Beyin ile ilgili hastalıklara müdahalenin kafatasındaki hücreleri kontrol ederek yapılabileceği keşfedildi!

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Beyin ile ilgili hastalıklara müdahalenin kafatasındaki hücreleri kontrol ederek yapılabileceği keşfedildi!

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Yeni yapılan bir çalışmada beyinle alakalı müdahalelerin belki bir kısmının kafatası üzerinden hücrelerin kontrolü ve görüntülemesinin yapabileceği keşfedildi.
Kafatası ilik hücreleri başka ilik hücrelerinden farklı mı? 
Beyin patolojisi sırasında özel bir tepki veriyor mu? 
Beyin ile kafatası arasındaki iletişim tek veya çift yönlü mu? 
Bu durumun insanlar için önemi ne?
Beyine ilaç göndermek kan beyin bariyeri nedeniyle çok zor bir durum. 
Yeni araştırma sayesinde belki de beyine ilaç göndermek gerekmeyecek. 
İnsanlar için bu çalışmanın önemine dikkati çeken Almanya Helmholtz Enstitüsü'nden Dr. Ali Ertürk, "Belki sadece beynin dışındaki hücreleri kontrol ederek, beyine müdahale edeceğiz. Artık beyinle alakalı hastalıkları kontrol etmek için belki beynine müdahale etmek yerine çevresindeki kafatasına müdahale etmemiz yeterli olacak" dedi.

"Beyine giden tümörleri engellemek için kapıları kapatmamız yeterli olacak"
Ertürk, araştırmanın bir diğer sonucunun konusunda, "Sadece alzaymır ve demans hastalıkları değil beyinle alakalı birçok hastalığın kafatası ile alakası olduğunu düşünüyoruz. Mesela beyine giden tümör hücrelerinin, kafatası ve bu kanalları kullanıyor olma ihtimalleri çok yüksek. Böylece beyine giden tümörleri engellememiz için bu kapıları kapatmamız belki yeterli olacak. Bu zamana kadar bununla ilgili pek bir bilgi yok. Bunlar üzerindeki araştırmalarımız devam ediyor" diye konuştu.
 
"Araştırmamızın yeni kapılar açılabileceğini düşünüyoruz"
"Menejite neden olan bakteriler, beyindeki hastalıklarda bu kapıları kullanıyor olabilir" diyen Ertürk, "Beyine giden herhangi bir kötü madde, patojen, kanser hücresi ya da kimyasallar olabilir. Bunları anlamanız gerçekten çok önemli. Araştırmamızın, beyin hastalıklarını engellemek adına hem tanı hem de tedavi anlamında yeni kapılar açılabileceğini düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. 
Çalışmanın başka bir çözüm de getirebileceğini savunan Ertürk, "Beyinle ilgili hastalıkların görüntülemesinin MR (Manyetik rezonans), PET(Pozitron emisyon tomografisi)  gibi görüntüleme yöntemleri yerine, küçük elle kullanılan cihazlarla kafatası üzerinden yapılabilecek" şeklinde konuştu. 

"Kafatasının beyinin yaşayan bir parçası olduğunu anladık"
Kafatasının sağlıklı ya da hastalıkların olduğu durumlarda beyinle bir iletişimi olup olmadığını inceleme kararı aldıklarını aktaran Ertürk, Independent Türkçe'den Esra Öz'e şunları dile getirdi: 
"Sonuçta, kafatasının beyinin aslında yaşayan bir parçası olduğunu anladık. Kafatasındaki hücreler, kafatasıyla beyin arasındaki kanalları kullanarak beyine geçiş yapabiliyor. Bu çok ilginç ve beyinde değişik hücrelerle iletişime geçebiliyorlar. Bu daha çok aslında hastalığın olduğu durumlarda ortaya çıkıyor. Yani eğer bir iltihaplanma (inflamasyon) ile alakalı bir durum varsa, bu kafatasındaki hücreler genellikle inflamasyon hücreleri, kafatasından beyine doğru hareket ediyor. Belki bir göreve çağrılmış gibi oradaki hücrelere yardım etmek amacıyla olabilir, öyle olduğunu düşünüyoruz. Ama tabii ki bu inflamasyonla alakalı durumun hem iyi hem de kötü yanları var. Eğer çok hücre gelirse, beyine zarar verme ihtimali de çok yüksek olur. O anlamda bir denge sağlanması gerekiyor ve bunu da yine kafatasındaki bu hücrelere bakarak, bunların hareketlerine ve sayılarına bakarak anlayabiliyoruz."

