Libya’da Dibeybe ve Başağa’nın petrol krizini çözme rekabeti

Washington'ın Libya’daki petrol üretiminin durdurulmasına yönelik ‘endişeleri’ devam ediyor

UBH Başbakanı Dibeybe, Başkent Trablus'ta yerel bir yolun açılışına katıldı (UBH)
UBH Başbakanı Dibeybe, Başkent Trablus'ta yerel bir yolun açılışına katıldı (UBH)
TT

Libya’da Dibeybe ve Başağa’nın petrol krizini çözme rekabeti

UBH Başbakanı Dibeybe, Başkent Trablus'ta yerel bir yolun açılışına katıldı (UBH)
UBH Başbakanı Dibeybe, Başkent Trablus'ta yerel bir yolun açılışına katıldı (UBH)

Abdulhamid ed-Dibeybe’nin başbakanı olduğu geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH), petrol sahalarının yeniden açılması konusunda ‘ileriye yönelik adımlar’ atma sürecinde olduğunu duyurdu. Bu açıklamanın yapıldığı sıralarda Dibeybe’nin rakibi İstikrar Hükümeti’nin Başbakanı Fethi Başağa’nın petrol krizini sona erdirmek için çeşitli taraflarla görüştüğü açıklandı.
Öte yandan ABD’nin Trablus Büyükelçiliği’nden Cumartesi akşamı yapılan açıklamada, Libya’nın petrol üretiminin ve ihracatının sürekli olarak kapanmalara maruz kalmasının, yaz aylarında daha sık ve uzun süreli elektrik kesintilerine ve yüksek maliyetlerle elektrik üretilmesine neden olabileceği belirtildi. Açıklamada, Libya Genel Elektrik Şirketi’nin (GECOL) bu sorunları hafifletmesine yardımcı olmaya devam edeceği vurgulandı.
ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın (USAID) Libyalı ve uluslararası ortaklara Libya’daki elektrik ağının istikrarı için sağlanan destek ve bu yaz elektrik üretimi beklentileri hakkında bilgi verdiğini açıkladı.  USAID, gereksiz elektrikli aletlerin kapatılmasını önerirken elektrik kesintilerini azaltmak ve petrol sahalarının kapanmasından kaynaklanan kısıtlamalar nedeniyle GECOL’un yakıt tasarrufu yapmasını sağlamak için yoğun elektrik kullanımını yoğun saatlerin dışına kaydırılması, klima kullanımının azaltılması tavsiyesinde bulundu.
Öte yandan Fethi Başaağa’ya yakın kaynakların aktardığına göre Başağa, Cumartesi akşamı Ankara’da Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) müsteşarı ile görüştü. Yerel basın, MİT müsteşarının Başağa’ya petrol sahalarının ve ihracat limanlarının kapatılmasından memnun olmadığını bildirdi. Başağa ise görüşmede, yakın bölgelerde yaşayanların uğradığı adaletsizliğin, ülkedeki zenginliğin adil bir şekilde dağıtılmaması ve bölgelerinde kalkınmanın olmamasının bir sonucu olduğunu söylerken bu konudaki talepleri yerine getirmek için çalışma sözü verdi.
Şu an bu konuya tam bir çözüm geliştirmek ve koordinasyon kurmak için toplantı yapmak isteyen taraflar olduğunu söyleyen Başağa, petrol gelirlerinin Dibeybe hükümetine aktarılmasından duyduğu şaşkınlığı ifade etti.
Hükümetinin yakında Temsilciler Meclisi'ne (TM) bütçe için bir plan sunacağını açıklayan Başağa, planın tüm bölgeleri kapsayan bir kalkınma vizyonuna sahip olduğunu vurguladı. Başağa, günlük hayatın çeşitli alanlarında daha önce eşi benzeri görülmemiş sıkıntılar çeken vatandaşların durumunu göz ardı etmeyeceğini de sözlerine ekledi.
Diğer taraftan UBH’nin Başbakan ve Bakanlar Kurulu İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Adil Cuma Amir, düzenlediği basın toplantısında, petrol sahalarının kapatılması dosyasını ele almakla görevli komitenin, petrol sahalarının yeniden açılması için ileriye yönelik adımlar attığını açıkladı.
Libya Ulusal Petrol Kurumu (NOC), daha önce olası bir çevre felaketini önleyebilmek için Zeytuna Limanı'ndaki mücbir sebep ilan etmişti. NOC, limandaki petrol stokunun azaltılması ve depolama kapasitelerinin artırılması için limanın çalışmasına derhal izin verilmesi çağrısında bulundu.
NOC tarafından yapılan açıklamada, limandaki petrol stokunun azaltılması ve depolama kapasitelerinin artırılması için limanın derhal çalışmasına ya da en azından bir sevkiyatın yapılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı.
Limanda düzenli bakım yapılamaması nedeniyle depolardan sızıntıların başladığı konusunda uyaran NOC açıklamasında, “Mumsu yapısı nedeniyle ham petrol miktarının ve taşıma hattının kaybolması ya da limandaki tanklardan ham petrolün sızması ve dolayısıyla bir çevre felaketine yol açması riski taşıyor” ifadelerini kullandı.
Bir başka gelişmede, idari ihlalle suçlanan UBH Kültür Bakanı Mebruke Osman, geçtiğimiz Cumartesi günü Abdulhamid ed-Dibeybe’nin talebi üzerine görevine geri döndü.
Dibeybe, Mebruke Osman’a işinin başına dönmesini istediği resmi bir mektup gönderdi. UBH Sözcüsü Muhammed Hammude, mektup sonrası Bakan Osman’ın görevine geri döndüğünü açıkladı.
Libya resmi haber ajansı LANA’da yer alan haberde Bakan Mebruke ile ilgili idari soruşturmadan sorumlu hükümet komitesinin, idari ihlal suçlamasını doğrulayacak bir kanıt bulunamadığı için Bakan’ın görevine iadesini tavsiye ettiği belirtildi. Habere göre komitenin raporunda, Bakanın herhangi bir idari ya da mali ihlal yaptığı suçlamasını inkar ettiği, Bakanlığın genel merkezinin tadilatına kamu parasının israf edilmesine dair hiçbir niyeti olmaksızın izin verdiğini ve kamu yararına uygun olduğunu söylediği belirtildi.
Öte yandan hükümeti tarafından yakın zamanda başlatılan ‘Hayata Dönüş Planı’ çerçevesinde Başkent Trablus'taki bir yolun üçüncü aşamasının açılışına katılan UBH Başbakanı Dibeybe, işçilere Ramazan Bayramı ve işçi bayramını tatil ilan eden bir karar yayınladıklarını duyurdu.
UBH Adalet Bakanı Halime Abdurrahman, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Zekat Fonu ile yapılan işbirliği, koordinasyon ve destek çerçevesinde ıslah ve rehabilitasyon kurumlarında bulunan vatandaşlardan borçlu olanların borçlarını ödemelerinin kolaylaştırılması amacıyla ‘kolaylaştırma’ sloganı altında bir girişim başlattı.
Bakan Abdurrahman, Cumartesi akşamı düzenlenen törende, girişimin, zorlu hayat şartları çerçevesinde başta ıslah ve rehabilitasyon kurumlarında bulunanlar olmak üzere iflas etmiş olan vatandaşların sıkıntılarını hafifletmeyi amaçladığını söyledi.
Bu arada NOC, dün Zeytuna Limanı’ndaki mücbir sebep halinin geçici olarak kaldırıldığını duyurdu. NOC, limanın petrol depoları boşaltılmadığı takdirde oluşabilecek çevre felaketinin önüne geçilmesi amacıyla geçici olarak çalışmaya devam ettiğini açıkladı.
NOC tarafından dün yapılan açıklamada,  petrol krizinin yakında çözülmesi umuduyla petrol tankerlerine yakıt sevkiyatı talimatı verildiği belirtildi. Açıklamada, ülkenin hayırsever insanlarının çabalarına övgüde bulunurken ilgili kişilerle düzenli ve sürekli olarak iletişim halinde olunduğu kaydedildi.



Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
TT

Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)

Umman ve Lübnan, bugün yayımladıkları ortak bildiride, İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik süregelen saldırılarından ve Arap topraklarının işgalinden derin kaygı duyduklarını belirtti. Bildiride, bu adımların 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyete ilişkin kararların açık ihlali olduğu vurgulandı.

Taraflar ayrıca, 4 Haziran 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören Arap tutumunun değişmezliğini yineledi. Bildiride, Arap dayanışmasının güçlendirilmesinin, devletlerin egemenliğine saygının ve iyi komşuluk ilkeleri ile uluslararası hukukun öneminin altı çizildi.

Ortak bildiri, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın Umman’a gerçekleştirdiği ziyaretin sonunda yayımlandı. Avn, ziyareti sırasında Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile iki oturumdan oluşan görüşmeler yaptı.

Bildiride, Avn’ın ziyaretinin ‘Umman ile Lübnan arasındaki köklü kardeşlik ilişkilerinden’ kaynaklandığı ve ikili iş birliğini güçlendirme iradesini yansıttığı ifade edildi.

Sultan Heysem bin Tarık ile Cumhurbaşkanı Avn’ın gerçekleştirdiği resmi görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkiler ele alındı; taraflar siyasi, ekonomik, yatırım, bankacılık, turizm, ulaşım ve lojistik hizmetler gibi alanlarda iş birliğini genişletme kararlılıklarını dile getirdi.

İki ülke, ikili iş birliğini güçlendirecek yeni anlaşmalar ve mutabakat zaptlarının imzalanması için çalışma yürütme konusunda mutabık kaldı. Ayrıca ticari, kültürel ve bilimsel değişimi destekleme; özel sektörün ortaklık ve kalkınma fırsatlarından daha geniş biçimde yararlanmasının teşvik edilmesi kararlaştırıldı.

Bölgesel gelişmeler

Bölgesel gelişmelere ilişkin bölümde, iki taraf İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik devam eden saldırıları ile Arap topraklarının işgalinden duydukları derin kaygıyı dile getirdi. Bu adımların, 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyetin açık ihlali olduğu vurgulandı. Taraflar, saldırıların derhal durdurulması ve işgal altındaki tüm Lübnan ve Arap topraklarından tam çekilme çağrısında bulundu. Ayrıca gerilimin önlenmesi, istikrarın sağlanması, yerinden edilenlerin dönüşünün kolaylaştırılması ve yeniden imar çabalarına destek verilmesi gerektiği ifade edildi.

Umman tarafı, Lübnan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne tam destek verdiğini yinelerken, devlet kurumlarının -başta Lübnan ordusu ve meşru güvenlik güçleri olmak üzere- güçlendirilmesinin ve Lübnan liderliğinin yürüttüğü ekonomik, mali ve idari reformların desteklenmesinin önemini vurguladı.

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bu sabah Maskat’taki el-Alam Sarayı'nda özel bir oturum gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Umman resmi haber ajansı ONA’dan aktardığına göre, görüşmede iki ülkeyi ilgilendiren çeşitli konularda görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca, iki ülke ve iki halkın yararına olacak iş birliği ve ortaklık fırsatlarının güçlendirilmesinin önemine dikkat çekildi; kültürel, ekonomik ve kalkınma alanları da dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde bağların daha da sağlamlaştırılması gerektiği belirtildi.


Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz