Türk SİHA’sı SDG’nin kadın yapılanmasını hedef aldı: SDG yetkilisi Rusya’ya ‘Türk ihlallerini durdurma’ çağrısı yaptı

Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinin sakinleri 4. Tümen’in kendilerine uyguladığı ablukayı protesto etti (Şarku’l Avsat)
Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinin sakinleri 4. Tümen’in kendilerine uyguladığı ablukayı protesto etti (Şarku’l Avsat)
TT

Türk SİHA’sı SDG’nin kadın yapılanmasını hedef aldı: SDG yetkilisi Rusya’ya ‘Türk ihlallerini durdurma’ çağrısı yaptı

Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinin sakinleri 4. Tümen’in kendilerine uyguladığı ablukayı protesto etti (Şarku’l Avsat)
Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinin sakinleri 4. Tümen’in kendilerine uyguladığı ablukayı protesto etti (Şarku’l Avsat)

Suriye Demokratik Güçleri’ne bağlı Kadın Savunma Birlikleri (YPJ), Halep’in doğu kırsalında Türk silahlı insansız hava aracı  (SİHA) tarafından vuruldu.  Biri örgüt yöneticisi toplamda 3 kişi öldüğü bildirdi.
Özerk Yönetime bağlı Kamu Güvenlik Güçleri’nin (Asayiş) internet sitesinde dün yer alan haberde, Türk SİHA’sının Ayn el-Arab (Kobani) kırsalındaki Edik ve Tehtik köyleri arasında bir askeri aracı hedef alması sonucu 3 kadın üyenin öldüğü ve araç şoförün yaralandığı belirtildi. YPJ Genel Komutanlığı’nın Facebook sayfasında yer alan açıklamaya göre bombalamada ölen 3 kişi arasında YPJ yöneticisi ve Ayn el-Arab’da Özerk Yönetim’e bağlı Savunma Heyeti Başkanı “Ronahi Kobani” kod adlı Rodin Abdulkadir Muhammed bulunuyor.
Ayn el-Arab’da Özerk Yönetim’e bağlı Kadın Heyeti Başkanı Cihan Derviş, Türkiye’nin SDG’nin kadın kanadını hedef alan saldırısıyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Türkiye’nin son saldırısının amacı, Suriye’nin kuzeydoğusunda otoritesini ve planlarını dayatmak, panik ve endişe yaymak, halkın kadın ve erkek evlatlarının kanlarıyla elde ettiği kazanımlardan taviz koparmaktır” dedi.
Derviş, garantör ülkeler ABD ve Rusya Federasyonu’nun, Türkiye’nin “özelde bölge halklarına genelde ise Suriye’ye yönelik ihlalleri durdurmak adına” Türk tarafının saldırılarının artmasını engelleme ve faaliyetlerini kontrol altında tutma noktasında üzerlerine düşen rolü yerine getirmediklerini belirterek söz konusu iki ülkeyi eleştirdi.
Kamu Güvenlik Güçleri (Asayiş), yaptığı açıklamada, Türk SİHA’sının Kamışlı kentindeki askeri yerleşkesine hava saldırısı düzenlediğini aktardı. Saldırıda Asayiş’in iki personelinin yaralandığı bilgisine yer verilen açıklamada, “Türk SİHA’sının çarşamba günü Kamışlı kentindeki bir irtibat merkezini hedef alması sonucu merkez üyesi iki çalışan hafif yaralandı” ifadeleri kullanıldı.
Öte yandan Türk güçleri ve desteklediği Suriyeli gruplar ağır silah ve SİHA’larla Haseke’nin kuzey kırsalını hedef aldı. Tel Tamir’in köy ve beldeleri, Ebu Raseyn nahiyesi, Tel Tamir’in kuzeybatı kırsalındaki Zergan bölgesi ağır topçu ateşiyle bombalandı. Bombalanan 17 köy ve hedef arasında Ummu’l Keyf, Arab Han, Aynu’l Abd, Dada Abdal, Hac Bubi, Safah köylerinin yanı sıra Zergan kırsalındaki Um Harmale, Garbiye, Nuhiyat, Esediye, Tel Hermel, Rebiat, Tel Verd ile Tel Tamir’e bağlı Tel Şenan, Tavile, Derdare ve bir elektrik dağıtım istasyonu bulunuyor. Bu köyler M4 karayolu üzerinde yer alıyor. Aktivistlere ait sosyal medya hesaplarının ve yerel gazetelerin aktardığına göre, Barış Pınarı Operasyonlar Bölgesi’nde konuşlu Türk güçleri ile Suriye Milli Ordusu (SMO) grupları geçtiğimiz günlerde bu bölgeleri ağır top atışları ve roketatarlar ile bombaladı. Bombardımandan sonra bölge sakinleri bölgeden göç etmeye başladı. Bombardımanda can kaybının olup olmadığına ilişkin henüz bir bilgi bulunmuyor.
