Suriye’nin kuzeyinde güç ve nüfuz çatışmaları yaşanıyor

Muhalif gruplar arasındaki mücadele hız kazandı.

Suriye’nin kuzeybatısında silahlanma devam ediyor. (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin kuzeybatısında silahlanma devam ediyor. (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye’nin kuzeyinde güç ve nüfuz çatışmaları yaşanıyor

Suriye’nin kuzeybatısında silahlanma devam ediyor. (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin kuzeybatısında silahlanma devam ediyor. (Şarku’l Avsat)

Suriye’de güç, nüfuz mücadelesi ve kaçakçılık geçitlerinden kazanç sağlama mücadeleleri sürüyor. Çatışmalar ağırlıklı olarak Suriye Millî Ordusu’na bağlı gruplar arasında yaşanıyor.
Kanlı çatışmalar, genel olarak söz konusu grupların kontrolündeki bölgelerde sivillerin hayatlarını etkiliyor. Halep kırsalındaki aktivistlerden şu açıklamada bulunuldu:
“21 Nisan’da Halep’in kuzeyindeki Afrin kırsalında bulunan Cinderes kasabasında Suriye Millî Ordusu’na bağlı Süleyman Şah Tugayı’nın iki grubu arasında yaşanan silahlı çatışmada bir unsur öldü. Çatışma, iki taraftan da ağır yaralanmalara neden oldu. Gruplar ve askeri polisler bölgede alarm durumuna geçti. Çatışmanın nedeni bilinmiyor. Yollar trafiğe kapatıldı. Şiddetli çatışmalarda  bir unsurun ölmesi ve birinin de yaralanmasından birkaç gün sonra Afrin’de mahalle sakinleri arasında panik başladı. Çatışmalarda Mutasım Tugayı ve Dokuzuncu Tümen arasında ağır otomatik silahlar kullanıldı. Yerleşim alanlarına ve binaların balkonlarına mermiler isabet etti.”
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), 18 Nisan’da Afrin’in merkezindeki Kabban kavşağı yakınlarında, aynı tugaydan iki grup arasında yaşanan bir tartışma sonrasında Suriye Millî Ordusu’na bağlı Şam Cephesi’nin iki grubu arasında şiddetli çatışmaların başladığını bildirdi. SOHR’a göre iki taraf arasında başlayan tartışma şiddetli çatışmalara dönüştü ve bu durum Halep’in kuzeyindeki Afrin-Azez yolunun trafiğe kapanmasına yol açtı. Ölüm meydana gelip gelmediğine ilişkin ise bilgi verilmedi.
Halep kırsalındaki el-Bab şehrinden Hüsam eş-Şihabi’nin yaptığı açıklamalara göre Halep’in kuzeydoğu kırsalındaki ‘Fırat Kalkanı’ bölgesinde yer alan el-Bab şehri yakınlarında, 2 Nisan’da Ahrar uş-Şam ve Şam Cephesi grupları arasında şiddetli çatışmalar baş gösterdi. Çatışmalar, bir Ahrar uş-Şam liderinin muhalif Millî Ordu’ya bağlı Üçüncü Kolordu’daki görevinden vazgeçmeyi reddetmesi nedeniyle yaşandı. Çatışmalar, söz konusu grupların dört üyesinin ölümüne ve birçoğunun da yaralanmasına yol açarken El-Bab şehrine çıkan yolların da geçişlere kapatılmasına neden oldu. Bu durum, halkı El-Bab’da kitlesel bir gösteri düzenlemeye yöneltirken vatandaşlar, ‘çatışmaları durdurma, kan dökülmesini önleme ve Ramazan Ayı’nın kutsallığına saygı gösterme’ çağrısı yaptı.
Halep’in kuzey kırsalında (El-Bab, Afrin, Cinderes, Azez ve Çobanbey) 2022 yılının başından bu yana  Suriye Millî Ordusu’na bağlı gruplar arasında çıkan çatışmalarda yaklaşık 17 unsur öldü, 30’dan fazlası da yaralandı. Çatışmalar sırasında yollar ve çarşılar kapatıldı.

