Yemen hükümeti, Sana Havalimanı'nda uçuşların başlamamasından Husileri sorumlu tuttu

Yemen hükümeti, Sana Havalimanı'nda uçuşların başlamamasından Husileri sorumlu tuttu
TT

Yemen hükümeti, Sana Havalimanı'nda uçuşların başlamamasından Husileri sorumlu tuttu

Yemen hükümeti, Sana Havalimanı'nda uçuşların başlamamasından Husileri sorumlu tuttu

Yemen hükümeti, Sana Havalimanı'ndan ilk ticari uçuşun gerçekleştirilememesi konusunda Husileri suçladı.
Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani konuya dair yazılı açıklama yaptı.
İryani, "İran'a bağlı terörist Husi milisler, Sana Havalimanı üzerinden Ürdün'ün başkenti Amman'a ilk ticari uçuşun gerçekleştirilememesinden tamamen sorumludur." ifadelerini kullandı.
Bugün başlaması planlanan uçuşun Husilerin meşru hükümet tarafından verilen pasaportların onaylanmasını öngören anlaşmaya uymaması nedeniyle yapılamadığını belirten İryani, Husilerin iki aylık ateşkes anlaşmasına aykırı davrandığını kaydetti.
İryani, açıklamasına şu şekilde devam etti:
"Terörist Husi milisler, kendileri tarafından verilen güvenilmez pasaportlarla 60 yolcuyu, diğer normal yolcularla uçağa bindirmeye çalışıyor. Husiler, İran Devrim Muhafızları ve Lübnan Hizbullahı'nın onlarca lider ve uzmanını sahte isim ve belgelerle kaçırmak için uçuşlardan yararlanarak, ateşkesi suistimal ediyor."

Husiler koalisyon ülkelerini uçuşa izin vermemekle suçladı
Husilere bağlı Sivil Havacılık Genel Heyeti Başkan Vekili Raid Cebel ise yaptığı yazılı açıklamada, Arap koalisyonu bünyesindeki ülkelerin Yemen Hava Yollarının Sana Havalimanı'ndan planladığı uçuşa izin vermediğini iddia etti.
Yemen Havayolları da Facebook hesabından yaptığı açıklamada, "Uçuşu gerçekleştirmek için izin alınamadı. Bu nedenle Sana Havalimanı'ndan ilk uçuş zamanında başlatılamadı" ifadelerine yer verdi.

24 Nisan'da ilk uçuş gerçekleştirilecekti
Husilerin kontrolündeki Sivil Havacılık ve Meteoroloji Kurumu, Uluslararası Sana Havalimanı'ndan ilk ticari uçuşun 24 Nisan'da gerçekleşeceğini duyurmuştu.
Kurum, Birleşmiş Milletlerin (BM) Uluslararası Sana Havalimanı'ndan Ürdün'deki Kraliçe Aliya Havalimanı'na gerçekleşecek ilk ticari uçuşun onaylandığını Husilere bağlı Dışişleri Bakanlığı'na ilettiğini açıklamıştı.

Yemen'de BM girişimiyle 2 ay süreli ateşkes
Yemen'deki İran destekli Husiler, Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulunduruyor. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015'ten itibaren Husilere karşı Yemen hükümetine destek veriyor.
BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Ürdün'de taraflar arasında varılan anlaşma uyarınca Yemen hükümeti ve Husilerin 2 Nisan'da yerel saatle 19.00'dan itibaren hava, kara ve deniz operasyonlarını iki ay boyunca durdurmayı kabul ettiğini duyurmuştu.



Filistinliler yardım kuyruğunda katlediliyor: Kıyamet günü gibi

GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)
GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)
TT

Filistinliler yardım kuyruğunda katlediliyor: Kıyamet günü gibi

GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)
GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)

Gazze'deki sağlık çalışanları, ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın (GHF) erzak dağıtım noktalarında her gün Filistinlilerin öldürüldüğünü anlatıyor.

