Irak Başbakanı Kazımi’den siyasi ortaklar arasında ‘kaybolan güveni’ yeniden tesis etme çağrısı

Kazımi, Bağdat’taki Suudi Arabistan-İran diyaloğunda ‘uzlaşmanın yakınlaştığına’ ikna olduğunu söyledi.

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, bölge ülkeleri arasında uzlaşma sağlanmasının ülkesinin çıkarına olduğunu söyledi (Reuters)
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, bölge ülkeleri arasında uzlaşma sağlanmasının ülkesinin çıkarına olduğunu söyledi (Reuters)
TT

Irak Başbakanı Kazımi’den siyasi ortaklar arasında ‘kaybolan güveni’ yeniden tesis etme çağrısı

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, bölge ülkeleri arasında uzlaşma sağlanmasının ülkesinin çıkarına olduğunu söyledi (Reuters)
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, bölge ülkeleri arasında uzlaşma sağlanmasının ülkesinin çıkarına olduğunu söyledi (Reuters)

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, ülkesindeki siyasi sürecin içinden geçtiği mevcut krizin, siyasi ortaklar arasındaki ‘güven krizi’ olduğunu söyledi. Kazımi ayrıca başkent Bağdat’ta yaklaşık bir senedir süren Suudi Arabistan-İran diyaloğunun ilk aşamasının başarılı olduğunu duyurdu.
Irak’ın resmi gazetesi Sabah dünkü (cumartesi) sayısında Kazımi’nin açıklamalarına yer verdi.
Başkanlığındaki hükümetin istisnai koşullarda kurulduğunu ve çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldığını belirten Kazımi, “Gerçek tıkanıklık, her zaman için geçerli olma zorunluluğu bulunmayan dengeler ve vizyonlar üzerine tesis edilen siyasi sürecin geliştirilememesidir. Ancak bu dengelerin ve vizyonların bazılarını ülkenin koşulları yarattı. Mevcut krizin özünde güven krizi var. Çünkü siyasi güçler, Irak’ın siyasi durumunda ortak bir güven olsaydı fedakarlıklarda bulunarak veya bir şekilde tavizler vererek mevcut siyasi tıkanıklıktan çıkabilirdi. Güveni yeniden tesis etme adımlarına başlamak ve ardından hem bugün hem gelecekte siyasi tıkanıklıklara son vermek için temel anayasal değişiklikleri de dahil olmak üzere genel siyasi duruma ilişkin yeni bir atmosfere ve derin görüşmelere ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
Başkanlığındaki hükümetinin çeşitli alanlarda karşılaştığı zorluklara değinen Kazımi, “Başkanı olmakla onurlandırıldığım mevcut hükümet istisnai bir durumda kuruldu ve önünde temel ve başlıca bir görev vardı; özgür ve tarafsız seçimlere ulaşmak. Mevcut hükümet kusurların biriktiği ekonomik altyapıda ekonomik dönüşümler yapmayı veya büyük ekonomik reformlar önermeyi istemezdi. Hükümet boğucu ekonomik krizin olduğu, petrol fiyatlarının düştüğü ve tüm dünya ülkeleri ile hayatın her alanını benzeri görülmemiş bir şekilde etkileyen koronavirüs salgınının yayıldığı istisnai koşullarda kuruldu” dedi.
Daha önceki bir açıklamasında Irak’ın son dönemde içinden geçtiği acı gerçekliği aştığını söyleyen Kazımi, konuşmasının devamında, “Halkımızın evlatlarının önünde yalancı şahit konumunda olmayacağım. İnsanları aldatmaya ve kamuoyunu yanıltmaya bel bağlayan türden biri değilim. Ülkenin kapsamlı bir reforma ihtiyacı var. Zira ekonomik altyapı genel bir bozulmadan mustarip” ifadelerini kullandı.

