Tunus insan hakları örgütünden seçim sürecinin durdurulması çağrısı

Belediyeler ile İçişleri Bakanlığı arasında anlaşmazlık sinyalleri

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Özel Temsilcisi Gilles Kepel’i kabul etti (AFP)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Özel Temsilcisi Gilles Kepel’i kabul etti (AFP)
TT

Tunus insan hakları örgütünden seçim sürecinin durdurulması çağrısı

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Özel Temsilcisi Gilles Kepel’i kabul etti (AFP)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Özel Temsilcisi Gilles Kepel’i kabul etti (AFP)

Tunus’ta bağımsız insan hakları örgütü I Watch, sivil toplum kuruluşlarını ‘seçim sürecini durdurmak için’ birleşmeye çağırdı. Örgüt, Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından ortaya konulan sürecin ‘ülkeyi geriye götüreceğini’ öne sürdü.
I Watch Başkanı Vecdi el-Belumi, örgüt tarafından düzenlenen bir etkinliğin kapanış töreninde yaptığı konuşmada, belediyelerde hesap verebilirliği ve bilgiye erişimi desteklemeye yönelik projenin ilk aşamasında, Cumhurbaşkanı Said tarafından ortaya konulan seçim sürecinin emsalsiz olması nedeniyle 25 Temmuz'da yapılması planlanan referandumun boykot edilmesi gerektiğini söyledi. Belumi, Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu’nun da üye atama kararnameleri nedeniyle artık bağımsızlığını yitirdiğini belirtti.
I Watch, ‘devlet kaynaklarının sömürülmesi ve kamu parasının Cumhurbaşkanı tarafından duyurulan e-istişare sisteminin hazırlanması için israf edilmesini’ kınadığını ifade etmişti. Daha önce e-istişare sitemine giren kişilerin kişisel verilerinin koruyan güvencelerin olmadığı konusunda uyardığını vurgulayan I Watch, platformu geliştirmeye, soru ve konu başlıklarını belirlemeye ve bunların nasıl seçileceğine gönüllü olan kişilerin şeffaf olmaması konusundaki endişelerini de dile getirdi. Örgüt, Gençlik ve Spor, İletişim Teknolojileri ve Kültür bakanlıklarının vatandaşların ilgisini çekme ve onları e-istişare sistemine katılmaya teşvik etmedeki başarısızlıklarına, planlamadaki ciddi zayıflığa, Tunus devlet kaynaklarının kötüye kullanılmasına ve platformu gölgeleyen kişisel verilerin ihlaline işaret etti.
Öte yandan Tunus Ulusal Belediyeler Birliği, İçişleri Bakanı'nın yazışmaları İçişleri Bakanlığı yerine il merkezine (valilik) yönlendirilmesi kararına itiraz etmek için İdare Mahkemesi'ne başvuruda bulunduğunu açıkladı. Bu gelişme, özellikle Ulusal Belediyeler Birliği Başkanı’nın iktidarı belediyeleri dağıtmak ve dokuz ayı aşkın bir süre önce feshedilen Tunus Parlamentosu senaryosunu tekrarlamak amacıyla belediyeleri marjinalleştirmeye çalışmakla suçlamasının ardından, belediyeler dosyasını yeniden siyasi kaygılarla gündeme getirdi.
Ulusal Belediyeler Birliği Başkanı Adnan Buaside’nin dile getirdiği bu şikayet, İçişleri Bakanlığı'nın İçişleri Bakanı Tevfik Şerafeddin tarafından bizzat yayınlanan bir telgraf ile duyurulan valiliklerin gözetimi dışında İçişleri Bakanlığı ile herhangi bir yazışma yapılmamasını talep etmesi üzerine yapıldı. Buaside, Bakanlığın kararını ‘2018 yılındaki seçimlerde seçilen belediyelerin kapatılmasına yönelik ilk adım’ olarak değerlendirerek, yerel yönetimlerin desteklenmesi ve belediyelerin çalışmalarından elde edilen kazanımların korunması çağrısında bulundu. Bu kararın, yerel yönetimlerin çalışmalarına doğrudan müdahale olarak nitelendiren Buaside, böylece belediye meclislerinin yararsız gibi gösterilmeye, bu amaçla belediyelerin marjinalleştirmeye ve belediyelerin çalışmalarını mümkün olan en aza indirmeye çalışıldığını söyledi. Ulusal Belediyeler Birliği Başkanı, böylece belediyelerin feshedilmesinin ve seçilmiş belediye meclislerinin görevden alınmasının talep edilmesinin amaçlandığını öne sürdü.
Ulusal Belediyeler Birliği Yönetim Kurulu ise ‘bu durum, belediyelerin bağımsızlığını tehdit ettiğinden tehlike arz ettiği’ değerlendirmesinde bulundu. İçişleri Bakanı’nın telgrafında yer alan hükümlerin uygulanmasını tamamen reddettiğini açıklayan Yönetim Kurulu, belediyelerin çalışmalarını düzenleyen yasaların yer aldığı Tunus Anayasası ve Mahalli İdareler Kanunu çerçevesinde yerelleşme yoluna ve tüzel kişilik ve idari bağımsızlığa sahip olan belediyelerin bağımsızlığına bağlı kalacağını vurguladı. Yönetim Kurulu ayrıca İçişleri Bakanlığı'nın belediyelerin çalışmalarına ve diğer bakanlıklarla ilişkisine müdahalesinin yarattığı tehlikenin, belediyeler tarafından diğer bakanlıklar ve kuruluşlarla koordinasyon ve ortaklık içinde yürütülen proje ve programların aksamasına neden olacağı konusunda da uyardı. Ulusal Belediyeler Birliği Yönetim Kurulu, belediyecilikle ilgili gerçek sorunların çözülmesine yardımcı olmanın yanı sıra başta Safakes şehrindeki atık krizi olmak üzere ağırlaşan çevre krizlerine çözüm bulunması ve Tunusluların beklentilerini karşılayan hizmetler sunabilmeleri için belediyelerin mali ve insani kaynakların desteklenmesi ile ilgili İçişleri Bakanlığı'na yaptığı çağrıyı bir kez daha yineledi.
Cumhurbaşkanı Said, belediyeleri denetleyen Mahalli İşler Bakanlığı'nı kaldırmış, Necla Budin hükümetinin bakanlıklar listesinden çıkarmış ve belediyeleri İçişleri Bakanlığı'na bağlamıştı. Cumhurbaşkanı Said’in bu adımı, seçilmiş belediye başkanları tarafından eleştirildi. Ayrıca, seçilmiş belediye meclislerinin çalışmalarını kesintiye uğratan sert siyasi anlaşmazlıklar sonucunda feshedilen Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nun son üç yıl içinde 30'dan fazla kısmi belediye seçimi düzenlemesi de dikkat çekici bir nokta olarak görülüyor.



