Dibeybe, tartışmalı ‘anayasa taslağının’ yürürlüğe girmesini önerdi

Anayasa Komisyonu üyeleriyle toplantı düzenleyen Dibeybe, taslağın basılması talimatını verdi

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Libya Anayasa Komisyonu üyeleriyle bir toplantı düzenledi. (Ulusal Birlik Hükümeti)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Libya Anayasa Komisyonu üyeleriyle bir toplantı düzenledi. (Ulusal Birlik Hükümeti)
TT

Dibeybe, tartışmalı ‘anayasa taslağının’ yürürlüğe girmesini önerdi

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Libya Anayasa Komisyonu üyeleriyle bir toplantı düzenledi. (Ulusal Birlik Hükümeti)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Libya Anayasa Komisyonu üyeleriyle bir toplantı düzenledi. (Ulusal Birlik Hükümeti)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Libya Anayasa Komisyonu tarafından beş yıl önce hazırlanan ‘anayasa taslağının’ genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasında kullanılmasını önerdi. 
Libya’da geçen yıl aralık ayında yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler, siyasi tarafların, ‘seçim yasasına’ dair bir ‘anayasal zeminde’ uzlaşamamaları nedeniyle yapılamamıştı. Dibeybe ve Fethi Başağa hükümetleri arasında iktidarı elde etmek için bir mücadele yürütülürken, seçimler için ‘anayasal zemin’ oluşturulmasıyla ilgili ülkedeki siyasi güçlerin karşıt görüşleri söz konusu.
Başbakan Dibeybe başkent Trablus’ta, Anayasa Komisyonu üyeleriyle bir toplantı düzenledi. Toplantının ardından açıklama yapan Dibeybe,  "Libya halkının amacı bir an önce seçimlerin yapılmasıdır, ancak hala seçimlerin hukuki altyapısını belirleyecek kanun üzerinde uzlaşılabilmiş değildir. Oysa hazır bir anayasa taslağı var ve Seçim Kurulu’na bildirilmiş durumda, bu taslağın kullanılmasında bir sorun olmamalı’’ dedi.
Libya’nın üç ana bölgesinden eşit sayıda temsilcilerin katılımıyla oluşturulan 60 kişilik Anayasa Komisyonu, 2017 yılında oy çokluğu ile bir anayasa taslağı oluşturmuştu, ancak söz konusu taslak ülkedeki siyasi çekişmeler nedeniyle referanduma götürülemedi. Geçtiğimiz günlerde, Birleşmiş Milletler misyonunun girişimiyle, Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi temsilcileri Kahire’de bir araya gelerek, ‘seçimler için anayasal zemin oluşturulmasını’ tartışmış ancak toplantılarda somut bir sonuç elde edilememişti.
Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe, Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi’nden ayrı hareket ediyor. Anayasa Komisyonu üyeleriyle görüşen Dibeybe, ‘’Hükümetimiz seçimlerin yapılabilmesi için gerekli çabaların tümünü desteklemektedir. Libya halkı bir anayasa oluşturulmasını talep ediyor, tüm Libyalılar olarak bu ulusal zorunluluğun gerçekleşmesi için çalışmalıyız.’’ diye konuştu.
Mevcut ‘anayasa taslağının’ basılarak halka dağıtılması, tanıtım amaçlı konferanslar düzenlenmesi talimatını verdiğini söyleyen Dibeybe, ‘’Halkımız anayasa taslağını okusun ve incelesin, çoğu kişi bu taslağı okumuş değil’’ dedi. Dibeybe ayrıca medya organlarından, anayasa taslağı hakkında bilgilendirici yayınlar yapmalarını istedi. 
Söz konusu anayasa taslağı, ülkedeki Berberiler, Tabu kabileleri ve Tuarekler başta olmak üzere ciddi bir kesim tarafından kabul görmüyor. Tuarekler ve Berberiler, anayasa taslağında kendilerinin siyasi temsilinin güvence altına alınmadığını ve süreçten dışlandıklarını savunuyor. Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, "Uzlaşıya dayalı bir anayasa taslağını oluşturmak için, ülkedeki üç bölgeyi temsil eden; Anayasa hukuku alanında uzmanlaşmış akademisyen, yazar ve aydın 30 isimden oluşan bir komite’’ oluşturulması talimatı vermişti.
Libya Anayasa Komisyonu üyesi Ömer Naas, yazdıkları anayasa taslağının modern Libya devletinin kurulmasına katkı sağlayacağını belirterek, ‘’Halk referandumda son sözünü söyleyecek, 2,8 milyon seçmen sandıklara giderek bu anayasayı kabul edecek ya da reddedecektir. Komisyonumuz meşrudur ve meşruiyetini doğrudan halktan almaktadır’’ dedi. 



Filistinli sağlık görevlisi, 15 meslektaşının öldürülmesiyle yaşadığı travmayı anlattı

Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)
Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)
TT

Filistinli sağlık görevlisi, 15 meslektaşının öldürülmesiyle yaşadığı travmayı anlattı

Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)
Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)

Filistinli sağlık görevlisi Münzir Abid, geçtiğimiz mart ayında Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail askerlerinin bir ambulans konvoyuna ateş açarak 15 meslektaşını öldürdüğünü gördüğünde yaşadığı ‘korkunç’ saatleri anlattı.

