Tanzanya'da aslan avcıları nasıl aslan koruyucusuna dönüştü?

Bir zamanlar büyük kedileri avlayan kabile şimdi hayvanları koruyor

Aslanın Latince adı Panthera leo (Reuters)
Aslanın Latince adı Panthera leo (Reuters)
TT

Tanzanya'da aslan avcıları nasıl aslan koruyucusuna dönüştü?

Aslanın Latince adı Panthera leo (Reuters)
Aslanın Latince adı Panthera leo (Reuters)

Tanzanya'da yaşadıkları bölgeyi aslanlarla paylaşan Barabaig adlı kabile, kritik tehlikedeki türler arasındaki bu canlılara karşı tutumunu değiştirdi.
Aslanlar, hayvancılıkla uğraşan bu kabilenin geçim kaynaklarını ve hayatlarını tehdit etse de önceden bu yaratıkları takip edip öldüren Barabaigler, bir grup çevrecinin de çabasıyla büyük kedileri korumaya başladı.
Aslanların dünya genelinde sayısının 40 binden daha az olduğu düşünülüyor. Oxford Üniversitesi Yaban Hayatı Koruma Birimi'nin müdürü Amy Dickman, sayının 20 yılda neredeyse yarı yarıya azaldığını söyledi.
Sahraaltı Afrika'daki aslanların yüzde 50'sinin Tanzanya'da yaşamını sürdürdüğü tahmin ediliyor. Barabaig kabilesinin yaşadığı Ruaha Ulusal Parkı'ndaysa yaklaşık 800 aslanın yer aldığı ifade ediliyor.
Öte yandan bölgede insanlar ve aslanlar arasındaki çatışmalar sürüyor. Örneğin geçen sene ülkenin kuzeyinde bir aslan, kaybolan bir sığırı arayan üç çocuğu öldürmüştü.
Biyolog Dickman, bu tür olayların yaygın olduğunu ifade etti. Bununla birlikte aslan öldürmek Barabaig kabilesinde statü ve zenginlik anlamına geliyor. Dickman bunu şöyle açıkladı:
"Sığırlara saldırılırsa, Barabaigler gidip aslan avı başlatıyor. Ama bu sadece misillemeyle ilgili değil. Aslana ilk mızrağı atan savaşçı, öldürdüğünün kanıtı olarak pençe alıyor. Kızlar, bu kişilere çok ilgi gösteriyor. Onlara sığır hediye ediliyor."
Sığırlar, Barabaig kabilesinde ekonomik ve kültürel açıdan önemli.
Dickman, Ruaha'nın yanı sıra Kenya ve Zambiya'da büyük kedileri koruma çalışmaları yapan Lion Landscapes adlı organizasyonun CEO'larından biri.
Organizasyonun programları arasında, "Aslan Savunucuları" adlı proje var. Bu kapsamda, takip becerileri ve bölge hakkında bilgisi olan kişiler, söz konusu hayvanların koruması için görevlendiriliyor.

(Aslan Savunucuları)
Dickman programı hakkında şöyle konuştu:
"Aslan Savunucuları, bir savaşçı olmanın gerçekten ne anlama geldiği fikri etrafında kuruldu. Savaşçı olmak topluluğunuzu korumak, güvenebilecekleri ve yüksek statüye sahip biri olmaktır."
Programda şu anda yaşları genellikle 18'le 20 arasında değişen 18 kişi var. Barabaig kabilesinden Stephano Asecheka, Aslan Savunucuları'yla topluluk arasında köprü görevi görüyor.
Asescheka, bu kişilerin görevlerinin çobanları güvenli otlatma alanları hakkında bilgilendirmek için sabahları erken saatlerde yaratıkların izlerini takip etmek olduğunu söyledi:
"Aslan Savunucuları'nın karşılaştığı zorluklar, toplulukta projeyi desteklemeyen bazı kişilerle ilgili. Aslan avcıları hakkında doğru bilgi vermeyi reddediyorlar. Aslan Savunucuları'nı, geleneği öldürdükleri gerekçesiyle topluluk tarafından reddedilmekle tehdit ediyorlar."
Asescheka, kabile üyelerini ulusal parkta tura çıkararak aslanları sevmelerini sağladıklarını belirtti. Kabile bu sayede büyük kedilerin turistleri çekerek ekonomiye katkı sağladıklarını da görüyor.
"Sahiplenme duygusu hissediyorlar ve aslanları korumamızın arkasındaki haklı nedenleri anlıyorlar" diyen Asescheka, proje sayesinde öldürülen aslan sayınının azaldığını da sözlerine ekledi.
Independent Türkçe, CNN International



Çevreye zarar vermeden tüketilebilecek et miktarı açıklandı

ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
TT

Çevreye zarar vermeden tüketilebilecek et miktarı açıklandı

ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)

Yeni araştırmaya göre, haftada iki tavuk göğsü filetosundan daha azına denk gelen et tüketimi gezegen için sürdürülebilir kabul edilebiliyor.