Lübnan hükümetindeki beş Şii bakan: Şii İkili çatısı altında ayrım

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri ve Bakan Fadi Mekki'yi ağırladı. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri ve Bakan Fadi Mekki'yi ağırladı. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)
TT

Lübnan hükümetindeki beş Şii bakan: Şii İkili çatısı altında ayrım

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri ve Bakan Fadi Mekki'yi ağırladı. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri ve Bakan Fadi Mekki'yi ağırladı. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)

Lübnan’da tüm gözler yarınki kabine toplantısına çevrildi. Toplantıda Lübnan ordusunun savunma planı dinlenecek. Bu toplantı, 5 Ağustos'taki toplantıda hükümetin silahların devletin elinde toplanmasını onaylamasının ardından, Şii bakanların olası geri çekilme veya boykot olasılığına dair yaygın siyasi tartışmaların ortasında gerçekleşiyor.

Başbakan Nevvaf Selam'ın hükümetinde beş Şii bakan bulunuyor: ikisi Emel Hareketi, ikisi Hizbullah ve beşincisi Selam ve Meclis Başkanı Nebih Berri tarafından atandı.

Yasin Cabir... Sessiz ayrım

Meclis Başkanı Berri ile yakınlığı ve Ekonomi Bakanlığı’nda uzun yıllara dayanan tecrübesiyle tanınan Maliye Bakanı Yasin Cabir, seyahat nedeniyle 5 Ağustos'taki oturuma katılmadı. Ancak onun yokluğu, utançtan kaçınmak için diğer Şii bakanlardan sessizce ayrıldığı şeklinde yorumlandı.

yu7
Lübnan Maliye Bakanı Yasin Cabir (Reuters)

Cabir daha sonra, “Silahların devletin elinde toplanması tartışmasız bir ilke olmaya devam ediyor” diyerek, ulusal sabitelere bağlılığı, Şii İkili’yle uzlaşma kapısını açık bırakmakla birleştirdi. Böylece, reform talebini mezhebin kısıtlamalarıyla uzlaştırabilen Emel Hareketi'nin ılımlı yüzü olarak kendini gösterdi.

