Kudüs’te Etiyopyalılar ile Kıptiler arasında çatışma

İsrail mahkemesi,Deyrüssultan Manastırı’nın mülkiyeti davasında Kıptiler lehine karar vermişti. Ancak polis iki taraf arasındaki çatışmaya seyirci kalıyor.

Deyrüssultan Manastırı konusunda Habeş ve Kıpti rahipler arasındaki çatışmalar (The Independent Arabia)
Deyrüssultan Manastırı konusunda Habeş ve Kıpti rahipler arasındaki çatışmalar (The Independent Arabia)
TT

Kudüs’te Etiyopyalılar ile Kıptiler arasında çatışma

Deyrüssultan Manastırı konusunda Habeş ve Kıpti rahipler arasındaki çatışmalar (The Independent Arabia)
Deyrüssultan Manastırı konusunda Habeş ve Kıpti rahipler arasındaki çatışmalar (The Independent Arabia)

Amal Şehade
Kudüs, her yıl olduğu gibi bu yıl da Kıpti Deyrüssultan meydanında bir grup Etiyopyalı ile Kıpti rahipler arasında çatışmalara sahne oldu. Kıptiler, İsrail'in Etiyopyalılara verdiği desteği ve alanı kontrol altına almaya çalışmalarına sessiz kalışını protesto etmek için Kıpti Kudüs Metropoliti Anba Antonios ile birlikte Deyrüssultan meydanında oturma eylemi düzenledi. İsrail Yüksek Mahkemesi daha önce, Etiyopyalıların buraya ulaşmasını veya blgede bulunmasını engelleme kararı almıştı. Ancak İsrail güvenlik servisleri çatışmaları önlemek konusunda herhangi bir müdahalede bulunmuyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan, Kutsal Kabir Kilisesi anahtarını korumakla görevli Edib el-Hüseyni şunları syledi:
“İsrail, Etiyopyalıların Kıptilerin bu mülkiyet üzerindeki yasa dışı ısrarına tolerans gösteriyor. İki taraf arasında gergin bir atmosfer yaşanıyor. Her yıl Paskalya öncesinde bir grup Etiyopyalı provokatif bir şekilde bu meydana geliyor. Kıptilerin talebine cevap vermeden ibadetlerini yapmak için burada çadır kuruyorlar. Mülkiyet sahiplerinin çadırı kaldırarak manastırdan ayrılması ise gerginliğe ve saldırılara kadar varan tartışmalara yol açıyor.”
Bu yıl Deyrüssultan meydanında geniş bir alanı kaplayan, büyük bir çadır kuran Etiyopyalıların iki taraf arasındaki anlaşmayı ihlal ederek Etiyopya bayrağını asması üzerine gerginlik patlak verdi. Hüseyni’nin aktardığına göre bunun üzerine öfkelenen Kıptiler, aslında Etiyopyalıların alanı terk etmesi talebinden vazgeçerek mütevazı büyüklükte bir çadır kurmalarına izin vermişti.


Kıptilerin Deyrüssultan’ın duvarları üzerine resmettiği Mısır bayrağı. (The Independent Arabia)

Geçtiğimiz yıl İsrail Dışişleri ve İçişleri Bakanlıkları ile temasa geçtiğini, Yüksek Mahkeme'nin kararını uygulayacaklarına dair kendisine söz verdiklerini söyleyen Anba Anba Antonios ancak herhangi bir gelişme olmadığın söyledi. Geçtiğimiz hafta da ziyaret ettiği İsrailli yetkililerin aynı sözlerini tekrarladıklarını, buna rağmen bir gelişme olmadığını kaydetti.
Bu yıl geri adım atılmayacağını vurgulayan Anba Antonios, Kıptilerin Etiyopya bayrağını kaldırmaları halinde buna iyi niyetle karşılık vereceklerini ve Mısır bayrağı çizimini kaldıracaklarını vurguladı.  

Mülkiyeti geri alma hakkı
Etiyopyalılar ile Kıptiler arasında Deyrüssultan’ın mülkiyeti konusunda yaşanan anlaşmazlık, 1970’lerden bu yana sürüyor. Etiyopyalılar, İsrail hükümeti ve polisinin desteği ile buranın kontrolünü ele geçirmek istiyor. Nitekim Falaşa Yahudilerinin İsrail'e transferi konusunda İsrail ile Etiyopya arasında varılan anlaşmanın ardından Tel Aviv, Deyrüssultan’ın mülkiyetine yönelik söz vermişti.

 Etiyopyalılar ile Kıptiler arasındaki anlaşmazlık 1970’lere dayanıyor. (The Independent Arabia)

Ancak bu karara karşı çıkan Kıptiler ise İsrail Yüksek Mahkeme’ye dilekçe vererek mülkün kendilerine geri verilmesini, Etiyopyalı rahiplerin buraya Etiyopya bayrağı asmalarının engellenmesini talep etmişti. Mahkeme bu talebe yanıt verdi. Ancak bu yönde bir adım atılmadı.

Bitmeyen sürtüşme
Yüksek Mahkeme’nin 1970’de aldığı karardan bu yana süren gerginlik, Etiyopyalı rahip gruplarının buraya gelişi ile daha da artıyor. İki taraf arasında neredeyse her yıl çatışmalar ve sürtüşmeler yaşanıyor.  
Oturma eylemi yapan Kıptiler, Yüksek Mahkeme’nin aldığı karar uygulamaya konmadan buradan ayrılmayacaklarını vurguluyor.

