Suriye Milli Ordusu, sivil can kayıplarının artması üzerine silahlı grupların sivil bölgelerde silah taşımasını yasakladı

Yerinden edilenlerin kaldığı kamplarda onlarca çocuk bozuk yiyeceklerden dolayı zehirlendi.

Fotoğraf: Hişam Hac Ömer/ AA_Arşiv)
Fotoğraf: Hişam Hac Ömer/ AA_Arşiv)
TT

Suriye Milli Ordusu, sivil can kayıplarının artması üzerine silahlı grupların sivil bölgelerde silah taşımasını yasakladı

Fotoğraf: Hişam Hac Ömer/ AA_Arşiv)
Fotoğraf: Hişam Hac Ömer/ AA_Arşiv)

Ankara’nın desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO), Suriye’nin kuzeyinde kontrol ettiği şehir ve beldelerde sivillerin ve çarşıların güvenliğinden sorumlu resmi görevliler dışında kalan silahlı grupların ve unsurların sivil bölgelerde silah taşımasını yasaklayan bir genelge yayınladı.
Halep kırsalındaki kaynaklar, Halep’in kuzeyinde faaliyet gösteren SMO’nun, çatısı altındaki silahlı grupların Suriye’nin kuzeyindeki şehir ve beldelerde sivil alanlarda silah taşımasını yasaklayan bir genelge yayınladığını bildirdi. Bu karar, geçtiğimiz dönemde SMO’nun grupları arasında orta ve hafif ağırlıktaki silahlarla gerçekleşen silahlı saldırılar sırasında sivil can kayıplarının yaşanmasının ardından geldi.
Genelge, sivil yerleşim yerlerinde sık sık silahlı çatışmalara dönüşen sözlü tartışmalarda silaha başvurulmasını ve sivil can kayıplarının yaşanmasını önlemeyi amaçlıyor.
En son çatışma birkaç gün önce Afrin kentindeki SMO grupları arasında yaşandı. Hafif ve orta ağırlıkta silahların kullanıldığı çatışmalarda Doğu Guta’dan bölgeye göç eden bir polis memuru hayatını kaybetti. Çatışmaların alarma geçirdiği bölge halkı, polis memurunun katillerinin yargıya sevk edilmesini talep etti.
Türkiye ve SMO’nun operasyon bölgeleri arasında yer alan Suriye’nin kuzeydoğusundaki Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı bölgeleri zaman zaman kaosa ve silahlı çatışmalara tanık oluyor. SMO’ya bağlı gruplar arasında çıkan şiddetli çatışmalarda her iki taraftan ölenlerin ve yaralananların olduğu bilgisi paylaşılıyor.  Bu çatışmalarda ayrıca sivil can kayıpları da yaşanıyor.
Öte yandan, Suriye’nin kuzeybatısındaki Killi bölgesi yakınında yerinden edilenlerin kaldığı kamplarda bir hayır kurumunun dağıttığı ‘bozulmuş yiyecekleri’ tüketen ve zehirlenme belirtileri gösteren yaklaşık 140 çocuk bölgedeki hastanelere sevk edildi.
Bağışçı uluslararası kuruluşların 6 aydan uzun süredir tıbbi desteği durdurmasının ardından sağlık sektörünün yerinden edilenlere sağlık hizmetleri sunmakta sıkıntılar yaşarken, İdlib’deki aktivistler ve insani yardım kuruluşları gelecekte benzer zehirlenme olaylarının yaşanmasını önlemek için hayır kurumlarına gıda, pişirme ve dağıtma araçlarının denetimini sıklaştırma çağrısında bulundu. Suriye Sivil Savunması (Beyaz Baretliler) yaptığı açıklamada, “Ekiplerimiz pazar akşamı ve 25 Nisan pazartesi sabahı İdlib’in kuzeyinde yer alan Killi bölgesindeki yerinden edilenlerin kamplarında bozulmuş yiyecekler sebebiyle gıda zehirlenmesi yaşayan çoğu kadın ve çocuk 100’den fazla kişiyi bölgedeki hastanelere ve sağlık merkezlerine sevk etti” ifadelerini kullandı. Açıklamada ayrıca doktorların tavsiyeleri doğrultusunda gıda zehirlenmesi yaşayan bazı kişilere ilk müdahalenin yerinde yapıldığı bilgisine yer verildi.