Fadi Mekki... Beşinci bakan

Fadi Mekki'nin adı, ‘beşinci Şii bakan’ krizine uzlaşma çözümü olarak Selam ve Berri arasında yapılan bir anlaşma sonucunda ortaya çıktı. Mekki, davranışsal ekonomi ve kamu yönetimi alanlarında seçkin bir akademik ve mesleki geçmişe sahip. Bağımsız ve tarafsız bir isim olan Mekki, her iki gruba da örgütsel olarak bağlı olmadan Şii İkilisi için güven verici bir denge köprüsü görevi görmesi için konsensüsle aday gösterildi.

gft
Lübnan İdari Kalkınma Bakanı Fadi Mekki (Getty Images)

5 Ağustos oturumu sırasında Mekki, meslektaşlarıyla birlikte aceleyle çekilmedi; nihai bir karar almadan hedefleri tartışmaya dayalı bir uzlaşma önerisi sunmaya çalıştı. Sonunda oturumu terk ettiğinde, çekilmesinin ‘sadece o oturumla sınırlı’ olduğunu ve gelecekteki toplantılara katılmaya devam edeceğini açıkladı. Bu tutumuyla Mekki, Şii İkili’nin elinde bir engel aracı haline gelmeden, topluluğunun hassasiyetlerini dikkate alan sembolik bir itirazda bulundu ve bu da bağımsız bir figür olarak imajını pekiştirdi.

Muhammed Haydar... Hizbullah’ın açık sözlü sesi

Beyrut Amerikan Üniversitesi'nde akademisyen olan Çalışma Bakanı Muhammed Haydar, Hizbullah'ın çizgisine tam bağlılığını gizlemedi. 5 Ağustos'taki oturumda meslektaşlarına şöyle seslendi: “Ben bu insanların oğluyum. Onu koruyan tek garantiyi bıraktığımızı söylersek, bir şehidin annesinin karşısına nasıl çıkabilirim?”

yujı
Lübnan hükümetinde Hizbullah'ın temsilcilerinden biri olan Çalışma Bakan Muhammed Haydar (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)

Haydar, İsrail saldırıları sona ermeden Hizbullah'ın silahlarını tartışmayı reddettiğini en yüksek sesle dile getiren Şii bakanlardan biriydi. Haydar oturumu, “Oturumdan çekildik, hükümetten çekilmedik” diyerek terk etti.

Tamara ez-Zeyn... Emel Hareketi’nin bilimsel yüzü

Ulusal Bilimsel Araştırma Konseyi'nin eski genel sekreteri olan Çevre Bakanı Tamara ez-Zeyn, Emel Hareketi'nin bilimsel yüzünü temsil ediyor. Ez-Zeyn, “Oturumu terk etmek itiraz etmekten daha güçlü bir tutumdur ve tutanaklara kaydedilir” diyerek meslektaşlarına katılmaktan çekinmedi.

ı8
Çevre Bakanı Tamara ez-Zeyn, Lübnan hükümetinde Emel Hareketi'ni temsil ediyor. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)

Ez-Zeyn, daha geniş bir konsensüsle tartışmayı yeniden açmanın gerekliliğini vurguladı, ancak esasen Şii topluluğunun katılımı olmadan alınan herhangi bir kararı reddetme konusunda iki partinin (Emel Hareketi ve Hizbullah) tutumuna katıldığını ifade etti.

Reken Nasreddin... Hizbullah’a bağlı doktor

Hizbullah'a bağlı bir doktor olan Sağlık Bakanı Reken Nasreddin, başlangıçta tartışmaya katıldı, ancak daha sonra meslektaşlarıyla birlikte sessizce çekildi. Nasreddin, sadece ‘açık fikirlilikle katıldıklarını, ancak fikir birliği olmadan devam etme konusunda ısrar edilmesinin şaşırtıcı olduğunu’ söyledi. Bu tutum, Hizbullah'ın tek taraflı kararları önlemek için taktiksel açıklık ve ardından koordineli çekilme stratejisini yansıtıyor.

frgthyuı
Hükümette Hizbullah'ı temsil eden Sağlık Bakanı Reken Nasreddin, ‘silahlar’ konusunun tartışıldığı oturuma katıldı. (Şarku’l Avsat)

 


Rehinelerin aileleri, Hamas'ın kabul ettiği anlaşmayı onaylaması için İsrail'e çağrıda bulundu

TT

Rehinelerin aileleri, Hamas'ın kabul ettiği anlaşmayı onaylaması için İsrail'e çağrıda bulundu

Rehinelerin aileleri, Hamas'ın kabul ettiği anlaşmayı onaylaması için İsrail'e çağrıda bulundu

Gazze Şeridi'nde kalan rehinelerin yakınları, Hamas'ın rehinelerin serbest bırakılması karşılığında kapsamlı bir ateşkes anlaşmasını kabul etmesinin ardından, İsrail hükümetine onları eve getirmek için bir anlaşmaya varmaları yönündeki çağrısını yineledi.

