Cezayir Cumhurbaşkanı, istihdamı destekleme ve satın alma gücünü koruma sözü verdi

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (Reuters)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (Reuters)
TT

Cezayir Cumhurbaşkanı, istihdamı destekleme ve satın alma gücünü koruma sözü verdi

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (Reuters)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (Reuters)

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü vesilesiyle yaptığı konuşmada, “satın alma gücünü ve istihdamı koruma” sözü verdi. Ayrıca sosyal refahın özel önem verilen öncelikler arasında yer almaya devam edeceğini vurgulayarak, bunun için mümkün olduğu kadar -özellikle de orta sınıf, düşük gelirli insanlar ve savunmasız gruplar için- çok finansal kaynak ayırmaya çalıştıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı, 33 binden fazla istihdam sağlayacak yatırım projelerinin önündeki engellerin kaldırılmasını temin edecek kararların aldığını ve bunun yanı sıra istihdam öncesinde anlaşmalı çalışanların geniş bir kesiminin entegrasyonunun sağlanacağını dile getirdi. Bu, devletin sosyal doğasının göstergelerinden biri ve vatandaşların insana yaraşır bir yaşam çerçevesinde birtakım beklentilerini kademeli olarak sağlamaya yönelik güçlü iradenin bir tezahürüdür.
Cumhurbaşkanı Tebbun, iki yıldan daha kısa bir sürede elde edilen kazanımların pekiştirilmesi için gerekli etkili yaklaşımların araştırılması kapsamında iş dünyasındaki ana endişelere kulak vermeye devam etme hususundaki kararlılığını vurguladı. Düşük gelirliler lehine gelir vergisini kaldırma, işsizlik ödeneği getirme ve emekli maaşlarını iyileştirme kararlarına atıfta bulunarak, işsizlerin barınmalarını sağlayarak alanları genişletmeye odaklanmaya devam edeceğini belirtti.
Siyasi muhalif Karim Tabbou'nun ailesi, Tabbou’nun önceki akşam polis tarafından başkentin güneyinde bulunan evinden alınarak tutuklanmasının ardından akıbetiyle ilgili endişelerini dile getirdi. Kardeşi Cafer, Facebook hesabından, “Sabah sekiz buçuğa kadar ne serbest bırakıldı ne ailesiyle ne de avukatıyla görüşebildi” diye yazdı. Cezayir İnsan Haklarını Savunma Birliği ise yaptığı açıklamada, Tabbou'nun tutuklanmasının nedeni hakkında yeni bir şey olmadığını teyit etti.
Ayrıca muhalefeti nedeniyle daha önce hapis yatan gazeteci Fodhil Boumala’nın Tabbou'nun karısından aktardığına göre polis, yerel saatle altıda Tabbou'nun başkentin eteklerindeki Douera semtindeki evine geldi ve Tabbou’nu nedenini bildirmeksizin alıp götürdü. Ağabeyi ise tutuklandığı sırada kendisinden polis tarafından gözaltında tutulduğunu bildiren bir mesaj aldığını söyledi. Avukatı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun tutukluya ailesi ve avukatı ile iletişim kurma hakkı verdiğini fakat kendi müvekkili için bunun sağlanmadığını dile getirdi.
Tabbou'nun son faaliyeti, geçen hafta içinde cezaevinde hayatını kaybeden muhalif Hâkim Dabbazi'nin cenazesine katılmasıydı. Tabbou cenaze sırasında yaptığı konuşmada, aktivistlerin tutuklanmasını ve onlara yönelik ‘ağır suçlamaları’ şiddetle kınadı. Facebook hesabı üzerinden yaptığı açıklamada ise, ülkesini seven ve üç çocuk babası sıradan bir vatandaş olan Dabbazi'nin ölümünün tüm sorumluluğun iktidara ait olduğunu yazdı. Gözlemciler, bu ifadelerin yetkililerle olan yeni sorunlarının nedeni olduğunu düşünüyor.
47 yaşındaki Tabbou, Cezayir Ulusal İnsan Hakları Konseyi Başkanı Bouzid Lazhari’nin açtığı bir davada, ‘görevi başındaki bir çalışana hakaret etmekle’ suçlandığından bu yana adli gözetim altında tutuluyor. Avukatlar, Tabbou’nun tekrar tutuklanmasının nedeninin, herhangi bir siyasi faaliyette bulunmamak ve basına açıklama yapmamak gibi adli kontrol tedbirlerinin gereklerini ihlal etmek olduğunu öne sürdü. Muhalif aktivist daha önce de birkaç ayını parmaklıklar ardında geçirdi. Tabbou, İçişleri Bakanlığı'nın faaliyetlerine izin vermediği küçük bir partiye başkanlık ediyor. Tabbou, merhum devrimci Hüseyin Ayet Ahmed tarafından kurulan Sosyalist Güçler Cephesi'nin önde gelen liderlerindendi, fakat yaşadığı anlaşmazlık nedeniyle partiden ayrıldı.



