Türkiye, Esed’i tanımadan terör ve mülteciler konusunda angajmana girmeye sıcak bakıyor

Başka aileler ile birlikte Türkiye'nin Reyhanlı ilçesine sığınan Suriye'nin kuzeyindeki Cinderes bölgesinden iki çocuk (Getty Images)
Başka aileler ile birlikte Türkiye'nin Reyhanlı ilçesine sığınan Suriye'nin kuzeyindeki Cinderes bölgesinden iki çocuk (Getty Images)
TT

Türkiye, Esed’i tanımadan terör ve mülteciler konusunda angajmana girmeye sıcak bakıyor

Başka aileler ile birlikte Türkiye'nin Reyhanlı ilçesine sığınan Suriye'nin kuzeyindeki Cinderes bölgesinden iki çocuk (Getty Images)
Başka aileler ile birlikte Türkiye'nin Reyhanlı ilçesine sığınan Suriye'nin kuzeyindeki Cinderes bölgesinden iki çocuk (Getty Images)

Türkiye, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i tanımadan terör ve mülteciler konusunda angajmana girmeye sıcak bakıyor. Ankara, Suriyeli mültecilerin gönüllü ve güvenli bir şekilde geri dönmelerini sağlamak için Lübnan, Ürdün ve Irak ile işbirliği yapıldığını duyurdu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Afganistan’daki Taliban’ı tanımamasına rağmen ülke çökmesin, daha fazla mülteci gelmesin, teröristler yeniden türemesin diye Taliban ile angajmana girdiğini ve Esed rejimini tanımadan onunla angajmana girilmesinin faydalı olduğunu düşündüklerini söyledi. Çavuşoğlu, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında yaptığı açıklamalarda “Son günlerde rejim YPG/PKK ile ciddi çatışıyor. Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Bu YPG/PKK'nın da Suriye'yi bölme planları var” ifadelerini kullandı.
Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) omurgasını oluşturan YPG/PKK, Türkiye tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor. Ekim 2019'da Türkiye, desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) yardımıyla ‘Barış Pınarı’ harekâtını düzenleyip Fırat'ın doğusundaki bölgeleri SDG’nin elinden almıştı. YPG/PKK’yı Türkiye'nin güney sınırından 30 kilometre kadar uzaklaştırmayı amaçlayan harekât, başlamasından günler sonra ABD ve Rusya'nın müdahalesiyle durdurulmuştu. YPG, Türkiye’de terör örgütü olarak sınıflandırılan PKK’nın Suriye kolu olarak görülürken, son zamanlarda Ankara, Suriye'nin kuzeydoğusundaki SDG mevzilerine yönelik bombardımanlarını artırdı.
Çavuşoğlu açıklamasının devamında “Ülkedeki yönetimle aramız iyi değil diye ülkenin parçalanmasını destekleyemeyiz ki. Terör örgütünü (PKK/YPG) destekleyemeyiz. Bunlar esasen istihbaratı ilgilendirdiği için geçmişte istihbarat düzeyinde (iki ülke arasında) görüşmeler olmuştu” ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin şu anda Suriyeli göçmenler sorununu çözmek için Suriye hükümetiyle görüştüğünü vurgulayan Çavuşoğlu, ‘krizin uluslararası hukuk çerçevesinde çözülmesi ve AB ve uluslararası örgütlerin bu hususta Esed ile görüşmesi gerektiğini’ söyleyerek ‘Esed rejiminin garantiler verecekse bunları uluslararası örgütlere vermesi gerektiğini’ belirtti. Çavuşoğlu “Rejim ara sıra af ilan ettiğini söylüyor. Kontrol ettiği yerdeki insanlara da gerekli hizmeti veremiyor. Ama en önemlisi can güvenliği. Öyle olsaydı Lübnan'da göçmen kalmazdı. Ayrıca döndükten sonra temel ihtiyaçların karşılanabileceğinden de emin olması lazım insanların” dedi.

