Lübnan’da Sünnilerin seçimlere katılım oranının yüksek olması bekleniyor

Lübnan’daki seçimler parlamentodaki dağılım açısından büyük önem taşıyor. (Reuters)
Lübnan’daki seçimler parlamentodaki dağılım açısından büyük önem taşıyor. (Reuters)
TT

Lübnan’da Sünnilerin seçimlere katılım oranının yüksek olması bekleniyor

Lübnan’daki seçimler parlamentodaki dağılım açısından büyük önem taşıyor. (Reuters)
Lübnan’daki seçimler parlamentodaki dağılım açısından büyük önem taşıyor. (Reuters)

Lübnan’da Sünnilerin genel seçimlere katılmasına yönelik çağrıların karşılık bulması bekleniyor. Siyasi bir kaynağa göre yeni hükümetin belirlenmesinde önemli bir rol oynayacak seçimler yaklaşırken bu durum parlamentodaki dağılım ve yeni cumhurbaşkanının seçimini de etkileyecek.  
Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunan siyasi kaynak, Lübnan Müftüsü Şeyh Abdullatif Deryan’ın öncülük ettiği, Sünni oluşumlar Mekasidi Hayriye ve Beyrut Aileleri derneklerinin, seçimlere kesinlikle katılım sağlanması yönündeki çağrıların karşılıksız kalmayacağını söyledi. Şu ana kadar Sünnilerin seçime muhtemel katılım oranlarının yeterli seviyede olmadığını değerlendiren kaynak, Müstakbel Hareketi Başkanı Saad Hariri’nin siyasi faaliyetlerini askıya alması ve seçimlere katılmayacak olmasının Sünnileri seçimlerden soğuttuğunu belirtti.  
Hariri’nin destekçilerinden seçimleri boykot etmelerini istemediğine işaret eden kaynak, Sünni seçmenlerin ağırlıkta olduğu bölgelerde ciddi bir boşluk oluştuğunu ve bu durumun farklı siyasi yapılar tarafından suiistimale uygun bir zemin hazırladığını kaydetti. Müstakbel Hareketi destekçilerinin, geçmişteki seçimlere nazaran, bu seçimlere büyük ölçüde kayıtsız kaldıklarını değerlendiren siyasi kaynak, Müstakbel Hareketi’nden istifa etmiş kişiler de dahil olmak üzere Hariri ekolünden adaylar olduğunu ve bu kişilerin desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Sünnilere seçimlere katılmaları çağrısında bulunan kaynak şunları söyledi:
“Sahayı boş bırakmamak lazım. Sünniler seçimlere katılmazsa, aleyhlerinde projeleri olanlar bu boşluk kullanılır ve istemedikleri kişiler seçilir. Parlamentoda en azından bir denge unsuru oluşturabilmek adına Sünnilerin seçimlere katılması son derece önem arz etmektedir. Sünniler eğer oy kullanmazsa parlamentoda daha az temsil edilirler. Böylelikle siyasi olarak ciddi güç kaybederler. Sünniler 120 milletvekilin 85’inin belirlenmesi için oy kullanabiliyor. Bu önemli bir güce işaret ediyor.”
Seçimlere katılan bazı adayları destekleyen eski Başbakan Fuad Sinyora ve Mustakbel Hareketi Genel Sekreteri Ahmed Hariri arasındaki tartışmanın olumsuz etkileri olacağına işaret eden siyasi kaynak “Bu tartışmaların makul bir gerekçesi olamaz. Mevcut şartlarda daha fazla görüş ayrılığı ihtiyacımız olan son şeydir. Bu tür tartışmaların Sünni seçmen üzerinde olumsuz etkileri olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Lübnan’daki Arap ülkelerinin büyükelçilerinin ve uluslararası toplumun da bir denge kurulabilmesi adına seçimlerin boykot edilmemesi çağrıları yaptığını hatırlatan kaynak bu çağrıların en somut şekilde Suudi Arabistan’ın Beyrut Büyükelçisi Velid el-Buhari tarafından dillendirildiğine dikkat çekti. Suudi Arabistan ve Arap ülkelerinin Lübnan seçimlerine müdahil oldukları yönünde bir izlenim bırakmak istemediklerine işaret eden kaynak sözleirni şöyle sürdürdü:
“Arap ülkeleri Lübnanlıların kendi seçimlerini özgür bir şekilde yapmalarını istiyor. Bu nedenle Suudi Arabistan Büyükelçisi Buhari, aday listeleri oluştuktan sonra Beyrut’a dönmeyi tercih etti. Buna rağmen Hizbullah’ın saldırılarına engel olamadı. Hizbullah, Suudi Arabistan ve Fransa’nın sosyal, eğitim, sağlık, güvenlik ve askeri alanlardaki organizatör rolünden rahatsızlık duyuyor.”
Siyasi kaynak, Lübnan iç savaşını sona erdiren Taif Anlaşması'ndan sonra, 1992'de gerçekleşen seçimlerin Hristiyanlar tarafından boykot edildiğini hatırlatarak Sünnilerin seçimleri boykot etmesi halinde bu iki durumun birbiri ile kıyas kabul etmeyeceğini ifade etti. Siyasi kaynağa göre, Hristiyanların 1992’deki boykotunun nedeni, ülkenin Arap kimliğinin korunması ve doğal Arap çevresi ile etkileşime girmesi yönünde atılan adımlara itiraz etmiş olmalarıydı. Sünnilerin olası boykot kararının ise mevcut siyasi yapıya bir protesto mahiyeti taşıyacağını değerlendirdi. Seçimlere Sünni katılımının yüksel olacağını değerlendiren kaynak konuya dair şunları söyledi:
“Bu parlamento seçimleri eski seçimlerden daha kritiktir. Lübnan hiç olmadığı kadar büyük bir çöküş yaşıyor, Necib Mikati hükümeti de mali finansal çöküşü engelleyemedi. Bu seçimlerde belirlenecek olan parlamento Mişel Avn’ın yerine yeni cumhurbaşkanını seçecek. Bu seçimler, Lübnan’ın egemenliğini savunan muhalefet ile silahına yasal bir kılıf arayan ve parlamentoda çoğunluğu ele geçirmeye çalışan Hizbullah arasında bir tercih durumunu yansıtıyor.”
Sünnilerin seçim sandıklarına gitmesinin, onları siyasi süreçten dışlamak ya da Hizbullah gibi, temsil haklarını kendi çıkarları için kullanmak isteyenlere engel olacağını ifade eden kaynak bunun bilincinde olan Sünni seçmenin, seçimlere geniş bir katılım göstereceğini beklediğini söyledi.  



