Hibetullah Ahundzade, uluslararası toplumu Taliban hükümetini tanımaya çağırdı

Hibetullah Ahundzade’nin, Mayıs 2016'da Taliban tarafından dağıtılan bir fotoğrafı. (AFP)
Hibetullah Ahundzade’nin, Mayıs 2016'da Taliban tarafından dağıtılan bir fotoğrafı. (AFP)
TT

Hibetullah Ahundzade, uluslararası toplumu Taliban hükümetini tanımaya çağırdı

Hibetullah Ahundzade’nin, Mayıs 2016'da Taliban tarafından dağıtılan bir fotoğrafı. (AFP)
Hibetullah Ahundzade’nin, Mayıs 2016'da Taliban tarafından dağıtılan bir fotoğrafı. (AFP)

Taliban’ın en üst düzey lideri Hibetullah Ahundzade, Ramazan Bayramı'yla ilgili yayınladığı mesajında, uluslararası topluma, Afganistan’da yönetimi ele geçiren Taliban hükümetini tanımaları çağrısı yaptı. ‘Dünya’nın küçük bir köye’ dönüştüğünü belirten Ahundzade, Afganistan'ın dünya barış ve güvenliğinde önemli bir yeri olduğunu, bu sebeple dünyanın İslam Emirliği'ni tanıması gerektiğini, bu şekilde sorunların diplomatik normlar çerçevesinde ele alınabileceğini’ ifade etti.  
Afganistan’da 2021 Ağustos ayında yönetimi ele geçirmesinin ardından henüz hiçbir ülke Taliban yönetimini tanımış değil. ABD’nin geri çekilmesinin ardından ülkede iktidarı ele geçiren Taliban, kadınları kamu görevlerinden uzaklaştırdı, ülke dışına ya da şehir dışına ancak bir ‘namahrem eşliğinde’ çıkmalarına izin verdi. Ahundzade bayram mesajında, kız öğrencilerin ortaokul eğitimlerini sürdürebilmeleri de dahil olmak üzere uluslararası toplumla gerilimi arttıran önemli sorunlara değinmedi. Uluslararası toplumun önce Afganistan yönetimini tanıması gerektiğine işaret eden ‘Emir el-Müminin’ lakaplı Taliban lideri, ‘sorunların diplomatik normlar ve geleneklerle’ çözülebileceğini savundu.
Yıllardır ortalıkta görünmeyen ve Taliban'ın kalesi Kandahar'da inziva halinde yaşayan Ahundzade, terör örgütü DEAŞ tarafından üstlenilen Hazara azınlığına yönelik saldırılara ve güvenlik sorunlarına değinmemeyi tercih etti. Ancak Afganistan’ın, ‘İslami ve ulusal bir ordu ile güçlü bir istihbarat mekanizması kurmakta’ başarılı olduğunu vurguladı.  
Taliban'ın iktidarı ele geçirmesinin ardından on binlerce kadın kamudaki görevlerini kaybetti. Taliban, kız çocuklarının eğitim gördüğü ortaokulları kapatarak uluslararası toplumun tepkisini çekti. O dönemde bazı üst düzey yetkililer, söz konusu kararın bizzat Hibetullah Ahundzade’nin talimatıyla alındığını ifade etmişti. Ahundzade mesajında kız çocuklarının eğitimine herhangi bir atıfta bulunmadı. Ancak yakında ‘din eğitimi ile hadislerin öğretildiği okullar’ açacaklarını belirtti. Ahundzade komşu ülkeler ve diğer ülkelerden, Afgan sığınmacılara uluslararası standartlara göre muamele etmesini talep ederken, bu kişilerden Afganistan'a dönmek isteyenlere kolaylık sağlanması ve haklarının ihlal edilmemesi gerektiğini vurguladı. 
Hükümetinin İslami ilkeler çerçevesinde, ifade özgürlüğüne imkan tanıdığını savunan Ahundzade, ‘’Bizler şeriatın kadın ve erkekler için belirlediği tüm hakları uygulamak ve saygı duymakla mükellefiz. İnsanlar kendi öz iradeleri ile bu ilkeleri benimsemelidir, dayatmayla değil. İlgili kişiler insanları hikmet ve yumuşaklıkla şeriata davet etmelidir, bu hususta aşırılığa başvurmamalıdırlar” dedi.  
Genel af ilan etmiş olduklarını hatırlatan Ahundzade, "Bu af temelinde, bir kez daha tüm Afganları ülkelerine gelmeye ve barış içerisinde yaşamaya davet ediyorum. Bu ülkede kimse artık bir komplo kurmaya muktedir değildir. Herhangi bir taraf ülkede savaş çıkarmaya çalışırsa, sert ve ağır bir karşılık veririz” değerlendirmesinde bulundu.  
Taliban’ın 2016’dan beri en üst düzey lideri konumunda olan Hibetullah Ahundzade’nin 70'li yaşlarında olduğu tahmin ediliyor. Taliban ülkede iktidarı ele geçirse de Ahundzade Kandahar’dan ayrılmamayı tercih etti. Kamuya açık alanlarda görünmemeyi tercih etmesi, öldüğü yönünde spekülasyonlara neden oldu. Ancak Taliban, Ekim ayında Ahundzade’ye ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı yayınlayarak iddiaları reddetti.



Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
TT

Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)

Amerikan vatandaşı Joseph Tater, yaklaşık bir yıl boyunca hapishanede ve psikiyatri hastanesinde tutulduktan sonra Rusya'dan ayrıldı.

46 yaşındaki Tater, ağustos ayında Moskova'da otel çalışanlarına kötü muamele ve ardından bir polis memuruna saldırı suçlamasıyla tutuklandı.

Nisan ayında mahkeme, Tater'in yargılanmaya uygun olmadığına karar verdi ve onu “tıbbi nitelikteki zorlayıcı tedbirler” yani zorunlu psikiyatrik tedaviye sevk etti.

Rus yetkililer, Tater'i kararın açıklanmasından önce bir gözaltı merkezinden psikiyatri koğuşuna nakletmişti. TASS'ın o zamanki haberine göre, bir sağlık heyeti Tater'in “gerginlik, dürtüsellik, hayali düşünceler ve davranışlar” sergilediğini belirtmişti.

Rus resmi haber ajansları, Tater'in eylül ayında yapılan duruşmada ABD vatandaşlığından vazgeçmek istediğini ve CIA'nın kendisini takip ettiğini söylediğini bildirmişti.

Şarku’l Avsat’ın Sputnik’ten aktardığına göre kolluk kuvvetleri, “yargı kararıyla psikiyatri hastanesinde tutulan ABD vatandaşı Tater'in Moskova'daki klinikten çıkmasına izin verildiğini ve Rusya topraklarını terk ettiğini” bildirdi.

Rusya, son yıllarda casusluk, Rus ordusunu eleştirmek, hırsızlık ve ailevi anlaşmazlıklar gibi çeşitli suçlamalarla çok sayıda ABD vatandaşını tutukladı. Bu durum, Washington'un Moskova'yı “rehine alma” ve bunları takas işlemlerinde kullanma niyetinde olduğu yönündeki suçlamalarına yol açtı.

ABD ve Rusya çifte vatandaşı olan Ksenia Karelina, nisan ayında, Ukrayna'yı destekleyen bir hayır kurumuna yaklaşık 50 dolar bağışladığı için 12 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra serbest bırakıldı.

Buna karşılık Washington, Rus-Alman vatandaşı Arthur Petrov'u serbest bıraktı. Petrov, ABD yapımı elektronik cihazları Rus ordusuyla iş yapan şirketlere yasadışı olarak ihraç etmekle suçlanıyordu.