ABD ‘hükümet kurma’ meselesi üzerinden Irak’a geri mi dönüyor?

ABD Dışişleri Bakanlığı Yetkilisi Gavito: Irak ile ilişkiler aynı seviyede kalmayacak aksine genişleyerek devam edecek.

ABD Başkanı Joe Biden ve Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi geçen yıl bir araya geldi (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden ve Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi geçen yıl bir araya geldi (AFP)
TT

ABD ‘hükümet kurma’ meselesi üzerinden Irak’a geri mi dönüyor?

ABD Başkanı Joe Biden ve Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi geçen yıl bir araya geldi (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden ve Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi geçen yıl bir araya geldi (AFP)

İsa Nahari
ABD Dışişleri Bakanlığı İran ve Irak Çalışmalarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Jennifer Gavito, Irak’taki siyasi liderlere ülkede kaos yaşanmasını önlemek için hükümet kurma sürecini hızlandırma çağrısı yaptı.
Gavito, cuma günü düzenlediği basın toplantısında, ABD’nin yeni Irak hükümetiyle “Irak’ın istikrar ve egemenliği, tüm Iraklılara ekonomik imkanlar sağlanması, yolsuzlukla mücadele, insan haklarını koruma, enerji alanında bağımsızlık, iklim ve sağlık dahil olmak üzere ortak ilgi alanına giren başlıca konuları görüşmeyi dört gözle beklediğini” belirtti.

Hükümet kurma sürecinin gecikmesi
Irak, hükümet karşıtı gösterilerdeki talepler doğrultusunda Ekim 2021’de erken seçim düzenledi.
Şii din adamı Mukteda es-Sadr’ın liderliğindeki Sadr Hareketi’nin  Mecliste 73 sandalye kazanarak en büyük meclis bloku haline gelmesine rağmen İran destekli Haşdi Şabi milislerle bağlantılı Fetih Koalisyonu gibi diğer Şii parti ve grupların yenilgiyi kabul etmemesi hükümetin kurulmasını engelledi.
Gavito, hükümetin kurulmasındaki gecikmenin, güvenlik ve ekonomi de dahil olmak üzere tüm alanlarda ikili konularda ilerleme sağlamanın önünde engel oluşturduğunu belirterek, “Hükümet kurulur kurulmaz Stratejik Çerçeve Anlaşması’nı uygulamak ve DEAŞ örgütünü hezimete uğratmak amacıyla Irak Silahlı Kuvvetlerine desteklemek için Iraklı ortaklarımızla çalışmayı dört gözle bekliyoruz” dedi.

Birleşik Irak
ABD’nin, Irak devletinin güçlü, birleşik, esnek, egemen olmasını istediğini ve hükümetin kurulması sürecinde seçilecek isimlerle ilgili bir pozisyonunun olmadığını söyleyen Gavito, seçimlerde oy kullanan seçmenlerin sayısının yüksek olmasının, Irak demokrasinin güçlendirilmesine ve önceliğin Irak’ın egemenliği olmasına verilen önemi gösterdiğini ifade etti.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, yeni hükümette hangi isimlerin yer alacağına bakmaksızın ABD-Irak ilişkilerinin ve askeri-ekonomik işbirliğinin devam edeceğini dile getiren Gavito, ülkesinin Irak halkının ihtiyaçlarına öncelik verecek bir Irak hükümetiyle çalışmayı dört gözle beklediğini belirtti. Gavito ayrıca ABD Başkanı Joe Biden’ın iki ülke arasındaki ilişkileri derinleştirmeye bağlı olmasından hareketle “iki ülke arasındaki ilişkilerin aynı seviyede kalmayacağını aksine genişleyerek devam edeceğini” kaydetti.

İran’ın kolları
İran’ın ‘kirli’ nüfuzundan endişe ettiğini ve bu nüfuzun Irak’ın istikrarını, topraklarının ve ulusal kurumlarının bütünlüğünü baltaladığını söyleyen Gavito, “ABD İran ile olan anlaşmazlıklarını diplomatik yollardan çözmeye çalışıyor. Fakat milislerin saldırıları ve Irak dışından emirler almaları, Irak devletini baltalıyor ve Irak ile bölgenin istikrarına zarar vermeye çalışıyor” diye konuştu.
Tahran’ın, komşularının huzurunu baltalamak amacıyla ABD ve uluslararası koalisyon güçlerinin bulunduğu Irak üsleri de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanında saldırılar düzenleyen silahlı grupları desteklemesini eleştiren Gavito, “İran sorumluluğunu reddetmeye çalışıyor fakat hiç kimse onun sözüne inanmıyor. İran bir yandan diplomasi yapmaya devam ederken diğer yandan şiddeti yayabileceğini veya destekleyebileceğine zannetmemeli” dedi.
Mart ayında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) gerçekleştirilen füze saldırılarına ve Washington’un Irak’a herhangi bir askeri yardım sunup sunamayacağı konusuna değinen Gavito, ABD yardımlarının, Irak güvenlik güçlerini Irak egemenliğine yönelik her türlü tehditle başa çıkacak güce erişmesi amacıyla “danışmanlık ve güçlendirme kapsamında” olduğunu söyledi.