SDG bünyesindeki Asuri Habur Muhafızları Konseyi yöneticilerinden Nebil Verda bölgenin sürekli ve sistematik olarak Türk bombardımanına maruz kaldığını söyledi. Tel Tamir’de ikamet eden Verda, telefon görüşmesi üzerinden Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Operasyonlarda Asuri ve Süryani bileşenin bayramlarına saygı duyulmadı. Paralı askerler Tel Tamir ve Zergan beldelerine yönelik ihlallerini sürdürdü” dedi.
Tel Tavil köyünde meydana gelen bombardıman sonucu sivillerin evlerinde, kiliselerde ve ibadet mekanlarında büyük maddi hasar meydana geldiğini söyleyen Verda, “Habur Muhafızları’nın Tel Şenan köyündeki bir savaşçısı yaralandı” ifadesini kullandı.
SDG Genel Komutanlığı’nın, bölgede konuşlu Rus Kuvvetler Komutanlığı’na günlük gelişmeler ve olaylar hakkında bilgi verdiğini belirten Verda, “Ancak Türkiye, bölgede bulunan, Habur havzasındaki köylere yönelik ihlalleri durdurması beklenen ve fakat yerinden kımıldamayan Rus garantörüne kulak asmadan ihlallerine devam ediyor” diye konuştu.
Moskova’ya, köylerde geriye kalan Asuri halkın yerinde kalmasını sağlamak için Ankara’ya baskı uygulama ve bölgeye yönelik saldırılarını durdurmasını engelleme çağrısında bulunan Verda, “Kuvvetlerimiz, halklarını ve bölgelerini meşru savunma hakları kapsamında tüm gücüyle bölgeyi savunacak” dedi.
Suriye’nin kuzeyindeki Halep kentine bağlı Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinden binlerce kişi, Suriye rejim ordusu 4. Tümen güçlerinin mahallelerin dışına geçiş noktaları kurmasını ve abluka uygulamasını protesto için gösteri düzenledi. 40’ıncı gününe giren ablukanın kaldırılması yönünde sloganların atıldığı gösterilerde, hükümet güçlerinin ilaç, un, çocuk sütü ve yakıt gibi temel ihtiyaç malzemelerinin bölgeye girmesini engelleyerek bölge sakinlerine uyguladığı ‘açlığa mahkum etme politikasını’ eleştiren pankartlar açıldı. Gösterilere siyasi parti ve Demokratik Suriye Meclisi (DSM) temsilcileri katıldı. Göstericiler mahallelerin ana caddelerinde 4. Tümen’e ait geçiş noktasına kadar yürüdü. Gösteriler sırasında 4. Tümen geçiş noktalarının kaldırılması ve unsurlarının Halep içindeki bu Kürt mahallelerine giden ana yollardan uzaklaştırılmasını talep eden sesler yükseldi.



Gazze’de ateşkes teklifi: Nihai çözümün kapısını aralayacak mı?

8 Temmuz'da Gazze'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampında yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir okula düzenlenen İsrail hava saldırısının yeri (Reuters)
8 Temmuz'da Gazze'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampında yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir okula düzenlenen İsrail hava saldırısının yeri (Reuters)
TT

Gazze’de ateşkes teklifi: Nihai çözümün kapısını aralayacak mı?

