Libya Savaş Grubu lideri mühendis Bilhac Libya’ya döndü

Libya Savaş Grubu’nun eski lideri ve Vatan Partisi Başkanı Abdulhakim Bilhac (Trablus’a geldiği görüntüler)
Libya Savaş Grubu’nun eski lideri ve Vatan Partisi Başkanı Abdulhakim Bilhac (Trablus’a geldiği görüntüler)
TT

Libya Savaş Grubu lideri mühendis Bilhac Libya’ya döndü

Libya Savaş Grubu’nun eski lideri ve Vatan Partisi Başkanı Abdulhakim Bilhac (Trablus’a geldiği görüntüler)
Libya Savaş Grubu’nun eski lideri ve Vatan Partisi Başkanı Abdulhakim Bilhac (Trablus’a geldiği görüntüler)

Libya Vatan Partisi Başkanı Abdulhakim Bilhac, Libya'nın başkentinde ailesi ve aşiretine yaptığı konuşmada, ülkesini etkileyen krizlere karşılık birlik olmak gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda tüm vatandaşları partizan veya ideolojik çıkarlardan arınmaya, ulusal meselelerde kapsamlı diyaloglarda bulunmaya çağırdı.
Libya Savaş Grubu’nun eski lideri Abdulhakim Bilhac, 2017 yılında başkentten kaçışının ardından Katar'dan Trablus'un Zenata bölgesindeki evine döndü. Yoğun güvenlik önemleri altında akrabaları, arkadaşları ve aile büyükleri kapsamlı bir kutlama düzenledi.
Belhaj, Libya Başsavcılığı'nın "ülkenin güvenliğini ve istikrarını bozma suçları" işlediği şüphesiyle aranan en önde gelen liderlerden biri olarak kabul ediliyor. Beş yıl önce, terörle mücadele çağrısında bulunan ve dört ülkede terör listesine dahil edilen Bilhac, Libya Temsilciler Meclisi tarafından bu konuda yayınlanan listede de yer alıyor.
Aşireti ile bir araya gelen Bilhac, Libyalıları birleştirmek ve bölünmeyi önlemek için çaba sarf etmenin gerektiğini belirterek, “Ülkemiz bir imtihan ve kritik bir dönüm noktasından geçiyor.
Gözetleyenimiz çok. Aynı ulusun insanları arasında kavga olmasına izin vermeyeceğiz” diye vurguladı.
Uzun bir zaman önce savaşmak için Afganistan’a gittiği bilinen, Trablus’taki Askeri Konsey’in eski komutanı Bilhac’ın ülkenin iktidar uğruna rekabet eden iki farklı hükümet arasında bölündüğü bir zamanda Libya’ya dönüşü, soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.
Çevresindekilere diyalog ve uzlaşmanın öneminden bahseden Mühendislik Fakültesi mezunu Bilhac, savaşın zararları ve Libyalıların yaşamları üzerindeki olumsuz etkilerine de değindi.
Evine vardığı sırada Bilhac’ın ofisinden yapılan açıklamada:
“Bugün, tüm Libyalıların anlaşmazlıklarını çözüme ulaştırma yönünde barışçıl üsluba bağlılığımı, devletin vatandaşlara hizmet etme ve son yıllarda ihlal edilen egemenliği koruma rolünü yeniden tesis etme yönünde, güvenlik ve siyasi kurumlara desteğimi ilan ediyorum. Yıllar önce, siyasi iradelerin empoze edilmesi ve Libyalıların birliklerini tehdit eden herhangi bir zorba otoriteye boyun eğmeye zorlanması için güç ve silahlara başvurulmasına karşı çıktım. Bugün ise ülkemiz; bölünme, savaşların geri dönüşü ve ulusal iradenin gasp edilmesi gibi tehlikelerle karşı karşıya olduğu tarihsel bir aşamadan geçmekte. Trablus'a dönüyoruz ve Trablus, halkı arasında çatışmanın patlak vermesi riskiyle karşı karşıya. Nitekim bu halkın birliğini hedef almaya, tüm ulusal güçlerle ilişkilerini tehdit etmeye yönelik kötü niyetli girişimler devam etmekte. Amacımız, halkımızın tüm kültürel ve entelektüel çeşitliliğini içeren kapsayıcı, ulusal çıkar çatısı altında herkesin çıkarlarını koruyan olumlu bir değişimdi. Bu sloganlar altında birleşmek için hala fırsat var” ifadeleri kullanıldı.
Aynı zamanda Libya davasındaki tüm aktörler ile görüşmeler düzenlemekten vazgeçmediğine dikkat çeken Bilhac, “Bugün bu çabalarımızı güç paylaşımıyla ilgili veya Libyalıların birliğini tehdit eden herhangi bir siyasi çıkar olmaksızın sürdürüyoruz” vurgusunda bulundu.
Libya Başsavcılığı, Ocak 2019’da Bilhac’ın, Petrol Tesisleri Muhafızları adlı silahlı grubun lideri İbrahim Cadran’ın ve Libya Devrimcileri Operasyon Odası eski Başkanı Şaban Hediye’nin de aralarında bulunduğu altı kişinin aleyhinde tutuklama kararı çıkarmıştı. Aynı zamanda petrol sahalarına, limanlara ve Tamanhint Askeri Üssü'ne yönelik saldırılarda bu kişilere destek olduğu öne sürülen Sudan ve Çadlı muhalif üyelerden 31’inin de tutuklanmasına karar verilmişti.