DEAŞ tehdidi
ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon güçleri Aralık 2021’de Irak’taki ‘muharebe görevlerini’ sonlandırdığını duyurdu. ABD bu adımı Washington-Bağdat ilişkileri tarihinde bir ‘dönüm noktası’ diye tanımladı. Nitekim bu karar “Irak güvenlik güçlerinin Irak egemenliğini her türlü tehdide karşı savunmak için kendi imkanlarıyla attığı olağanüstü adımların” bir kabulü niteliğinde.
Bununla birlikte Washington, bölgede yenilgiye uğratılsa da DEAŞ’a hâlâ uluslararası topluma tehdit gözüyle bakıyor ve örgütün canlanmasını engellemek amacıyla Irak güvenlik güçleriyle işbirliğine devam ederek gelecekteki olası tehditlerle mücadele etmeleri için askeri yeteneklerini yükseltmeye çalışıyor.

Hükümet kurma konusunda anlaşmazlık devam ediyor
Irak’ta genellikle seçim sonrasında çıkmaz sokağa girilir. Zira siyasi parti ve gruplar arasında iktidarı paylaşma görüşmeler genelde 5 ay veya daha fazla sürebiliyor. Fakat bu kez bu türden görüşmeler yapılmadı. Ülkedeki yüksek mevkilerin ve iktidarın paylaşımı konusunda anlaşmazlık yaşayan taraflar arasında henüz bir orta yol bulunmadı.
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, hükümetinin Irak halkına hizmet etmek için üzerine düşen görevi yerine getirdiğini belirterek, yetkileri eline alacak ve ülkeyi ve birliğini savunacak ulusal bir hükümetin kurulması gerektiğini vurguladı.
Kazımi, Twitter hesabından paylaştığı tweet dizisinde şunları kaydetti:
“Ulusal çıkarlar uğruna tereddüt etmedik, ihmalkarlık ve pazarlık yapmadık. Kendi çıkarlarımızı halkın çıkarlarının önüne koymadık. Tartışmalara ve çekişmelere dahil olmadık. Ülkeyi özgür tarafsız seçimlere ulaştırdık. İç ve dış engellere rağmen büyük ekonomik, güvenlik ve sosyal krizlerin üstesinden gelmenin temellerini sabırla attık. Aziz Irak’ı bölgesel ve uluslararası topluma geri döndürdük. Yolsuzlukla ve yozlaşmışlarla mücadelenin yolunu açtık. Devleti, devlet dışı tarafların pençesinden kurtardık. Askeri, güvenlik ve istihbarat güçlerimizin kararlılığıyla terörü, hücrelerini ve uzantılarını kayıp verdirdik. Demokratik seçim sürecinin ortaya çıkardığı ulusal güçler, partiler ve isimler bugün siyasi tıkanıklığa son verip yetkileri eline alacak, ülkeyi koruyacak, ülkeni birliğini ve kabiliyetlerini savunacak bir hükümet kurarak ulusal süreci koruma sorumluluğuna sahipler. Bu yoldaki tüm çabaları takdir ediyoruz.”



Cezayir'in görkemli askeri geçit törenleri düzenleyerek verdiği mesajlar

Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)
Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)
TT

Cezayir'in görkemli askeri geçit törenleri düzenleyerek verdiği mesajlar

Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)
Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)

Rabia Abdusselam

Cezayir'in 1954 yılında Fransa’nın sömürgeciliğine karşı başlattığı Kurtuluş Devrimi’nin 70’inci yıldönümü kutlamaları sıradan bir etkinlik değildi. Ülke, 132 savaş uçağı ve insansız hava aracı (İHA), yüzlerce tank ve Rus yapımı İskender-E mobil kısa menzilli balistik sistemi gibi benzeri görülmemiş yeni silahların tanıtıldığı devasa bir askeri geçit törenine tanık oldu.