Çavuşoğlu: Onurlu bir dönüşten bahsediyoruz
Türkiye’nin Lübnan, Ürdün ve Irak ile işbirliği içinde Suriyeli mültecileri ülkelerine ‘gönüllü ve güvenli bir şekilde’ geri döndürmek için yeni bir aşamaya girdiğini söyleyen Çavuşoğlu, “Onurlu bir dönüşten bahsediyoruz. İnsanların ülkelerine dönmesini de sağlamak lazım, bunu da sağduyulu bir şekilde yapmak lazım. İnsan haklarına saygılı, uluslararası hukuka ve kendi anayasamıza uygun bir şekilde yapmak lazım” dedi.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi’ne göre Türkiye 3,7 milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. Türkiye'de Haziran 2023'te yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte geçtiğimiz aylarda Suriyeli mülteciler konusu, ülkenin ana gündemine oturdu. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) içinde bile Suriyelilerin ülkede kalmasını reddeden sesler artıyor. Muhalefet, Suriyeli mültecilerin ülkelerinde güvenli hale gelen bölgelere geri gönderilmesi için her geçen gün baskılarını artırıyor. Çavuşoğlu'nun açıklamaları, Türkiye'deki yetkililerin ve parti başkanlarının son iki gün içinde Suriyeli mültecilerle ilgili açıklamalarının ve tavırlarının artması ışığında geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iki gün önce yaptığı bir açıklamada “Kuzey Suriye'deki briket evlerin bitmesiyle birlikte oraya dönüşü sağlayacağız ve kendileri de oraya gönüllü olarak dönecektir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’deki Suriyelilerle ilgili genel tartışmalara siyasi, insani, sosyal ve toplumsal bir açıdan bakılması gerektiğini belirten Çavuşoğlu, Suriyelilerin ülkelerine geri gönderilmeden önce güvenliklerinin sağlanması gerektiğini söyledi. Çavuşoğlu, burada en önemli unsurun can güvenliği olduğunu, Suriye rejiminin ‘geri dön’ çağrısı yapmasına karşın kontrol ettiği yerlerdeki insanlara yeterli hizmetleri veremediğini dile getirerek ciddi sıkıntıların olduğunu gördüklerini söyledi. Suriyeli mültecilerden dolayı Türkiye'nin bazı bölgelerinde bir demografik bozulma olasılığı olmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, sınır bölgelerinde belli bir yoğunluğun olduğunu fakat Türkiye genelinde bir demografik bozulmanın olmadığını söyledi.



‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
TT

‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)

İsrail güçleri, işgal altındaki Batı Şeria'da büyüdüğü Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki evleri yıkmaya başladığında Malik Lütfi, sahip olduğu birkaç dakika içinde ailesinin eşyalarından ne alacağını düşünürken kafası karışmıştı.

Altı çocuk babası 51 yaşındaki Lütfi, yakınlardaki Tulkerim kentinde küçük bir oda kiraladı. Ancak kuşatma altındaki kampta elektronik ev aletleri tamirhanesine erişimi olmadığı için kirayı ödeyecek geliri yok ve ailesinin geleceği konusunda endişeli.

asdfrgt
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin üzerini arayan İsrail askeri (DPA)

Lütfi şunları söyledi: “Bizi 27 Ocak 2024'te yerlerimizden ettiler. Bizi evlerimizden çıkardılar ve geri gelmememizi söylediler. Bu yüzden altı aydır Tulkerim Mülteci Kampı’na dönmedik. Kendi başımıza oradan ayrıldık, çoğu insan yanına hiçbir şey almadı.”

Lütfi, durumu kendisinden daha kötü olan, aşırı kalabalık okullarda ya da tarım arazilerinde yaşamak zorunda kalan çok sayıda aile tanıdığını söyledi.

Lütfi, “Hükümetten ve insanların masraflarının karşılanması için yardım sözü veren hayırseverlerden yardım bekliyoruz” dedi.

cdfrgt
İsrail askerlerinin kestiği yolun kenarında bekleyen Tulkerim Mülteci Kampı sakinleri (DPA)

İşgal Edilmiş Topraklarda İnsan Hakları için İsrail Bilgi Merkezi (B'Tselem), İsrail operasyonlarının Batı Şeria'da Lütfi gibi on binlerce Filistinliyi evlerinden etmeye zorladığını bildirdi.

Bağımsız bir merkez olan B'Tselem, Tulkerim, Nur Şems ve Cenin mülteci kamplarında yaşayan yaklaşık 40 bin kişinin bu yıl askeri operasyonlar nedeniyle yerlerinden edildiğini belirtti.

İsrail, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tulkerim ve Cenin kentleri de dahil olmak üzere Filistinli militanların faaliyetlerine karşı harekete geçtiğini söylüyor.

