Hamas ve İsrail’deki İslami Hareket arasında gerginlik

Birleşik Liste, Sinvar’a yanıt verirken aşırı sağ ise Sinvar’a suikast çağrısı yaptı.

Birleşik Liste, Facebook hesabı üzerinden Mansur Abbas’ın da katılımıyla düzenlenen bir iftar programının görüntülerini yayınladı.
Birleşik Liste, Facebook hesabı üzerinden Mansur Abbas’ın da katılımıyla düzenlenen bir iftar programının görüntülerini yayınladı.
TT

Hamas ve İsrail’deki İslami Hareket arasında gerginlik

Birleşik Liste, Facebook hesabı üzerinden Mansur Abbas’ın da katılımıyla düzenlenen bir iftar programının görüntülerini yayınladı.
Birleşik Liste, Facebook hesabı üzerinden Mansur Abbas’ın da katılımıyla düzenlenen bir iftar programının görüntülerini yayınladı.

Hamas Hareketi’nin Gazze Sorumlusu Yahya es-Sinvar’ın Naftali Bennett hükümetine yönelik açıklamaları ve koalisyondaki İslami Hareket Blok’u Başkanı Mansur Abbas’ı vatana ihanetle suçlaması, İsrail’de olduğu kadar Filistinliler arasında da şiddetli tepkiye neden oldu. Öyle ki İslami Hareket’in kendi içerisinde de anlaşmazlıklar patlak verirdi.
Radikal sağcı güçler,Tel Aviv’deki güvenlik birimlerini Hamas yetkilisine derhal suikast düzenlemeye çağırdı.
Başbakan Bennett, 1 Mayıs’taki hükümet oturumunun başında Sinvar’ın açıklamaları hakkında değerlendirmelerde buludu. Sinvar’ın İsrail’de Binyamin Netanyahu başkanlığında bir hükümet olmasını tercih ettiğine dikkat çekti. İsrail Başbakanı açıklamasında şunları söyledi:
“Dün Hamas’ın Gazze’deki lideri Yahya Sinvar’ın Mansur Abbas’ı bu hükümeti feshetmeye çağıran açıklamalarını dinledim. Bu noktada Hamas’ın bu hükümeti sevmediğinin çok net ortaya çıktığına inanıyorum. Belki liderleri, dolar çuvalları için can atıyorlar ya da İsrail’deki Arap vatandaşlarının yaşam koşullarını iyileştirmek için hepimizle birlikte çalışma seçeneğinden hoşlanmıyorlar. Bu, maskelerin düştüğü ve tarafların niyetlerinin herkes açısından netleştiği çok önemli bir andır. Hamas’ın hükümetimizi devirme arzusu gerçeği, her şeyi açıklar nitelikte. Bu noktada da Sinvar’ın kazanmasına izin verilemez.”
İsrail’de yayın yapan ‘Kanal 12’den Filistin İşleri Editörü Ohad Himo, Sinvar’ın ifadelerinin Naftali Bennett ve hükümetine en büyük hizmeti sağladığını söyledi.
Sinvar, geçen cumartesi günü Gazze’de halka hitap ederek İsrail’in genel olarak Filistin halkına ve özel olarak da Kudüs’e yönelik uygulamalarına sözlü saldırıda bulunduğu bir konuşma yapmıştı. Sinvar, “İşgalciler Mescid-i Aksa’ya saldırılarını durdurmazsa büyük bir savaşa hazırlanmalısınız” diyerek Mecid-i Aksa’daki Filistinlilere övgüde bulundu. Askeri kanatların temsilcilerini ‘Mescid-i Aksa’yı savunmaya hazır olmaya’ çağıran Hamas lideri, baskınların devam edeceğini vurguladığı açıklamasında şunları söyledi:
“Bu tarih, işgalci güçlerin Mescid-i Aksa’ya girişlerine izin verenleri ve Yahudi yerleşimcilerin Aksa’nın avlusuna girişine izin vererek zamansal bir bölünmeyi empoze etmeye çalışanları rezil edecektir.”
Ancak açıklamasında en dikkat çeken nokta, Knesset’teki (İsrail Parlamentosu) İslami Hareket’in Arap Listesi’ne ve başkanı Mansur Abbas’a karşı doğrudan saldırısı oldu. Sinvar, “Mescid-i Aksa’ya saygısızlık kararı alan işgal hükümetine güvenlik ağı oluşturmanız, sizi affedemeyeceğimiz bir suçtur. Dininizi ve Araplığınızı inkardır” diyerek  güney İslami Hareket’teki kardeşlerine de işgal hükümetinden geri çekilmeleri çağrısında bulundu.
Diğer yandan Mansur Abbas, Sinvar’a yanıt vererek hareketinin işlerine yönelik bu müdahaleyi kabul etmediğini vurguladı. ‘Birleşik Arap Listesi’, 1 Mayıs’ta Sinvar’a yanıt verdiği bir bildiri yayınladı:
“Birleşik Arap Listesi’nin varlığının meşruiyeti, Filistinli Arap toplumunun listenin yaklaşımını destekleyen ve listeye oy veren oğullarına dayanmaktadır. Liste, herhangi bir tarafın çıkarları için bir vekil görevi görmemektedir. Sabitleri nettir. Pusulası, kendi içindeki Arap toplumunun çıkarına göre yalnızca birdir. Birleşik Liste, kendi işlerine her türlü müdahaleyi ve başta Kudüs ve Mescid-i Aksa ile ilgili olanlar olmak üzere, pozisyonlarına yönelik her türlü pazarlığa karşı çıkmaktadır. Aksa sevgisini gerçeğe ve amele çevirenlerin İslami Hareket’in evlatları olduğunu vurgulamaktadır. Birleşik Liste, Kudüs’teki olaylar ve Mescid-i Aksa’daki ihlalleri durdurmak için son dönemde Kudüs ve Mescid-i Aksa’da yaşananlar sonucunda milletvekillerinin üyeliklerini dondurmuştur. Mübarek Mescid-i Aksa ile ilgili her şeyde net bir tavır ve arzu sergilemiştir. Yerel açıdan ise İslami Hareket, Mescid-i Aksa’ya binlerce otobüs seferi koyarak, ribat projeleri, vakıf ve kutsallıklarının korunmak da dahil Kudüs ve Mescid-i Aksa için birçok proje hayata geçirerek çalışmalarını sürdürmüştür.”
“Pusulasını, Filistin Arap toplumunun ülke içindeki çıkarlarını gerçekleştirmeye yöneltmiştir” vurgusunda bulunan Birleşik Liste, ‘garip seslerin’ Liste’yi pusulasından saptırmasına izin vermeyeceklerini bildirdi. Bildirinin devamında şu ifadelere yer verildi:
“Toplumumuzun insanları, davalarını temsil etmemiz ve onların sorunlarını çözmemiz için bizi seçti. Bu durum, şiddet ve suç meseleleri, bilinmeyen köyler, toprak ve konut krizi, bu toplumun gece gündüz kanamasına neden olan diğer konular ile temsil edilmektedir. Bu daire, İsrail’in Gazze’den geri çekilmesini sağlayan ses olduğu 2005’te, Liste’nin seçtiği etki dairesinin aynısıdır.”
Açıklama, Hamas’taki çevrelerin, Abbas’ın arkasında var olan birliği göstermek için İslami Hareket içinde Mansur Abbas’a yönelik güçlü muhalefetin varlığına ilişkin konuşmaların ardından geldi.
Diğer yandan İsrail’deki bazı sağcı çevreler, Sinvar’a suikast düzenlenmesi çağrısı yaptı. İsrail’de yayın yapan ‘Ebu Ali Express’ internet sitesi, Hamas’ın Gazze Şeridi lideri Yahya Sinvar’ın İsrail’in geleceği için gerçek bir tehlike oluşturduğuna dikkati çekti. İnternet sitesi, İsrail’in mümkün olan en kısa sürede Sinvar’a suikast düzenlemesinin faydalı olduğunu savunurken “Çünkü bu adamın İsrail hapishanelerinden salıverilmesi, Filistin ve bölge arenasında İsrail’in çıkarına olmayan köklü değişikliklere neden oldu” ifadesini kullandı.
İsrail’in tepkileri, İsrail için gerçek bir tehlike oluşturmaya başladığı göz önünde tutularak, genel olarak ‘Sinvar’ın İsrail Devleti’ne meydan okumasına’ karşı öfke ve memnuniyetsizlik içerdi. Sağcı gazeteci Yoni Ben-Menachem, “Sinvar, Bennett- Lapid- Gantz hükümetinin güvenlik ve siyasi zayıflığını ortaya çıkardı. Kendisine, büyük bir güç duygusuyla İsrail’i açıkça tehdit etme yetkisi verdi” dedi.



Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.


Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.