Han Yunus’taki Nasser Hastanesi’nden Dr. Muhammed Sakr, haftalardır yüzlerce kişinin acile getirildiğini belirterek şunları söylüyor: 

Görüntüler gerçekten şok edici, kıyamet gününün dehşetini andırıyor. Bazen yarım saat içinde 100 ila 150 arasında, ağır yaralanmalardan ölümlere kadar çeşitli vakalar geliyor. Bu yaralanma ve ölümlerin yaklaşık yüzde 95'i ‘Amerikan gıda dağıtım merkezleri’ olarak adlandırılan erzak noktalarından geliyor.

Gazze Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı verilere göre, GHF’nin faaliyetlerini başlattığı 27 Mayıs’tan 2 Temmuz’a kadar en az 640 kişi erzak dağıtım merkezlerine giderken öldürüldü. 4 bin 500’den fazla kişinin de yaralandığı aktarılıyor. 

Guardian’a konuşan doktor, GHF’nin yarattığı kaosun halihazırda çökmenin eşiğindeki sağlık sistemine daha fazla yük bindirdiğini belirtiyor: 

Zaten her yatakta bir hasta var ve bu ek vakalar bize inanılmaz bir yük getiriyor. Hastaları acil servisin zemininde tedavi etmek zorunda kalıyoruz. Yaralanmaların çoğu göğüs ve kafaya ateşli silahla yapılan saldırılarla oluşmuş. Bazı hastalar bacakları ve kolları ampute edilmiş halde geliyor.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nden yapılan açıklamada da doktorların büyük bir yük altında ve çok zor koşullarda çalıştığı ifade ediliyor. Özellikle yaralı sayısında ciddi artış olduğuna dikkat çekiliyor: 

Bir aydan biraz fazla bir sürede tedavi edilen hasta sayısı, önceki yıl boyunca meydana gelen tüm kazalarda tedavi edilen toplam hasta sayısını aştı. Yaralılar arasında bebekler, gençler, yaşlılar ve anneler var. Yaralıların çoğunu genç erkekler ve çocuklar oluşturuyor. Birçok kişi sadece aileleri için yiyecek veya yardım almaya çalıştıklarını söylüyor.

Komitenin Refah’taki hastanesinde çalışan sağlık görevlilerinden Haytam Hasan, günde 30 ya da 40 kişinin ameliyathaneye alındığını belirtiyor.

İsrail ordusu, 7 Ekim 2023’ten beri sürdürdüğü saldırılarda Gazze’deki 36 hastanenin neredeyse yarısını kullanılmaz hale getirdi. Kalan hastanelerse çok düşük kapasitede çalışıyor. Bunlara ek olarak Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre İsrail, savaşın başından bu yana en az 1580 doktoru ve sağlık görevlisini öldürdü.

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki GHF'ye ait erzak dağıtım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. İsrail ordusuysa iddiaları reddederek kurallara uymayan kişilere "uyarı ateşi" açıldığını öne sürüyor.

Diğer yandan İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, pazartesi günü yaptığı açıklamada, orduya Gazze'nin güneyindeki Refah şehrinde "insani yardım kenti" kurulması talimatını verdiğini duyurmuştu. Gazze'deki tüm sivillerin kademeli olarak bu bölgeye toplanması, daha sonra da başka ülkelere sürülmesi hedefleniyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'yi "Ortadoğu'nun Rivierasına" çevirme planı da tepki çekmişti. Trump, Filistinlilerin çevre ülkelere yerleştirilmesiyle bölgenin kontrolünün ABD'ye geçmesini ve Gazze'nin turizm merkezine dönüştürülmesini önermişti. 

Reuters’ın görüştüğü Gazzeliler, ABD ve İsrail’in sürgün planını kabul etmeyeceklerini söylüyor. Filistinli Mansur Ebu Hayer, şu ifadeleri kullanıyor: 

Burası bizim toprağımız. Kime bırakacağız, nereye gideceğiz?

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Reuters