COP27’ye ev sahipliği yapacak olan Mısır çevre projelerine hız verdi

COP27’ye ev sahipliği yapmaya hazırlanan Mısır yönetimi ulusal diyalog başlattı. (Bakanlar Kurulu Başkanlığı)
COP27’ye ev sahipliği yapmaya hazırlanan Mısır yönetimi ulusal diyalog başlattı. (Bakanlar Kurulu Başkanlığı)
TT

COP27’ye ev sahipliği yapacak olan Mısır çevre projelerine hız verdi

COP27’ye ev sahipliği yapmaya hazırlanan Mısır yönetimi ulusal diyalog başlattı. (Bakanlar Kurulu Başkanlığı)
COP27’ye ev sahipliği yapmaya hazırlanan Mısır yönetimi ulusal diyalog başlattı. (Bakanlar Kurulu Başkanlığı)

Mısır, kasım ayında Şarm eş-Şeyh şehrinde düzenlenecek olan 27’inci Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nın (COP27) ev sahipliği yapmaya, ‘iklim değişikliği’ olgusuna karşı mücadele kapsamında uygulanan çevresel uygulamalar ve projeler aracılığıyla hazırlanıyor. Mısır Petrol ve Madeni Kaynaklar Bakanı Tarık el-Molla dün çevreyi korumak amacıyla enerji geçişi sağlama ve emisyon azaltma çabalarını desteklemek için petrol sektörünün birçok uygulama ve girişimde bulunduğunu söyledi. Yeşil petrokimya alanında toplam yatırımları yaklaşık bir milyar 250 bin dolara ulaşan üç projeyi hayata geçirmek için planlamaların sürdüğünü belirtti.
Bakan’ın verdiği bilgilere göre söz konusu projelerden ilki, yılda 1,2 milyon ton karbondioksit azaltmak amacıyla biyoyakıt üretiminde kullanılacak yosun yağının çıkarılmasını kapsıyor. 600 milyon dolarlık yatırıma sahip olan projede, yıllık 350 bin ton üretim kapasitesine ulaşılması bekleniyor. İkinci proje yılda 45 bin ton karbondioksit azaltmak amacıyla, biyolojik olarak parçalanabilen plastik üretimini ile ilgili. 600 milyon dolarlık yatırım olan projede, 75 bin ton üretim kapasitesi hedefleniyor. 50 milyon dolarlık son projede de yılda 63 bin ton karbondioksiti azaltmak amacıyla, yıllık 30 bin  ton üretim kapasite hedefiyle, polietilen üretiminde hammadde olarak kullanılmak üzere plastik atıkların yağa dönüştürülmesi amaçlanıyor.
Bakan açıklamasında, Mısır’ın COP27’ye ev sahipliği yapmasıyla eş zamanlı olarak petrol sektörünün yeşil enerjileri artırmak için politikalar ve stratejiler geliştirdiğini ve emisyonları azaltma konusuna yönelik en modern teknolojileri kullanmak konusuyla yakından ilgilendiğini söyledi. Sektöre bağlı 10 firmada, yabancı ortaklar ile iş birliği yaparak yanıcı gazların yakıt olarak kullanılmasına yönelik 13 projeyi tamamlayarak dizele alternatif jeneratör ve fırınları çalıştıran sektörün başarısını vurguladı.
Bakan 31 şirkette enerji verimliliğini artırmak ve elektrik tüketimini azaltmak için 88 projenin tamamlandığına dikkat çekti. 21 Firmada, toplam bin 350 kilovat kapasiteli güneş enerjisi pillerinin kurulumu ve işletilmesine yönelik çalışmaların olduğunu bildirdi. Ayrıca söz konusu projelerden azaltılan toplam emisyon miktarının yıllık yaklaşık 1,3 milyon ton karbondioksit olarak kayıtlara geçtiği bilgisini paylaştı.
Bakan Mısır’ın, bölgedeki en büyük yeşil enerji üreticilerinden biri olmak açısından çok çeşitli altyapıya ve seçkin bir coğrafi konuma sahip olduğunu vurguladı. Dünyada birçok ülkenin çevre dostu özelliklere sahip en iyi fosil yakıtları tercih etmesi sebebiyle temiz enerjilere geçiş sürecinde ana yakıt olarak doğalgazın kullanımının artan önemine dikkat çekti. Aynı zamanda arabalarda ve elektrik üretiminde doğalgaz kullanımını yaygınlaştırmaya yönelik cumhurbaşkanlığının girişimi çerçevesinde şu an iddialı bir projenin uygulanmakta olduğunu kaydetti. Molla petrol sektörünün halen çevreyi korumaya yönelik birçok projeyi hayata geçirmekte olduğunu belirten bakan bunlar arasında karbon toplama, depolama ve kullanım projelerinin yer aldığını, ayrıca 300 milyon dolarlık yatırım ile pirinç samanına dayalı orta yoğunlukta ahşap levha üretim projesi de bulunduğunu söyledi. Emisyonlardaki azalmanın yıllık 360 bin ton karbondioksite ulaşmasının beklendiğini vurguladı.
Bakan Molla, enerji verimliliğini arttırmaya yönelik projelerin yanı sıra emisyonları azaltmak için 13 şirkette yanıcı gazlarından yararlanmaya yönelik 16 farklı projenin şu an uygulanmakta olduğunu da sözlerine ekledi. Halihazırda uygulaması incelenen projelerle ilgili olarak ‘Egypt Petroleum Show (EGYPS) 2022’ konferansı sırasında Mısır'da faaliyet gösteren uluslararası firmalarla, karbon toplama ve depolama alanında 11 mutabakat zaptı imzalandığı bilgisini verdi..



Bağdat'taki durum: Irak’ın başkenti daha güvenli hale geldi mi?

Bağdat iyileşme yolunda ilerlerken, umutlar devletin ve toplumun bu başarıyı koruma becerisine bağlı kalmaya devam ediyor (Independent Arabia)
Bağdat iyileşme yolunda ilerlerken, umutlar devletin ve toplumun bu başarıyı koruma becerisine bağlı kalmaya devam ediyor (Independent Arabia)
TT

Bağdat'taki durum: Irak’ın başkenti daha güvenli hale geldi mi?

Bağdat iyileşme yolunda ilerlerken, umutlar devletin ve toplumun bu başarıyı koruma becerisine bağlı kalmaya devam ediyor (Independent Arabia)
Bağdat iyileşme yolunda ilerlerken, umutlar devletin ve toplumun bu başarıyı koruma becerisine bağlı kalmaya devam ediyor (Independent Arabia)

Cabbar Zeydan

Medeniyetlerin buluştuğu ve zorlukların çekiştiği Irak'ın kalbinde, Bağdat bugün önceki nesillerin alıştıklarından neredeyse tamamen farklı, yeni bir sahneyle karşı karşıya. Yakın zamana kadar günlük yaşanan patlamalar ve sürekli kaygılarla boğuşan Irak’ın başkenti, sakinleri ve ziyaretçileri tarafından gözlemlenildiği üzere, güvenlik durumunda somut bir değişime sahne oluyor. Bağdat sakinlerinin birçoğu yıllar öncesine göre alışılmadık olan bir güven duygusundan bahsediyor. Patlama sesleri artık her gün şehrin her yerinde yankılanmıyor ve güvenlik kontrol noktaları eskisi kadar çok değil. Başkentin birçok bölgesine ticari faaliyet geri döndü, kafeler ve restoranlar gece geç saatlere kadar müşterilerle dolu. Bir zamanlar güvenlik açısından “sıcak noktalar” olarak bilinen bölgeler, sakinlerinin ifadelerine göre artık daha istikrarlı.