Kazımi, Irak’ta devlet kontrolü dışındaki silahlar dosyasıyla ilgili şunları kaydetti:
“Hükümetin bu dosyayla ilgili hiçbir şey yapmadığı suçlaması, güvenirlikten ve insaftan yoksundur. Bu suçlamayı yapanlar öncelikle hükümetin kontrolsüz silahlarla ilgili attığı adımları gözden geçirmeli ve bunun makamların alabileceği geçici ve ani bir karar olmadığı gerçeğini anlamalı. Aksine bu, siyasi, sosyal ve dini boyutları bulunan dikenli ve karmaşık bir dosyadır. Hükümet bu dosyayla çeşitli düzeylerde ve sabırlı bir vizyonla mücadele etmeli. Tek dokunuşta konjonktürü değiştirecek sihirli bir değneğe sahip değilim. Fakat biz normal bir yaşamın temellerini attık ve bu temellere birçok hukuki muhasebelerden sonra ulaşıldı. Bugün haklarında hukukun uygulanmasından sonra idamdan veya müebbetten hüküm giyen subaylar, hükümet mensupları ve memurları var. Basra vilayetindeki ölüm timinin ve Hişam el-Haşimi’nin katillerinin durumunda olduğu gibi kanunları çiğnedikleri için yargılamaları devam eden suçlular var.”

Kazımi, bölgesel ve uluslararası gündemlerle ilgili olarak şu ifadeleri kullandı:
“Bölge ülkeleri arasında uzlaşma sağlanması ve bölgesel istikrarın gerçekleşmesi doğrudan Irak’ın çıkarınadır. Çünkü biz, iki tarafla ve çeşitli bölgesel ve küresel aktörlerle iyi ilişkilere sahip olduğumuz için Irak toprakları üzerinde olumlu diyalog ortamları -ki bunların birçoğu duyurulmadı- oluşturmayı başardık. Suudi Arabistan ve İran İslam Cumhuriyeti’ndeki kardeşlerimiz, bölgedeki mevcut durumun talepleriyle orantılı olarak diyalog konusunda büyük bir sorumluluk içinde davranıyor. Biz, inşallah, bu uzlaşmanın yakın olduğuna inanıyoruz. Tüm bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerde gerçek ve geniş kapsamlı bir atılım var. Bu atılım, bölgenin geleceğinin, bölgeye kesişen değil, buluşan çıkarlar sistemi olarak bakmaya dayanan güçlü kanaat ve niyetlerle destekleniyor. Bu sistem, sorunlarını çözmeden ve krizlerini sıfırlamadan kendisini ekonomik inşaya adayamaz ve küresel kalkınmayı yakalayamaz.”
İran’ın eski Irak Büyükelçisi İrec Mescidi, önceki gün yaptığı açıklamada, Irak’ın himayesinde bir yıldan uzun süren ve 5 oturumdan oluşan Suudi Arabistan-İran diyaloğunun birinci aşamasının başarıyla tamamlanmasından övgüyle söz etti.
Öte yandan Bağdat Emniyet Müdürlüğü, vatandaşlara, alenen silah taşıyan kişileri ihbar etme çağrısında bulundu. Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, toplumsal güvenliği tehdit etmek amacıyla alenen silah taşıyanlar hakkında tutuklama emri çıkarılacağı belirtildi. Açıklamada, “Zaman zaman sosyal medya sitelerinde yayınlanan görüntülerde alenen silah taşıyan kişiler görülüyor. Bu sorumsuzca davranışlar toplumsal barış ve güvenliğin açık ihlalidir. Sorumluları yasaya ve hesap vermeye tabidir” ifadeleri kullanıldı.



Bir gözü savaşta, diğer gözü kaderinde olan Gazze’nin ‘kafa karışıklığı’

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
TT

Bir gözü savaşta, diğer gözü kaderinde olan Gazze’nin ‘kafa karışıklığı’

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)

İzzettin Ebu Ayşe

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in İran'a karşı başlattığı saldırıdan önce, ABD, İsrail, Hamas ve İran arasında Gazze konusunda geniş kapsamlı müzakereler yürütüldüğünü açıklamıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Gazze'de tutulan rehinelerin durumuyla ilgili ciddi ilerlemeler kaydedildiğini doğruladı.

Ancak İsrail'in İran'a sert bir askeri darbe indirmesi, Gazze meselesinin çözülmesine ve ateşkes anlaşmasına varılmasına katkıda mı bulunacak, yoksa bölgedeki ateşkes müzakerelerini olumsuz yönde mi etkileyecek?

Darbe öncesi çabalar

İsrail, İran'ı 7 Ekim 2023 saldırılarını finanse etmekle suçluyor. Bu suçlamayı dayandırdığı nedenlerden biri Hamas Hareketi’nin Tahran'ın bölgedeki uzantılarından biri olarak görmesi ve Hamas ile İran arasında uzun soluklu ve güçlü ilişkiler olmasıdır.

Mevcut bilgilere göre ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Filistin asıllı Amerikalı akademisyen ve siyasi aktivist Bishara Bahbah, İsrail İran'a ağır bir darbe indirmeden önce, ABD ile İran arasında İran’ın nükleer programına ilişkin müzakerelerle eş zamanlı olarak Gazze konusunda bir anlaşma metni üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmışlardı. Bu çabalar, ABD ile İran arasındaki müzakerelerle eş zamanlı olarak yürütülüyordu.

İsrail'in İran'a yönelik askeri saldırısı öncesinde, arabulucular Katar ve Mısır, ABD ile Gazze ve İran meselelerine dair görüşmeler yaptılar. Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, Washington ile Tahran arasındaki müzakerelerin gelişmeleri ve Gazze'deki savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya varılması için Witkoff ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Tüm bu çabalar, Katar'ın Witkoff'un ateşkes önerisine ilişkin yenilikçi ve değiştirilmiş bir formül sunmasının ardından gerçekleşti. O sırada Hamas'ın geçici lideri Halil el-Hayya, "Gazze'deki savaşı durdurmaya yönelik bir dizi fikir aldık. Witkoff'un önerisine açığız. Ancak savaşı kalıcı olarak sona erdirmek ve İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesini sağlamak için daha güçlü güvenlik garantileri gerekiyor” açıklamasında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre bu çabalar Tahran'ın doğrudan bilgisi dahilinde gerçekleştirildi. Trump, ilk kez Gazze'de ateşkes dosyasına doğrudan müdahale ederken bunu, “Gazze şu anda bizim, Hamas ve İsrail arasında yürütülen büyük müzakerelerin ortasında ve İran da bu müzakerelere katılıyor. Gazze'de neler olacağını göreceğiz. Rehineleri geri almak istiyoruz” şeklindeki heyecan verici açıklamasıyla duyurdu.

Ardından Netanyahu, esir takası ve Gazze'deki ateşkes müzakerelerinde önemli ilerleme kaydedildiğini söyledi ve ardından üst düzey bakanlarıyla bir toplantı yaptı. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar, rehinelerle ilgili anlaşmayı sağlamaya kararlı olduklarını ve ilerleme kaydedildiğini söyledi.

İsrail şartlarını koyuyor

Ancak İsrail'in İran'a saldırmasının ardından Gazze dosyasıyla ilgili tüm bu gelişmelere endişeyle bakılırken, Hamas bu eksene olan bağlılığını yeniden teyit etti ve tutumunda değişiklik yapmadı. Hamas liderlerinden İzzet Rişk, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının tehlikeli olduğunu, bölgede patlamaya yol açabileceğini ve bunun Netanyahu'nun bölgeyi açıkça bir savaşa sürükleme konusundaki kararlılığını yansıttığını söyledi.

İsrail'in saldırısı, Gazze'deki savaşın gidişatını etkiliyor. Siyasi ve askeri gözlemciler, savaşın gidişatı ve ateşkesin Tahran ile Tel Aviv arasındaki askeri gelişmelere bağlı olarak değişebileceğini ve bir anlaşmaya varılabileceği gibi, tarafların tutumlarının sertleşebileceğini belirtiyorlar.