İsrail'in provokasyonları ile Arap teşviki arasında Macron

Macron ve Abbas 2022'de Elysee Sarayı'nda (AP)
Macron ve Abbas 2022'de Elysee Sarayı'nda (AP)
TT

İsrail'in provokasyonları ile Arap teşviki arasında Macron

Macron ve Abbas 2022'de Elysee Sarayı'nda (AP)
Macron ve Abbas 2022'de Elysee Sarayı'nda (AP)

Halil Musa

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, ülkesinin Filistin Devleti'ni tanıma ihtimaline ilişkin açıklamaları karşılıksız kalmadı. Macron, İsrail'de sövgüye varan sert eleştirilere maruz kalırken, Fransız sağı da açıklamalarını reddetti.

Geçtiğimiz hafta Mısır ziyaretinden dönüşte Macron uçakta, 17-20 Haziran tarihleri ​​arasında New York'ta Suudi Arabistan ile birlikte eş başkanlığını yürüteceği ve iki devletli çözümü teşvik etmek amacıyla düzenlenecek uluslararası konferansta, Fransa'nın Filistin devletini tanıma olasılığını dışlamadı. Ancak Macron, Filistinliler ile Arapların kendisinden talep ettiği bu hamlenin, “Filistin'i savunan herkesin İsrail'i tanımasıyla sonuçlanacak kolektif bir hareketin parçası” olmasını istediğini belirtti.

Macron, New York barış konferansının “Filistinlilerin meşru devlet ve barış haklarına kavuşmalarında, aynı zamanda İsraillilerin barış ve güvenlik içinde yaşama hakkına kavuşmalarında ve her iki devletin komşu ülkeler tarafından tanınmasında bir dönüm noktası” olması için çabalıyor.

Geçtiğimiz yıl Fransa Cumhurbaşkanı, Norveç, İspanya, İrlanda ve Slovenya'nın Filistin devletini tanımasının ardından, Filistin devletinin tanınması konusunda “acele edilmemesi” çağrısında bulunmuştu. Daha sonra Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'tan “Fransa'nın Filistin devletini tanıması için Filistin Ulusal Otoritesi’nde hayati reformlar yapmasını” istemişti.

Fransa Cumhurbaşkanı'nın Filistin devletini tanıma ihtimaline ilişkin açıklamalarından günler sonra Abbas, dün pazartesi günü Macron'u aradı. Filistin Kurtuluş Örgütü'ne bir başkan yardımcısı atanmasına olanak tanıyan yasal değişiklikleri onaylayacak olan Filistin Merkez Konseyi toplantısının hazırlıkları hakkında kendisine bilgi verdi.

Bu adım, Avrupa ​​ve Arap ülkelerinin Filistin Devlet Başkanı'na baskı yaparak hayata geçirmesini talep ettiği reformlardan biri. Filistin Devlet Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Abbas, Fransız mevkidaşına Filistin'in kapsamlı reform planı hakkında bilgi verdi.

sdfrg
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

Açıklamaya göre iki başkan “uluslararası meşruiyet temelinde iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin ve önümüzdeki haziran ayında uluslararası bir barış konferansının düzenlenmesinin gerekliliğini” vurguladı. Abbas, Macron'a “Fransa'nın iki devletli çözüm temelinde barışın gerçekleşmesi yönündeki destekleyici duruşu ve Suudi Arabistan ile birlikte uluslararası barış konferansının düzenlenmesine katılımı nedeniyle” teşekkür etti. Filistin devletinin tanınmasının ve BM'ye tam üyelik hakkını elde etmesinin önemine değindi.

İsrail’in eleştirisi

Ne var ki İsrail, Fransız Cumhurbaşkanı’nın Filistin'i tanıma girişimini hedef aldı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, pazar günü X platformundan yaptığı paylaşımda, “Macron, topraklarımızın kalbinde, tek amacı İsrail Devleti'ni yıkmak olan bir Filistin devleti fikrini yaymaya devam ederek büyük bir hata yapıyor” ifadelerini kullandı.

Netanyahu'nun bu sözleri, oğlu Yair Netanyahu'nun Macron'un sözlerine sert bir dille, “Canın cehenneme” demesinin ardından geldi. Binyamin Netanyahu, oğlunun üslubunu eleştirerek, “kabul edilemez” olduğunu söyledi.

