168 kişinin öldüğü Darfur’da halk diken üstünde: Şiddet yayılabilir

Sudan hükümeti, sivilleri korumakta başarısız olmakla suçlanıyor.

Darfur bölgesindeki El Faşir şehrindeki mülteci kampından bir kare. (AFP)
Darfur bölgesindeki El Faşir şehrindeki mülteci kampından bir kare. (AFP)
TT

168 kişinin öldüğü Darfur’da halk diken üstünde: Şiddet yayılabilir

Darfur bölgesindeki El Faşir şehrindeki mülteci kampından bir kare. (AFP)
Darfur bölgesindeki El Faşir şehrindeki mülteci kampından bir kare. (AFP)

Sudan'ın Batı Darfur eyaletindeki Arap kabilelerine mensup bazı silahlı kişilerin Krink bölgesindeki sivillere saldırdığı, çatışmalarda 168 kişinin öldüğü, 98 kişinin yaralandığı ve çok sayıda kişinin kayıp olduğu bildirildi. Yerel kaynaklar, ölü ve yaralı sayısının artabileceğini aktardı. Darfur’da aynı bölgede geçtiğimiz perşembe günü çıkan çatışmalarda da 8 kişi hayatını kaybetmişti. 
Çatışmaların, Arap olmayan Massalit azınlığı ile Arap kabilesi arasında çıktığı öğrenildi. Bağımsız bir yardım grubu olan Darfur’daki Mülteciler ve Yerinden Edilenler için Genel Koordinasyon Sözcüsü Adam Regal yaptığı açıklamada, Arap olmayan Massalit azınlığı ile Arap kabilesi arasındaki şiddet olaylarının geçtiğimiz cuma günü patlak verdiğini ve şu ana kadar en az 160 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti. 
Görgü tanıkları Şarku'l Avsat'a şunları söyledi: "Atlar ve araçlar üzerinde, ağır ve hafif silahlar taşıyan çok sayıda Arap kabile mensubu Krink’teki silahsız vatandaşlara saldırdı. Bölgedeki mallar yağmalandı ve dükkanlar yakıldı. Pazardan kaçmaya çalışan sivilleri öldürdüler, kimsenin kaçmasına izin vermiyordular. Kaç kişinin öldüğü ya da yaralandığı bilinmiyor, büyük bir korku hakim.’’ 
Darfur’daki Mülteciler ve Yerinden Edilenler için Genel Koordinasyon Sözcüsü Adam Regal, ‘’Bölgeye yapılan saldırı, hükümete bağlı ortak askeri güçlerin çekilmesinin ardından tüm yönlerden gerçekleşti. Cancavit milisleri işkence yaparak insanları öldürdü ve özel mülkleri yağmaladı. Panik ve korku nedeniyle ölenlerin ya da kayıpların tam sayımı yapılamadı. Darfur’daki güvenlik durumları 2003’teki savaştan bile daha kötüye gidebilir. Sudan hükümeti bu bölgelerdeki tecavüz, adam öldürme, gasp ve işkence suçlarının önüne geçemedi. Bu da onların silahlı milislerle işbirliği yaptığı ve onları desteklediği anlamına geliyor’’ diye konuştu. 
Adam Regal, Birleşmiş Milletleri, Afrika Birliği ve Troyka ülkelerini Darfur bölgesindeki yerinden edilmiş ve savunmasız sivillerin korunması için harekete geçmeye çağırdı. Sudan hükümetinin sivilleri koruma noktasında bir ‘arzusu ve ciddiyeti’ olmadığını savunan Regal, BM Antlaşması 7'inci Bölüm kapsamında bölgeye derhal bir barış gücü gönderilmesi çağrısında bulundu.  
Bölgedeki Afrikalı aşiretlere mensup gruplar, hükümet güçlerini, milislerin saldırılarına izin vermek, saldırganların yağma ve talanlarına müdahale etmemekle suçluyor. Batı Darfur'un başkenti Geneina’da pazarlar kapatıldı ve devlet daireleri hizmet vermeyi bıraktı. Çatışmaların kente yansımasından korkan vatandaşlar zorunlu haller dışında sokağa çıkmıyor. Geneina’dan 70 kilometre uzaklıkta olan Krink’te perşembe günü çıkan olaylarda 8 kişi ölmüş, onlarca kişi yaralanmış ve binlerce kişi bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştı, çatışmaların daha önce olduğu gibi diğer bölgelere de sıçramasından endişe ediliyor. 
Bu arada Darfur Avukatlar Barosu, Krink’teki şiddet olaylarının sorumluluğunu, Sudan hükümetinin oluşturduğu ‘müşterek güvenlik birliklerine’ yükledi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni, bölgeye müdahale etmeye çağıran avukatlar, sivillerin öldürülmesini, kadın ve çocukların dehşet içinde bırakılmasını ve yağma olaylarını şiddetle kınadı. Darfur Barosu ayrıca, uluslararası insan hakları dernekleri ve yardım kuruluşlarından, yerinden edinilmiş sivillere destek olmak amaçlı bir kampanya başlatmalarını istedi. 
Geneina bölgesi Direktörü Halil Hamed, Krink olaylarının olası yansımalarına karşı önlem amacıyla şehirdeki kamu kuruluşlarının ve pazarlarının tümünün yeni bir bildiriye kadar kapatılması talimatını verdi. Hamed, güvenlik güçlerinin şehirdeki tedbirleri arttırdığını ve herhangi bir şiddet olayının yaşanmasına izin vermeyeceklerini ifade etti.
Sudan’da ordunun 25 Ekim’de yönetime el koymasının ardından, Batı Darfur’daki şiddet olaylarında belirgin bir artış gözlemleniyor. Sudan’daki askeri yönetim, sivillerin korunmasına yönelik ‘milli bir proje’ başlatmış olduğunu duyursa da olayların önü kesilemiyor. Sudan yönetimi, sivilleri ve mültecileri korumak amacıyla, ‘müşterek güvenlik güçleri’ oluşturmuş ve suçluları yargılama sözü vermişti. Birleşmiş Milletlerin bölgedeki misyonu, daha önce yaptığı bir açıklamada, şiddet olaylarının Sudan yönetiminin kayıtsız kalması nedeniyle yaşandığını kaydetmişti. 



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.