Cezayir bu büyüklükte bir askeri geçit törenini ilk kez düzenlemiyor. Bundan iki yıl önce, bağımsızlığının 60’ıncı yıldönümünde yetkililer, Cezayir hükümetinin 30 milyon euro (32 milyon dolar) ayırdığı büyük bir askeri geçit törenini düzenledi. Bu durum, askeri gücü göstermesinin arkasında yatan sebepler ve bu askeri geçit törenlerinin verdiği mesajlar hakkında soru işaretleri yarattı.

Askeri geçit töreninde, medya tarafından ‘Cezayir'in uyuyan canavarı’ olarak anılan Rus ordusunun envanterindeki versiyonu 500 kilometre, dışarıya ihraç edilen versiyonu 280 kilometre menzile sahip olan Rus yapımı İskender-E balistik füze sisteminin tanıtılması heyecan yarattı. Törende, yüksek savaş kabiliyetine sahip etkili bir silah olan BM-30 Smerç çok namlulu roketatar sistemi, çok sayıda hedefi tespit ve takip edebilen ve balistik füzeleri ve çeşitli uçakları püskürtme ve imha etmede üstün yeteneklere sahip olan S-300 karadan havaya füze savunma sistemi ve D-30 obüslerinin yanı sıra hareket halindeki düşman hedefleri hassas bir şekilde imha edebilen BARQ lazer güdümlü anti tank füze sistemleri başta olmak üzere savunma ve saldırı silahları ile modern füze sistemlerinden oluşan bir cephanelik de sergilendi.

Ordunun silahlarının modernizasyonu

Törende Hava Kuvvetlerinin sahip olduğu silahlar da vardı. S-90 ve P-350 nakliye uçakları, S-130 taktik nakliye uçağı ve Ilyushin Il-76 havada yakıt ikmal uçağının yanında Suhoy-24 ve Suhoy-30 savaş uçakları uçuş yaptı. Cezayir Donanması da Akdeniz sularında Cercera, el-Hakkar ve Ouarsenis denizaltıları ve düşman topraklarının derinliklerindeki kara hedeflerini uzun mesafelerden yok etmek için derin denizden karaya kanatlı füzeler fırlatan ve gemileri ve denizaltıları yok etmek için torpido ve uzun menzilli füzeler kullanabilen Varshavyanka sınıfı denizaltısı gibi etkileyici gösterilerle geçit törenine katıldı.

Cezayir'in 2025 yılı genel bütçesi, Cezayir ordusu ve Savunma Bakanlığı bütçesinde 2024 bütçesine kıyasla ve 2018 yılından bu yana tahmini üç milyar dolarlık bir artışla 25 milyar doların üzerinde kayda değer ve kesintisiz bir artış olduğunu ortaya koyarken, askeri geçit töreni Cezayir'in savunma sektörüne her yıl harcadığı paranın büyüklüğünü gösterdi. Cezayir’in Savunma Bakanlığı ve ordu bütçeleri, yetkililerin ordunun teçhizat ve silahlarını yenileme ve modernize etme ve hatta gelişmiş silah sistemleri edinme arzusu nedeniyle rekor bir artışa tanık oldu. 2023 yılında 18 milyar dolar olan savunma bütçesi, 2024 yılında 22 milyar dolara yükselirken 2025 bütçesinde ise 25,1 milyar dolara ulaştı.

Çeşitli siyaset ve güvenlik analistleri, terörizm, Sahel bölgesindeki huzursuzluk, suç oranları, gizli göç ve insan kaçakçılığı ile ilgili artan güvenlik sorunları ve Cezayir'in etrafının Mali, Nijer ve Libya gibi güvenlik ve siyaset alanında zayıflıklarla boğuşan bir grup ülkeyle çevrili olması gerçeği göz önüne alındığında, bu askeri geçit törenlerinin yapılmasına hak veriyorlar. Kasaba Merbah Ouargla Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü ve uluslararası ilişkiler uzmanı olan Dr. Mebruk Kahi, Al-Majalla'ya yaptığı değerlendirmede, askeri geçit törenlerinin özellikle zamanlaması açısından iktidarın hem yurt içine hem de yurt dışına göndermek istediği siyasi mesajı ve hedefleri olduğunu söyledi.