Şihabi duruma ilişkin şu açıklamada bulundu:
“Bazı tarafların Milli Ordu liderliğini takip eden silahlı oluşumlar çerçevesinde, birleşik askerî harekât odalarının oluşturulması ve askeri oluşumlara entegrasyon yoluyla, grupları birleştirme ve silahları kontrol etme yönündeki son çabalarına rağmen başarısızlık yaşandı ve amaca ulaşılamadı. Geçen şubat ayında Doğu Cephesi, Ahrar eş-Şarkiye, 20. Tümen ve Sukur eş-Şam’dan oluşan ‘Kurtuluş ve İnşa Cephesi’ adlı bir oluşumun kurulduğu ilan edildi. O dönemde ‘Sultan Murad Tümeni, Şam Lejyonu- Kuzey, Şam Devrimcileri, Muntasır Billah Tümeni, Birinci Tugay ve bileşenleri, Kuzey Tümeni, 112. Tugay, Azm Operasyon Odası’nı’ içeren ‘Sairun’ adlı başka bir askeri oluşum daha kuruldu. Daha önce açıklanan birleşme ve entegrasyon projeleri, silahların kontrolü ve partizan koşulları sona erdirme konusunda ilerleme sağlamadı. Her bir grup, mali ve askeri blok ve etki alanları ile bağımsız durumda.”
Şihabi’ye göre Suriye geçici hükümetindeki Savunma Bakanlığı, askeri kararlarını ve emirlerini herhangi bir grup veya lidere kabul ettirmeyi henüz başaramadı.



Filistin Yönetimi, Netanyahu ve Trump'ın açıklamalarından sonra Gazze Şeridi'nin devletleşmesi ve yönetilmesi konusunda ısrarcı

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da bir araya geldi. (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da bir araya geldi. (DPA)
TT

Filistin Yönetimi, Netanyahu ve Trump'ın açıklamalarından sonra Gazze Şeridi'nin devletleşmesi ve yönetilmesi konusunda ısrarcı

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da bir araya geldi. (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da bir araya geldi. (DPA)

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa dün yaptığı açıklamada, İsrail'in bir Filistin devletinin kurulmasını ve Filistin Yönetimi’nin Gazze Şeridi’ne geri dönmesini engelleme planının başarılı olamayacağını belirtti.

Bakanlar Kurulu toplantısının başında yaptığı açıklamada Mustafa, “Kesin resmi pozisyonumuz, Gazze Şeridi'ndeki halkımıza yardım sağlayabilmemiz ve uzun zamandır beklenen bağımsız Filistin devletinin somutlaşmasına yol açacak yeniden inşa sürecini kolaylaştırabilmemiz için tek bir siyasi sistem, birleşik ulusal kurumlar ve tek bir güvenlik kurumu altında herkesin iş birliğini gerektiren Filistin topraklarında Filistin devletinin somutlaştırılmasıdır” dedi.

Mustafa sözlerine şöyle devam etti: “İsrail tarafı bu vizyonla savaşıyor. Tüm kurum ve kuruluşları ulusal otoriteyi zayıflatmak, Gazze Şeridi'ndeki halkımıza karşı sorumluluklarını yerine getirmemesi için mali abluka altına almak ve geniş bir uluslararası mutabakatın konusu haline gelen Filistin devletinin kurulmasını engellemek için çalışıyor… İsrail planının desteklenmesi başarılı olamayacak. Zira halkımızın iradesi güçlü. Tüm gücümüz ve kararlılığımızla ulusal görevlerimizi yerine getirmek için sorumluluklarımızı üstlenmeye kararlıyız.”

Mustafa, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi sırasında ‘bir Filistin devletinin kurulmasına izin vermeyeceğini’ açıklamasının ardından Filistin Yönetimi'nin bir Filistin devleti kurma ve Gazze Şeridi'ndeki sorumluluklarını üstlenme konusundaki ısrarından bahsetti. Mustafa ayrıca, Netanyahu’nun Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri kabul etmek için bir dizi ülkeyle iletişim halinde olduğunu ifade etti.

cdfgthy
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu pazartesi akşamı Beyaz Saray'daki yemekte ABD Başkanı Donald Trump'ı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösteren mektubun bir kopyasını elinde tutuyor. (DPA)

Netanyahu'ya Washington ziyaretinde eşlik eden üst düzey bir yetkili, İsrail'in bir süre daha Gazze Şeridi'nde kalabileceğini doğruladı. Yetkili, Netanyahu'ya eşlik eden gazetecilere yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde Filistin Yönetimi'nin olmayacağını söyledi.