Filistinli sağlık görevlisi, 15 meslektaşının öldürülmesiyle yaşadığı travmayı anlattı

Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)
Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)
TT

Filistinli sağlık görevlisi, 15 meslektaşının öldürülmesiyle yaşadığı travmayı anlattı

Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)
Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)

Filistinli sağlık görevlisi Münzir Abid, geçtiğimiz mart ayında Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail askerlerinin bir ambulans konvoyuna ateş açarak 15 meslektaşını öldürdüğünü gördüğünde yaşadığı ‘korkunç’ saatleri anlattı.

45 yaşındaki Abid, Filistin Kızılayı, Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü ve Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarının öldürüldüğü 23 Mart saldırısından sağ kurtulan tek kişi. Filistin Kızılayı'na göre, Refah bölgesindeki bir İsrail saldırısının ardından gelen çağrıya cevap vermek için seyahat ediyorlardı.

Abid, “Bu, gördüğüm ve yaşadığım eziyet nedeniyle hayatım boyunca unutamayacağım bir gün… Beni öldüreceklerinden çok korkuyordum” dedi.

Abid, Refah'ın batısında bulunan Tel es-Sultan bölgesindeki el-Haşaşin mahallesinde yaralanmalarla ilgili bir çağrı aldıktan sonra şoför Mustafa el-Havace ve sağlık görevlisi İzzeddin Şaat ile birlikte bir ilk yardım aracında seyahat ettiğini anlattı.

Hâlâ şokta olan adam, arabanın ışıklarını yaktığını ve korna çaldığını söyledi. Abid, “Birdenbire aracın üzerine yoğun ve doğrudan ateş açıldı. Kendimi korumak için yüzüstü yattım. Meslektaşımın sesini duymadım, ölümün sesini duydum. Korkunçtu” ifadelerini kullandı.

dscfg
İsrail saldırısından bir hafta sonra Refah'ta 8 sağlık görevlisi için cenaze namazı kılındı. (DPA)

O anda telefonunu kullanmaya cesaret edememiş. Sonrasında insanların İbranice konuştuğunu duyduğunu ifade eden Abid, “Aracın kapısı açıldı ve işgal özel kuvvetlerinin silahlı ve üniformalı üyeleri beni araçtan çıkardı. Başımı yere koydular ve sonra tüm kıyafetlerimi çıkardılar. Beni sorguladılar ve silahlarla sırtıma, göğsüme ve ayaklarıma vurdular” şeklinde konuştu.