8 Temmuz'da Gazze'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampında yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir okula düzenlenen İsrail hava saldırısının yeri (Reuters)
8 Temmuz'da Gazze'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampında yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir okula düzenlenen İsrail hava saldırısının yeri (Reuters)

Salim er-Rayes

Hamas ve İsrail, ABD Başkanı Donald Trump'ın desteklediği bir ABD girişiminin ardından 60 günlük ateşkes anlaşmasına varmaya yakın. Girişim, esas olarak ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un mayıs ayı sonlarında sunduğu belgeye dayanıyor. Söz konusu belge, belirtilen süre içinde ateşkesi ve esir takasını sağlamayı, kalıcı bir ateşkese varmak ve savaşı sona erdirmek amacıyla, anlaşmanın hükümlerinin uygulanmasıyla eş zamanlı olarak müzakereler yürütülmesini öngörüyordu.

Mevcut teklif her iki tarafın da ön onayını alırken, kalıcı ateşkesin şartları konusunda bir anlaşmaya varılamadı. Bu şartlar arasında müzakereler sırasında askeri operasyonların durması, Hamas başta olmak üzere Gazze'deki Filistinli direniş gruplarının elindeki İsrailli rehinelerin sayısını azaltma girişimleri sayılabilir. İsrail, savaşı sona erdirmek için Hamas’ın iktidardan tamamen vazgeçmesini ve Gazze Şeridi'nin tamamen silahsızlandırılmasını şart koşuyor. Hamas ise silahların teslim edilmesini kırmızı çizgi sayarak, teslim etmemekte ısrar ediyor. Buna karşılık, liderlerinden az sayıda kişinin sınırlı bir süre için Gazze Şeridi'nden ayrılması konusunda esneklik gösterdi.

Savaşın sona erdirilmesiyle ilgili şartlarda bir anlaşma sağlanamaması nedeniyle, Witkoff belgesine yakın zamanda güncellenmiş bir formül eklendi. Bu formül müzakere sürecinin geçici ateşkes süresince devam etmesine, müzakerelerde “iyi niyet” gösterilmesi halinde, altmış günlük sürenin ardından ateşkesin daha uzun bir süre uzatılabilmesine imkân tanıyor. İyi niyet gevşek bir ifade, zira İsrail'in Hamas'ın kalıcı bir ateşkese varılması konusunda iyi niyet göstermediğini düşünmesi halinde askeri operasyonlarını ve hava saldırılarını yeniden başlatmasına olanak tanıyor. Kalıcı ateşkes için daha önce de belirttiğimiz gibi hem İsrail hem de ABD, Hamas'ın iktidardan vazgeçmesini ve silahlarını tamamen teslim etmesini şart koşuyor, dolayısıyla İsrail, Hamas’ın iyi niyetli olmadığını ve silahlarını teslim etmekten ziyade “depolamayı” önerdiğini öne sürerek savaşa geri dönebilir.

Son haftalarda İsrail, Hamas’ın hem siyasi hem askeri liderlerini ve üyelerini hedef alarak hava bombardımanlarını ve topçu saldırılarını yoğunlaştırdı ve bunlar, Gazze Şeridi'nde onlarca Filistinli sivilin hayatına mal oldu. Ancak, askeri baskıyla yetinmedi; ayrıca Gazzelileri aç bırakarak ve BM’ye bağlı uluslararası kurum ve kuruluşlar aracılığıyla yardımların onlara ulaşmasını engelleyerek baskısını daha da yoğunlaştırdı. BM yerine Amerikan yardım dağıtım noktaları kurdu ve bunun sonucunda İsrail ordusunun ateşiyle, çocuklarına yiyecek götürmek isteyen 650'den fazla kişi öldü.

Buna ilave olarak, Hamas’a karşı savaşan silahlı Filistinli milis gruplar da ortaya çıktı ve bunlar, birkaç haftadır İsrail ordusu tarafından kontrol edilen bir bölge olan Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın doğusunda bulunan bölgede konuşlanmış bulunuyorlar. Bu milisler, “Terörle Mücadele Birliği” veya silahlı grubu yöneten kişiye atfen “Yasir Ebu Şebab Grubu” olarak biliniyor. İsrail medyası, grubun İsrail ve Filistinli taraflarca desteklendiğini bildirdi, Ebu Şebab ise Wall Street Journal'a verdiği röportajda bu iddiayı reddetti.

