Irak’ta siyasi bloklar, Sadr'ın verdiği sürenin dolmasının ardından başlayacak ‘maratona’ hazırlanıyor

Mesud Barzani'nin bir girişim başlatması bekleniyor.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın Bağdat’taki posterinin önünde namaz kılan bir Sadr destekçisi. (AFP)
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın Bağdat’taki posterinin önünde namaz kılan bir Sadr destekçisi. (AFP)
TT

Irak’ta siyasi bloklar, Sadr'ın verdiği sürenin dolmasının ardından başlayacak ‘maratona’ hazırlanıyor

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın Bağdat’taki posterinin önünde namaz kılan bir Sadr destekçisi. (AFP)
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın Bağdat’taki posterinin önünde namaz kılan bir Sadr destekçisi. (AFP)

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın muhalifi, Şii bloklardan oluşan Koordinasyon Çerçevesi’ne tanıdığı süre dolmak üzere. Siyasi çevreler, Irak’ta pazar günü başlayan ve 8 Mayıs'ta sona erecek bayram tatilinin ardından uzun zamandır geciken ve bu gecikmeden dolayı tüm anayasal sürelerin çiğnendiği hükümet kurma dosyasına ilişkin Sadr'ın nasıl bir adım atmasını bekliyor. Yakın çevresi de dahil herkes Sadr'ın büyük ölçüde belirleyici olacak olan tutum sergilemesini bekliyor.
Diğer yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) liderleri tarafından yapılan açıklamaya göre KDP lideri Mesud Barzani, bayramdan sonra siyasi çıkmazın çözümüne katkıda bulunmak amacıyla bir girişim başlatacak. Sadr'ın ve KDP’nin yanı sıra Sünni bir oluşum olan Egemenlik İttifakı’nı içeren üçlü ittifakının Şii rakibi Koordinasyon Çerçevesi, Sadr’ın kendilerine bir hükümet kurma fırsatı verdiği bir aylık süre boyunca Koordinasyon Çerçevesi tarafından ortaya koyulan hiçbir girişim ya da fikirle ilgilenmediğini açıkladı.
Seçim sonuçlarına göre Sadr liderliğindeki Vatanı Kurtarma İttifakı olarak da bilinen üçlü ittifak hükümet kurmak için yeterli çoğunluğa sahip, ancak Federal Yüksek Mahkemenin son kararı çerçevesinde cumhurbaşkanını seçmek için gereken üçte iki çoğunluğa sahip değil. Sadr'ın ittifakı, mecliste cumhurbaşkanını seçmek için üç kez yapılan oturumda gerekli olan 220 milletvekili sayısına ulaşamadı. En fazla sayıyı ikinci oturumda toplayabilen ittifak bu oturumda da 202’ye ulaşabildi.
Üçüncü oturumda KDP’den cumhurbaşkanlığı adayı Reber Ahmed'in seçilmesi için toplam yeter sayıya ulaşmak isterken ikinci oturumda ulaştığı 202 sayısını dahi koruyamadı. Üçüncü oturumda sadece 170 milletvekili toplayabildi. Bu sonuç, Sadr'ın inzivaya çekilmesine ve muhaliflerine hükümet kurma fırsatı vermesine neden oldu.
Ancak Sadr’ın muhalifleri olan İran’a yakın önde gelen Şii güçlerin (Nuri el-Maliki liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu, Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu, Kays Hazali liderliğindeki Asa'ib Ehli’l-Hak, Ammar el-Hekim liderliğindeki Hikmet Hareketi ve bazı silahlı gruplar) bir araya geldiği Koordinasyon Çerçevesi, cumhurbaşkanını seçmelerini ve ardından hükümeti kurmalarını sağlayacak yeter sayıya sahip olmasa da üçte iki engelini oluşturma gücüne sahip. Bu sayede Sadr'ın hükümet kurma adımlarını engelleyebildi.
Şii-Şii anlaşmazlığı, başbakanlığa aday gösterebilen en büyük blok sorunuyla başladı. Kürt-Kürt anlaşmazlığı ise Kürt partileri KDP ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) cumhurbaşkanlığına aday isim konusundaki anlaşmazlıktan doğdu. Bafıl (Pavel) Talabani liderliğindeki KYP, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) ortağı KDP’nin IKBY’nin tüm egemen pozisyonları (başkanlık, hükümet ve parlamento) üzerinde tekeli olması nedeniyle, cumhurbaşkanlığı makamını daha fazla hak ettiğine inanıyor. Buna karşın KDP, KYP’nin cumhurbaşkanlığı makamıyla ilgili tekelini kırmanın zamanının geldiğini düşünüyor.
Yeni ittifakların doğasına göre özellikle Mukteda es-Sadr'ın İran destekli güçlerden oluşan Koordinasyon Çerçevesi’nin bir koalisyon hükümeti kurulmasında ısrar etmesi karşısında ulusal çoğunluk hükümeti kurulması çağrısı yapması cumhurbaşkanlığı makamına bir ismin seçilmesini iki kez engelledi. Bir keresinde Federal Mahkeme’nin üçte iki çoğunluğun kazanılmasına karar veren yorumu nedeniyle, bir diğerinde ise siyasi bloklar arasında dengesizliğe yol açan ittifaklar nedeniyle cumhurbaşkanlığına bir isim seçilemedi.
Bu bağlamda, dikkatlerin Sadr'ın tanıdığı süresinin dolmasına çok az bir süre kala Necef kentinin el-Hanane bölgesindeki evine çevrildiği bir dönemde, KDP lideri Mesud Barzani'nin ne gibi bir girişimde bulunacağını bekleyen gözler de Erbil'e odaklandı. Barzani'nin girişiminin KDP’nin cumhurbaşkanlığı makamından feragat etmesini içermesi durumunda KYP’nin adayı, mevcut cumhurbaşkanı Berham Salih yeniden göreve seçilecek. Cumhurbaşkanı oy birliği ile kabul edileceğinden bir hükümet kurulmasının önündeki en önemli engel ortadan kalkacak. Ancak Barzani’nin girişiminde cumhurbaşkanlığı makamı konusunda ısrar edilirse en büyük blok ile ilgili Şii-Şii anlaşmazlığı devam edeceğinden yeni bir hükümetin kurulması krizi de sürecek. Sadr, Kürtleri ve Sünnileri içeren geçici ittifakı aracılığıyla engelleri aşmak isterken, Koordinasyon Çerçevesi, anlaşmaya varmayan tarafların hiçbirinin cumhurbaşkanının seçilmesini engelleyen üçte ikilik çoğunluğa ulaşamaması nedeniyle buna bağlı kalmaya devam edecek.



