Suveyda’da gençler tarafından yeni bir siyasi hareket kuruldu

Hareketin kurucuları, Suriye toplumundaki kutuplaşmayı sona erdirmeyi hedefliyor

Suriye’nin güneyindeki Suveyda’da merkezindeki gösteriler (Suwayda24)
Suriye’nin güneyindeki Suveyda’da merkezindeki gösteriler (Suwayda24)
TT

Suveyda’da gençler tarafından yeni bir siyasi hareket kuruldu

Suriye’nin güneyindeki Suveyda’da merkezindeki gösteriler (Suwayda24)
Suriye’nin güneyindeki Suveyda’da merkezindeki gösteriler (Suwayda24)

Suriye'nin güneyindeki Suveyda kentindeki aktivistler, gençlerin ağırlıklı olduğu yeni bir siyasi hareket kurdu. Suriyeliler arasındaki görüş ayrılıklarını azaltmayı ve siyasi kutuplaşmayı sona erdirmeyi amaçlayan yeni hareket, farklı meslek gruplarından 46 genç aktivistin katılımıyla mart ayında oluşturuldu.  
Gençlik hareketinin kurucularından biri Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, hareketin bir yıllık istişarelerin ardından duyurulduğunu ve temel hedeflerinin, gençlerin siyaset sahnesinde daha etkin bir biçimde yer almasını sağlamak ve toplumdaki kutuplaşmayı sona erdirmek olduğunu söyledi. Rejim yanlıları ile karşıtları arasındaki kutuplaşmayı sona erdirmek için çaba göstereceklerini belirten kaynak, Suriye halkının sorunlarının ancak siyasi faaliyetle çözülebileceğini ve gençlerin değişimin olmazsa olmaz öğeleri olduğunu belirtti.  
Suriye’de ideolojik siyasi partiler yerine, dışarıdan desteklenen sivil toplum kuruluşları ve rejim tarafından desteklenen partiler olduğuna dikkati çeken kurucu üyelerden biri, görüş farklılıklarına rağmen ‘değişim taraftarı’ kişilerin söz konusu yeni siyasi harekette yer aldıklarını kaydetti. 2011’den sonra Suriye’de oluşan ‘muhalif ve rejim destekçisi’ ayrımının yapay olduğunu savunan yetkili, bu kaba tasnifin, ‘siyasi mücadelenin içini boşalttığını’ ifade etti. Karşı tarafın görüşlerinin baskılanmasının özgürlüğün kısıtlanması ve sorunların derinleşmesine yol açtığını belirten kaynak, toplumun tüm katmanlarına hitap ederek, siyasi hayatı canlandırmayı hedeflediklerini söyledi.  
Yargının bağımsız olmaması ve sosyal adaletin oturmamış olmasını eleştiren kurucu üye, insanlar arasındaki ekonomik uçurumun ve siyasi ataletin sorunları gün geçtikçe daha da kronikleştirdiğini ifade etti. Yeni kurulan siyasi hareketin ilkelerini tartıştıklarını ve bir manifesto hazırladıklarını ifade eden kurucu kişi, şimdiden harekete yönelik büyük bir ilgi oluştuğunu, bunun da Suriye halkının bağımsız bir siyasi harekete ne kadar gereksinim duyduğunu gösterir nitelikte olduğunu söyledi.  
Dürzi mezhebine bağlı nüfusun ağırlıkta olduğu Suveyda kenti, iç savaş sürecinde rejimin kontrolünden çıkmayan nadir şehirlerden biri. Geçtiğimiz yıllarda kentte farklı siyasi oluşumlar ortaya çıktı. Şehirde Suriye rejiminden bağımsız olan, yerel halktan oluşan milis grupları da bulunuyor. Son yıllarda şehirde adam kaçırma, hırsızlık ve suikast gibi suç oranlarında ciddi artış gözleniyor.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.