Bu sırada olay yerine gelen bir sivil savunma aracı gördüğünü ve askerlerin ona da ateş ettiğini söyledi.

Ölü ya da diri

Abid sözlerini şöyle sürdürdü: “O sırada meslektaşlarımın akıbetini bilmiyordum. Hayatta olup olmadıklarını bilmiyordum. Bizimle birlikte olan bir meslektaşımın telefonunun çaldığını duyunca biraz rahatladım... İçlerinden birinin halen hayatta olduğunu düşündüm.”

Abid, askerlerle birlikte olduğu süre boyunca, akıbeti bilinmeyen sağlık görevlisi Esad el-Menasıra'yı gördüğünü söyledi. O da askerler tarafından gözaltına alınmış, çırılçıplak soyulmuş, dizlerinin üzerine çöktürülmüş ve gözleri bağlanmıştı.

Söz konusu operasyon, başta insani yardım kuruluşları ve uluslararası örgütler olmak üzere uluslararası alanda kınandı.

Cenazeler günler sonra cesetleri toprağa gömülü halde bulundu.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından yapılan açıklamada, “İlk sağlık ekibi 23 Mart'ta İsrail ateşiyle öldürüldü. Diğer acil yardım ve ambulans ekipleri kayıp meslektaşlarını ararken saatlerce birbiri ardına saldırıya uğradı” denildi.

İsrail ordusu ateş açıldığını kabul etti, ancak bunun ‘teröristlere’ ve İsrailli yetkililere önceden bildirimde bulunmadan seyahat eden ve ışıklarını kapatan ‘şüpheli araçlara’ yönelik olduğunu iddia etti.

Ancak Filistin Kızılayı cumartesi günü, sağlık görevlilerinden birinin cep telefonunda bulunan bir video yayınladı. Videoda, amblemi açık, ışıkları yanan ambulansların yolda ilerlerken durdukları ve ağır silah seslerinin duyulduğu görülüyor.

Filistin Kızılayı, İsrail güçlerini sağlık görevlilerinin bedenlerine ‘öldürme kastıyla’ ateş açmakla suçladı.

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir pazartesi günü, operasyonla ilgili soruşturmanın ‘derinleştirilmesi’ talimatını verdi.

‘Dehşet verici bombardıman’

Münzir Abid, Tel es-Sultan'da tanık olduklarını şöyle anlattı: “İsrail tankları bölgeyi kuşattı, havada insansız hava araçları (İHA) vardı ve çok korkunç bir bombardıman sesi duydum. Yakınlarda korku içinde çığlık atan insanların sesleri de duyuluyordu. Ondan sonra bir subay geldi. Ellerimi çözdü, üzerime bir ceket ve pantolon giydirdi ve bana ‘Bize yardım etmek zorundasın’ dedi.”

uı8o9p0
Filistin Kızılayı, İsrail ordusunun ambulanslara açtığı ateş sonucu ölen 15 sağlık görevlisinin cesedini çıkardı. (AFP)

İsrail subayının isteğiyle yerinden edilmiş bir grup insana doğru yürüyen Abid ‘korkmasınlar diye’ kendini tanıtmış. “Çocuklar çığlık atıyordu ve ben onları sakinleştirmeye çalıştım” diyen Abid, İsrailli subayın isteği üzerine yerinden edilmiş kişilere iki kategoriye ayrılmalarını söylemiş: erkekler ve yaşlılar ile kadınlar ve çocuklar.

Abid daha sonra subaya kendisini serbest bırakıp bırakmayacaklarını sorduğunda şu cevabı almış: “Seni soruşturacağız ve dosyana bakacağız.”

Filistinli sağlık görevlisi Münzir Abid daha sonra serbest bırakıldı ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'a geri döndü.