Siyasi araştırmacı Macid Ebu Herbid, değerlendirmesinde şunları söyledi:

“İsrail, bölgede zaferler kazandığına ve İran'a karşı ezici bir galibiyet elde ettiğine inanıyor. Bu durum Netanyahu'yu, kazanan tarafın şartları belirlediği kuralına göre şartlarını ve taleplerini sertleştirmeye iten bir coşkuya kapılmasını sağlarken Gazze konusunda yenilgiye uğradığına inandığı Hamas'ın bu şartlara uyması gerektiğini düşünüyor.”

Ebu Herbid, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hamas her şeyi kaybettiğini düşünüyor olabilir ve bu yüzden tek seferde kapsamlı bir anlaşma imzalamakta ısrarcı bir tutum sergileyebilir. Bu durum toprak üzerindeki kontrolünü kaybettikten sonra kaybedecek başka bir şeyi kalmadığından kaynaklanıyor."

Ebu Herbid'e göre İsrail'in İran'a yönelik saldırıları Gazze dosyası üzerinde hızla etkili olmayacak. Yani ne Hamas ateşkes için acele edecek ne de İsrail anlaşmaya varmak ve rehinelerin serbest bırakılması için acele edecek. Siyasi araştırmacı, her iki tarafın da önceliklerini değiştirmek için Tahran'daki çatışmalardaki gelişmeleri beklediğini belirtti.

“İran ateşkesi engelleyebilir”

Askeri bilimler alanında öğretim görevlisi Muaviye Vasif ise İsrail ile İran arasındaki gerginliğin Gazze'deki ateşkes sürecine hizmet etmediğini söyledi. Vasif’e göre Netanyahu, Tahran'ı vurma planlarıyla meşgulken, Hamas durumu izliyor ve müzakere edecek birini bulamıyor. Bu yüzden Gazze'deki durum olduğu gibi kalabilir.

Vasif, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Trump'ın açıkladığına göre İran, İsrail ile Hamas arasında Gazze konusunda yürütülen görüşmelere dahil olduğundan, herhangi bir öneriyi reddederek Hamas’ı etkileyecektir. Ayrıca ABD ile yürüttüğü görüşme ve müzakerelerde şartlarını sertleştiriyor ve bunları hiçbiri, kısa süreliğine de olsa bir ateşkese varılmasını isteyen Gazze halkının yararına olmayacak.”

Hamas'ın şu anda zayıf bir konumda olduğunu ve Tel Aviv'in İran'la savaşla meşgul olması nedeniyle İsrail'e Gazze'de ateşkes için baskı yapamayacağını söyleyen Vasif, Tahran'daki gerginliğin Gazze'deki çatışmaları hafifletebileceğini, ancak Netanyahu'nun şu anda zafer kazandığına inandığı için ateşkes görüşmelerini etkilemeyeceğini belirtti.

Güvenlik araştırmacısı Vail el-Mubeyyed ise farklı bir görüşe sahip. İsrailli bakanların İran'a yönelik saldırıyla meşgul oldukları bir ortamda Netanyahu'nun Gazze'deki ateşkes dosyasını gündeme getirebileceğini söyleyen Mubeyyed, “Tel Aviv hükümetindeki aşırı sağcı bakanlar İsrail'in Tahran'a yönelik saldırılarıyla meşguller ve şu an Gazze ile ilgili hiçbir şeye karşı çıkmıyorlar. Bu yüzden yakında Gazze'de bir ateşkes sağlanabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Hamas ne düşünüyor?

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları yok oluyor. Hamas liderlerinden İzzet Rişk, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının Gazze'deki sükuneti bozduğunu, Netanyahu'nun kibirli bir tavır sergilediğini ve Gazze'deki krizi kasıtlı olarak derinleştirerek bölgedeki gelişmelerle ilişkilendirdiğini söyledi.

İran’a yönelik saldırının Gazze'ye bazı yansımaları söz konusu ve Netanyahu, Hamas'ın müzakere turlarında gösterdiği esnekliğe rağmen savaşı sona erdirmek istemiyor. İsrail'e göre Gazze'deki savaşın sona ermesi bölgesel meselelerle ilişkili ve Tel Aviv bölge haritasını kendi istediği şekilde yeniden çizmeyi planlıyor. Gazze'de olanlar da bu planın sadece bir parçası.