Darbeci Husilere Yemen’de yağma suçlaması

Husiler, yağma yoluyla ele geçirdikleri arazilerde bir dizi proje yapmakla itham ediliyor.

Husilerin Sana'daki toplantısına kattılan bir çocuk elinde silahla görüntülendi. (Reuters)
Husilerin Sana'daki toplantısına kattılan bir çocuk elinde silahla görüntülendi. (Reuters)
TT

Darbeci Husilere Yemen’de yağma suçlaması

Husilerin Sana'daki toplantısına kattılan bir çocuk elinde silahla görüntülendi. (Reuters)
Husilerin Sana'daki toplantısına kattılan bir çocuk elinde silahla görüntülendi. (Reuters)

Husi milislerinin yöneticileri, Yemen devletine ve vatandaşlarına ait olan arazi ve gayrimenkulleri organize bir şekilde ele geçirmeye devam ediyor. Konuya dair bilgi sahibi olan Sana'daki kaynaklar, grubun yakın zamanda kentte en büyük ikinci camiye ait yağmalanmış bir arazi üzerine giyim pazarı açtığını ortaya aktardı. Benzer bir olayda da darbe grubuna mensup bir lider, Ibb kentinde grubun ele geçirdiği bir benzin istasyonunun çatısına devasa bir ev inşa etti. Eylemcilere göre bu, kentin daha önce tanık olmadığı bir olay.
Sana'daki aktivistler, milislerin soygun yoluyla ele geçirilmiş arazilerde giyim mağazaları açtığı anı gözler önüne seren görüntüleri sosyal medya platformlarında paylaştılar. Milisler söz konusu giyim mağazalarını daha önce başkentin doğusundaki Savan semtinde bulunan Firdevs Camii'ne ait bir araziye inşa etmişlerdi.
Mahalle sakinleri, grubun ibadethanelerin kutsallığına kayıtsız kalmasına ve cami avlusunun daha fazla para kazanmak için bir yatırım projesine dönüştürülmesine tepki gösterdiler.
Grubun alaycı bir slogan belirlediklerini de dile getiren eylemcilerin aktardığına göre darbeci milisler söz konusu eylemlerini ‘Kur'an yürüyüşü’ olarak adlandırıyorlar. Aktivistler yaptıkları açıklamada şunları aktardılar:
“Bugünkü eylemlerinin çoğu, bunun bir darbe, saldırı, baskın, soygun ve başkalarının mallarını yağmalayarak bunları mezhepçi gündemlere ve projelere hizmet için kullandıkları konusunda şüpheye yer bırakmayıyor.”
Firdevs Camii Vaizi Muhammed eş-Şirani, daha önce Husi denetçilerinin silah zoruyla caminin arazisi, ana cephesi ve Sana'daki birçok ek binası üzerinde kontrollerini genişlettiklerini ifade ederek bir kınama mesajı yayınlamıştı. Şirani, Facebook hesabında yaptığı bir dizi paylaşımda çeşitli kuruluşlara, medyaya, insan hakları aktivistlerine, ülkenin ileri gelenlerine ve cami cemaatine, “grubun ibadethanelere yönelik uygulamalarını ele alma ve konuyu kamuoyu sorunu haline getirme çağrısında bulundu.
İran yanlısı grup, ilk saldırılarını yaklaşık 14 bin kişi kapasiteli Firdevs Camii'ne yöneltti. Milisler kadınların ibadet ettiği bölümü, Kur’an-ı Kerim ezberleme merkezini ve Firdevs Yardım Vakfı karargahını kapattı. Darbeci grup daha sonra cami imamına ve ibadet eden kalabalığa saldırdı. Milisler mevcut imamı görevden alarak müritleri arasından yeni bir imam atadı.
Yerel kaynaklar milislerin geçen yılın aralık ayı sonlarında camiyi bastığını, avlusunu ve ek binalarını ele geçirdiğini ve orada bir ticaret kompleksinin inşasına başladığını açıkladı.
Ancak bu, Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde bulunan dini ve eğitim tesislerine ilk saldırısı değil. Milisler daha önce de Sana'daki Bab es-Selam'da bulunan Model Halk Okulu'nun avlusunu dükkana çevirmişti.
Yerel kaynakların Şarku'l Avsat'a aktardığına göre başta, tanınmayan darbe hükümetinde Eğitim Bakanı olarak atanan Yahya Bedreddin el-Husi'nin kardeşi ve yine meşru kabul edeilmeyen Sana Belediye Başkanı Hamud İbad olmak üzere Husi liderleri, okulun bahçesinin bir kısmına el koymak ve dükkanlar kurmak için talimat verdi.
Mezarlıklar da söz konusu saldırılardan etkilendi. Zimar Valiliği'nden (Sana'nın 100 km güneyinde) bir kaynak, gruptaki bir liderliğin, Sana'dan verilen talimatlara göre bu yılın başında 28 bin metrekareden fazla bir araziyi aldığını belirtti. Söz konusu arazi Zimar şehrinde bir mezarlık için tahsis edilmişti. Kaynak, mezarlıklarla ilgili herhangi bir gelişmeyi yasaklayan mahkeme kararlarına rağmen arazinin çalınmasının ardından grubun, yatırım projesini bu arazi üzerine inşa etmeye başladığını belirtti. Kaynak ayrıca arazinin yıllarca mezarlık inşası için vakfedildiğini aktardı.  Ancak milisler tüm bu duruma rağmen silah zoruyla geniş bir arazi üzerinde toplam 850 milyon Yemen riyal (dolar yaklaşık 600 riyal) maliyetle yatırım projelerini inşa etmeye başladılar.



