Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Şarku’l Avsat’a konuştu: “Suudi Arabistan’la ilişkilerimizi en üst düzeye çıkarmakta kararlıyız”

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif Suudi Arabistan ziyareti sırasında (AP)
Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif Suudi Arabistan ziyareti sırasında (AP)
TT

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Şarku’l Avsat’a konuştu: “Suudi Arabistan’la ilişkilerimizi en üst düzeye çıkarmakta kararlıyız”

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif Suudi Arabistan ziyareti sırasında (AP)
Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif Suudi Arabistan ziyareti sırasında (AP)

Pakistan'ın yeni Başbakanı Şahbaz Şerif ilk yurt dışı gezisini Suudi Arabistan’a gerçekleştirdi. Şarku’l Avsat’adeğerlendirmelerde bulunan Şerif, hükümetinin Suudi Arabistan ile olan ilişkileri en üst düzeye çıkarmak hususunda kararlı olduğunu vurguladı.  
Selefi İmran Han'ın parlamentoda yapılan güven oylamasıyla görevini kaybetmesinin ardından bu ayın başlarında yemin eden Pakistan Müslüman Ligi lideri Şahbaz Şerif, daha önce üç kez Pakistan başbakanlığı görevinde bulunan Navaz Şerif’in küçük kardeşi.  
Şerif. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Suudi Arabistan’la olan ilişkilerimizi, derin kapsamlı ve iki taraf için de faydalı olacak stratejik ortaklığa dönüştürmeyi istiyoruz. Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 çerçevesinde henüz kullanılmayan fırsatlarınaodaklanacağız, Pakistan’ın kalkınma önceliklerini de dikkate alarak ticari ve yatırım iş birliklerini değerlendireceğiz.”
Şahbaz Şerif’in ağabeyi Navaz Şerif’e karşı askeri darbe yapılmış ve hapsedilmeleri kararlaştırılmıştı. Bu süreçte Suudi Arabistan’a gelen Şerif kardeşler, 2007’ye kadar sekiz yıl Cidde’de ikamet ettiler. Pakistan Anayasa Mahkemesi’nin ülkeye dönüşlerine izin veren bir karar almasının ardından Navaz ve Şahbaz Şerif ülkelerine 25 Kasım 2007’de dönebildiler. Keşmirli varlıklı bir siyasetçi aileye mensup olan 1953 doğumlu Pakistan’ın yeni Başbakanı Navaz Şerif daha önce PencapBaşbakanı görevinde bulunmuştu.  
Şarku’l Avsat’a değerlendirmelerde bulunan Şerif, uluslararası toplumun terörle mücadelesinde Afganistan’a destek olması gerektiğini belirterek “Bölgemizde barış ve istikrarın başlıca güvencesi Afganistan’ın istikrarı ve refahıdır” dedi. Şerif ayrıca Suudi Arabistan-İran diyaloğunun bölge güvenliği için son derece önem arz ettiğini vurguladı. Şahbaz Şerif, Şarku’l Avsat’a Ukrayna’daki kriziden Afganistan’a, Ukrayna ve Yemen’e kadar birçok başlıkta değerlendirmelerde bulundu:

-Bu ziyaretinizin hedefleri ve muhtemel sonuçları nelerdir, iki ülke ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?  
Pakistan-Suudi Arabistan ilişkileri tarihi ve stratejiktir. Biz bunu sıradan bir ikili ilişki olarak görmüyor ya da karşılıklı çıkar perspektifinden değerlendirmiyoruz. Liderler ve halklar düzeyinde güçlü bir temas ve tam dayanışma çerçevesinde değerlendiriyoruz. Bölgesel ve uluslararası düzeyde önem azreden konularda yakın bir işbirliğimiz söz konusu. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’a davetinden dolayı müteşekkirim. Bu benim ilk yurt dışı ziyaretim. Bu da benim zaman içinde sınanmış bu kardeşlik ilişkisini daha da güçlendirmeye olan derin bağlılığımı gösteriyor. Suudi liderliğiyle, özellikle ekonomik, ticari ve yatırım ilişkilerini güçlendirmeye ve Krallık'taki Pakistanlı işgücü için daha büyük fırsatlar yaratmaya odaklanan bir görüşme yapmayı umuyorum. Pakistan ve Suudi Arabistan ortak inanç, ortak tarih ve karşılıklı desteğe dayanan uzun süreli bir ilişkiye sahiptir. Bu tarihi ilişkimiz son derece stratejiktir. İki ülke son yetmiş yıl boyunca varlıkta ve yoklukta birbirinin yanında olmuştur. Hükümetimiz, bu ilişkileri üst düzeye çıkarmak hususunda kararlıdır.’ 

