‘Sportif’ Ömer el-Beşir, Sudanlıların ‘İslamcıların iktidara dönüşü’ konusundaki endişelerini artırıyor

Ordunun gözü önünde, Ulusal Kongre partisinin üyeleri, pozisyonlarına ve siyasi faaliyetlerine geri dönüyor.

El Beşir'in videodan alınan ekran görüntüsü  (Sosyal medya)
El Beşir'in videodan alınan ekran görüntüsü (Sosyal medya)
TT

‘Sportif’ Ömer el-Beşir, Sudanlıların ‘İslamcıların iktidara dönüşü’ konusundaki endişelerini artırıyor

El Beşir'in videodan alınan ekran görüntüsü  (Sosyal medya)
El Beşir'in videodan alınan ekran görüntüsü (Sosyal medya)

Eliana Dagher
Hasta olduğu gerekçesiyle cezaevinden nakledildiği hastanede dolaşırken görüldüğü bir videonun ardından devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, ‘Sudanlılara yeni bir gözle bakmak’ için geri döndü. Ancak bu kez yeni ikametgahı olduğu anlaşılan bir binadaki spor salonunun içerisinden.
Beşir’in etrafta dolaşıp ziyaretçileri selamlarken, bazen gülümserken, bazen de egzersiz yaparken çekilmiş bu görüntüleri, çok sayıda Sudanlıyı öfkelendirdi. Zira bu görüntüler, Pazartesi günü özellikle ‘Ulusal Kongre’ partisinin (farklı İslami grupların üyeleri tarafından kurulan) ‘Kapsamlı İslami Akım’ maskesi altında iktidara geri dönme endişeleri ortasında geldi.

Bu endişeler, 6 ay önceki ordu darbesinden bu yana Beşir’in birçok müttefikinin kamu hizmetine dönmesi ve hapishanelerdeki bazı müttefiklerinin serbest bırakılmasına izin verilmesi de dahil olmak üzere farklı durumlarla daha da arttı.
Beşir, hücresinin dışındaki bir hapishanede rahat bir şekilde görünürken, devrik liderin rejimini yıkmakla görevlendirilen bir görev gücünün başındaki yetkililer ise tutuklanıyor. Bu durum, 2019’da bir halk ayaklanmasıyla devrilmeden önce Beşir döneminde Sudan’ı yöneten Ulusal Kongre Partisi'nin geri dönüşüyle ​​ilgili endişeleri artırıyor.

Terör korkuları
Bu gelişmeler, 2011 Arap Baharı ayaklanmalarının ardından Ortadoğu’daki karşı-devrimci eğilimleri yansıtıyor. Darbe nedeniyle kendilerini iktidar dışında bulmadan önce Beşir’i devirmeye yardım eden demokrasi yanlısı gruplar, sona erdirmek için savaştıkları otoriter yönetime geri dönmekten korkuyor.
Sudan’da İslamcıların iktidara dönüşü, yalnızca bir iç endişe kaynağı değil, aynı zamanda Müslüman Kardeşler’in uluslararası alanda etkisini sınırlamaya çalışan Mısır ve Körfez ülkeleri de dahil olmak üzere önemli bölgesel güçleri de endişelendiriyor.
Mısır’daki Al-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden Amani et-Tavil, Reuters’a yaptığı açıklamada “Sudan, varoluşsal bir kriz yaşıyor. Herkes Kızıldeniz ve kıyıların karşı karşıya olduğu tehditten ve Sudan’ın terörizmin merkezine dönüşme ihtimalinden endişe duyuyor” dedi.

Düzenlemeler ve şartlar
İç düzeyde İslamcıların, Beşir dönemindeki baskın rolü hala akıllarda taze. Bu yüzden sahneye geri dönmelerine izin vermek halk açısından iyi olmayabilir.
Ancak diplomatlar ve analistler, ordunun çeşitli taraflarla ilişkilerinin genişlemesinin, ihtiyaç duyulan dış mali desteği geri kazanmanın yollarını sağlamak amacıyla sivil bir siyasi taban oluşturulmasına yönelik bir adım olduğuna inanıyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Batılı ülkeler ve uluslararası borç verenler, mali desteğin yeniden başlaması için güvenilir bir sivil hükümetin ön şart olduğunu söylüyor. Kötü yaşam ve ekonomik koşullara rağmen ordu, henüz Sudan’a iyileşme umudunu yeniden kazandırabilecek bir başbakan atamadı.
15 Nisan’da darbeyi yöneten ordu komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, olağanüstü halin hafifletilmesi ve Batılı ülkeler ile Sudanlı siyasi partilerin talep ettiği diğer adımların uygulanması imasında bulundu. Ancak demokrasi yanlısı gruplar, aynı gün eylemcilerin tutuklandığına dikkati çekerek Burhan’ı, inandırıcılıktan yoksun olmakla suçladı.

