleder.

Independent Türkçe