-Sizce iki ülke arasındaki başlıca iş birliği alanları nelerdir? 
Pakistan ve Suudi Arabistan'ın köklü ve istikrarlı kardeşlik bağları var. İlişkilerimiz, karşılıklı güven ve desteğin sağlam temeli üzerine kuruludur. İlişkilerimiz belirli bir alanla sınırlı değildir, güvenlik ve savunma, ticaret ve ekonomik iş birliği de dahil olmak üzere ikili iş birliğin tüm yönlerini içerir. Suudi Arabistan’la olan ilişkilerimizi, derin kapsamlı ve iki taraf için de faydalı olacak stratejik ortaklığa dönüştürmeyi istiyoruz. Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 çerçevesinde henüz kullanılmayan fırsatlara odaklanacağız, Pakistan’ın kalkınma önceliklerini de dikkate alarak ticari ve yatırım iş birliklerinideğerlendireceğiz. 

-Husiler uzlaşıya yanaşmıyor ve Suudi Arabistan’a saldırıyor, Suudilerin Yemen krizini çözme girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Krallığı hedef alan Husi terör saldırılarını şiddetle kınıyor ve bölgedeki barış ve güvenliği tehdit eden bu saldırıların durdurulması çağrısında bulunuyoruz. Egemenliklerine ve toprak bütünlüklerine yönelik herhangi bir tehdide karşı Suudi Arabistan Krallığı'nın kardeş halkına tam desteğimizi yineliyoruz ve dayanışma içinde olacağımızı söylüyoruz. Pakistan, Körfez İşbirliği Konseyi'nin ve Suudi Arabistan Krallığı'nın Yemen'deki çatışmanın barışçıl çözümüne yönelik çabalarını tamamıyla desteklemektedir. Yemen’de Başkanlık Konseyi kurulmasını da memnuniyetle karşıladık. Riyad’ın Yemenliler arasındaki müzakerelere ev sahipliği yapması da son derece anlamlıydı. Bu görüşmelerin başarılı olduğuna inanıyoruz ve BM’nin de girişimiyle Yemen’de ateşkes ilan edilmesini önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz. Başkanlık Konseyi’nin kurulmasının kapsamlı bir siyasi uzlaşı sağlanmasına yönelik önemli ve doğru bir adım olduğunu düşünüyoruz.

-Suudi Arabistan-İran görüşmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? İran sahada neler yapmalıdır?  
Pakistan hem Suudi Arabistan hem de İran ile iyi kardeşlik ilişkilerine sahiptir. İran bizim önemli bir komşumuz, Suudi Arabistan da en yakın dostumuz. Bu nedenle Pakistan, SuudiArabistan-İran görüşmelerini memnuniyetle karşılıyor. Çünkü Pakistan çatışmadan kaçınmanın önemine inanıyor ve her zaman gerilimleri yatıştırmanın ve farklılıkları siyasi ve diplomatik yollarla çözmenin önemini vurguluyor.  

