İngiltere, Ukrayna'ya 375 milyon dolarlık ek askeri yardım sözü verdi

Boris Johnson ve Zelenskiy Kiev sokaklarında (Reuters)
Boris Johnson ve Zelenskiy Kiev sokaklarında (Reuters)
TT

İngiltere, Ukrayna'ya 375 milyon dolarlık ek askeri yardım sözü verdi

Boris Johnson ve Zelenskiy Kiev sokaklarında (Reuters)
Boris Johnson ve Zelenskiy Kiev sokaklarında (Reuters)

İngiltere dün Ukrayna'ya elektronik savaş ekipmanı ve füzesavar radar sistemi de dahil olmak üzere 300 milyon sterlin (375 milyon dolar) ek askeri yardım sağlayacağını açıkladı.
İngiltere daha önce Ukrayna'ya 200 milyon sterlin (250 milyon dolar) yardım sağladı.
Reuters haber ajansına göre, İngiltere, 24 Şubat'ta Rus işgalinin başlamasından bu yana Ukrayna'ya beş binden fazla tanksavar füzesi, beş hava savunma sistemi, mühimmat ve silah gönderdi.
ABD şimdiye kadar Ukrayna'ya 3 milyar dolarlık yardım sağladı. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden Kongre'den 20 milyar dolarlık ek askeri yardımı onaylamasını istedi.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın ofisinden yapılan açıklamada, yardıma gece görüş gözlüğü, uydu navigasyon sistemlerini bozacak araçlar, Ukrayna kuvvetlerine ikmal için ağır yük insansız hava araçları ve sivil yetkililer için zırhlı araçlar da dahil olacağı belirtildi.
Johnson, bugün video bağlantısıyla Ukrayna parlamentosuna hitap etmeyi planlıyor. İngiltere Başbakanı, Ukrayna parlamentosunda yapacağı konuşmada, ülkesinin ‘Ukrayna Dostları'nın bir parçası olmaktan gurur duyduğunu’ vurgulayacak.
Johnson, Rus işgalinin başlamasından bu yana Ukrayna parlamentosuna hitap eden ilk Batılı lider olacak. 9 Nisan’da Kiev’i ziyaret eden Johnson, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile başkent sokaklarında yürüdü.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP