Suriye’nin kuzeybatısında suç oranları azaldı

Suriye’nin kuzeybatısındaki güvenlik birimleri denetimlerini sürdürüyor. (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin kuzeybatısındaki güvenlik birimleri denetimlerini sürdürüyor. (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye’nin kuzeybatısında suç oranları azaldı

Suriye’nin kuzeybatısındaki güvenlik birimleri denetimlerini sürdürüyor. (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin kuzeybatısındaki güvenlik birimleri denetimlerini sürdürüyor. (Şarku’l Avsat)

Başta Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) olmak üzere muhalif grupların kontrolü altındaki İdlib’de cinayet ve adam kaçırma oranı son yıllarda yüzde 50’nin altına düştü. Güvenlik durumu rejim güçleri ve Suriye Demokratik Güçleri’in (SDG) etkisi altındaki diğer alanlara kıyasla iyileşirken, İdlib’deki aktivistlere ve yetkililere göre yoksulluk nedeniyle hırsızlık suçları ise halen aynı oranda seyrediyor.
Şarku’l Avsat’ın Suriye’nin kuzeybatısında bulunan muhalif bölgelerdeki suç oranları hakkında yürüttüğü araştırmaya katılan,  yerinden edilenlerden İdlib’deki aktivist Bakar Hamidi şu açıklamada bulundu:
“Suriye muhalefetinin kontrolü altındaki bölgelerde (İdlib, Hama kırsalı, Halep ve Lazkiye) suç oranı, son birkaç yılda yüzde 50’nin altına düştü. Bu bölgeler, suçların (cinayet, adam kaçırma, silahsızlanma ve hırsızlık) en yüksek düzeyde görüldüğü geçmiş yıllara kıyasla şu an benzeri görülmemiş bir güvenlik istikrarına tanık oluyor. Muhalefet bölgelerinde suç oranındaki düşüş, HTŞ ve diğer gruplar tarafından son yıllarda oluşturulan tek ve düzenli bir güvenlik organının ve polis güçlerinin varlığından kaynaklanıyor. Bu organlar ve polis güçleri, suçluları ve ‘öldürme, hırsızlık, silahlı saldırı ve adam kaçırma’ operasyonlarına karışanları kovuşturmak için çalışıyor.”
Yine İdlib’den Muhammed el-Esmer de şu açıklamada bulundu:
“İdlib vilayetinde suç oranı önceki yıllara göre azaldı ve artık kaçırılanların ve ailelerinin fidye ödemesi istenen telefonlar almıyoruz veya kaçırılma videoları izlemiyoruz. Kimliği belirsiz kişilerce öldürülen kimliği belirsiz cesetler de eskisinden daha az. Suçlar halen işleniyor ancak eskisinden çok daha düşük bir oranda. Bölge bir güvenlik konusunda bir istikrara tanık olmaya başladı. Ancak hırsızlık eski hızıyla devam ediyor. Bu hırsızlıklara, Suriye’nin kuzeyinin tanık olduğu yoksulluk durumunun katkı sağladığını düşünüyorum.”
İdlib’deki insan hakları aktivistlerinden de şu açıklama yapıldı:
“İdlib vilayetinde 2022 yılının başından bu yana 15 cinayet belgelendi. Bunların üçü çocuk, üçü kimliği belirsiz yetişkin ve 10’u sivil. Polis ve güvenlik güçleri, yaklaşık 12 otomobil ve motosiklet hırsızlığı vakası kaydetti. Altı hırsız tutuklandı. Pazarda üç kadının çantası çalındı.”
İdlib vilayetindeki ‘Genel Güvenlik Ajansı’ Sözcüsü Daher el-Ömer, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Kamu Güvenliği Teşkilatı, kurtarılan bölgelerdeki çabaları birleştirerek, mekanizmaları kontrol ederek, çalışma sürecini düzenleyerek ve organize ederek, DEAŞ hücreleri, rejim kuvvetleri, adam kaçırma, gasp, uyuşturucu kaçakçılığı hücreleri ve diğer oluşumlar gibi İdlib bölgesindeki birçok yapıtı ortadan kaldırmayı başardı. Bu tür hücrelerin tamamen ortadan kaldırılması için çalışmalar devam ediyor. Teşkilatın faaliyeti, departmanların canlandırılmasına dayanıyor. Her biri, işlerinde dosyaları ve bölgeleri yönetme gibi belirli bir role sahipti. Bu departmanların rolü, uzman oldukları hücreleri takip etmek ve şüpheliler hakkında bilgi toplamak. Bu bilgiler, daha sonra birkaç aşamadan geçerek sisteme giriliyor, başsavcılığın onayı ve yazılı izni alındıktan sonra tutuklamalar ile son buluyor. Daha sonra tutuklu, bilgilerin bütünlüğünün ve soruşturmanın tüm aşamalarının bütünlüğünün tespiti için Cumhuriyet Savcılığı’na sevk ediliyor ve ardından da yargı önünde kovuşturması yapılıyor. Adil bir ceza alabilmesi için yargıya sevk ediliyor. Ancak soruşturmanın herhangi bir aşamasında delil yetersizliği veya tutuklunun masumiyetinin anlaşılması halinde serbest bırakılıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Daher el-Ömer açıklamasının devamında karılaşılan zorluklara dikkat çekti:
“Tekfirci hücreler, adam kaçıran oluşumlar ve diğer yapılanmalar tarafından yürütülen suç uygulamalarının yanı sıra Suriye rejimi ve müttefiklerinin çeşitli askeri ve güvenlik kampanyaları yoluyla bölgemizde olduğu gibi çatışmaların ve savaşların yoğun olduğu alanlarda güvenlik çalışmalarının karşı karşıya olduğu birçok zorluk var. Gayrimenkul ve araçların alım, satım ve kiralamalarının kontrol edilmesi gibi güvenliğin kontrolünde de önemli bir role sahip olan bazı olay ve kurumlarda bir organizasyon ve istikrar bulunmaması bugün işimizin karşı karşıya olduğu en büyük zorluktur.”
Ömer sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Kamu Güvenliği Teşkilatı’nın temel dayanağı, özgürleştirilmiş bölgelerdeki sivillerin korunması, emniyetin sağlanması, halkımızın özgür ve onurlu bir yaşam sürmesidir. Bu nedenle mahremiyet ve özgürlükler korunurken, tüm çalışmalarımızda her zaman tüm önlemleri almaya ve sivilleri hayatlarını tehdit eden herhangi bir tehlikeye karşı korumaya özen gösteriyoruz.”



Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

TT

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Lübnan Başbakanı Necib Mikati bugün yaptığı açıklamada, Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlılığını bir kez daha yineleyerek, ‘ordunun güneydeki güvenlik otoritesinin düşmanın dayandığı argümanları boşa çıkardığını’ vurguladı.

Bakanlar Kurulu toplantısının ardından konuşan Mikati şunları söyledi: “Bugün yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etme sürecine başlıyoruz. Ordumuzun güney kentlerine güvenliği geri getireceğine inanıyoruz. Hükümetin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararını tüm hükümleriyle uygulama konusundaki kararlılığını vurguluyoruz.”

Mikati sözlerini şöyle sürdürdü: “Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Kazanımları koruyan bir devlet inşa etmek ve birleşmek için büyük ve kolektif bir sorumluluğumuz var. Dünyanın bize olan güvenini ve Lübnan halkının devlete olan güvenini yeniden tesis edeceğiz. Ordunun güneydeki güvenlik otoritesini yeniden sağlayacağız.”

sdcfergt
Ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından yerinden edilen insanlar evlerine dönerken, güneydeki Sayda kentinde bir adam Lübnan bayrağı sallıyor. (AFP)

İsrail'i ateşkese uymaya ve işgal ettiği topraklardan çekilmeye çağıran Mikati, “Farklılıklarımızı bir kenara bıraktığımız takdirde yarının Lübnan için daha iyi olacağına inancımız tamdır” dedi.

“Herkes fitne üzerine bahis oynuyordu, ancak zor sosyal koşullara rağmen vatandaşların birbirini kucakladığını gördük” diyen Mikati, ‘bugünün acılara rağmen Lübnan'a güvenlik ve istikrar getirmesini’ diledi.

İsrail ile Hizbullah arasındaki ateşkes, her iki tarafın da ABD ve Fransa'nın aracılık ettiği bir anlaşmayı kabul etmesinin ardından bu sabah erken saatlerde yürürlüğe girdi.