Fransa’da ikinci dönemi kazanan Macron için ‘balayı’ yok

Fransız gazetelerinin manşetlerinde seçim gündemi (AFP)
Fransız gazetelerinin manşetlerinde seçim gündemi (AFP)
TT

Fransa’da ikinci dönemi kazanan Macron için ‘balayı’ yok

Fransız gazetelerinin manşetlerinde seçim gündemi (AFP)
Fransız gazetelerinin manşetlerinde seçim gündemi (AFP)

Fransa’da dün düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron oyların yüzde 58.2’sini, rakibi aşırı sağcı Marine Le Pen ise 41.8’ini aldı.
Macron seçimi kazandı, ancak cumhurbaşkanlığındaki ikinci dönemi, yükselen siyasi muhalefet ve toplumsal karışıklık nedeniyle daha karmaşık olabilir.
Destekçileri Pazar günü Eyfel Kulesi yakınlarında seçim zaferini kutlarken, Macron yaptığı konuşmada, “Birçok yurttaşım beni desteklemek için değil, aşırı sağı engellemek için bana oy verdi. Şu andan itibaren, artık bir tarafın adayı değil, tüm tarafların başkanıyım” dedi.
Macron’un aşması gereken bir sonraki engel çok uzakta değil.
Haziran ayında yapılacak parlamento seçimleri, Fransa’nın sosyal refah programlarında büyük değişikliğe işaret edecek reform planları için hangi hükümet biçimine güveneceğini belirleyecek.
Genelde yeni seçilen cumhurbaşkanın partisinin, yasama seçimleri geldiğinde mecliste çoğunluğu elde etmesi beklenir.
Le Pen ise, yenilgiyi kabul ederken meydan okuyan bir tavırla parlamentoda güçlü bir muhalefet bloğu kurma sözü verdi.
Bu arada aşırı solcu Jean-Luc Melenchon, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda sol oylarının büyük bir kısmını elde ettikten sonra başbakan olmayı kafasına koymuş durumda.
Melenchon, parlamento seçimlerinde bu ivmeden yararlanmayı umuyor.

Topal ördek
Macron’un müttefikleri çoğunluğu sağlasa veya etkili bir koalisyon kurmak için bir anlaşmaya varsa bile, başta asgari yaşı 62’den 65’e kademeli olarak yükseltecek emeklilik reformu ve emekli maaşları olmak üzere reformlara karşı sokaklarda yaşanacak direnişle uğraşmak zorunda kalacak.
20 yıl içinde ikinci dönem kazanan tek Fransız cumhurbaşkanı olmasına rağmen, Macron’un Le Pen karşısında 2017 seçimlerine kıyasla daha düşük oy alması, reformları uygulamak için beş yıl önce sahip olduğu yetkiye sahip olmayacağı anlamına geliyor.
Saxo Bank ekonomisti Christopher Dembik, Reuters’e verdiği demeçte, “Emekli maaşı gibi hassas reformları uygularsa, cumhurbaşkanı büyük toplumsal hoşnutsuzluklar karşısında topal bir ördeğe dönüşebilir” dedi.
Fransa’nın en büyük sendikalarından biri olan Genel İş Konfederasyonu (CGT) Başkanı Philippe Martinez, Macron’un ‘balayı’ beklememesi gerektiğini ve bu konuda tamamen geri adım atmazsa gösteriler patlak vereceği konusunda uyardı.
Seçimlerin ardından Macron’un uğraşması gereken bir diğer çetrefilli konu da enerji fiyatlarındaki büyük artış.
Macron hükümeti elektrik fiyatlarını sınırladı ve seçim sonrasına kadar tüketici fiyatlarında indirim teklif etti. 
Macron, seçim kampanyası sırasında seçmenleri gerektiği kadar koruyacağını söyledi, ancak bir zaman çizelgesi sunmadı.
Açık olan şu ki, bu maliyetli önlemlerin bir noktada kaldırılması gerekecek. 
Bu arada milletvekilleri, seçmenlerin Ukrayna menşeili ayçiçek yağı, pirinç ve ekmek gibi her türlü temel gıda maddesinde fiyatların artmasından şikayet ettiklerini söylüyor.
2018’de yükselen akaryakıt fiyatları, Paris ve Fransa genelinde yollarda aylarca aksamalara neden olan Sarı Yelekliler protestolarıyla, 1968’de öğrenci ayaklanmasından bu yana Fransa’nın en kötü toplumsal huzursuzluğunu tetikledi.
Dolayısıyla Macron, aynı huzursuzluğun patlak vermemesi için dikkatli davranmak zorunda kalacak.
Macron’un ilk dönemi, kendisini kibirli biri gibi gösteren halkla ilişkiler hatalarıyla doluydu.
Cumhurbaşkanı birçok Fransız tarafından sevilmiyor. Seçim kampanyası sırasında bir vatandaş Macron’un yüzüne ‘Beşinci Cumhuriyet’in en kötü başkanı’ olduğunu söyledi.
Siyasi müttefikleri, ilk dönemindeki yukarıdan aşağıya yönetim tarzını ortadan kaldırması, milletvekilleri, sendikalar ve sivil topluma ile daha fazla istişare yapması gerekeceği konusunda uyarıyor.
Milletvekili Patrick Vignal Reuters’a verdiği demeçte, “Emmanuel Macron şu mesajı aldı: Her şeye tepeden karar veremez. O bir şirketin başkanı değil. Müzakere ve istişare fikrini kabul etmesi gerekiyor” diye konuştu.



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.