45 yaşındaki Abid, Filistin Kızılayı, Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü ve Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarının öldürüldüğü 23 Mart saldırısından sağ kurtulan tek kişi. Filistin Kızılayı'na göre, Refah bölgesindeki bir İsrail saldırısının ardından gelen çağrıya cevap vermek için seyahat ediyorlardı.

Abid, “Bu, gördüğüm ve yaşadığım eziyet nedeniyle hayatım boyunca unutamayacağım bir gün… Beni öldüreceklerinden çok korkuyordum” dedi.

Abid, Refah'ın batısında bulunan Tel es-Sultan bölgesindeki el-Haşaşin mahallesinde yaralanmalarla ilgili bir çağrı aldıktan sonra şoför Mustafa el-Havace ve sağlık görevlisi İzzeddin Şaat ile birlikte bir ilk yardım aracında seyahat ettiğini anlattı.

Hâlâ şokta olan adam, arabanın ışıklarını yaktığını ve korna çaldığını söyledi. Abid, “Birdenbire aracın üzerine yoğun ve doğrudan ateş açıldı. Kendimi korumak için yüzüstü yattım. Meslektaşımın sesini duymadım, ölümün sesini duydum. Korkunçtu” ifadelerini kullandı.

dscfg
İsrail saldırısından bir hafta sonra Refah'ta 8 sağlık görevlisi için cenaze namazı kılındı. (DPA)

O anda telefonunu kullanmaya cesaret edememiş. Sonrasında insanların İbranice konuştuğunu duyduğunu ifade eden Abid, “Aracın kapısı açıldı ve işgal özel kuvvetlerinin silahlı ve üniformalı üyeleri beni araçtan çıkardı. Başımı yere koydular ve sonra tüm kıyafetlerimi çıkardılar. Beni sorguladılar ve silahlarla sırtıma, göğsüme ve ayaklarıma vurdular” şeklinde konuştu.

Bu sırada olay yerine gelen bir sivil savunma aracı gördüğünü ve askerlerin ona da ateş ettiğini söyledi.

Ölü ya da diri

Abid sözlerini şöyle sürdürdü: “O sırada meslektaşlarımın akıbetini bilmiyordum. Hayatta olup olmadıklarını bilmiyordum. Bizimle birlikte olan bir meslektaşımın telefonunun çaldığını duyunca biraz rahatladım... İçlerinden birinin halen hayatta olduğunu düşündüm.”

Abid, askerlerle birlikte olduğu süre boyunca, akıbeti bilinmeyen sağlık görevlisi Esad el-Menasıra'yı gördüğünü söyledi. O da askerler tarafından gözaltına alınmış, çırılçıplak soyulmuş, dizlerinin üzerine çöktürülmüş ve gözleri bağlanmıştı.

Söz konusu operasyon, başta insani yardım kuruluşları ve uluslararası örgütler olmak üzere uluslararası alanda kınandı.

Cenazeler günler sonra cesetleri toprağa gömülü halde bulundu.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından yapılan açıklamada, “İlk sağlık ekibi 23 Mart'ta İsrail ateşiyle öldürüldü. Diğer acil yardım ve ambulans ekipleri kayıp meslektaşlarını ararken saatlerce birbiri ardına saldırıya uğradı” denildi.

İsrail ordusu ateş açıldığını kabul etti, ancak bunun ‘teröristlere’ ve İsrailli yetkililere önceden bildirimde bulunmadan seyahat eden ve ışıklarını kapatan ‘şüpheli araçlara’ yönelik olduğunu iddia etti.

Ancak Filistin Kızılayı cumartesi günü, sağlık görevlilerinden birinin cep telefonunda bulunan bir video yayınladı. Videoda, amblemi açık, ışıkları yanan ambulansların yolda ilerlerken durdukları ve ağır silah seslerinin duyulduğu görülüyor.

Filistin Kızılayı, İsrail güçlerini sağlık görevlilerinin bedenlerine ‘öldürme kastıyla’ ateş açmakla suçladı.

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir pazartesi günü, operasyonla ilgili soruşturmanın ‘derinleştirilmesi’ talimatını verdi.

‘Dehşet verici bombardıman’

Münzir Abid, Tel es-Sultan'da tanık olduklarını şöyle anlattı: “İsrail tankları bölgeyi kuşattı, havada insansız hava araçları (İHA) vardı ve çok korkunç bir bombardıman sesi duydum. Yakınlarda korku içinde çığlık atan insanların sesleri de duyuluyordu. Ondan sonra bir subay geldi. Ellerimi çözdü, üzerime bir ceket ve pantolon giydirdi ve bana ‘Bize yardım etmek zorundasın’ dedi.”

uı8o9p0
Filistin Kızılayı, İsrail ordusunun ambulanslara açtığı ateş sonucu ölen 15 sağlık görevlisinin cesedini çıkardı. (AFP)

İsrail subayının isteğiyle yerinden edilmiş bir grup insana doğru yürüyen Abid ‘korkmasınlar diye’ kendini tanıtmış. “Çocuklar çığlık atıyordu ve ben onları sakinleştirmeye çalıştım” diyen Abid, İsrailli subayın isteği üzerine yerinden edilmiş kişilere iki kategoriye ayrılmalarını söylemiş: erkekler ve yaşlılar ile kadınlar ve çocuklar.

Abid daha sonra subaya kendisini serbest bırakıp bırakmayacaklarını sorduğunda şu cevabı almış: “Seni soruşturacağız ve dosyana bakacağız.”

Filistinli sağlık görevlisi Münzir Abid daha sonra serbest bırakıldı ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'a geri döndü.