Irak Güvenlik Konseyi'ne: İsrail çatışmayı genişletmek için iddia ve bahaneler üretiyor

İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)
TT

Irak Güvenlik Konseyi'ne: İsrail çatışmayı genişletmek için iddia ve bahaneler üretiyor

İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)

Irak Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Bağdat'ın BM Güvenlik Konseyi (BMGK), BM Genel Sekreteri, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı'na (İİT) İsrail'in “tehditlerine” ilişkin mektuplar gönderdiğini bildirdi.

Irak Haber Ajansı tarafından aktarılan açıklamada, Bağdat'ın İsrail'den “bölgede devam eden şiddeti durdurmasını ve tehditlerine son vermesini” talep ettiği belirtildi.

İsrail'in “çatışmayı genişletmek amacıyla bölgede iddialar ve bahaneler yarattığı” belirtilen açıklamada, Irak'ın Güvenlik Konseyi'ne başvurmasının “Konsey'in uluslararası barış ve güvenliğin korunmasındaki rolünü yerine getirme isteğinden kaynaklandığı” ifade edildi.

Açıklamada ayrıca Irak'ın “hava sahasının komşu bir ülkeyi hedef almak üzere kullanılması konusunda itidalli davranmaya istekli olduğu” vurgulandı.

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin dün yaptığı açıklamada, Bağdat'ın İsrail'den “açık bir tehdit” aldığını duyurdu. Resmi haber ajansına göre Hüseyin, Kürdistan Bölgesi'nin Duhok kentinde düzenlenen “Amerikan Üniversitesi Forumu” sırasında yaptığı konuşmada, “silahlı kuvvetlerin Irak topraklarından yapılacak herhangi bir saldırıyı önlemek için Başbakan'dan emir aldığını” ve ülkesinin “savaş istemediğini, tehlikeyi ortadan kaldırmaya çalıştığını” vurguladı.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar daha önce BMGK başkanına bir mektup göndererek, İran yanlısı silahlı grupların Irak'taki faaliyetlerinin ele alınması için derhal harekete geçilmesi çağrısında bulunmuş ve Irak hükümetinin kendi topraklarında ya da topraklarından yapılan her türlü eylemden sorumlu olduğunu söylemişti.