‘Kutsal olmayan yemin’
Beşir’in 1989 yılında askeri darbeyle iktidarı ele geçirmesinden sonra Sudan, siyasal İslam’ın merkezi haline geldi. Ancak uluslararası ilişkilerde reform yapmaya çalışırken radikal İslam düşüncesinin etkisi azaldı.
Müslüman Kardeşler ile bağlantılı olan Ulusal Kongre Partisi, Beşir’in devrilmesiyle sonuçlanan bir iç savaş ve ekonomik gerileme döneminde iktidarda kaldı.
Ramazan ayında orduya karşı mitingler düzenlemeye devam eden protestocular, İslamcıların iktidarı yeniden kazanmak için ordunun yanında yer alıp onunla birlikte çalışacaklarından endişe duyuyor.
Demokrasi yanlısı Sudan Kongre Partisi Başkanı Ömer ed-Dakir, bu ayın başlarında “Ülkemizi bir kez daha tiranlık ve yozlaşma ikiliğine ve onun ürettiği sefalet ve ıstırap mahsulüne geri döndürmek için kutsal olmayan bir yemin var” dedi.

‘Kapsamlı bir ulusal uzlaşı’
Analist Süleyman Baldo, eski isyancılar ve orduya bağlı diğer gruplarla birlikte İslamcıların geri dönüşünün, siyasi gerginliği artırabileceğini söylerken, bunun idari felç durumuna katkıda bulunduğunu belirtti.
Ulusal Kongre Partisi’nden üst düzey bir yetkili, Reuters’ın yorum taleplerine yanıt vermedi.
Üst düzey bir resmi kaynak, Reuters’a yaptığı açıklamada İslamcılarla herhangi bir ittifak olduğunu yalanlarken, ordunun Ulusal Kongre Partisi’ni dışlayan ‘kapsamlı bir ulusal uzlaşı’ elde etmeye çalıştığını vurguladı.
Burhan, 15 Nisan’da Beşir rejimiyle bağlantılı bazı kişilerin görevlerine iade edilmesinin incelemeye tabi olacağını açıklamıştı. Burhan ayrıca, eski rejimin dağıtılmasını ve Ulusal Kongre Partisi ile bağlantılı mal varlıklarına el konulmasını emreden komitenin liderlerinin serbest bırakılabileceğini de dile getirmişti.

Hızlı dönüş
Ancak öyle görünüyor ki Ulusal Kongre Partisi’nin gayri resmi dönüşü, hızlanıyor. Geçtiğimiz ay özel bir mahkeme, diğer kurumların yanı sıra Merkez Bankası, yargı, savcılık, başbakanlık, dışişleri bakanlığı ve devlet medyasının onlarca çalışanını görevlerine iade etti.
Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Reuters’a yaptığı açıklamada geri dönen diplomatlardan bazılarının yurtdışındaki misyonlara liderlik etmek üzere görevlendirildiğini söyledi. Kaynaklara göre geçen hafta devlet yayın kurumlarının sivil olarak atağı başkanının değiştirilmesine karar verildi.
Reuters’un aktardığına göre Mart ayında Merkez Bankası emirleri uyarınca yaklaşık bin banka hesabının dondurulmasına karar verildi.
Bu ay Ulusal Kongre Partisi lideri İbrahim Gandur, devlete karşı geldiği suçlamasından beraat ederek serbest bırakıldı.
Bir televizyon röportajında Gandur, “Şu anda umduğumuz şey, üzerinde uzlaşı sağlanmış bir sistem tarafından yönetilen bir geçiş dönemi üzerinde anlaşmaya varmaktır. Üzerinde anlaşmaya varılmış bir sivil hükümet, bizi özgür ve adil seçimlere götürecek” dedi. 

Eski rejimin dağıtılması
Ulusal Kongre Partisi’nin 2019 yılında yasaklanmış olmasına rağmen Beşir’in devrilmesi sonrasında muhalifler, İslamcıların hızla etkili pozisyonlara dönme ve belki de başka isimler altında seçimlere katılma olasılığı konusunda endişelerini dile getirdi.
Darbeden önce geçiş hükümetinde Adalet Bakanı olarak görev yapan Nasreddin Abdulbari, ordunun İslamcılara dair tutumunun kararsız olduğunu ve onları güvenlik organlarından uzak tutmak için hiçbir şey yapmadığını söyledi.
Reuters’a konuşan Abdulbari, geçiş hükümetinin koşulları takip etmesini ve herkesi konumlarında bırakmasını istediklerini söylerken, ancak bunun imkânsız olduğunu, çünkü eski rejim dağıtılmadan önce yeni bir devlet inşa etmenin doğru olmadığını vurguladı.
Beşir, hala gözaltında. Ancak cezaevinde kalamayacak bir sağlık sorunu yaşadığı gerekçesiyle nakledildiği hastaneyi dolaşırken çekilen görüntüleri, sosyal medya kullanıcılarının tepkisine yol açtı.



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.