HRW: İsrail’in İran’daki Evin Hapishanesi’ne saldırısı savaş suçudur

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

HRW: İsrail’in İran’daki Evin Hapishanesi’ne saldırısı savaş suçudur

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), İsrail'in İran'daki Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıyı savaş suçu saydı.

HRW'nin uydu görüntüleri, video kayıtları ve tanık ifadelerine dayanarak yaptığı araştırmaya göre İsrail ordusunun 23 Haziran'da düzenlediği saldırıda cezaevindeki ziyaret salonları, koğuşlar, mutfaklar, sağlık kliniği ve idari ofisler hasar aldı.

İncelemede, yaklaşık 80 mahkumun hayatını kaybettiği hapishanede "askeri hedef tespit edilemediği" belirtildi.

Raporda, saldırının cezaevine ziyaret saatinde gerçekleştirildiğine dikkat çekildi. HRW'nin Ortadoğu direktör yardımcısı Michael Page şu değerlendirmeleri yaptı:

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırılarda, savaş hukuk ihlal edildi ve açık bir savaş suçu işlendi. Belirgin bir askeri hedef olmaksızın yapılan saldırılarda çok sayıda sivili öldü ve yaralandı. İsrail'in saldırısı, çoğu haksız yere tutuklanan muhalif ve aktivistlerden oluşan Evin Hapishanesi'ndeki mahkumların zaten risk altındaki yaşamlarını daha da tehlikeye attı.

Evin'e düzenlenen saldırı, İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmalar sırasında gerçekleşmişti. ABD merkezli İran'daki İnsan Hakları Aktivistleri'ne (HRAI) göre İsrail'in İran'a saldırılarında 1190 kişi ölürken, 4 bin 475 kişi de yaralandı.

HRAI ayrıca İran güvenlik güçlerinin 12 günlük savaş boyunca 1596 kişiyi tutukladığı bilgisini de paylaştı.

HRW, saldırının ardından kadın mahkumların Karçak Hapishanesi'ne, erkeklerinse Büyük Tahran Merkezi Cezaevi'ne transfer edildiğini aktardı. Hak örgütü, sözkonusu hapishanelerde mahkumların çok kötü koşullarda tutulduğunu, transfer sürecinde şiddet gördüklerini savundu. Bazı mahkumların daha sonra Evin'e tekrar geri gönderildiği fakat bazılarından haber alınamadığı ifade edildi.

İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı. ABD de devreye girerek İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

"Gazze'de yardım silah olarak kullanılmamalı"

Diğer yandan İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik saldırı ve ablukayı sürdürüyor. Aralarında Oxfam ve Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) da bulunduğu 100'den fazla yardım örgütü, Tel Aviv yönetimine gönderdikleri ortak mektupta bölgede yaşanan kıtlığın sonlandırılmasını istedi.

Yardım grupları, Gazze'de faaliyet göstermelerinin İsrail hükümeti tarafından engellendiğini belirtiyor. Amerika Yakındoğu Mülteci Yardımı'nın (Anera) CEO'su Sean Carroll, "Gazze'ye gönderilmeye hazır 7 milyon dolar değerinde hayat kurtarıcı yardım malzemesi var. Sadece birkaç kilometre ötedeki Aşdod'da bloke edilmiş durumda" dedi.

Tel Aviv yönetimi, yardım kuruluşlarının faaliyetlerini kısıtlayan düzenlemeleri martta yürürlüğe koymuştu.

Independent Türkçe, BBC, Guardian