Güncel durum

Karrada bölgesindeki bir dükkan sahibi, “eskiden bombalı saldırılar korkusuyla dükkanlarımızı gün batımından önce kapatırdık. Şimdi gece yarısına kadar, dahası özel günlerde ve bayramlarda bazen sabahın erken saatlerine kadar açık kalıyoruz. Bir zamanlar şüpheli görülen köşelerde bile kendimizi güvende hissediyoruz” diyor.

Sadr bölgesinde yaşayan bir kadın, “Çocuklarım pazara veya okula gittiklerinde artık endişelenmiyorum. Her gün hissettiğimiz gerçek bir değişim var” diye ekliyor.

Bu güvenlik hissi sadece bölge sakinleriyle sınırlı değil; ziyaretçiler de bunun farkında. Mutenebbi Caddesi'nde dolaşan, müzeleri ve kültür kafelerini ziyaret eden Arap ve yabancı turistler görüntüsü artık alışıldık. Oysa birkaç yıl öncesine kadar ender görülen bir şeydi.

Güvenlik araştırmacıları, Bağdat'taki iyileşen güvenlik durumunun, iç içe geçmiş faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklandığına inanıyorlar. Faktörlerin en önemlisi, yıllarca başkentin güvenliği için sürekli bir tehdit oluşturan radikal silahlı grupların faaliyetlerindeki gerileme.

cdfgthy
Bağdat artık güvenli mi?

Güvenlik uzmanı Tarık Abdulvahid, “Bağdat, radikal gruplar için sembolik ve stratejik bir hedefti. Ancak, bu gruplara batı ve kuzey Irak'ta indirilen yoğun darbelerden sonra, başkentte yüksek profilli saldırılar gerçekleştirme güçleri azaldı” diyor ve ekliyor: “Bugün, istihbarat koordinasyonunun ve entegre saha çalışmalarının gelişmesi sayesinde Bağdat, önceki dönemlerde olduğu gibi terörist faaliyetler için bir kuluçka makinesi veya uygun ortam değil.” Abdulvahid ayrıca, güvenlik tehditleriyle başa çıkma yöntemlerinde niteliksel bir değişime de işaret ediyor. Bu yöntemler artık yalnızca askeri müdahaleye dayanmıyor, bunun yerine çeşitli güvenlik kurumları arasındaki koordinasyonun yanı sıra önleyici eylemler ve elektronik gözetimi de içerecek şekilde genişledi.

Militarizasyondan sivil istikrara

Gözlemcilere göre, Bağdat'ın tanık olduğu en dikkat çekici dönüşümlerden biri, şehir içinde militarizasyonun kademeli olarak azalması. Sokaklarda artık sabit güvenlik kontrol noktaları yok ve silahlar ile silahlıların görüntüleri artık son on yılda olduğu kadar yaygın değil. Güvenlik araştırmacısı Ali el-Hüseyni, “Bağdat'taki güvenlik durumu, kalıcı bir olağanüstü halden göreceli istikrar haline geçişe tanık oluyor. Normal yaşamı yeniden tesis etme ve yerleşim bölgelerindeki gereksiz askeri varlığı azaltma çabaları var. Bu, güvenlikten vazgeçme anlamına gelmiyor, daha ziyade onu rasyonel bir şekilde organize etmek anlamına geliyor” diyor. Şarku'l Avsat'ın  Indepenedent Arabia'dan çevirdiği analize göre Hüseyni, “bu değişimin birdenbire ortaya çıkmadığını, daha ziyade güvenlik çabalarını birleştirmeye ve devlet çerçevesi dışındaki silahlı grupların etkisini azaltmaya yardımcı olan sistematik çalışma ve göreceli siyasi istikrarın bir sonucu olduğunu” düşünüyor.

