Marakeş’teki tarihi Ali bin Yusuf Medresesi yeniden açıldı

Fotoğraf (Şarku’l Avsat)
Fotoğraf (Şarku’l Avsat)
TT

Marakeş’teki tarihi Ali bin Yusuf Medresesi yeniden açıldı

Fotoğraf (Şarku’l Avsat)
Fotoğraf (Şarku’l Avsat)

Ali bin Yusuf Medresesi’nin restorasyon çalışmaları nedeniyle kapatılmasının üzerinden yaklaşık beş yıl geçti. Tarihi bir şaheser olan, ülkenin kültürel ve tarihi arka planını ve maddi mirasını karakterize eden işçiliği ve mimarisinin görkemini sergileyen Ali bin Yusuf Medresesi nihayet kapılarını ziyaretçilere ve turistlere açtı.
Bu antik medresenin restorasyonu Marakeş şehrinin turistik ve manevi değer taşıyan eserlerini restore etme ve iyileştirme projesinin bir parçası olarak Vakıflar ve İslami İşler bakanlığının gözetiminde gerçekleşti. ‘Marakeş… Yenilenebilir Metropol’ temalı kalkınma planı, tarihi mirası korumayı, turizmin yayılmasını ve Kızıl Şehir'in uluslararası itibarını artırmayı hedefliyor.

Ali bin Yusuf Medresesi kapılarını ziyaretçilere açtı. (Şarku’l Avsat)
Marakeş, söz konusu tarihi simge yapının yeniden açılmasıyla turizm açısından önemli bir kazanıma kavuşacak. Kuruluşu Murabıtlar (MS 1056 - 1147) dönemine kadar uzanan eser, şehrin tarihini özetler nitelikte.
Marakeş'te tur rehberi olan, Bölgesel ve Ulusal Turist Rehberleri Birliği’nin ve Fas Turist Rehberleri Federasyonu’nun eski başkanı Cemal Saadi, eserin yapım tarihin ilişkin bilgi verirken bir dönem (M. 1510- M.1659) Sa’dilerin merkezi olduğunu söyledi. Ayrıca, Sa’dilerin medreseye ek değer katarak Fas’ın en büyük ve önemli tarihi medreselerinden biri haline getirilmesinin önemini vurguladı.
Saadi, Marakeş'i ziyaret edenlerin memnuniyetini şu sözlerle dile getirdi:
“Restorasyonunun ardından medresenin yeniden açılması, şehir, medresesnin yer aldığı mahalle, etrafındaki üretici ve tüccarlar için olduğu kadar halk için de olumlu bir gelişmedir. Üstelik turistler, Fas kültürünü çeşitli boyutlarıyla öğrenme konusunda istekliler.”
Ali bin Yusuf Medresesi, turistlerin dikkatlerini çeken ‘Dar Belarec’ ve Murabıt  Kubbesi gibi tarihi eserlerin yer aldığı Marakeş şehrinin iç kısmında yer alıyor. Zira burası, Jemaa El-Fna Meydanı’na giden Samarin Çarşısı’ndan sadece birkaç adım ötede.
Bazı tarihçilere göre Ali bin Yusuf Medresesi, Meriniler (1244-1465) ailesi yönetimi yıllarında, dönemin sultanı Ebû’l Hasen el-Merini (M, 1297-H.351) zamanında (1346) yılında yapıldı ve 1557-1574 yılları arasında saltanat süren Sa’di Sultanı Abdullah el-Galib'in, 1564-1565 yılları arasında Marakeş şehrinin asıl çekirdeğini kare şeklinde medrese inşa ederek yeniden canlandırdığını ifade ediyorlar.

Ali bin Yusuf Medresesi özgün mimari örnekler arasında yer alıyor. (Şarku’l Avsat)
Bu tarihi yapıyla ilgili olarak Sa’dilerin oynadığı role yapılan bu vurgu, söz konusu önermeyi destekleyen altı kitabede kendisini gösteriyor. Girişin üst kısmında yer alan en önemli kitabede şu ifadeler yer alıyor:
“Ey içeri giren kişi, ilim ve namaz için beni bina eden Müminlerin emiri Allah’ın yaratıklarının en yücesi peygamberlerin sonuncusunun torununa tüm içtenliğinle dua et.”
Kur’an-ı Kerim ayetlerinin ve şiirlerin yer aldığı duvarlar, ziyaretçileri mekanın sihri ile sözün anlamları arasında yolculuğa çıkartıyot.
Dersler medresede değil, günümüzde  bilinen ifadesiyle üniversite niteliğine sahip medrese içindeki Ali bin Yusuf Mescidi’nde gerçekleştiriliyor. Zira öğrencilerin derslerini etüt ettikleri bu yer aynı zamanda namazlarını kıldıkları da mescit. Okula ve medreseye Ali bin Yusuf ismi, Murabıt Sultanı Ali b. Yusuf b. Taşfin (1106-1142) tarafından verildi. Tarihçilerin aktardığına göre çevresindeki Ali b.Yusuf Üniversitesi adı da şehrin baş camii olmasından kaynaklanıyor.
Restorasyonun çalışmasının sadece medresenin içi ile sınırlı olmayıp medreseye giden yolu da kapsadığı görülüyor. Ziyaretçiler girişte önce Arapça, Emaziğce, Fransızca ve İngilizce olarak yazılı şu ifadelerle karşılaşıyor:
“Ali bin Yusuf Medresesi: Sultan Sa’di Abdullah el-Galib, (İbn Yusuf) mahallesinde, aynı adı taşıyan Murabıt Camii'nin yanında 1680 metrekarelik bir alanda 1565 yılında inşaatı tamamlamıştır. Dört asırdır ilim öğrenmek ve âlimlerle tanışmak için öğrencilerin geldiği ve belirli şartlarla ona ait olduğu bir sığınak olmuştur. Sa’di sanatının görkemini yansıtan mimarisi, onu mükemmel bir mimari şaheser haline getiriyor. Bronzdan yapılmış iki su havuzu ile dekore edilmiş bir avludan oluşuyor. Kanatlarda, üst kattaki odaları taşıyan kemerler yer alırken güney cephesinde mescidin mihrabındaki enfes süslemeler gözler önüne seriliyor. Odaları avluya bakıyor, tavanlardan havalandırma ve aydınlatma açıklıkları görülebiliyor. Kullanılan malzemeler arasında Atlas sedir ağacı, İtalyan Carrar mermerinin yanı sıra alçı ve zellic yer alıyor.”