Ordu ve halk arasındaki kutsal bağ

Bu mesajların hem yurt içinde hem de yurt dışındaki meselelerle ilgili olduğunu söyleyen Dr. Kahi, “Bunlar askeri düzeyde elde edilen başarıları tanıtmak ve Cezayir ordusunun vatanı savunmak ve korumak için tamamen hazır olduğuna dair bir güven mesajı göndermenin yanı sıra ordunun halkla olan ve Cezayir'in birliğini baltalamak niyetiyle kurulan pek çok komployu boşa çıkaran ilişkisini güçlendirmeyi amaçlayan bir girişim” ifadelerini kullandı.

Çeşitli siyaset ve güvenlik analistleri, artan güvenlik sorunları göz önüne alındığında, bu askeri geçit törenlerinin yapılmasına hak veriyorlar.

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı habere göre Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, ordunun kara, hava ve deniz kuvvetleri ile jandarma, polis, sivil savunma ve sınır güçlerinin seçkin mensuplarının katıldığı bu geçit töreninin açılış konuşmasında çeşitli mesajlar verdi. Kısacası yetkililer, askeri geçit töreninin Kurtuluş Devrimi’nin 70’inci yıldönümünün boyutlarına ve temsil ettiklerine uygun olmasını sağlamaya ve emaneti koruyanların fedakarlıklarının karşılığını vermeye istekliydiler. Bu tören, halk ile onun kalbinde yer alan Cezayir ordusunun yüksek bir vatanseverlik duygusu, sarsılmaz bir bağlılık ve saf bir vatanseverlikle çalışan mensupları arasındaki kutsal bağın gücünü ifade ediyor.

ASCDvfg
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Cezayir Devrimi'nin 70’inci yıldönümü vesilesiyle düzenlenen askeri geçit töreni sırasında askeri bir aracın üzerinden törene katılanları selamlarken, 1 Kasım 2024 (AP)

Törende yaptığı konuşmada ordunun savunma doktrinini ve ülkenin güvenliğinin ve istikrarının korunması ilkesini yineleyen Cumhurbaşkanı Tebbun, Cezayir ordusunun misyonu sınırları savunmak olan bir barış, güvenlik ve konsantrasyon gücü olarak görülmesine dayanan sabit savaş doktrinini teyit eden bir mesaj verdi. Tebbun, bu mesajda “Cezayir Halk Ulusal Ordusu'nun doktrini bir savunma doktrinidir ve silahları sadece ulusal egemenliği korumanın yanı sıra ülkemizin uluslararası ve bölgesel taahhütleri ve anayasal ilkelerimiz ve kurallarımız çerçevesinde uluslararası hukuka saygı doğrultusunda uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunmaya yöneliktir” dedi.

Cezayir ayrıca, Mağrip bloğu projesine yönelik mevcut yönelimi yansıtan birden fazla anlamı olan bir imajı vurgulamak istiyordu.

Tebbun, gözden geçirme faaliyetlerinin hedeflerini anlamak için bölgesel riskler ve zorluklarla ilgili dikkate değer önemli mesajlar da verdi. Mebruk Kahi, “Mali ve Nijer gibi ülkelerdeki siyasi yapının kırılganlığı ve yönetimin zayıflığı nedeniyle Sahel bölgesinde yaşananlar ve Sahra meselesindeki gelişmeler nedeniyle mesaj açık. Cezayir barışçıl çözümlere olan bağlılığını vurguluyor, ama bu onun zayıf olduğu anlamına gelmiyor. Aksine Kuzey Afrika ve Sahel bölgesinin güvenliğinin garantörü olacak güce sahip olduğunu göstermeye çalışıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Fransa'ya gönderilen mesajlar

Cezayir ayrıca, Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliği konusundaki son tutumu ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un geçtiğimiz hafta Fas parlamentosunda yaptığı konuşmada teyit ettiği görüşlerinin ardından Fransa'ya doğrudan bir mesaj göndermeye çalışıyor. Macron, konuşmasında Sahra'nın geleceğinin ‘sadece Fas'ın egemenliği altında ve özerklik önerisi çerçevesinde olabileceğini’ vurguladı. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Prof. Nurussabah Aknuş, “Bu görüntü, özerklik seçeneğine meseleyi çarpıtarak ve BM'nin meşru çerçevesinden çıkarıp yerleşim mantığına çekerek tamamen tasfiye etme eğiliminde olan ya da olabilecek Fransa ve diğer ülkelere bir cevap niteliğindedir” diye konuştu.