‘Ertesi gün’ meselesi

Maariv gazetesi ve Walla internet sitesine göre Netanyahu ve Trump, ‘Gazze Şeridi'nde ertesi gün’ gibi merkezi ve karmaşık bir meseleyi görüştü. Görüşmenin ardından bir siyasi yetkili, “Ertesi gün elbette Filistinliler olacak ama Filistin Yönetimi olmayacak” dedi.

Maariv, toplantının ardından yalnızca Amerikalı gazetecilerin içeri alınmasına izin verilmesinin ardından Netanyahu'nun, İsrailli gazetecilerin üst düzey bir yetkili tarafından brifing verilmek üzere çağrılmasını istediğini bildirdi.

scdfgrthy
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu pazartesi akşamı Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump'la yediği yemekte konuşuyor. (EPA)

Yetkili, ertesi gün ile ilgili olarak şu ifadeleri kullandı: “Ana ve gerekli koşul Gazze Şeridi'nde Hamas'ın olmamasıdır. Hamas silahsızlandırılmalı ve liderleri sürgün edilmeli. Başka bir güç Gazze Şeridi'ni kontrol etmeli ve silah kullanımını engellemeli.”

Hangi gücü kastettiği sorulduğunda ise “Bunu tartışıyoruz. İsrail ordusu her türlü tehdidi engellemek için her zaman hazır bulunacak. Gazze Şeridi'nde güvenlikten İsrail sorumlu olacak” yanıtını verdi.

Yetkili, Gazze Şeridi’nin sivil kontrolü konusunda şunları söyledi: “Gazze Şeridi'nde gündelik hayatı yöneten bir hükümet sistemi olmalı. Belki belli bir süre için orada olacağız ve bu konuda endişelenmemeliyiz. Eğer ilk aşamada orada olmazsak, iktidarı başka bir tarafa devredebileceğimizden emin olamayız. Gazze Şeridi'ndeki yönetim sistemi Filistinliler tarafından yürütülecek. Kesinlikle Filistinliler olacak ama Filistin Yönetimi olmayacak. Filistin Yönetimi Gazze Şeridi'ni yönetmeyecek.”

Üçüncü görüşme

Trump ile Netanyahu arasında pazartesi akşamı Beyaz Saray'da gerçekleşen görüşme, Trump'ın geçtiğimiz ocak ayında başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana gerçekleşen üçüncü görüşmeydi.

Filistinlilerle barış istediğini ifade eden İsrail Başbakanı, Filistinlilerin gelecekte kuracakları bağımsız bir devleti İsrail'in yıkımı için bir platform olarak tanımladı ve bu nedenle egemen güvenlik yetkisinin İsrail'de kalması gerektiğini savundu.

dfrgty
ABD Başkanı Donald Trump, pazartesi akşamı Beyaz Saray'da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte (DPA)

Trump, gazetecilerin iki devletli bir çözümün mümkün olup olmadığı sorusuna “Bilmiyorum” dedi ve soruyu Netanyahu'ya yönlendirdi.

Netanyahu soruyu, “Filistinlilerin kendi kendilerini yönetmek için tüm yetkilere sahip olmaları gerektiğine inanıyorum, ancak bizi tehdit edecek herhangi bir yetkiye değil” diye yanıtladı.

Netanyahu ayrıca, Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden çıkarılması konusuna da değinerek, İsrail ve ABD'nin, savaştan zarar gören Gazze Şeridi'nden ayrılmak isteyen Filistinlileri kabul edecek ‘birkaç ülke bulmaya yakın’ olduğunu söyledi.

Netanyahu, “Başkan Trump'ın seçim özgürlüğü diye harika bir vizyonu var. Eğer insanlar kalmak istiyorlarsa kalabilirler ama gitmek istiyorlarsa da gidebilmeliler” şeklinde konuştu.

Üst düzey bir İsrailli yetkili yemekten sonra yaptığı açıklamada, İsrail'in Trump'ın Gazzelileri gönüllü olarak göç etmeye teşvik etme konusunda ciddi olduğuna ikna olduğunu belirtti.

Söz konusu açıklamaların ardından Filistin Yönetimi'nden bir kaynak Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: “Onların tutumu biliniyor. Ancak biz siyasi bir süreç başlatmak için uğraşıyoruz. Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs'ü kapsayan bir devlet kurma hakkımızdan taviz vermeyeceğiz.”