Katliamlara öfkelenen Suriyelilerden rejimden hesap sorma çağrısı

Sivillerin 2013 yılında Şam’ın güneyindeki bir mahallede infaz edildiğini gösteren bir video yayınlandı.

The Guardian, Tadamon Mahallesi’ndeki katliama ilişkin görüntüler yayınladı.
The Guardian, Tadamon Mahallesi’ndeki katliama ilişkin görüntüler yayınladı.
TT

Katliamlara öfkelenen Suriyelilerden rejimden hesap sorma çağrısı

The Guardian, Tadamon Mahallesi’ndeki katliama ilişkin görüntüler yayınladı.
The Guardian, Tadamon Mahallesi’ndeki katliama ilişkin görüntüler yayınladı.

İngiliz The Guardian gazetesi tarafından yayınlanan, Suriye rejim güçlerine bağlı unsurların başkent Şam’ın Tadamon Mahallesi’nde, 2013 yılında işlediği bir ‘savaş suçunun’ görüntüleri krize neden oldu. Video, uluslararası toplumu ‘tutuklulara karşı işlediği iğrenç suçlar nedeniyle Suriye rejiminden hesap sormaya’ çağıran Suriyeliler, devrimci aktivistler ve muhalifler arasında büyük bir öfke dalgasına yol açtı.
Videoda onlarca sivilin toplu olarak infaz edildiği ve cesetlerin üst üste yığılarak derin bir çukura atıldıktan sonra yakıldığı görülüyor.
Suriye’nin kuzeybatısındaki Halep kırsalından muhalif aktivist olan Ahmed el-Ömer şu açıklamada bulundu:
“İngiliz The Guardian gazetesi tarafından yakın zamanda yayınlanan ve Suriye rejim güçlerinin onlarca sivil tutukluya yönelik toplu infazını ortaya çıkaran video ve soruşturma raporu, 2013 yılında başkent Şam’ın et-Tadamon Mahallesi’nde meydana geldi. Video, vatandaşların öfkelenmesine neden oldu. Geçen yıllarda rejim güçlerinin Suriye şehir ve mahallelerine yönelik baskınları, kitlesel tutuklamaları, sivilleri meydanlarda yakmaları ve evlere ateş açmaları sırasında tanık olunan vahşet ve suçlar, halkın hafızalarına kazınmış durumda. Rejim güçlerinin yaptıkları, uluslararası toplumun Şam’ın son 10 yılda Suriyelilerin haklarına karşı işlediği suçlara karşı sessiz kalması karşısında büyük bir şaşkınlığa neden oldu. Şehirler, uluslararası açıdan yasaklı olanlar da dahil olmak üzere silahlarla, varil bombalarıyla bombalandı ve siviller en korkunç şekilde ve yöntemlerle öldürüldü.”
Diğer yandan Şam kırsalından göç etmiş ve İdlib’in kuzeyinde yerinden edilmiş insanlar için kurulan bir kampta ikamet eden 56 yaşındaki Um Mazen, İngiliz gazetesi tarafından yayınlanan videoya ve yürütülen soruşturmaya ilişkin şunları söyledi:
“Bir gazete tarafından yayınlanan videoyu izlerken, Aralık 2013’te Şam kırsalındaki en-Nabek şehrinde rejim güçlerinin düzenlediği baskın operasyonunda gençlerin katledilmeleri, toplu olarak infaz edilmeleri ve aralarında çocukların da bulunduğu cesetlerin yakılması sahnelerinin de aralarında olduğu korkunç sahneler ile ilgili yoğun bir korku hissettim. Dehşet duydum.”
Eşi 2013 yılından bu yana tutuklu bulunan Um Mazen, 2013 yılında rejim güçlerinin Tadamon Mahallesi’nde gerçekleştirdiği ve onlarca sivilin korkunç bir şekilde infaz edildiği katliamın videosunu izledikten sonra duyduğu dehşet hissin halen devam ettiğini belirtti. Um Mazen, bu hissi ‘rejim güçleri tarafından alıkonulan ve akıbeti henüz bilinmeyen her eş ve oğul için, her kadın ve annenin hissettiği, onların her an öldürüleceği korkusu’ olarak nitelendirdi.
Suriye İslam Konseyi, Tadamon Mahallesi katliamıyla ilgili şu  açıklamayı yayınladı:
“Rejim güçlerinin Tadamon Mahallesi’nde işlediği korkunç suçun kurbanlarının ailelerine taziyelerimizi sunuyoruz, Allah onlara sabır verdin. Katillerden ve rejime destek verenlerden intikam almalarını nasip etsin. Suriye rejiminin suçları, ‘Sezar Yasası’nın dahli süreci ve ‘mezar kazıcının tanıklığı’ ile başlamadı. Tutuklularla parmaklıklar ardında yaşananlarla devam ettiği gibi Tadamon Mahallesi’nin katliamıyla da bitmeyecek.”
Açıklamada ayrıca mültecilerin geri dönüşüne ilişkin tartışmalara da dikkat çekildi:
“Nasıl ki ortak bir anayasa komitesinden veya uzlaşıdan söz etmek bu suçluların iktidarda olmasıyla mümkün değilse, herhangi bir Suriyelinin rejime iadesinin de onların ölümü anlamına geldiğini hatırlatıyoruz.”
 ‘Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’ da yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Dünya, İngiliz gazetesinin (The Guardian) cani Esed rejimine ait unsurlara dair sızdırdığı katliamlarından birini üzüntüyle izledi. Unsurlar, onlarca sivili infaz ediyor, çukurlara atıyor ve cesetlerini vahşice yakıyor. Bu durum, Esed rejimi ve müttefiklerinin Suriye halkına karşı gerçekleştirdiği binlerce kanlı katliamdan sadece biridir. Suriyeliler tarafından bilinenler tüm dünyada görünür hale geldi. Bu durum, geride acımasız rejimin sayısız katliamdaki sorumluluğu konusunda herhangi bir şüphe bırakmadı. Şam’ın Tadamon Mahallesi’nde gazete tarafından takip edilen bu vahşet, bütünleşmiş ve failleri belli olan bir savaş suçudur. Bu ve benzeri belgelenmiş suçlar, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde adil bir hesap verebilirlik gerektiriyor. Bıçakla katliam yapma, kurşuna dizme, top, varil ve uçakla bombalama, kimyasal silahlarla boğma dahil her türlü suçu işleyen bu sistem varken Suriye’de ve bölgede barış olmaz. Tüm bunlar, uluslararası hesap verebilirlik dosyasının açılmasını, suçluların adil biçimde yargılanmasını, adaletin zaferini ve Suriyelilerin trajedisinin sona ermesini gerektirmektedir.”
İngiliz The Guardian gazetesi 27 Nisan Çarşamba günü Suriye rejim güçlerine bağlı Askeri İstihbarat Teşkilatı Bölge Şubesi olarak bilinen 227. şube unsurlarının, başkent Şam’ın güneyindeki Tadamon Mahallesi’nde sivillere yönelik toplu infazlarını gösteren bir video yayınladı. Videolar, Suriye rejim güçlerinin, cesetleri üst üste yığarak yaktığını da gösterdi. Yeni ortaya çıkan görüntüler, Nisan 2013’te Şam’ın güneyindeki Tadamon Mahallesi’nde işlenen, sivillerin tutuklandığı, gözlerinin ve ellerinin kelepçelendiği, vurulmak üzere olduklarının farkında olmadan infaz çukuruna doğru yürüdükleri katliama ışık tutuyor. 