Almanya Helmholtz Enstitüsü'nden Dr. Ali Ertürk

"Beyni görüntülemek için beyine gitmeye gerek"
Çalışmanın çoğunun fareler üzerinde yaptıktan sonra insanların kafatasını da incelediklerini kaydeden Ertürk, "İnsanların kafatasındaki inflamasyonla alakalı hücrelerin mesela beyin hastalıklarında artışa sebep olduğunu gördük. PET, genelde Alzheimer hastalığı ve diğer beyinle alakalı hastalıklarda, beynin inflamasyon durumuna bakmak için kullanılan bir görüntüleme metodu. İnsanlar genellikle klinikte bunu kullanırken, beyine bakıyor. Biz şöyle bir soru sorduk: ‘Acaba beyindeki artan inflamasyonu biz kafatasında da görebilir miyiz?’ Böyle bir çalışma yaptığımızda, beyindeki inflamasyonun arttığı bölgelerin hemen üstündeki kafatası kısımlarında da sinyalin arttığını yani inflamasyon hücrelerinin arttığını gördük. Aslında bu durum çok ilginç çünkü, beyni görüntülemek için beyine gitmeye gerek yok belki, ayna gibi görev yapan kafatasını görüntülememiz yeterli olacak" değerlendirmesinde bulundu.

"Tedavi masraflarını düşürebilecek, yeni yollar bulunabilecek"
PET, MR gibi görüntüleme cihazlarının hem masraflı hem de bu cihazların içine girmenin ve beklemenin çok kolay olmadığını hatırlatan Ertürk, şu bilgileri verdi: 
"Ama kafatasımız yüzeye çok yakın olduğu için böyle çok güçlü makineler kullanmaya gerek yok. Kafatasına bakmak için böyle büyük makinelere ihtiyacımız yok. Mesela çalıştığımız yeni projelerde, telefon gibi veya küçük cihazlarla oradaki küçük kameralarla kafatasındaki savunma hücrelerinin miktarlarını anlayabileceğiz. Onları farklı metotlarla kontrol edebileceğiz.  Bu birçok anlamda gerçekten çok heyecan verici bir durum, hem beyinle alakalı tedavilerin masraflarını düşürebilecek hem de daha hızlı yapabilecek yeni yollar bulunabilecek."

 "Beyinle dışarısı arasında kan-beyin bariyeri var"
Beyine ilaç yollamanın çok zor olduğunu vurgulayan Ertürk, şunları söyledi: 
"Maalesef beyinle alakalı çok ilacımız yok. Bunun en büyük sebeplerinden birinin, test etme imkanımızın olmayışı.  Beyinle dışarısı arasında kan-beyin bariyeri var. Bu bariyerden ilaçlar genellikle geçmiyor. Beyin gelişme döneminde kendini çok güzel koruma altına almış. Koruma altına aldığı için birçok molekülün beyine gitmesine izin vermiyor. İlaç gelişimi ve geliştirilen ilacı beyine yollamak çok zor. Mesela Alzheimer, MS ve şizofreni gibi birçok hastalığın inflamasyonla bağlantısı olduğunu biliyoruz. Bu bağlantı birebir hepsinde çok net değil. İnflamasyonu kontrol etmek, bu hastalıkların bir kolunu kontrol etmek anlamına gelebilir. Beyindeki inflamasyonu durdurmak için bir yönteme ihtiyacımız var. Kafatasındaki bu inflamasyonun beyinle alakalı olduğunu anladığımız için, belki kafatasındaki inflamasyonu kontrol etmemiz beyini kontrol etmemizi sağlayabilir."