İsrail'in Hamas’ın gerek askeri kanadı olan Kassam Tugayları'na gerekse İçişleri Bakanlığı'na bağlı polis kuvvetlerine mensup askeri unsurlarını yoğun bir şekilde hedef alması, İsrail ordusunun Gazze sakinlerine zorunlu tahliyeyi dayatması, Gazze Şeridi'nin 365 kilometrekarelik alanının yüzde 80'inden fazlasının kontrolünü ele geçirmesi ile birlikte, Hamas’ın iç güvenlik kontrolü azaldı. Gazze'deki önde gelen ailelere ait çeşitli gruplar arasında silahlanma yaygınlaştı. Bunlar yardım tırlarını gasp ettiler ve çaldıkları malları pazarlarda Gazzelilere normal fiyatlarının 300 ila 500 katı fiyatlara sattılar.

Haziran ayının ikinci yarısından itibaren, 2007'den beri silah zoruyla dayattığı Gazze Şeridi üzerindeki kontrol ve otoritesini kaybetmesi anlamına gelen, güvenlik gücünün zayıfladığını hissetmesiyle birlikte Hamas, yönetimini sessizce yeniden yapılandırdı. Şarku’l Avsat’ın al Majalla dergisinden aktardığı analize göre adının açıklanmasını istemeyen Hamaslı bir yetkili; “Hamas, açıklanmayan kararlarla kendisine bağlı iki yeni vali (biri eski bir güvenlik görevlisi) atadı. İsrail tarafından öldürülenlerin yerine yeni güvenlik liderleri belirledi” bilgisini verdi.

Kaynak, “Bazıları Hamas'ın bittiğini ve İsrail suikastları ile Gazze'nin geniş alanları üzerindeki kontrolü sonucunda iktidardan düşeceğini sanıyor. Ancak hareket her zaman kendini yeniden yapılandırarak, yönetim ve güvenlik kontrolünü dayatarak herkesi şaşırttı. İşgalin, varlığını ortadan kaldırma hedefine ulaşmasına da izin vermeyecek” değerlendirmesinde bulundu.

Gazze'deki hükümet atamalarına paralel olarak, “Delici Ok” adı verilen ve varlıklarını üç merkezi bölgede yoğunlaştıran silahlı gruplar da yaygınlaştı. Bu bölgeler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un güney-orta bölgesi, Gazze Şeridi'nin merkezi bölgesi Nuseyrat Kampı ve Deyr el-Belah şehri, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Gazze Şehri'nin kuzeybatı ve orta bölgesidir. Bu gruplar, siyah giyinen, maske takan, silah ve sopa taşıyan yirmili yaşlarının başındaki genç erkeklerden oluşuyor. Yardım tırlarını gasp etmeye ve çalmaya çalışan çeteleri ve haydutları hedef alıyorlar.

Delici Ok grubu, 2006 yılında Hamas ve İslami Cihat'ın askeri kanatlarını da kapsayacak şekilde kurulan Filistin Direniş Grupları Ortak Harekât Odası'na bağlı. Oda, Hamas'ın askeri kanadı olan İzzeddin Kassam Tugayları başta olmak üzere, Filistinli direniş örgütlerinin 12 silahlı kanadını bünyesine kattıktan sonra 2018 yılında yeniden oluşturuldu ve canlandırıldı.

Grubun operasyonları son günlerde varlığını dayatma ve göreceli olarak güvenliği sağlama amacıyla gelişti. Delici Ok’un operasyonlarına ait onlarca video dolaşıma sokuldu ve bunlarda, Gazze Şeridi'nde yakın zamanda silahlanan ailelere mensup kişilerin kurşuna dizilerek infaz edilmesi de dahil olmak üzere hırsız çetelerinin dövüldüğü ve dağıtıldığı görülüyor. Bu uygulama, aşiretlerin, sivil bir yargılama olmaksızın hırsızlık suçlamasıyla öldürülen üyeleri için intikam talep eden açıklamalar yapmasına yol açtı.