-Afganistan'da Taliban Hareketi’nin iktidara geri dönmesinden sonra güvenlik tehditleri arttı. Afganistan’ı sizce ne bekliyor?  
Terör belasıyla mücadele sadece Afganistan ve Pakistan için değil, tüm uluslararası toplum açısından da ortak bir hedeftir. Bu bağlamda Afganistan hükümeti ve kurumlarıyla terörle mücadele konularında yakın temas halindeyiz. Uluslararası toplum terörle mücadelesinde Afganistan’a destek olmalıdır. Uzun vadede bölgemizde barış ve istikrarın tesis edilebilmesinin başlıca güvencesi Afganistan’ın istikrarı ve refahıdır.  

-Son dönemlerde Pakistan'ın Avrupa ve ABD ile ilişkileri iyi değil. Siz bu ilişkileri geliştirmek hususunda ne düşünüyorsunuz? 
Öncelikle bu izlenimin yanlış olduğunu belirtmeliyim. Pakistan geleneksel olarakAvrupa ile güçlü ekonomik ve ticari ilişkileri olan bir ülkedir. Avrupa’nın burada önemli yatırımları bulunuyor. Önümüzdeki yıllarda bu ilişkileri daha da güçlendirmek noktasında kararlıyız. Pakistan’ın Avrupa ülkeleriyle olan ikili ilişkileri de son derece iyidir. Onlarla Afganistan dahil olmak üzere bölgesel konularda yakın bir iş birliğimiz söz konusu. Avrupa aynı zamanda Pakistan'ın en büyük ticari ve yatırım ortaklarındandır. Avrupa’da ikamet eden üç milyon Pakistanlı bu ilişkilerde köprü rolü üstlenmiş durumda. Avrupa ile insan hakları ve hukukun üstünlüğü hedeflerine ulaşmak için etkileşim halindeyiz. Karşılıklı çıkarlar doğrultusunda bölgesel güvenlik, ticaret ve yatırım ile iklim değişikliği alanlarındaki iş birliğimizi daha da geliştirmeyi hedefliyoruz. Avrupalı ortaklarımızdan yönelik bir şikayetimiz söz konusu değil. ABD ile olan ilişkilerimize gelecek olursak; İslamabad ile Washington arasında uzun vadeli bir ikili ilişki bulunuyor ve bu ilişki geniş kapsamlı olup ortak çıkarları gözetiyor. Güçlü iş birliğimiz geçmişte olduğu gibi devam edecektir. ABD ile iş birliğimizinbölgede güvenlik ve istikrarın sağlanmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz. Ekonomik gelişime de özellikle odaklanıyoruz. ABD’nin önemli yatırımları bulunuyor. 

-Eski Başbakan İmran Han siyaset sahnesinden uzaklaştırılmasının arkasında ABD’nin olduğunu iddia etti. Bu konuda yorumunuz nedir? 
Bu konuda bir değerlendirmem yok. Zira konunun bağlam dışı olduğunu düşünüyorum.  

-Rusya-Ukrayna krizinde Pakistan'ın tutumu nedir? Bu krizin Pakistan'a yansımaları nelerdir?
Pakistan, başından bu yana askeri çatışma yaşanması konusunda çok endişeliydi. Nihayetinde diplomasi başarısız oldu. Savaşın bir an önce son bulması ve tarafların diplomatik çözümlere odaklanması gerekir. Ukrayna ve Rusya arasındaki müzakerelerin başarılı olmasını içtenlikle temenni ediyoruz. Pakistan’ın hem Rusya hem de Ukrayna ile iyi ilişkileri var. Bununla birlikte Birleşmiş Milletlerin esas ilkeleri doğrultusunda hareket etmeye özen gösteriyoruz. Halkların geleceği silah zoruyla belirlenemez. Halklar kendi kaderlerini özgür bir şekilde tayin edebilmelidir. Ülkelerin egemenlikleri ve toprak bütünlükleri ihlal edilemez. Anlaşmazlıklar barışçıl yöntemlerle çözülmelidir. Pakistan gibi tarafsız ülkeler, her iki tarafla temas kurabilmektedir. Bu bağlamdasavaşın son bulmasına yönelik çaba sarf eden ülkeler arasında yer alıyoruz. İnsani koridorların oluşturulması ve Ukrayna’ya sağlanan insani yardımların aksamaması ve krizin bir an önce diplomasi aracılığıyla çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Pakistan bu konulardaki tüm çabalara destek vermeyi bir görev addediyor. Çatışma hiç kimsenin çıkarına değildir. Pakistan gibi gelişmekte olan ülkeler bu tür çatışmalardan son derece olumsuz etkileniyor. Küresel piyasalarda enerji ve gıda fiyatlarının yükselmesiyle bu olumsuz tablo daha fazla açığa çıkmıştır.



