Üst düzey Irak istihbarat görevlisi, Zikar vilayetindeki aşiret anlaşmazlığını çözmeye çalışırken öldürüldü

Tuğgeneral Ali Cemil Halef için dün Nasıriye’de cenaze töreni düzenlendi (Nasıriye Haberleri Ağı)
Tuğgeneral Ali Cemil Halef için dün Nasıriye’de cenaze töreni düzenlendi (Nasıriye Haberleri Ağı)
TT

Üst düzey Irak istihbarat görevlisi, Zikar vilayetindeki aşiret anlaşmazlığını çözmeye çalışırken öldürüldü

Tuğgeneral Ali Cemil Halef için dün Nasıriye’de cenaze töreni düzenlendi (Nasıriye Haberleri Ağı)
Tuğgeneral Ali Cemil Halef için dün Nasıriye’de cenaze töreni düzenlendi (Nasıriye Haberleri Ağı)

Irak’ın güney vilayetleri yıllardır aşiret kavgalarından mustarip. Aşiretler arası çekişmelerde her yıl onlarca vatandaş hayatını kaybederken, hükümet makamları aşiret kavgalarının yaşandığı bölgelerde bulunan askeri teşkilatlara rağmen bu olayları durdurma veya sınırlandırma noktasında başarılı olamıyor.
Zikar vilayetinin kent merkezi Nasıriye’nin 40 kilometre doğusundaki Şatra ilçesinde yaşanan aşiret kavgasını çözmek için bölgede bulunan Sümer Operasyon Komutanlığı İstihbarat Dairesi Başkanı Tuğgeneral Ali Cemil Halef’in dün (çarşamba) öldürüldüğü bildirildi.
Zikar Valisi Muhammed el-Gazi, Şatra’da sokağa çıkma yasağı ilan etti. Vali Şatra’da geniş çaplı güvenlik operasyonu başlatıldığını duyurdu.
Nasıriye yerel televizyonuna konuşan Vali Gazi, Tuğgeneral Ali Cemil Halef’in öldürülmesi olayına karışan faillerin tutuklanması için Terörle Mücadele ve Özel Kuvvetlerin desteğiyle Şatra’da güvenlik operasyonu başlatıldığını belirtti.
Zikar Valisi, vilayetteki güvenlik teşkilatlarına ve Zikar Operasyon Komutanlığı’na ‘failleri tutuklama ve Şatra’da güvenliği sağlama’ çağrısında bulunarak, vatandaşların güvenlik personellerine yönelik güvenini tazelemeden ve devletin itibarını korumadan güvenliğin sağlanamayacağını sözlerine ekledi.
Vali Gazi bu açıklamadan önce Ubude ve Beni Zeyd aşiretleri arasındaki anlaşmazlığı çözmek amacıyla ikinci bir duyuruya kadar Şatra’da sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini duyurmuştu.
Zikar milletvekilleri vilayetteki güvenliğin sağlanmasında başarısız olmakla suçladığı Operasyonlar Komutanlığı’nı sert bir dille eleştirdi. Zikar Milletvekili ve Eski Çalışma Bakanı Adil Rikabi, son olaylar üzerine düzenlediği basın toplantısında, “Eğer çözüm güvenlik yetkililerini görevden almaksa görevden alın. Zikar şu anda kızgın bir demirin üzerinde, canlar yitip gidiyor ve güvenlik yok. Güvenlik yetkilileri bu tehlikeli durumun bir parçası. Zira bu yetkililer güvenlik ve askeri görevlerini bırakarak aşiretler arasında müzakere yaparak vakit geçiriyor” ifadelerini kullandı.
Sümer Operasyonlar Komutanlığı, Bağdat’tan güvenlik takviyelerinin ulaşmasının ardından Zikar’da güvenliğin kontrol altına alındığını aktardı.
Sümer Operasyonlar Komutanlığı Komutanı Korgeneral Saad Harbiye, Irak resmi haber ajansı INA’ya verdiği demeçte, “Bugün sabaha doğru Şatra ilçesinde aşiret kavgası patlak verdi. Güvenlik güçleri ilçenin etrafında güvenlik kordonu oluşturdu ve kontrolü ele aldı. Şatra’nın dışındaki Malhan ve Elbu Zeyd bölgesinde çatışmalar tekrarlandı. Biz de çatışmayı durdurmak ve müsebbiplerini yakalamak için oraya güçlerimizi gönderdik. Operasyonlar Komutanlığı İstihbarat Dairesi’nden Tuğgeneral Ali Cemil anlaşmazlığı çözme sürecinde serseri bir kurşunla şehit oldu. Bağdat’taki Merkez Komutanlığı, güvenlik birimlerine Şatra ve Nasıriye’ye takviye yapma talimatı verdi” ifadelerini kullandı.
Irak’ın güneyindeki aşiret anlaşmazlığının kontrolden çıktığı yönündeki haberlerin üzerine Bağdat’taki yazar ve köşe yazarları güvenlik birimlerini ve aşiret geleneklerini sert bir dille eleştirdi.
Irak'ın resmi gazetesi Sabah’ın Genel Yayın Müdürü Felah el-Meşal, “Irak’ın komplike ve derin krizlerini çözmekle görevli bir ulusal cephe açma” çağrısında bulundu.
Meşal, “Hakim yozlaşmış partiler çözüm üretmekten tamamen acizler. Bu büyük yıkımla mücadele etmek ve değişimi gerçekleştirmek, siyasi ve toplumsal güçlerin yer aldığı geniş tabanlı bir ulusal cephe olmadan bir parti veya grubun yapabileceği bir şey değil. Bu cephe devlet kavramını ve felsefesini belirlemeli ve hükümet programını güçlü merkezi bir iktidar olarak şekillendirmelidir” ifadelerini kullandı.
Medya sektöründe çalışan Ezmer Ahmed, ülkenin güneyinde yaşananları “iktidar tarafından silahlı örgütlere verilen imtiyazla bağlantılı bir aşiret terörü” diye nitelendirdi.
Ahmed, “Suçları gerçek haliyle tanımlama noktasında toplum, iktidar ve kurumlar arasında garip bir suç ortaklığı var. Örneğin silahlı bir grup bir vatandaşın evini hedef alan bir saldırı düzenlediğinde ve onları ve çevresindeki aileleri korkuttuğunda, resmi merciler aşiret liderleri de dahil tüm saldırganları terör suçlamasıyla mahkemeye sevk edeceği yerde anlaşmazlığı çözme ve memnuniyeti sağlamak için müdahalede bulunuyor” dedi.