Geride kalan meydan okumalar

Olumlu göstergelere rağmen, Bağdat güvenlik konusunda bomba yüklü araçlar veya bombalı saldırılarla ilgili olmayan, daha çok denetimsiz silah, aşiretler arası çekişmeler ve organize suç gibi sorunlarla ilgili farklı türde meydan okumalarla yüzleşmeye devam ediyor. Güvenlik analisti Nasır el-Kenani, “genel bir güvenlik duygusuna tamamen teslim olmaya” karşı uyarıyor ve “günlük sahneden kanlı şiddet belirtilerinin kaybolmasına rağmen, devlet kontrolü dışındaki yaygın silahlar, bazı silahlı gruplar üzerindeki kontrol eksikliği gibi diğer meydan okumalar varlığını sürdürüyor. Bu, ciddi bir şekilde ele alınmazsa her an güvenlik durumunun istikrarsızlaşmasına yol açabilir” diye açıklıyor. “Güvenliğin ölçüsü yalnızca patlamaların gerçekleşmemesine değil, aynı zamanda vatandaşların gasp edilmekten veya hukuktan daha üstün ve etkili gruplar veya bireyler tarafından haklarının ihlal edilmesinden korkmamalarına, kendilerini ne kadar güvende hissettiklerine bağlıdır” diye ifade ediyor.

Toplumun güvenliği sağlamadaki rolü

Bağdat'taki güvenlik sahnesinde netleşmeye başlayan önemli yönlerden biri, yerel toplumun kendi güvenliğine katkıda bulunma ve güvenlik servisleriyle iş birliğini teşvik etme rolüdür. Sivil aktivist Mustafa Fazıl, “İnsanlar güvenliğin sadece devletin değil, herkesin sorumluluğu olduğunu fark etmeye başladı. Gençler arasında onları sokaklarını korumaya, şiddet döneminde hakim olandan tamamen farklı bir ortam yaratan kültürel ve sportif etkinlikler düzenleyerek, istikrar ortamını teşvik etmeye iten yeni bir bilinç var.”

Güven durumu devam edecek mi?

Gözlemciler, Bağdat'ta güvenliğin devam etmesinin birkaç faktöre bağlı olduğuna inanıyor. Bunların en başında siyasi istikrar, güvenlik servislerini teknoloji ve eğitimler ile sürekli desteklemek ve silahın sadece devletin elinde olması geliyor. Bu konular hâlâ güçlü bir irade ve titiz bir takip gerektiriyor. Tarık Abdulvahid, “Bağdat güvenlik konusunda iyileşme yolunda uzun bir yol kat etti, ancak bu yol hâlâ tehlikelerle dolu. Umut verici işaretler var, ancak asıl zorluk bunları sürdürmek ve siyasi çekişmeler veya silahlı çatışmalar nedeniyle kaosun geri dönmesini önlemek” diyor. Ayrıca, “gerçek barışın yalnızca şiddetin yokluğuyla değil, aynı zamanda herkesi kapsayan yasaların ve bunları adalet ve şeffaflıkla uygulayabilen kurumların varlığıyla sağlanacağını” vurguluyor.

Korkudan umuda

Bağdat değişti ve belki de onlarca yıldır ilk kez, şehirden yansıyan görüntü daha parlak. Irak başkentinde güvenlik ideal durumda ve meydan okumalardan uzak değil, ancak yalnızca vaatler veya siyasi söylemlerden ibaret kalmayıp, elle tutulur bir gerçeklik haline geldi.

Şehir iyileşme yolunda ilerlerken, umutlar devletin ve toplumun bu kazanımı koruma ve daha istikrarlı ve müreffeh bir gelecek için geliştirme becerisine bağlı kalmaya devam ediyor. Sonuç olarak, Bağdat'ın güvenliği sadece Irak'ta barışın anahtarı değil, aynı zamanda ülkenin tüm evlatlarını kucaklayan, haklarını ve hayallerini koruyan güçlü bir devlet olarak geri dönüşünün de temel taşıdır.