Hartum’da ‘Genelkurmay Katliamı’nın yıldönümünde gösteriler düzenlendi

11 Nisan’da Hartum’daki bir sokakta sivil yönetim talep eden göstericiler (AFP)
11 Nisan’da Hartum’daki bir sokakta sivil yönetim talep eden göstericiler (AFP)
TT

Hartum’da ‘Genelkurmay Katliamı’nın yıldönümünde gösteriler düzenlendi

11 Nisan’da Hartum’daki bir sokakta sivil yönetim talep eden göstericiler (AFP)
11 Nisan’da Hartum’daki bir sokakta sivil yönetim talep eden göstericiler (AFP)

Sudanlılar, Hartum’daki Genelkurmay Başkanlığı karargahının önünde, 2019 yılında yüzlerce ölü ve yaralının yanı sıra birçok gencin kaybolmasına yol açan ‘oturma eyleminin dağıtılması katliamını’ andı. Aradan 3 yıl geçmesine rağmen olaya ilişkin soruşturmalar tamamlanmadı ve failler tespit edilemedi.
Halk Direniş Komiteleri’nin ve muhalif siyasi güçler, “oturma eyleminin dağıtılması esnasında yaşanan katliamın yıldönümünde gösteriler düzenledi. Hartum’daki Cumhuriyet Sarayı’na doğru yürüyüş yapan göstericiler Hartum’daki 60’ıncı Cadde’de ve ülkenin merkezindeki El-Cezire eyaletinin Vad Medeni şehrinde barışçıl gruplar halinde toplandı.
Sudan şehirlerindeki direniş komiteleri, askeri yetkililerle “Müzakere yok, ortaklık yok, pazarlık yok” sloganını bağırarak ve onlara kışlalarına geri dönme ve iktidarı sivillere devretme çağrısında bulundu.
3 Haziran 2019 sabahında, askerler Hartum’daki Genelkurmay Başkanlığı binası yakınlarındaki oturma eylemine müdahale ederek, protestocuları dağıtmak için gerçek mermi ve cop kullanmıştı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) raporunda, Sudan güvenlik güçlerinin Hartum’da göstericilere karşı gerçekleştirdiği ‘oturma eylemi dağıtma’ katliamının planlanmış olduğunu belirtti.
Sudan Merkez Doktorlar Komitesi, güvenlik güçlerinin güç kullanması sonucunda 108 kişinin hayatını kaybettiğini ve 500’den fazla kişinin yaralandığını belgeledi.
Devrik lider Ömer el-Beşir rejimine karşı aylarca süren protestoların ardından 6 Nisan 2019’da Sudan Genelkurmay Başkanlığı önünde oturma eylemi başlamıştı. Yaklaşık iki ay devam eden oturma eylemi ordu komutanları üzerinde büyük bir baskı oluşturdu.
Muhalefet koalisyonu dün yaptığı açıklamada, Başkentte Genelkurmay Başkanlığı önünde diğer şehirlerde askeri garnizonlar önünde halkın barışçıl oturma eylemlerinin dağıtılması sırasında işlenen suçların, adaletin yerine getirilmesini ve faillerinin cezalandırılması gerektiren bir husus olduğunu söyledi.
Muhalefet koalisyonu bir kez daha, tamamen sivil bir liderlik altında, sivil demokratik dönüşümü yeniden tesis etmek için devrim güçlerinin birliği ve değişim çağrısında bulundu. Hartum Güvenlik Komitesi ise, sabotaj ve yaralanmayla sonuçlanan eylemlerinden kaçınmak amacıyla, gösteri çağrısı yapan taraflara barışa bağlı kalma ve barışçıl göstericilerin arasına sabotajcıların girmesine izin vermeme çağrısında bulundu.
Komite, Kuzey Hartum ve Hartum’u birbirine bağlayan El-Mek Nimr Köprüsü dışında tüm köprülerin açık olacağını duyurdu. Güneydeki demiryolundan başlayarak, Genelkurmay Bakanlığı’na ve Nil Caddesi’ne kadar merkezi Hartum bölgesinde toplantılara izin verilmediğini açıkladı.
2019 yılı Ekim ayında, daha sonra istifa eden Başbakan Abdullah Hamduk’un kararıyla katliamın sorumlularını araştırmak üzere bir komisyon kuruldu. Komisyonun ana görevi, oturma eylemini kışkırtan, müdahale eden ve ihlallerin faillerinin belirlenmesinin yanı sıra şehit, yaralı, ve kayıp kişilerin tespiti ve sayımının yapılmasıydı. Komisyon, ordudaki üst düzey askeri liderler ve Hızlı Destek Güçleri de dahil olmak üzere 3 binden fazla kişinin ifadesini dinledi.
Soruşturma komisyonu, soruşturma sonuçlarının yayınlanmasını hızlandırması için Sudan halkından artan bir baskısıyla karşı karşıya kaldı. Şehitlerin aileleri, şüphelilerin korumasının kaldırılması, tanıkların korunması ve faillerin mahkemeye çıkarılması işlemlerinin hızlandırılması çağrısında bulunuyor.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24