ABD Enerji Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz tarihi nitelikte

ABD Enerji Bakanı Chris Wright, Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında (Reuters)
ABD Enerji Bakanı Chris Wright, Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında (Reuters)
TT

ABD Enerji Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz tarihi nitelikte

ABD Enerji Bakanı Chris Wright, Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında (Reuters)
ABD Enerji Bakanı Chris Wright, Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında (Reuters)

Şarku'l Avsat'a özel açıklamalarda bulunan ABD Enerji Bakanı Chris Wright, ABD ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkinin 90 yıl önce başlayan tarihi bir ilişki olduğunu belirterek, bölgedeki liderlere verdiği mesajın ‘enerji bolluğu ve ekonomik büyümenin el ele gitmesi’ olduğunu söyledi.

Wright, Katar'ı da kapsayan dört günlük turun bir parçası olarak Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) Suudi Arabistan’a geldi. Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman ile yaptığı görüşmelerde, iki ülke arasında enerji sektörünün çeşitli alanlarında ikili iş birliğinin geliştirilmesine yönelik beklentiler ele alındı. Wright ayrıca, Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (KAUST), Saudi Aramco'nun Zahran'daki merkezi, Kral Fahd Petrol ve Mineraller Üniversitesi ve Kral Abdullah Petrol Çalışmaları ve Araştırma Merkezi'ni (KAPSARC) de ziyaret etti.

Ziyaret sırasında Wright, iki ülkenin madencilik, sivil nükleer teknoloji ve enerji üretimi alanlarında enerji kaynaklarını ve enerji altyapısını geliştirmek için iş birliği yapacağı çeşitli alanları kapsayan ve henüz imzalanmamış bir anlaşmayı duyurdu.

Wright Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, “ABD ve Suudi Arabistan, küresel enerji talebinin önemli ölçüde artmasının beklendiği bir dönemde daha uygun fiyatlı enerji sağlamak için ortak bir vizyonu paylaşıyor” dedi.

dfergty
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman ve ABD’li mevkidaşı Chris Wright, Kral Abdullah Petrol Çalışmaları ve Araştırma Merkezi'ni (KAPSARC) ziyaret etti. (Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı)

Wright, “ABD, bir yandan istikrar ve güvenliği korurken diğer yandan da enerji üretimini arttırmak suretiyle maliyetleri düşürmek için bu yönetimin çabalarına katılan dünyanın dört bir yanındaki enerji üreticilerini memnuniyetle karşılamaktadır” ifadesini kullandı.

Wright, ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetiminin, geçen hafta ziyaret ettiği ülkeleri sadece büyük enerji üreticileri olarak değil, aynı zamanda geleceğin enerji sistemlerinin inşasında kilit ortaklar olarak gördüğünü açıkladı.

Wright sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Trump, dünyanın dört bir yanındaki insanların yaşamlarını iyileştirecek olan enerjiyi arttırmaya odaklanan bir gündem yürütüyor. ABD şu anda rekor düzeyde petrol ve doğal gaz üreterek üzerine düşeni yapıyor. Ortadoğu'daki müttefiklerimizi artan talebi karşılamaya, arz kaynaklarını çeşitlendirmeye ve herkes için güvenilir ve uygun fiyatlı enerji sağlamaya yardımcı olmaya devam etmeye teşvik ediyoruz.”