(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
TT

Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)

Suriye İçişleri Bakanlığına bağlı Genel Güvenlik Teşkilatı mensubu bir kişinin, Palmira’da (Tedmur) ABD-Suriye ortak devriyesini hedef alan saldırının faili olduğu açıklandı. Yetkililer, saldırının ardından aynı teşkilattan 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve soruşturma sürecinin başlatıldığını bildirdi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir güvenlik kaynağı, Tedmur saldırısını gerçekleştiren kişinin yaklaşık 10 aydır Genel Güvenlik Teşkilatında görev yaptığını, farklı şehirlerde çalıştıktan sonra Tedmur’a atandığını söyledi. Kaynak, olayın hemen ardından 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve haklarında soruşturma başlatıldığını ifade etti.

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Babba da saldırganın Genel Güvenlik güçlerine mensup olduğunu ve daha önce yapılan bir güvenlik değerlendirmesi doğrultusunda görevden uzaklaştırılmasının planlandığını belirtti. Babba, resmi televizyona yaptığı açıklamada, saldırganın “tekfirci veya aşırı fikirler taşıyabileceğine” dair bir değerlendirme yapıldığını ve bu doğrultuda hakkında karar alınmasının gündemde olduğunu söyledi.

Sözcü, Badiye bölgesindeki iç güvenlik komutanlığının 5 binden fazla personelden oluştuğunu ve personelin haftalık değerlendirme mekanizmasına tabi tutulduğunu, gerekli görüldüğünde idari ve güvenlik tedbirleri alındığını kaydetti.

Önceki yönetimin devrilmesinin ardından iç güvenlik ve polis teşkilatlarında yaşanan çöküş nedeniyle yeni yönetimin güvenlik açığını kapatmak amacıyla geniş çaplı gönüllü alımına gittiği hatırlatıldı.

ABD Başkanı Donald Trump, cumartesi günü yaptığı açıklamada saldırıya karşılık verileceğini belirterek, olayın Suriye makamlarının tam kontrolünde olmayan ve “son derece tehlikeli” olarak nitelendirdiği bir bölgede meydana geldiğini söyledi.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), saldırıyı gerçekleştiren kişinin öldürüldüğünü, üç ABD askerinin ise yaralandığını açıkladı. CENTCOM, askeri heyetin Tedmur’da DEAŞ’a karşı yürütülen operasyonlara destek kapsamında bulunduğunu bildirdi.

Suriye yönetimi, Tedmur’da meydana gelen saldırının bir terör saldırısı olduğunu belirterek, ABD hükümeti ve halkına başsağlığı mesajı gönderdi. Açıklamada, geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın geçen ay Washington’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye’nin DEAŞ’la mücadele kapsamında uluslararası koalisyona resmen dahil olduğu kaydedildi.

Suriye çölünde 2015–2016 yıllarında etkisini artıran DEAŞ, bu dönemde Tedmur’u kontrol altına alarak tarihi mirasa büyük zarar verdi ve siviller ile askerleri hedef alan infazlar yaptı. Örgüt, Rusya destekli Suriye güçleri ile ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun operasyonları sonucunda bölgeden çıkarılırken, 2019’dan itibaren geniş alanlardaki varlığını kaybetti. Ancak çöl bölgelerinde faaliyet gösteren hücreleri hâlen saldırılar düzenliyor.

ABD güçleri Suriye’de ağırlıklı olarak ülkenin kuzeydoğusunda Kürtlerin kontrolündeki bölgelerde ve Ürdün sınırı yakınındaki Tanf Üssü’nde konuşlu bulunuyor. Washington, askeri varlığının temel amacının DEAŞ’la mücadele ve yerel müttefiklere destek olduğunu vurguluyor.