HRW: İsrail’in İran’daki Evin Hapishanesi’ne saldırısı savaş suçudur

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

HRW: İsrail’in İran’daki Evin Hapishanesi’ne saldırısı savaş suçudur

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), İsrail'in İran'daki Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıyı savaş suçu saydı.

HRW'nin uydu görüntüleri, video kayıtları ve tanık ifadelerine dayanarak yaptığı araştırmaya göre İsrail ordusunun 23 Haziran'da düzenlediği saldırıda cezaevindeki ziyaret salonları, koğuşlar, mutfaklar, sağlık kliniği ve idari ofisler hasar aldı.

İncelemede, yaklaşık 80 mahkumun hayatını kaybettiği hapishanede "askeri hedef tespit edilemediği" belirtildi.

Raporda, saldırının cezaevine ziyaret saatinde gerçekleştirildiğine dikkat çekildi. HRW'nin Ortadoğu direktör yardımcısı Michael Page şu değerlendirmeleri yaptı:

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırılarda, savaş hukuk ihlal edildi ve açık bir savaş suçu işlendi. Belirgin bir askeri hedef olmaksızın yapılan saldırılarda çok sayıda sivili öldü ve yaralandı. İsrail'in saldırısı, çoğu haksız yere tutuklanan muhalif ve aktivistlerden oluşan Evin Hapishanesi'ndeki mahkumların zaten risk altındaki yaşamlarını daha da tehlikeye attı.

Evin'e düzenlenen saldırı, İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmalar sırasında gerçekleşmişti. ABD merkezli İran'daki İnsan Hakları Aktivistleri'ne (HRAI) göre İsrail'in İran'a saldırılarında 1190 kişi ölürken, 4 bin 475 kişi de yaralandı.

HRAI ayrıca İran güvenlik güçlerinin 12 günlük savaş boyunca 1596 kişiyi tutukladığı bilgisini de paylaştı.

HRW, saldırının ardından kadın mahkumların Karçak Hapishanesi'ne, erkeklerinse Büyük Tahran Merkezi Cezaevi'ne transfer edildiğini aktardı. Hak örgütü, sözkonusu hapishanelerde mahkumların çok kötü koşullarda tutulduğunu, transfer sürecinde şiddet gördüklerini savundu. Bazı mahkumların daha sonra Evin'e tekrar geri gönderildiği fakat bazılarından haber alınamadığı ifade edildi.

İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı. ABD de devreye girerek İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

"Gazze'de yardım silah olarak kullanılmamalı"

Diğer yandan İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik saldırı ve ablukayı sürdürüyor. Aralarında Oxfam ve Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) da bulunduğu 100'den fazla yardım örgütü, Tel Aviv yönetimine gönderdikleri ortak mektupta bölgede yaşanan kıtlığın sonlandırılmasını istedi.

Yardım grupları, Gazze'de faaliyet göstermelerinin İsrail hükümeti tarafından engellendiğini belirtiyor. Amerika Yakındoğu Mülteci Yardımı'nın (Anera) CEO'su Sean Carroll, "Gazze'ye gönderilmeye hazır 7 milyon dolar değerinde hayat kurtarıcı yardım malzemesi var. Sadece birkaç kilometre ötedeki Aşdod'da bloke edilmiş durumda" dedi.

Tel Aviv yönetimi, yardım kuruluşlarının faaliyetlerini kısıtlayan düzenlemeleri martta yürürlüğe koymuştu.

Independent Türkçe, BBC, Guardian