Rehineler ve Kayıp Aileleri Forumu tarafından bugün X platformu üzerinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “700 günün ardından, nihayet hem İsrail hem de Hamas'tan, hayatta olan tüm rehinelerin geri dönmesi ve ölenlerin uygun şekilde defnedilmesi için kapsamlı bir anlaşmaya varmak istediklerini duyuyoruz.”

dfv
Kudüs'teki protestocuları gözaltına alan polis memurları (Reuters)

Açıklamanın devamında, “Başbakan Binyamin Netanyahu, ABD yönetimi ve arabuluculara, derhal müzakere ekipleri kurmalarını ve bir anlaşmaya varılana kadar onları müzakere masasında tutmaları çağrısında bulunuyoruz” denildi.

Gazze Şeridi'nde kalan 48 rehinenin yakınları, onları İsrail'e geri getirmek için ‘zamanın azaldığını’ söyledi.

df
Rehinelerin yakınları Kudüs'te protesto gösterisi düzenledi. (Reuters)

7 Ekim 2023'ten bu yana Hamas ve diğer silahlı gruplar tarafından Gazze Şeridi'nde tutulan rehinelerin yaklaşık 20'sinin halen hayatta olduğu sanılıyor.

İsrailli rehinelerin aileleri, insanları ‘sokaklara çıkmaya, tüm rehinelerin geri dönmesini talep etmeye ve savaşı sona erdirmeye’ çağırdı.


Lübnan medyası: Ordunun silahlanmayı devletle sınırlama planı tamamlanmadı

Hizbullah destekçileri, Beyrut'un güney banliyölerinde hükümetin silahları geri çekme kararına karşı düzenlenen protesto yürüyüşünde (EPA)
Hizbullah destekçileri, Beyrut'un güney banliyölerinde hükümetin silahları geri çekme kararına karşı düzenlenen protesto yürüyüşünde (EPA)
TT

Lübnan medyası: Ordunun silahlanmayı devletle sınırlama planı tamamlanmadı

Hizbullah destekçileri, Beyrut'un güney banliyölerinde hükümetin silahları geri çekme kararına karşı düzenlenen protesto yürüyüşünde (EPA)
Hizbullah destekçileri, Beyrut'un güney banliyölerinde hükümetin silahları geri çekme kararına karşı düzenlenen protesto yürüyüşünde (EPA)

Lübnan medyası, dün diplomatik kaynaklara dayanarak, ordunun silah bulundurma hakkını devletle sınırlandırma planının tamamlanmadığını vurguladı. Planın bugün yapılacak kabine toplantısında sunulacağı, ancak hükümleri ve koşullarının daha derinlemesine incelenmesine olanak sağlamak için görüşülmesinin ileri bir tarihe erteleneceği belirtildi.

Diplomatik kaynaklar MTV televizyonuna, “Lübnan ordusunun planının uygulanması, ülkedeki Şii tarafını güvence altına almak için İsrail'in sınır noktalarından çekilmesine bağlıdır ve planın başarısı, Lübnan güvenlik güçlerinin kapasitesinin güçlendirilmesini gerektirir” açıklamasında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın MTV’den aktardığına göre kaynaklar, Amerikan tutumunun, silahların zorla geri çekilmesini savunanlar, yaptırımların uygulanmaması halinde Lübnanlı yetkililere veya ordu mensuplarına yaptırım uygulanmasını isteyenler ve İsrail'i çekilmeye ikna etmeye odaklananlar arasında bölünmüş durumda olduğunu belirtti.

Televizyon kanalı, Washington'daki kaynaklara dayandırdığı haberinde, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın, silah meselesinin yanı sıra Uluslararası Para Fonu ile yürütülen müzakereler kapsamında Lübnan'ın mali dengesinin yeniden sağlanmasına büyük önem verdiğini ifade etti.