"Zedelenme veya inme olduğunda kafatasındaki hücrelerin beyine girdiğini tespit ettik"
Ertürk’ün verdiği bilgilere göre ekip, kafatasındaki kemik iliğindeki savunma hücrelerinin diğer kemik iliği hücrelerinden farklı olup olmadığını araştırdı. Bu soruyu yanıtlamak için büyük data analizleri yapıldı. 
Gerisini "Analizlerin sonucunda kafatasının gerçekten diğer kemiklere göre farklı olduğunu anladık" diyerek açıklayan Ertürk, şunları anlattı: 
"Her kemik farklı ama kafatası daha da farklı ve kafatasındaki bu özelliklerin daha çok beyinle alakalı olduğunu anladık. Yani beyindeki hücrelerle iletişime geçebilecek proteinler olduğunu gördük.  Kafatasındaki hücrelerde değişik modeller kullandık. Bunlardan beyin zedelenmesi veya inme olduğunda kafatasındaki hücrelerin beyine girdiğini gördük. Hemen beyindeki hücrelerin oradaki savunma hücrelerine benzer hale dönüştüklerini gördük."

"Kafatasında beyinle ilgili hücreler gördük"
Beyinle kafatası arasındaki iletişimin tek mi yoksa çift yönlü mü olduğuna dair yaptıkları araştırmayı Ali Ertürk, şunları ifade ederek sözlerini tamamladı: 
"Sadece bir hasar olduğunda değil, sağlıklı durumda bile bir iletişim var. Çalışmalar bunun gerçekten olduğunu gördük. Kafatasındaki hücreleri ve oradaki bütün dokuları izole edip, bütün proteinlerin analizini yaptık. Kafatasında beyinle ilgili hücreler gördük. Özellikle sağlıklı durumda görmemiz şaşırtıcı oldu. Beyin demek ki belli sinyaller veriyor ve kafatasıyla haberleşiyor. Mesela, uyurken beynimizdeki çöp gibi de düşünebileceğiniz artıkları uzaklaştıran lenfatik sistem var. Bunu kanalizasyon sistemi gibi düşünebilirsiniz, borulardan akan atık sular gibi içerde biriken çöpleri dışarı taşıyor. Tabii ki bu kanalların kafatasından geçtiğini de gördük. Belki uyurken denge sağlamak için kafatasındaki kanallardan boşalan kısımlarla iletişime geçiyor olabilir. Bunlar üzerindeki çalışmalarımız devam ediyor."
 



Meta, yapay zekâ ihtiyaçları için nükleer enerjiye yöneliyor

Meta'nın Kaliforniya'daki şirket merkezinin yakınındaki logosu (DPA)
Meta'nın Kaliforniya'daki şirket merkezinin yakınındaki logosu (DPA)
TT

Meta, yapay zekâ ihtiyaçları için nükleer enerjiye yöneliyor

Meta'nın Kaliforniya'daki şirket merkezinin yakınındaki logosu (DPA)
Meta'nın Kaliforniya'daki şirket merkezinin yakınındaki logosu (DPA)

Meta, Constellation Energy'den nükleer enerji satın almak için 20 yıllık bir anlaşma imzalayarak, teknoloji devlerinin veri merkezlerinin artan enerji ihtiyaçlarını karşılamak için sektörle iş birliği yapma eğilimini sürdürdü.

Meta, Haziran 2027'den itibaren Constellation'ın Illinois'deki Clinton Temiz Enerji Merkezi'nden yaklaşık 1,1 gigavat güç satın alacak. Bu, tesisin tek nükleer reaktörünün toplam çıktısını temsil ediyor.

İki şirket, uzun vadeli anlaşmanın santralin devam eden işletimini ve yeniden lisanslanmasını destekleyeceğini doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın CNBC'den aktardığına göre Meta'nın taahhüdü olmadan santral, 2017'den bu yana kullandığı emisyonsuz kredinin süresi dolduğunda kapanma riskiyle karşı karşıyaydı.