Ateşkes öncesinde bir yangın seli yaşandı

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın suikasta kurban gittiği Beyrut'un güney banliyösünde yıkım (AFP)
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın suikasta kurban gittiği Beyrut'un güney banliyösünde yıkım (AFP)
TT

Ateşkes öncesinde bir yangın seli yaşandı

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın suikasta kurban gittiği Beyrut'un güney banliyösünde yıkım (AFP)
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın suikasta kurban gittiği Beyrut'un güney banliyösünde yıkım (AFP)

İsrail, bugün Beyrut ve Tel Aviv saatiyle (TSİ 02:00) 04:00'te yürürlüğe giren Hizbullah ile arasındaki ateşkes anlaşmasının ilanını bir “ateş seli” ile karşıladı ve başta başkent Beyrut olmak üzere Lübnan'ın birçok bölgesine ve Suriye içlerine yönelik en ağır saldırılarını yaptı. Hizbullah ise İsrail'in kuzey ve orta kesimlerine doğru düzinelerce roketle karşılık verdi.

ABD Başkanı Joe Biden dün İsrail ve Lübnan'ın anlaşma şartlarını kabul ettiğini ve ülkesinin “Fransa ile iş birliği içinde Lübnan'da ateşkesin uygulanmasını sağlamak için destek vereceğini” açıkladı. Şarku'l Avsat Lübnan, İsrail ve UNIFIL'in yanı sıra Fransa'nın da dahil olduğu ABD liderliğindeki beş üyeli komitenin, Hizbullah'ın güney bölgelerinden tahliyesinin “ilki batı sektöründen başlamak üzere her biri 20 günden oluşan 3 aşamada” uygulanmasını denetleyeceğini ve anlaşmanın seçilmiş Başkan Donald Trump'ın onayını aldığını öğrendi. Biden anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Beyrut ve Tel Aviv saatiyle sabah 4:00'ü belirledi.
Lübnan Başbakanı Necib Mikati, Biden'dan bir telefon aldı, mevcut durum ve ateşkes kararı hakkında istişarede bulundu.

Ateşkes anlaşmasının dün akşam kabinesine sunulmasından saatler önce İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu “herhangi bir ihlale güçlü bir şekilde karşılık vereceğini” duyurdu. Netanyahu televizyonda yayınlanan konuşmasında, “Anlaşmayı uygulayacağız ve herhangi bir ihlale güçlü bir şekilde karşılık vereceğiz. Zafere kadar birlikte çalışmaya devam edeceğiz” diyerek sözlerine şöyle sürdürdü: “Ateşkes arayışının üç nedeni var: İran'a odaklanmak, tükenen silah stoklarını yenilemek, orduya bir mola vermek ve son olarak Hamas'ı izole etmek.” Lübnanlılar dün, gerilimin başladığı 23 Eylül'den bu yana en şiddetli günü terör ve korku içinde yaşadı.

İsrail'in ateş topu Suriye'ye de sıçradı ve Hizbullah'ın yoğun olarak faaliyet gösterdiğine inanılan Humus vilayetinin el Kuseyr bölgesindeki köprü ve yolların bombalandığı bildirildi.