Bütün bunlar, İsrail ordusunun tüm Filistin güvenlik güçleri unsurlarını hedef almaya devam ettiği sırada yaşandı. Nitekim yardım tırlarını korumaya çalışırken veya hırsızlara ve haydutlara kurdukları pusular sırasında “Delici Ok” unsurlarını hedef aldı ve bazılarını öldürdü. Delici Ok güçleri ise çalmaya ve hatta fiyatları yükseltmeye çalışan herkesi daha güçlü ve sert bir şekilde cezalandırarak bu saldırılara karşılık verdi. Piyasada sınırlı miktarda bulunan temel gıda maddelerini, yaklaşık 650 gündür devam eden savaştan psikolojik ve mali olarak bitkin düşmüş, ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak isteyen sıradan vatandaşların satın alamayacağı fiyatlarla satın alıp sattıkları için kendilerine doğrudan tehditler yöneltilen bir dizi esnafı, dükkanlarını kapatmaya zorladı.

Bazıları Hamas'ın bittiğini ve İsrail suikastları ile Gazze'nin geniş alanları üzerindeki kontrolü sonucunda iktidardan düşeceğini sanıyor. Ancak hareket her zaman kendini yeniden yapılandırarak, yönetim ve güvenlik kontrolünü dayatarak herkesi şaşırttı.

Hamas ve İsrail arasında önümüzdeki günlerde ateşkese varılmasının yakın olduğu konuşulurken, Delici Ok, kanun kaçağı olarak sınıflandırdığı Yasir Ebu Şebab Grubu gibi silahlı grupları tehdit eden bir bildiri yayınladı. Ayrıca, son haftalarda ortaya çıkan silahlı aileleri tehdit etti. Güvenlik ve kontrolü sağlamak için ateşkes döneminde hırsızları, çeteleri, haydutları ve tekelleşen büyük tüccarları takip etme ve hesap sorma ile tehdit etti.

Yukarıdaki tüm saha verileri göz önüne alındığında, Hamas'ın ateşkes ışığında savaşı kalıcı olarak sona erdirmek, İsrail’in askeri operasyonlarını, liderlerini ve üyelerini hedef almasını durdurmak için nihai çözümü, müzakere etmeyi seçtiği anlaşılıyor. Hamas, İsrail ordusunun geçen mart ayındaki sınırlara kadar geri çekilmesini şart koşuyor. Bu, ordunun güney, doğu ve kuzey sınırları boyunca 700 ila 1.000 metre derinliğe çekilmesi anlamına geliyor. Geri çekilme, Hamas’a 60 gün içinde serbestçe faaliyet gösterip, hareket etmesine ve güvenliği sağlamasına olanak tanıyacak. Böylece, iki yıllık soykırım savaşının ardından Gazze Şeridi'nde hükümet ve askeri olarak varlığını kanıtladıktan sonra, diğer tarafa -ABD tarafından desteklenen İsrail'e- kendi koşullarını dayatmaya çalışacak.

fgthy
İsrail’de askeri araçlar, İsrail ile Gazze arasındaki sınırın yakınında duruyor, 7 Temmuz (Reuters)

Hamas, üyelerinin kararlılığına, yaşamak için en temel ihtiyaçlarını, çocuklarını, mallarını ve işlerini kaybeden Gazze sakinlerinin fedakarlıklarına güveniyor. Ayrıca elinde kazançlı bir kart olan İsrailli rehinelerin veya onlardan geriye kalanların bulunmasına güveniyor. Ancak bir rehine takası gerçekleşirse ve bu kartını kaybederse, İsrail'in 60 gün geçtikten sonra savaşa geri dönmemesini nasıl garantiye alacak? İsrail ve ABD'nin kalıcı bir ateşkes için ön koşul olarak iktidardan vazgeçmesi ve tüm silahlarını teslim etmesi konusundaki ısrarı göz önüne alındığında, yönetiminin devamını nasıl sağlayacak ve savaşta yıkılanları yeniden inşa etme aşamasını nasıl başlatacak?

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.