Bir İsrail ordu sözcüsü dün yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu, kuvvetlerin bölgede serbestçe hareket etmesine ve engellenmeden hareket etmesine izin vermek için binaların yıkılmasını gerektiriyor.”

dfvghy
Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki İsrail askerleri (DPA)

Açıklamada, “Bu yapıları yıkma kararı operasyonel gerekliliğe dayanmaktadır ve alternatif seçenekler değerlendirildikten sonra alınmıştır” denildi.

İsrail'in yıkımları yaygın uluslararası eleştirilere neden oldu ve Filistinliler arasında İsrail'in 1967 savaşında ele geçirdiği Batı Şeria'yı resmen ilhak etmek için organize bir çaba içinde olduğuna dair korkuların arttığı bir döneme denk geldi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre görgü tanıkları, bu hafta buldozerlerin bina enkazları arasında ilerlediğini ve yeni yolların moloz ve beton bloklarla dolduğunu ifade etti. Bölge sakinleri kamyonların üzerine sandalye, battaniye ve mutfak aletleri gibi eşyalarını yığdı.

swdert
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin kimliğini kontrol eden İsrail askeri (DPA)

Tulkerim Valisi Abdullah Kemyil, yıkımların son haftalarda arttığını, yakındaki Tulkerim ve Nur Şems mülteci kamplarında 106 ev ve 104 diğer yapının yıkıldığını açıkladı.

Kemyil, “Tulkerim Mülteci Kampı'nda yaşananlar İsrail'in siyasi kararıyla işlenen bir suçtur ve bunun güvenlikle hiçbir ilgisi yoktur” dedi.

Kemyil sözlerine şöyle devam etti: “Operasyon devam ediyor, altyapının yıkımı sürüyor. Kampta hiçbir şey bırakmadılar. Tulkerim Mülteci Kampı, çeşitli yerlerinde sadece keskin nişancıların bulunduğu bir ‘hayalet kamp’ haline geldi.”

İsrail'in Batı Şeria'nın kuzeyinde ocak ayında başlattığı operasyon, 20 yıl önceki İkinci İntifada’dan bu yana gerçekleştirilen en büyük operasyonlardan biri.

Operasyonda insansız hava araçları (İHA) ve helikopterler tarafından desteklenen birkaç ordu tümeninin yanı sıra on yıllardır ilk kez ağır savaş tankları da kullanılıyor.

ABD ve Katar'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlama çabaları yoğunlaşırken, bazı uluslararası yetkililer ve insan hakları örgütleri de Batı Şeria'daki çalkantılı durumdan duydukları endişeyi dile getirdiler.

B'Tselem İletişim Direktörü Shai Barnes, “İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelik mevcut saldırısında geliştirdiği taktik ve savaş doktrinlerini Batı Şeria'nın kuzeyinde de uygulamaya başladı. Bu, evlerin ve sivil altyapının kasıtlı ve yaygın bir şekilde tahrip edilmesini ve sivillerin ordunun savaş bölgesi olarak belirlediği alanlardan zorla göç ettirilmesini içeriyor” ifadelerini kullandı.

Hükümet içindeki ve dışındaki İsrailli aşırılık yanlıları, Filistinlilerin başkenti Doğu Kudüs olan ve Gazze Şeridi'ni de içine alacak bağımsız bir devlet kurmak istedikleri Batı Şeria'nın ilhak edilmesi için defalarca çağrıda bulundu.

İsrailli bakanlar Batı Şeria operasyonunun militan gruplarla mücadele dışında bir amacı olduğunu reddediyor. İsrail ordusu yaptığı açıklamada, uluslararası hukuka uyduğunu ve militanları hedef aldığını ifade etti.

Vali Abdullah Kemyil, yerinden edilmenin zaten ekonomik olarak zor durumda olan bir toplum üzerinde baskı yarattığını söyledi. Binlerce kişi camilere, okullara ve aileleriyle birlikte tıkış tıkış yaşadıkları evlere sığındı.

Altı ay sonra ilk kez geri dönen Lütfi, evlerdeki yıkımın boyutunun kendisini şok ettiğini söyledi.

Lütfi, “Çoğu insan gitti ve geri dönüp evlerine baktığınızda yıkılmış olduklarını görüyorsunuz. Yıkım çok büyük; geniş caddeler, altyapı, elektrik, internet… Eğer yeniden inşa etmek istiyorsanız, bu uzun zaman alacak” şeklinde konuştu.