Cezayirli kayıp göçmenler Tunus’taki hapishanelerde mi tutuluyor?

Cezayirli göçmenler 14 yıl önce Akdeniz'de kaybolmuşlardı

Kanarya Adaları açıklarında 20 Nisan'da İspanyol Sahil Güvenlik tarafından bindikleri sandaldan kurtarılan iki göçmen (Reuters)
Kanarya Adaları açıklarında 20 Nisan'da İspanyol Sahil Güvenlik tarafından bindikleri sandaldan kurtarılan iki göçmen (Reuters)
TT

Cezayirli kayıp göçmenler Tunus’taki hapishanelerde mi tutuluyor?

Kanarya Adaları açıklarında 20 Nisan'da İspanyol Sahil Güvenlik tarafından bindikleri sandaldan kurtarılan iki göçmen (Reuters)
Kanarya Adaları açıklarında 20 Nisan'da İspanyol Sahil Güvenlik tarafından bindikleri sandaldan kurtarılan iki göçmen (Reuters)

Cezayir hükümeti, 14 yıl önce kaybolan vatandaşlarının Tunus'ta tutuklu bulundukları iddialarını ne doğruladı ne de yalanladı. Kayıpların yakınları ise kaybolmalarından bu yana iddialarında ısrar ediyorlar. Konu, Cezayir’de bir insanlık trajedisine dönüşürken geçtiğimiz yıllarda zaman zaman siyasi boyutlar kazandı. Ayrıca bu durum deniz yoluyla Avrupa'ya yasadışı göç krizi sorununu güçlü bir şekilde gündeme getirdi.
Cezayir'in Tunus Büyükelçisi Azuz Balal, Cezayir Haber Ajansı’na (APS) yaptığı açıklamada, Tunus’taki Cezayirli diplomatik misyonların ve konsolosluğun, Tunus makamlarıyla olayın arkasındaki gerçeği ortaya çıkarmak için gerekli çalışmaları yürüttüğünü belirtti. Balal, söz konusu makamların, uluslararası nitelikli, 1963 tarihli Viyana Konsolosluk İlişkileri Sözleşmesi’nin hükümleri uyarınca, Tunus cezaevlerinde bulunan ve Cezayir makamlarına bildirilmeyen Cezayirli mahkûmların olmadığını resmi olarak teyit ettiklerini de söyledi. Büyükelçi Balal, Cezayir’in Tunus’taki diplomatik misyonunun, konuyu araştırdığını ve Cezayir vatandaşlarının Tunus'ta zorla kaybedildiğine dair herhangi bir delil bulamadığını belirtti.
Cezayir basını, 2008 yılında ülkenin doğusundaki Annaba sahilinden İtalya kıyılarına gitmek üzere iki tekneyle denize açılan 14 düzensiz göçmenin ‘kaybolduğunu’ haber yaptı.  Daha sonra bu kişilerin sayısının 39 olduğu ortaya çıktı. O tarihten bu yana ilk kez Cezayirli bir yetkili ‘Tunus'ta Cezayirli göçmenlerin kaybolması ve gözaltına alınması meselesi’ ile ilgili bir açıklamada bulundu.
Göçmenlerin ailelerine göre İtalya Sahil Güvenlik güçleri, denizde düzensiz göçmenlerin yollarını kesti ve onları Tunus Sahil Güvenlik güçlerine teslim etti. İtalya Donanması bu konuda herhangi bir açıklama yapmadı. Kaybolanlardan birinin annesi, oğlunun ‘el-Herga (gizli göç) teknelerine’ binmeden birkaç gün önce Tunus'tan onu arayıp Tunus'ta tutuklu olduğunu söylediğini açıkladı. Cezayir Arapçası’nda kullanılan ‘el-Herga’ kelimesi, bir kişinin daha iyi bir hayat için yola çıkmadan önce tüm kimlik belgelerini yakmasını ifade ediyor.
Büyükelçi Balal, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Cezayir ve Tunus, özellikle kayıp kişilerin aranması ve ailelerin kayıpları hakkında bilgi edinmesi başta olmak üzere konsolosluk işleri ve adli konularda işbirliği yapılan ve tarafsız işbirliği ruhunun hakim olduğu bir güven ilişkisine sahiptir.”
Düzensiz göçmenlerin ailelerinin, Annaba polisinin çağrısı üzerine bu ayın başlarında Cezayir ortak sınırı yakınlarındaki Tunus’un el-Kef kentine geldiklerini söyleyen Büyükelçi, yakınlarının ortaya çıktığının ancak kendilerine bildirilmeyen suçlamalar nedeniyle yargılanacaklarının söylendiğini aktardı. Büyükelçi, kayıp aileleri halen el-Kef'te iken kendilerine burada Cezayirlilerle ilgili bir dava olmadığı bilgisi verildiğini ve ailelerin Tunus'tan hayal kırıklığı ile geri döndüklerini belirtti.
Cezayir'in Tunus Büyükelçisi, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Yapılan yazışmalara göre Tunus Cumhuriyeti el-Kef Mahkemesi'nin kayıp olarak kabul edilen Cezayirli yasadışı göçmenlerin ailelerine ve yakınlarına yapılan çağrının ardından, 2008 yılından bu yana bu kişilerin kayıp olduklarının konuşulduğunu bilgilerinize arz ederim. Tanık ifadelerine göre bu kişilerin sayılarının 39 olduğu tahmin ediliyor. Bazıları, onların hala hayatta olduklarını ve Tunus’taki hapishanelerde tutuluyor olabileceklerini ifade ediyor.”
Büyükelçi Balal’ın açıklamalarından, Cezayir hükümetinin, ülkenin doğusunda yer alan ve işsizlik oranların rekor seviyelerde olduğu Em El Buvaki ilinin aynı semtinden olan ‘Cezayirli gençlerin kaybolması olayını’ ne teyit edebileceği ne de yalanlayamayacağı anlaşılıyordu.
İki ülke arasında bilgi alışverişine ilişkin bir anlaşma olduğuna işaret eden Büyükelçi Balal, bu anlaşmanın, başta soruşturmaların adli heyetler aracılığıyla takip edilmesi olmak üzere bu tür davaların ele alınması sırasında ideal bir çerçeve oluşturduğunun altını çizdi. Yetkililerin, kayıp kişilerin ailelerini anladığını ve yakınlarını kaybetmenin acısını paylaştığını belirten Cezayirli diplomat, kayıp ailelerini, bu talihsiz ve acı verici olayda meydana gelebilecek herhangi bir gelişmeyi kendilerine bildirmekten çekinmemeleri ve Cezayir makamlarına güvenmeleri çağrısında bulundu.



Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nden Avn'a tebrik ve Krallığa davet

Prens Muhammed bin Salman ve Başkan Joseph Avn (SPA-Reuters)
Prens Muhammed bin Salman ve Başkan Joseph Avn (SPA-Reuters)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nden Avn'a tebrik ve Krallığa davet

Prens Muhammed bin Salman ve Başkan Joseph Avn (SPA-Reuters)
Prens Muhammed bin Salman ve Başkan Joseph Avn (SPA-Reuters)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, Lübnan Cumhurbaşkanı General Joseph Avn’ı telefonla arayarak İki Kutsal Caminin Hamisi Kral Salman bin Abdulaziz'in Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçilmesinden dolayı tebriklerini iletti.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre görüşmede son gelişmeler ve Suudi Arabistan Krallığı ile Lübnan arasındaki eşsiz ve tarihi ilişkiyi geliştirme yolları ele alındı.

Lübnan Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Cumhurbaşkanı Avn'a Krallığı ziyaret etmesi için davette bulundu. Lübnan Cumhurbaşkanı ise Prens Muhammed bin Salman'ın daveti üzerine ve Suudi Arabistan'ın Lübnan'ı destekleme ve Lübnan'ın Arap derinliğini teyit etme konusundaki tarihi rolünün Lübnan'ın bölgesel komşularıyla ilişkilerinin temelini oluşturduğuna olan inancından dolayı Suudi Veliaht Prens'e teşekkür ederek, Suudi Arabistan Krallığı'nın dış ziyaretlerinde ilk durağı olacağını teyit etti.