Barış karşıtlığı

Filistin Dışişleri Bakanlığı, Netanyahu ve oğlunun açıklamalarını “Netanyahu'nun barışa karşı düşmanlığının devam ettiğinin, uluslararası meşruiyeti reddetmekte ileri gittiğinin, siyasi süreci hiçe sayarak şiddete ve askeri çözümlere tutunduğunun açık bir itirafı” olarak değerlendirdi.

cdfrgt
Fransa Cumhurbaşkanı, Mısır'ın Ariş şehrinde ülkesinin Gazze'ye gönderdiği yardımları denetlerken (AFP)

Bakanlık, Netanyahu'nun tutumlarının “Fransa ve Avrupa Birliği'ni Filistin devletini tanıma yönündeki adımları hızlandırmaya sevk etmesi gerektiğini, bunun, iki devletli çözümün korunmasına ve bölgede barış, istikrar ve refahın sağlanmasına katkı sağlayacağını” kaydetti.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre  Filistin Dışişleri Bakanı Farsin Şahin, yaptığı açıklamada, Macron'un açıklamaları ışığında Fransa'nın “önümüzdeki haziran ayında düzenlenecek barış konferansı öncesinde, sırasında veya sonrasında Filistin devletini tanıyabileceğini” söyledi.

Avrupa ülkelerine kapıyı aralamak

Şahin, Macron'un “Ana konusu Filistin devletinin tanınması olan bir barış konferansına başkanlık ettiğini, dolayısıyla bu adımı atmasının uygun olduğunu” söyledi. Uzun zamandır beklenen bu adımı atmasını umduğunu dile getirdi. Fransa Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarının “doğru yönde atılmış bir adım” olduğunu belirtti. İki devletli çözümü destekleyen ancak henüz Filistin Devleti'ni tanımayan ülkeleri de bunu yapmaya çağırdı.

Filistinli bakan, Fransa'nın tanıması durumunda “Almanya ve İngiltere gibi diğer Avrupa ülkelerinin de aynı adımı atmasının kapısının aralanacağını” söyledi. Tanımanın “Filistin adında bir devlet vardır, onu tanıyoruz, sınırları budur ve bunlar da vatandaşlarıdır şeklinde açık ve net bir mesaj” teşkil ettiğini sözlerine ekledi. Bunun “devletin sahada somutlaşmasına katkı sağlayacağını” kaydetti.

Tel Aviv'in pozisyonlarına yanıt

Birzeit Üniversitesi siyaset bilimi Profesörü Ali el-Cerbavi ise Fransa'nın Filistin devletini tanıma olasılığının, Tel Aviv'in iki devletli çözümü reddeden pozisyonlarına ve İsrail ile uyumlu ve ne istediğinden hâlâ emin olmayan Donald Trump yönetimine kısmi bir yanıt olduğunu düşünüyor. Cerbavi'ye göre, eğer bu tanıma gerçekleşirse, bu “Avrupa ülkelerinden gelecek ek tanımaların habercisi” olabilir. Ancak, “Arap-İsrail çatışması dosyasının Washington'un kontrolünde olduğu ve diğer herhangi bir ülkeden daha fazla etki sahibi olduğu” göz önüne alındığında, bunun sahadaki etkisinin boyutundan şüphe duyuyor. Cerbavi'ye göre, “Batı'nın vizyonuna göre gerçekçi bir bakış açısıyla iki devletli çözüm, şu anda Gazze Şeridi'nde, silahsızlandırılmış bir Filistin devletinin kurulması, gelecekte de Batı Şeria’dan geride kalan kısmın buna eklenmesi anlamına geliyor.”

Washington’a karşı muhalif bir ses

Yazar ve siyasi analist Muhammed Kavas, Paris'in Filistin devletini tanıma olasılığına kuşkuyla yaklaştı. Fransa Cumhurbaşkanı'nın konuya ilişkin açıklamalarını, “Washington'a karşı muhalif bir ses olma ve ondan farklılaşma arayışı” olarak nitelendirdi. Kavas, bu açıklamaları “Arap ülkelerini hesaba katan ve Suudi Arabistan'ın tutumuyla yakınlaşmaya çalışan medyatik bir gürültü” olarak da niteledi. Bu açıklamaların, “Suudi Arabistan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile ilişkilerinde konumunu güçlendirdiğini” açıkladı.

Ancak siyasi analist Nizar Celidi, Fransa'nın Filistin devletini muhtemelen “Macron'a Fransız sokağı ve sivil toplumunun uyguladığı baskılar ışığında” tanıyabileceğini öngördü. Macron'un ikinci döneminde “ilk döneminde verdiği tahribatı onarmaya” çalıştığını belirtti. Beklenen Fransız hamlesinin “Fransa ve Avrupa'nın pozisyonunda yeni bir değişimi temsil edeceğini, ABD Başkanı’nın yönetimi üzerinde baskı yaratacak bir atmosfer oluşturacağını” belirtti.