İdlib’in güneyinde yerinden edilen kişiler arasında bulunan ve şu anda İdlib’in kuzeyinde Killi bölgesi yakınındaki Keferkadum Kampı’nda yaşayan 34 yaşındaki Ebu Ahmed, “6 ve 7 yaşlarında iki çocuğum bölgede faaliyet gösteren bir hayır kurumunun dağıttığı bozulmuş et ve pilavı yedikten sonra gıda zehirlenmesi yaşadı. İkisinde kusma ve şiddetli karın ağrısı şikayetleri başladı. Onları bölgedeki bir sağlık merkezine yetiştirmeye çalıştım. Müşahede ve tedavi süreleri 12 saatten fazla sürdü. İki çocuğumun gıda zehirlenmesi yaşadığı sırada kampta yerinden edilen diğer ailelerden 40’tan fazla kişi gıda zehirlenmesi geçirdi. El-Ayna, Kefer Vaid El-Mahabbe ve El-Muhtar gibi komşu kamplarda da çoğu çocuk ve kadın 100’den fazla kişi zehirlendi. Onlar da aynı yerden hazır yiyecek almış” diye konuştu.
İdlib’in kuzeyindeki Killi bölgesinde bulunan Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nden bir sağlık yetkilisi, hastanenin pazarı pazartesiye bağlayan gece Killi bölgesinde yerinden edilenlerin kaldığı kamplardan gıda zehirlenmesi şikayetiyle çoğu kadın ve çocuk onlarca kişi kabul ettiğini ve hâlâ birkaçını müşahede altında tuttuklarını bildirdi. Sağlık yetkilisi, “Zehirlenme vakalarına sebep olan şey, bir hayır kurumunun dağıttığı ve zehirlenen kişilerin yakınlarının anlattıklarına göre tavuk parçaları ve pilavdan oluşan bozulmuş pişirilmiş yemek. Bu tür yemeklerin yerinden edilenlere dağıtılmadan önce saatlerce poşetlerde ambalajlı durmasının yanı sıra hazırlandıktan saatler sonra tüketilmesi uygun değil. Çünkü şu an olduğu gibi yüksek hava sıcaklıkları kaçınılmaz bir şekilde bu yemeklerin bozulmasına sebep oluyor” ifadelerini kullandı.
Suriye Müdahale Koordinatörlüğü ekibi, Suriye rejim güçlerinin son yıllarda düzenlediği askeri operasyonlar sonucu ülkenin çeşitli bölgelerinde yerinden edilen yüzlerce ailenin yaşadığı Daru’l Kiram, El-Ayna, Kefer Avid El-Mahabbe, Tuba eş-Şumuh, El-Muhtar ve El-Mulku Lillah kamplarında 48 saatten daha az bir süre içinde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 150’den fazla kişinin gıda zehirlenmesi geçirdiğini bildirdi. Ekip, zehirlenme vakalarının bir hayır kurumunun sağlıksız koşullarda muhafaza ettiği yemekleri dağıtmasının ardından ortaya çıktığını belirtti.
Ekip ayrıca tüm kamplarda çalışan kuruluşların kimliklerinin teyit edilmesi, insani yardım alanında gerekli tecrübe ve lojistik imkanlara sahip olup olmadıklarının tespit edilmesi, yetkili sağlık otoritesi tarafından incelenmeyen hazır veya pişirilmiş gıdaların dağıtımının yapılmaması, gıda malzemelerini alıp pişiren ve öğünler hazırlayan restoran ve mutfakların sağlık sertifikası edinmesi ve bu mutfaklardaki denetimlerin artırılmasının önemini vurguladı.



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.