Çatı ile örtülü koridor, üzerindeki açıklıklarla mekanı aydınlatıyor. (Şarku’l Avsat)
Yapının çeşitli bölümlerine açılan girişten önce, birçok açıklıktan alanı aydınlatan çatıyla kaplı koridordan geçtikten sonra medreseye ulaşılıyor. Kuzey cephenin orta kısmında üç geniş döşemeden meydana gelen mescit, iki sıra mermer sütün ile ayrılıyor. Daha önce medrese misafirlerinin kullanımına tahsis edilen kütüphanede ahşap dolaplar ve yer döşemeleri bulunuyor.
Mermer, ahşap ve alçı gibi farklı malzemelerin kullanıldığı ve farklı renklere sahip olan mihrab üzerinde zenginliğini ifade eden zarif süslemeler kendisini gösteriyor. Beş kenarlı şerefeli mihrap, üzeri sıvalı küçük bir mukarnas kubbe ile örtülü, dört küçük mermer sütunla desteklenen tam bir kemer oluşturuyor.
Batı koridorunun başlangıcında yer alan abdesthanede, üzeri alçı kubbe ile örtülü, abdest için kullanılan kare şeklinde bir havuz ve dört mermer sütunla desteklenmiş.
Üst katta, mekanla uyumlu klasik bir merdivenin eşlik ettiği diğer öğrenci odaları bulunuyor. Medresede, orta avluyu çevreleyen ve bodrum katında öğrencilere ayrılmış toplam 132 odaların bulunduğu 7 küçük avluya açılan iki koridor mevcut.
Yapı malzemelerinin ve süslemelerin çeşitliliği, özellikle Sa’diler zamanında Ali bin Yusuf Medrese’sini özgün bir mimari şaheser ve Fas sanatının zirvesi haline getirdiği söylenebilir. Atlas bölgesinden getirilen sedir ağacı, antre ve ibadethanenin görkemli kubbelerinde, koridorların tavanlarında ve kornişler gibi eserin her bir yerinde kullanılmış. Süslü mescit kapısının iki yanında yer alan İtalyan mermer sütunlara ilave olarak mihrapta ve abdesthanede aynı ölçülerde dört tane daha sütün bulunuyor. Avlu ve mescit cephelerini kaplayan büyük oymalı alçı levhalardan anlaşıldığı üzere, medresenin süslemelerinde önemli ölçüde alçı kullanılmış.
Duvarların dibini ve sütunları kaplayan geometrik şekilleri ve çeşitli teknikleri ile kullanılan çiniler belki de bu yapının estetiğini artıran başlıca özelliklerden. Aynı şekilde antre özellikle de mescit ve odaların zeminini tabak İtalyan mermeri ile döşenmiş. Koridorlarda, çekmecelerde ve küçük tabaklarda da çinilerin kullanıldığı görülüyor.



Hizbullah'ın tehditleri silahsızlanma taleplerini engellemiyor

Hizbullah destekçileri güney Lübnan'ın Taybeh kasabasındaki savaşçıların cenazesine katıldı, 6 Nisan (AFP)
Hizbullah destekçileri güney Lübnan'ın Taybeh kasabasındaki savaşçıların cenazesine katıldı, 6 Nisan (AFP)
TT

Hizbullah'ın tehditleri silahsızlanma taleplerini engellemiyor

Hizbullah destekçileri güney Lübnan'ın Taybeh kasabasındaki savaşçıların cenazesine katıldı, 6 Nisan (AFP)
Hizbullah destekçileri güney Lübnan'ın Taybeh kasabasındaki savaşçıların cenazesine katıldı, 6 Nisan (AFP)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, yetkililerinin son günlerde artan tutum ve tehditlerine rağmen, Hizbullah'ın silahsızlanmak için diyaloğu kabul edeceğinden emin görünüyor.

Cumhurbaşkanlığına yakın bakanlık kaynakları Şarku’l Avsat'a yaptıkları açıklamada, Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın son açıklamalarını çelişkili pozisyonlar kategorisine koyarak “hiç kimsenin güç kullanarak silahsızlanma tehdidinde bulunmadığını ve tüm meselelerin diyalog yoluyla çözüleceğini, Kasım'ın da Hizbullah'ın buna hazır olduğunu ifade ettiğini, ancak şu anda kendilerine baskı yapılmamasını istediğini” vurguladı.

Kaynaklar, “her şeye rağmen iletişimin devam edeceğini, çünkü bu aşamanın sakin geçmesinin herkesten önce Hizbullah'ın çıkarına olduğunu” belirtti.

Başbakanlık kaynakları ise Şarku’l Avsat'a hükümetin “bakanlık açıklamasını uygulamaya devam ettiğini ve kontrolünü tüm topraklara yaymak amacıyla, silahları devletle sınırlandırmak için gerekenleri yaptığını” ifade etti.