Hayvancılığın küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 15'inden sorumlu olduğu tahmin edildiğinden, araştırmacılar yıllardır protein ihtiyacını karşılamak için et tüketiminin azaltılıp baklagil alımının artırılması çağrısında bulunuyor.

İnsanları, etin haftada bir kereden daha az yendiği bitki temelli "fleksitaryen" bir diyet benimsemeye çağırıyorlar.

Ancak haftada tam olarak ne kadar et tüketilmesinin tavsiye edildiği belirsizliğini koruyor. Danimarka Teknik Üniversitesi'nden sürdürülebilir kalkınma uzmanı Caroline Gebara, "Artık çoğu kişi hem çevrenin korunması hem de sağlıkla ilgili nedenlerle daha az et yememiz gerektiğinin farkında. Ancak 'daha az'ın ne kadar olduğunu ve büyük resimde gerçekten fark yaratıp yaratmadığını anlamak zor" diyor

Nature Food adlı akademik dergide yayımlanan bu son çalışma, bu miktarı haftada yaklaşık 255 gram olarak belirledi.

Dr. Gebara, "Süpermarketteyken gözünüzde canlandırabileceğiniz ve düşünebileceğiniz somut bir rakam hesapladık, haftada 255 gram kümes hayvanı veya domuz eti" dedi.

Bu, yaklaşık iki tavuk göğsü filetosuna eşdeğer ve bir kişinin gezegene zarar vermeden haftada tüketebileceği et sınırı.

Bu rakam sadece kümes hayvanları ve domuz eti için geçerli. Çalışma, "mütevazı bir sığır eti tüketiminin" bile gezegenin kaldırabileceği sınırı aştığı uyarısını yapıyor.

Dr. Gebara, "Hesaplamalarımız, bir kişinin diyetindeki mütevazı miktarda kırmızı etin bile, çalışmada incelediğimiz çevresel faktörlere dayanarak gezegenin kaynakları yeniden üretebileceği miktarla uyumsuz olduğunu gösteriyor" dedi.

Ancak et içeren diyetler de dahil hem sağlıklı hem de sürdürülebilir olan pek çok başka beslenme şekli var.

Çalışma, sürdürülebilir gıda tercihlerini desteklemek için daha iyi siyasi rehberlik ve kamusal çerçeveler oluşturulması çağrısında bulunuyor.

Araştırma, karbondioksit emisyonları, su ve arazi kullanımı gibi çevresel faktörlerin yanı sıra farklı diyetlerin sağlık üzerindeki etkilerini de göz önünde bulunduruyor.

11 çeşit diyetin 100 binden fazla varyasyonunun incelendiği çalışmada, bunların çevre ve sağlık üzerindeki etkileri hesaplandı. Orta düzeyde kırmızı et tüketiminin bile gezegenin sürdürülebilirlik sınırlarını aştığı sonucuna varıldı.

Öte yandan, pesketaryen, vejetaryen ya da vegan bir diyetin, gezegenin destekleyebileceği sınırlar içinde olma ihtimalinin çok daha yüksek olduğu belirtiliyor.

Süt ürünleri veya yumurta ilaveli vejetaryenlik gibi karışık diyetler de sürdürülebilir olabilir. Dr. Gebara, "Örneğin hesaplamalarımız, sizin için önemliyse, peynir yemenin ve aynı zamanda sağlıklı ve iklim dostu bir diyet benimsemenin mümkün olduğunu gösteriyor" dedi.

Aynı durum yumurta, balık ve beyaz et için de geçerli ancak tabii ki diyetinizin geri kalanının nispeten sağlıklı ve sürdürülebilir olması gerek. Fakat ya hep ya hiç olmak zorunda değil.

Independent Türkçe