Kahire, Washington ile stratejik ilişkilerini güçlendirme konusundaki kararlılığını vurguladı

İki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının üzerinden 100 yıl geçti.

Mısır Uluslararası İşbirliği Bakanı Meşat, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı Direktörü Power ile görüştü. (Mısır Bakanlar Kurulu)
Mısır Uluslararası İşbirliği Bakanı Meşat, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı Direktörü Power ile görüştü. (Mısır Bakanlar Kurulu)
TT

Kahire, Washington ile stratejik ilişkilerini güçlendirme konusundaki kararlılığını vurguladı

Mısır Uluslararası İşbirliği Bakanı Meşat, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı Direktörü Power ile görüştü. (Mısır Bakanlar Kurulu)
Mısır Uluslararası İşbirliği Bakanı Meşat, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı Direktörü Power ile görüştü. (Mısır Bakanlar Kurulu)

Mısır, ABD’yle olan stratejik ilişkilerini ve iki ülkenin toplumları arasındaki ilişkileri güçlendirme konusundaki kararlılığını vurguladı. Kahire ve Washington dün, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 100’üncü yılını kutladı. Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Hafız, Twitter üzerinden şu paylaşımda bulundu:
“Mısır, ABD arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasının 100’üncü yılı vesilesiyle, iki ülke arasındaki stratejik ve toplumları arasındaki ilişkileri güçlendirme konusundaki kararlılığını vurguluyor.”
Hafız’ın bu mesajı, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın benzer bir paylaşımına yanıt olarak geldi. Blinken dün yaptığı paylaşımda “Bugün, ABD ve Mısır arasındaki diplomatik ilişkilerin 100’üncü yılı. Stratejik ortaklığımızın 100’üncü yılı münasebetiyle, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri’ye, 1922 yılında Mısır’ın bağımsızlığını kutlamak üzere gönderilmiş telgrafları hediye ettim” ifadelerine yer vermişti.
ABD Dışişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı Samih Şukri’ye 1922’den kalan, Mısır’ı bağımsızlığını tebrik eden telgrafları verdi.
Mısır Uluslararası İşbirliği Bakanı Rania el-Meşat da Mısır ile ABD arasındaki ekonomik ilişkilerin derinliğini ve önemini vurguladı. Meşat söz konusu ilişkiler ile ilgili şunları söyledi:
“Ekonomik ilişkiler 40 yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Bu durum, öncelikli alanlarda kalkınma çabalarının desteklenmesine katkıda bulunan, 30 milyar doları aşkın kalkınma anlaşmaların ve finansmanların sağlanmasını sağladı.”
Bakan Meşat, ekonomik iş birliğine yönelik çabaların, 2021 yılında 130 milyon dolar değerinde 7 hibe anlaşmasıyla sonuçlandığı belirtti. Ayrıca iki ülke arasında 2014 yılından bu yana yapılan anlaşmaların, temel eğitim, yükseköğretim, sağlık, yönetim, küçük ve orta ölçekli şirketlere destek de dahil turizm ve tarım gibi stratejik sektörleri kapsadığını ve yaklaşık bir milyar dolar değerinde olduğunu belirtti.
Meşat dün Washington’da Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın bahar toplantılarına katılımı sırasında ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) Direktörü Samantha Power ile bir araya geldi. Bahar toplantıları, dünyanın en büyük iki ekonomik kurumuna üye olan ülkelerin katılımıyla iki yıldır ilk kez yüz yüze gerçekleştirildi.
Meşat’ın açıklamasına göre USAID Direktörü Samantha Power ile görüşmesi, USAID ile iş birliği içinde somutlaşan, Mısır ve ABD arasındaki stratejik ekonomik ilişkiler çerçevesinde geldi. Görüşmede, ortak kalkınma ilişkilerine yönelik çeşitli tartışmalara tanık olunurken, Mısır’da uygulanan ekonomik reformlar, iklim değişikliğine karşı eylem çabaları, kadınların desteklenmesi ve sivil toplum örgütlerine ilişkin konular da ele alındı. Meşat ekonomik ilişkilerin devamı çerçevesinde, iki taraf arasında devam eden görüşmelere ve bu yıl içinde onaylanması beklenen anlaşmalara da değindi. Mısır ve ABD arasındaki ekonomik ilişkilerin çeşitliliğine dikkat çeken Bakan, geçen yıl iki ülke arasındaki ticaretin 8 milyar doları aştığını ve ABD’nin Mısır’daki yatırımların da 24 milyar doları geçtiğini belirterek bu durumun iki ülke arasındaki güçlü ilişkileri yansıttığını vurguladı.  
Bakan, hükümetin özel sektör için elverişli bir ortam yaratmak, iş ortamını iyileştirmek ve başta iklim değişikliğine yönelik çalışmalar olmak üzere tüm kalkınma alanlarına katılımını artırmak için üzerinde çalışılan ekonomik ve yapısal reformlarına değindi. Mısır’ın 2016 yılında iddialı bir ekonomik reform programını 2016 uygulamaya başladığını, bu programın Kovid-19 pandemisi sırasında bile ekonomik büyüme imkanını desteklemeye katkıda bulunduğunu belirtirken devletin şu an küresel acil durum sorunlarıyla başa çıkmak için reform çabalarını devam ettirmek, ekonomik üretkenliğin yanı sıra kapsamlı ve sürdürülebilir büyümeyi artırmak amacıyla yapısal reform çabalarını artırmak için çalıştığını açıkladı. Meşat ayrıca Cumhurbaşkanlığı’nın köyleri geliştirmeye yönelik Onurlu Yaşam Girişimi’ne dikkat çekti. Onurlu Yaşam Girişimi’nin Mısır’daki en büyük girişim ve proje olduğunu ve ülke genelinde 4 bin köyde yaklaşık 58 milyon vatandaşın koşullarını iyileştirmeyi amaçladığını belirtti. Bakan ayrıca ABD İklim Özel Elçisi John Kerry’nin şubat ayındaki ziyaretine dikkat çekerek, Mısır’ın bölgede yenilenebilir enerjiye geçilmesine ve 27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP27) çerçevesinde Mısır ile ABD arasındaki iş birliğine öncülük etme konusundaki açıklamalarına dikkat çekti.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.