Constellation Başkanı ve CEO'su Joe Dominguez, “Meta ile ortaklık yapmaktan gurur duyuyoruz... Meta, mevcut santrallerin yeniden lisanslanmasını ve genişletilmesini desteklemenin yeni enerji kaynakları bulmak kadar etkili olduğunu fark etti” ifadelerini kullandı.

Clinton Centre'ın üretimini de 30 megawatt artıracak olan anlaşmanın şartları açıklanmadı. Santral doğrudan Meta'nın veri merkezlerini beslemeyecek; teknoloji devinin yüzde 100 temiz enerji üretme hedefine katkıda bulunurken bölgesel şebekeye güç sağlamaya devam edecek.

Bu duyuru, büyük teknoloji şirketleri ile nükleer endüstri arasında yapılan bir dizi anlaşmanın sonuncusu. Eylül ayında Constellation, Three Mile Island'ı yeniden çalıştıracağını ve 20 yıllık bir anlaşma kapsamında Microsoft'a enerji satacağını duyurmuştu.

Google geçtiğimiz yıl küçük modüler nükleer reaktörler (SMRs) geliştiren Kairos Power ile yaptığı iş birliğinin ardından üç yeni nükleer tesisin geliştirilmesini finanse etme sözü verdi. Amazon ise ekim ayında bu reaktörlerin geliştirilmesi için 500 milyon dolardan fazla yatırım yaptı ve Mart 2024'te Susquehanna Nükleer Santrali’nde faaliyet gösterecek bir veri merkezi kompleksi satın aldı. Amazon, Google ve Meta gibi teknoloji devleri mart ayında Dünya Nükleer Birliği öncülüğünde 2050 yılına kadar nükleer enerjinin küresel olarak üç katına çıkarılması çağrısında bulunan bir taahhüdü imzaladılar.

Ancak Constellation ile yapılan anlaşma, Meta'nın nükleer enerji sektörüne ilk resmi girişi anlamına geliyor. Şirket aralık ayında, ABD'de bir ila dört gigawatt arasında yeni nükleer kapasite ekleme arzusunu belirterek, ortak olacak nükleer enerji geliştiricileri bulmak için bir teklif talebinde bulundu. Gelişmiş nükleer enerjiye odaklanan bu teklif halen değerlendirme aşamasında ve şirketin Clinton tesisine verdiği destekten farklı.

Meta Küresel Enerji Başkanı Urvi Parekh şunları söyledi: “Yapay zekâ hedeflerimizi ilerletmeye devam etmek için temiz ve güvenilir enerjiyi güvence altına almak şart. Clinton tesisinin önümüzdeki yıllarda da faaliyet göstermesine katkıda bulunmaktan ve bu tesisin ABD'nin enerji liderliğini ilerletmenin önemli bir parçası olduğunu göstermekten gurur duyuyoruz.”

Başkan Donald Trump kısa bir süre önce, 2050 yılına kadar ABD'nin nükleer kapasitesini dört katına çıkarma hedefiyle nükleer enerjinin yaygınlaştırılmasını hızlandırmayı amaçlayan dört kararname imzaladı. Bu kararnameler, diğer hususların yanı sıra, Nükleer Düzenleme Komisyonu'nun elden geçirilmesini ve yerli bir nükleer yakıt tedarik zinciri kurulmasını öngörüyor.

Beyaz Saray ayrıca, küçük modüler reaktörler de dahil olmak üzere reaktörlerin düzenleyici onayının hızlandırılması çağrısında bulundu. Geçmişte nükleer projeler yüksek ön maliyetlerden ve uzun inşaat programlarından mustaripti. Sektör, küçük nükleer reaktörlerin nükleer enerjiyi genişletmek için daha uygun maliyetli bir yol olacağını umuyor. Şu anda ABD'de faaliyette olan küçük nükleer reaktör bulunmuyor.

Diğer yandan Constellation dün yaptığı açıklamada, Clinton sahasında küçük bir nükleer reaktör inşa etme olasılığı için Nükleer Düzenleme Komisyonu'ndan yeni bir lisans almayı değerlendirdiğini duyurdu.