Vampir grupları ritüellere karşı uyardı: "Gerekli önlemleri alın"

Tuhaf uyarı, Megan Fox’un nişanlısıyla kan içtiğini duyurmasının ardından geldi

Megan Fox, 2009 yapımı Kana Susadım'da (Jennifer's Body) vampir rolünü üstlenmişti (20th Century Fox)
Megan Fox, 2009 yapımı Kana Susadım'da (Jennifer's Body) vampir rolünü üstlenmişti (20th Century Fox)
TT

Vampir grupları ritüellere karşı uyardı: "Gerekli önlemleri alın"

Megan Fox, 2009 yapımı Kana Susadım'da (Jennifer's Body) vampir rolünü üstlenmişti (20th Century Fox)
Megan Fox, 2009 yapımı Kana Susadım'da (Jennifer's Body) vampir rolünü üstlenmişti (20th Century Fox)

ABD’nin New Orleans şehrindeki vampir grupları, başkalarının kanını içmenin tehlikelerine dair uyardı.
Bu ilginç uyarı, ünlü oyuncu Megan Fox ve müzisyen nişanlısı Machine Gun Kelly’nin geçen haftaki açıklamalarının ardından geldi.
Nişanlısıyla birbirlerinin kanını içtiklerini söyleyen Fox, bunu "ritüel için" yaptıklarını açıklamıştı. 35 yaşındaki oyuncu bir moda dergisine verdiği röportajda "Sadece birkaç damla ama evet, birbirimizin kanını yalnızca ritüel amaçlı içiyoruz" demişti.
Fox’un büyük yankı uyandıran röportajının ardından TMZ’ye konuşan New Orleans Vampir Derneği’nin kurucu ortağı Belfazaar Ashantison, kan yoluyla bulaşan hastalıklar için bireylerin düzenli olarak muayene edilmesi gerektiğini söyledi.
Fox ve nişanlısını gerekli testleri yaptırmaya ve uygun önlemleri almaya çağıran Ashantison, kendisinin ve diğer vampirlerin her 3 ayda bir test yaptırdıklarını ifade etti.
New Orleans'ta her yıl düzenlenen ve Endless Night Vampire Ball (Sonsuz Geceler Vampir Balosu) adlı organizasyonun kurucusu Peder Sebastiaan ise kanın yalnızca tıbbi görevliler tarafından alınması gerektiğini savundu.
Şehirde insan kanı içtiği bilinen 100'e yakın kişnin yaşadığı tahmin ediliyor. "Vampirizmi" bir hastalık olarak niteleyen Ashantison, "Bu hastalıktan mustarip kişiler, yataktan kalkmak, cinsel ilişkiye girmek gibi gündelik olayların üstesinden gelmek için gereken enerjiyi yaratma yeteneğinden yoksundur, bu fizyolojik bir durum. Ben 'iyi vampir' denen kişiyim. Ben bir kan içicisiyim. bağışçılarım var. İnsanları kovalamam" ifadelerini kullanıyor.

Uzmanlar kesinlikle karşı çıkıyor
Öte yandan Fox’un açıklamalarını değerlendiren sağlık uzmanları, kan içme ritüellerine karşı uyarıyor.
Zira kan içmek vücutta aşırı dozda demir birikmesine neden olabilir. Fazla demir karaciğer hasarına, susuzluğa ve tansiyon düşüklüğüne sebebiyet verebilir.
Ayrıca Hepatit B, C ve HIV gibi kan yoluyla bulaşan hastalıklar da önemli bir risk faktörü.
Bağışıklık sistemi ve kanser araştırmacısı Leo Nissola, "Bu kesinlikle tavsiye edilmez. İnsan kanı tüketmek istemeniz için kesinlikle hiçbir neden yok. Özellikle şu anda orada sizi bekleyen tüm hastalıklar göz önüne alındığında…" dedi.
Nissola ayrıca "Mide zarınızın bozulmasına, kusmanıza neden olabilir. Bazen de kanamaya neden olabilir, bu yüzden kan kaybedersiniz" diye ekledi.
Independent Türkçe, Futurism, TMZ, CBS42



Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, yediklerimizin hayatımızın ilerleyen dönemlerinde yakalanacağımız kronik hastalıkların miktarını belirleyebileceği konusunda uyarıyor.

