PYD ile ENKS arasındaki gerilim yeniden alevlendi

PYD ile ENKS arasındaki gerilim yeniden alevlendi
TT

PYD ile ENKS arasındaki gerilim yeniden alevlendi

PYD ile ENKS arasındaki gerilim yeniden alevlendi

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kürt partiler arasındaki gerilim yeniden şiddetlendi. Muhalefetteki Kürt Ulusal Konseyi, Demokratik Birlik Partisi'ni (PYD) ‘Haseke ve diğer Kürt bölgelerindeki ofislerine saldırmakla’ suçladı. 
Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) tarafından yapılan açıklamada, PYD’ye mensup silahlı 10 kişinin Haseke kentindeki önde gelen muhalefet koalisyonu partilerinden Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) ofisine Salı akşamı baskın düzenlendiği kaydedildi. Açıklamada bu kimselerin ofisteki parti üyelerine ve misafirlere gözdağı verdikleri, molotof kokteylleriyle tüm ofisi ateşe vermeden önce onları silah zoruyla dışarı çıkardıkları belirtildi.
ENKS’nin açıklamasına göre, bu ayın 18'inde gece geç saatlerde, PYD’ye bağlı ikinci bir silahlı grup ENKS’nin el-Malikiye’deki (Derik) genel merkezini ve KDP’nin Haseke’deki ofisini, kapıları ve pencereleri kırıp molotof kokteyli atarak ateşe verdi. Bu gruplar Salı akşamı da aynı ofisi ateşe verdiler. Görgü tanıklarının ve çevredeki sakinlerin aktardıklarına göre, bu yolla gözdağı verilmek istendiği ifade edildi.
ENKS karargahına yönelik saldırılar, Türkiye'nin Kandil’de PKK’ya yönelik ‘Pençe Kilit’ operasyonuyla aynı zamana denk geldi. ENKS’nin açıklamasında, saldırı öncesinde Suriye'nin tüm Kürt şehir ve kasabalarında kışkırtıcı mitingler yapıldığı kaydedildi. Bu mitinglerde bölgeyi isyana ve iç savaşa sürüklemek için Kürt sembol isimlerine, KDP’ye ve Peşmerge güçlerine karşıt sloganlar atıldı. Açıklamada, PYD militanlarının tarihi topraklarında yaşayan asil bir halk olan Kürtlerin meşru davasını baltalamak için bayrak yaktığı belirtildi.
KDP Politbüro Sorumlusu Muhammed İsmail, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte şunları söyledi:
“PYD’nin halkımıza karşı uyguladığı yıldırma, konsey binalarını ve partilerin genel merkezini yakma eylemi, uluslararası koalisyonun ve ABD’nin gözleri önünde gerçekleşiyor. Bu politika, bölgenin tüm bileşenleri arasında yaşanabilecek bir fitne konusunda bizi uyarıyor. Amerikalı yetkililerle temasa geçerek son gelişmeler hakkında kendilerine bilgi verdik. Ayrıca saldırıların ve ihlallerin durdurulması için Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) baskı yapmalarını istedik. Konsey, bu terör eylemlerini en güçlü şekilde kınamakta ve PYD ile onun askeri kanadı SDG’yi bu eylemlerin gelecekte bölgede yol açacağı tüm sorunlardan bütünüyle sorumlu tutmaktadır.”
Öte taraftan SDG tarafından yapılan açıklamada, Fırat'ın doğusundaki nüfuz alanlarına yönelik Türk saldırılarının toplam sayısı bildirildi. Açıklamaya göre Muşrefiye köyü yakınlarındaki SDG üsleri 13 saldırının yanı sıra topçu, havan, tank ve bombardıman da dahil olmak üzere çeşitli türlerde mermilerle hedef alındı. Ayrıca orta makineli tüfeklerle düzenlenen günlük saldırıların yanında 40'tan fazla roket, top ve havan mermisi ile hedef alındı. Ayn İsa kentinin doğu kırsalı, 5 kez şiddetli topçu ateşine maruz kalırken, Türk ordusu ve müttefik Suriyeli gruplar yaklaşık 40 ağır top mermisi ile söz konusu bölgeyi hedef aldı.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.