Coğrafi önemi
Bin 800 metrekarelik bir alan üzerinde yer alan, batısında Kutsal Kabir Kilisesi, kuzeyinde de Aziz Antonius Manastırı’nın yer aldığı Deyrüssultan Manastırı, Kutsal Kabir Kilisesi ile bağlantısı dolayısıyla Kıptiler için büyük bir öneme sahip. Yaklaşık 4,5 metre yüksekliğinde bir duvarla çevrili, etrafa yayılmış yapılardan oluşan manastırda Kıptilere özel üç kapı mevcut.
Aslında her ne kadar karar 1970’lerde alınsa da Manastırın mülkiyeti konusundaki tartışma 17’inci yüzyıla kadar uzanıyor. Mısır’a göre Etiyopya Kilisesi, Roma ve Ermeni kiliselerine borçlarını ödeyememesi üzerine 1654'te manastırlarını kaybetmişti. Ardından Etiyopyalılar, Deyrüssultan Manastırı’nın bazı odalarında geçici olarak misafir olarak bulundu. Kıptiler kendi mülkiyetlerini savunmak için bu bilgiye dayanıyor.



İsrail, Gazze'deki savaş suçları davalarının yüzde 88'ini iddianame hazırlamadan kapattı

Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki savaş suçları davalarının yüzde 88'ini iddianame hazırlamadan kapattı

Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)

Londra merkezli Silahlı Şiddete Karşı Eylem (Action on Armed Violence-AOAV) adlı kuruluş tarafından yayınlanan bir rapor, Gazze Şeridi'ndeki savaşın başlamasından bu yana İsrail askerleri tarafından işlenen savaş suçları ya da suiistimallerle ilgili olarak İsrail ordusu tarafından açılan her 10 soruşturmadan yaklaşık 9'unun herhangi bir suçlama yöneltilmeden kapatıldığını ortaya koydu.

Şarku’l Avsat’ın The Guardian'dan aktardığına göre AOAV, Ekim 2023 ile Haziran 2025 sonu arasında İsrail ordusunun Gazze Şeridi veya Batı Şeria'daki güçleri tarafından sivillere zarar verildiği iddiaları üzerine bir soruşturma yürüttüğünü veya yürüteceğini söylediği 52 vakaya ilişkin İngilizce medyada haberler bulduğunu bildirdi. Söz konusu vakalar bin 303 Filistinlinin öldürülmesi ve bin 880 kişinin yaralanmasını içeriyor.

frgty
Yardım dağıtım noktasında vurularak öldürülen oğlu için gözyaşı döken Filistinli bir anne (EPA)

AOAV, soruşturmaların yüzde 88'inin çözülemediğini ve herhangi bir suçlama getirilmediğini kaydetti. Bunlar arasında Şubat 2024'te Gazze Şeridi'nde un kuyruğunda bekleyen en az 112 Filistinlinin öldürülmesi ve Mayıs 2024'te Refah'taki bir kampta 45 kişinin ölümüne neden olan hava saldırısı da yer alıyor.

Refah'taki bir dağıtım noktasından yiyecek almaya giden 31 Filistinlinin 1 Haziran'da İsrail güçlerinin ateş açması sonucu öldürülmesiyle ilgili soruşturma ise halen sonuçlanmadı.

AOAV ekibinden Iain Overton ve Lucas Tsantzouris, “İstatistikler, İsrail'in, güçlerinin savaşla ilgili ihlal suçlamalarını içeren davaların büyük çoğunluğunda sonuca ulaşamayarak ya da suçsuz olduğunu kanıtlayamayarak bir ‘cezasızlık modeli’ yaratmaya çalıştığını gösteriyor” dedi.

cvdfgt
Gazze Şeridi'ndeki bir yardım dağıtım noktasında yaşanan ölüm vakasının ardından Şifa Hastanesi’nin önünde kanlar içindeki bir ambulans sedyesini taşıyan Filistinliler (EPA)

İsrail ordusu, ‘askeri polis tarafından onlarca soruşturma açıldığını ve bu soruşturmaların çoğunun halen devam ettiğini’ bildirdi.

Ordu tarafından yapılan açıklamada, “Kuvvetlerimizin görevi kötüye kullandığına dair her türlü ihbar, şikâyet ya da iddia, kaynağı ne olursa olsun bir ön inceleme sürecinden geçer. Bazı durumlarda kanıtlar askeri polis tarafından cezai soruşturma başlatılması için yeterli olurken, diğer durumlarda sadece bir ön soruşturma yürütülür” ifadeleri yer aldı.

Açıklama şöyle devam etti: “Bu vakalar, İsrail Genelkurmay Başkanlığı Gerçekleri Araştırma ve Değerlendirme Mekanizması olarak bilinen bir mekanizma tarafından, kuvvetlerin suç teşkil eden bir suiistimalde bulunduğuna dair makul bir şüphe olup olmadığının belirlenmesi için değerlendirmeye sevk edilir.”

İnsan hakları örgütleri bu sistemi eleştirerek soruşturmaların yıllar sürebileceğini söylüyor.