Araştırma sebze-meyve, balık ve doymamış yağlar bakımından zengin Akdeniz diyeti gibi sağlıklı bir beslenme düzeninin yaşlılarda demans da dahil olmak üzere kronik hastalıkların gelişimini yavaşlatabileceğini ortaya koydu. İşlenmiş et ve şeker açısından zengin, iltihabı artıran diyetlerse bu süreci hızlandırabilir.

İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar, 4 diyetin yaşlılardaki kronik hastalıklar üzerindeki etkilerini inceledi.

İncelenen diyetlerden üçü sağlıklı ve sebze, meyve, tam tahıl, kuruyemiş, baklagiller ve doymamış yağların alımına; şekerli yiyecekler, kırmızı et, işlenmiş et ve tereyağı/margarin tüketimininse azaltılmasına odaklanıyor.

Diğer yandan dördüncü diyet iltihaplanmaya yol açıyor ve daha az sebze, çay ve kahve; daha çok kırmızı ve işlenmiş et, rafine tahıllar ve şekerli içecek tüketimini içeriyor.

Araştırmacılar İsveç'teki 60 yaş ve üstü 2400 yetişkinin beslenmelerini 15 yıl boyunca izleyip kronik hastalıklarını takip etti.

Alınan besinleri, gıda sıklığı anketleri ve şu 4 diyet örüntüsüne bağlılıkla ölçtü: Ampirik Diyet İnflamatuar İndeksi (EDII), AHEI, Alternatif Akdeniz Diyeti (AMED) ve MIND (Nörodejeneratif Gecikme için Akdeniz - Dash Müdahalesi).

Multimorbidite, kronik hastalıkların sayısıyla tanımlanıp organ sistemlerine göre (kas-iskelet, kardiyovasküler ve nöropsikiyatrik) gruplandırıldı.

Nature Aging adlı bilimsel dergide yayımlanan sonuçlar, sağlıklı diyetleri benimseyenlerde kronik hastalıkların daha yavaş geliştiğini ortaya koydu.

Örneğin, başta AMED, AHEI ve MIND olmak üzere sağlıklı beslenme örüntülerine uzun süreli bağlılık, yaşlılarda kronik hastalıkların daha yavaş gelişmesiyle bağlantılı çıktı.

Bu, kardiyovasküler hastalıklar ve demans için geçerli olsa da kas ve kemiklerle ilgili hastalıklarda böyle bir bağlantı görülmedi.

Ancak iltihaplanma oluşturan diyeti benimseyenlerde kronik hastalık riski arttı.

Karolinska Enstitüsü'ndeki Yaşlanma Araştırma Merkezi, Nörobiyoloji, Bakım Bilimleri ve Toplum Bölümü'nde doktora sonrası araştırmacı olan ortak birinci yazar Adrián Carballo-Casla, "Sonuçlarımız, yaşlanan popülasyonlarda multimorbiditenin gelişimini diyetin ne kadar önemli ölçüde etkilediğini gösteriyor" diyor.

Diyetin koruyucu etkileri, yaşlanmaya bağlı hastalıklarda kilit önem taşıyan bir faktör olan iltihaplanmanın azalmasıyla açıklanabilir.

Araştırma makalesinin yazarları, uzun ömür üzerinde en büyük etkiye sahip olabilecek diyet önerilerini ve yaşlarına, cinsiyetlerine, psikososyal geçmişlerine ve kronik hastalıklarına göre bunlardan en fazla yararlanabilecek yaşlı gruplarını belirleyerek araştırmalarını ilerletmek istiyor.

Independent Türkçe