Mescid-i Aksa'ya baskın çağrısı Filistinlileri teyakkuza geçirdi

Ortodoks Hristiyanlar, Kudüs'teki Kıyamet Kilisesi'nde pazar ayini düzenlerken (AP)
Ortodoks Hristiyanlar, Kudüs'teki Kıyamet Kilisesi'nde pazar ayini düzenlerken (AP)
TT

Mescid-i Aksa'ya baskın çağrısı Filistinlileri teyakkuza geçirdi

Ortodoks Hristiyanlar, Kudüs'teki Kıyamet Kilisesi'nde pazar ayini düzenlerken (AP)
Ortodoks Hristiyanlar, Kudüs'teki Kıyamet Kilisesi'nde pazar ayini düzenlerken (AP)

ABD Kongresi'nin Demokrat ve Cumhuriyetçi sekiz üyesi, Dışişleri Bakanı Antony Blinken'e mektup yollayarak Kudüs'teki kutsal mekanlarda ibadet özgürlüğünün sağlanması ve Fanatik Yahudilerin kiliselere ve Hristiyan din adamlarına saldırmasının önüne geçmesi için İsrail’e baskı yapmasını talep etti. Üyeler Blinken’e gönderdikleri mektupta, “Din ve ibadet özgürlüğünün korunması, bir Amerikan değeri ve evrensel bir insan hakkı olarak ABD’nin dış politikasında kritik unsurlar arasında yer almalıdır. Ulusal tecrübemiz, bizi dünyadaki savunmasız insanların haklarını savunmaya zorlamaktadır” ifadelerine yer verildi. Mektubun imzacıları, Kudüs'teki Hıristiyan topluluğa yönelik saldırıların artmasından derin endişe duyduklarını ifade ettiler ve Amerika Birleşik Devletleri'nin din ve inanç özgürlüğünün teşviki ve korunması için herkese yönelik sarsılmaz desteğini sürdürmesi gerektiğini kaydettiler. Mektupta, Ocak 2020'de Fanatik bir İsrail vatandaşının Kudüs'teki Zeytin Dağı'nda bulunan Azap Kilisesi’ni (Gethsemane) ateşe vermeye çalıştığı hatırlatıldı ve 2021’de Roma Manastırı’nın dört defa saldırıya uğradığı ve Mayıs 2021’de, Kıyamet Kilisesi’ne giden bir Ermeni Papazın İsrailliler tarafından darp edildiği belirtildi. Fanatik grupların eylemlerinin, Kudüs’teki Hristiyan varlığına tehdit oluşturduğu ifade edilen mektupta, ‘’2012’den beri İsrail’in tüm bölgelerinde Hristiyanlar fanatik grupların sayısız fiziksel ve sözlü saldırılarına maruz kaldı ve kutsallar ihlal edildi. İbadet etmek isteyen Hristiyanlar tehdit edildi. Fanatik gruplar Hristiyanları Kudüs ve bölgeden uzaklaştırmak için bu tür sistematik taktiklere başvuruyor” denildi.  
Mektupta, Kudüs'teki Hıristiyan varlığının azalmasının sadece din özgürlüğüne bir darbe olmayacağı, aynı zamanda ciddi insani sonuçlara yol açacağı uyarısında bulunuldu. Kudüs’teki Kilise programlarının dini inanç ayrımı yapmaksızın ihtiyaç sahiplerine yönelik tıbbi, eğitimsel ve gıda yardımı programları yaptığına işaret edilerek, fanatik grupların Hristiyanları bölgeden uzaklaştırmada başarılı olması durumunda bu faaliyetlerin aksayacağı belirtildi. İmzacılar, Blinken’e, İsrail hükümetine, din ve ibadet özgürlüğünü taahhüt etmesini sağlamak ve Kilislerle din adamlarına saldıran fanatik grupların yargılanmasını temin etmek üzere baskı yapması çağrısında bulundu. Ayrıca Kudüs’ün herkesin özgürce ibadet edebileceği bir şehir olmasına yönelik çaba gösterilmesi talep edildi.  
Bu arada İsrail yönetimi, fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya girişlerine yeniden izin vermeye başladı. Heykel Örgütleri adıyla bilinen fanatik ve aşırıcı grup, bağımsızlık gününde Mescid-i Aksa'ya "toplu baskın" çağrısı yaptı. Bunun üzerine Filistinliler Mescid-i Aksa’nın korunması için teyakkuza geçerek, seferber olunması çağrısında bulundu. Kudüs İslami Vakıflar Konseyi Başkanı Şeyh Abdulazim Selheb, Mescid-i Aksa'yı ve Kudüs'ü İsrail işgal güçlerinin saldırılarına ve yerleşimcilerin tekrarlanan saldırılarına karşı savunmanın dini bir görev olduğunu söyledi. Filistinli dernekler, Kudüs halkına Mescid-i Aksa’da toplanmaları ve aşırılıkçı Yahudilerin ihlallerine karşı koymaları çağrısında bulundu. Hamas, Mescid-i Aksa’nın Yahudi yerleşimciler tarafından basılmasına karşı uyarıda bulundu. Hamas’tan yapılan açıklamada, “İsrail yönetiminin Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya girişine izin vermesi ateşle oynamak ve gerilimi yükseltmek anlamına gelir. Yaşanacak olayların tüm sorumluluğu işgal güçlerinindir” denildi. Halk Cephesi’nden yapılan açıklamada ise, ‘’Yahudi fanatiklerin Mescid-i Aksa’ya baskın yapması Filistinlilerin ve Arapların işgal güçlerine yönelik öfke patlamalarına neden olacaktır’’ ifadesi kullanıldı. İslami Cihat Hareketi Sözcüsü Tarık İzzeddin, “Mescid-i Aksa’ya baskın olursa buna sessiz kalacak değiliz” dedi.  
Öte yandan İsrailli aşırı sağcı Milletvekili Itamar Ben Gvir hükümeti eleştirerek, “Eğer tapınak alanına girilmesi izninden geri dönecek olursanız ve Hamas’ın tehditlerine boyun eğerseniz, Heykel Dağı’nın hayranları sessiz kalacak ya da teslim olacak değildir” dedi. Savunma Bakanı Benny Gantz ise, “İbadet özgürlüğü herkes için geçerlidir, güvenlik koşullarını dikkate alarak bu özgürlüğü korumaya devam edeceğiz” ifadesini kullandı.  İsrail'in "teröristler ve siviller" arasında ayrım yapmak için büyük çaba sarf ettiğini savunan Gantz, Ürdün’ün, İsrail’in Harem-i Şerif’in statüsünü değiştirmeye çalıştığı suçlamalarıyla ilgili olarak, “Bu suçlamalar tamamıyla yanlıştır, yüzbinlerce Müslüman Ramazan’da Harem’de özgürce ibadet etti. Amman’la iletişimi ve diyaloğu sürdüreceğiz, umuyorum yakın zamanda bu son krizin üstesinden geliriz” diye konuştu.  



Netanyahu'nun tehditlerinin ardından İsrail Gazze'de saldırılarını arttırdı

Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)
Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)
TT

Netanyahu'nun tehditlerinin ardından İsrail Gazze'de saldırılarını arttırdı

Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)
Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Hamas üzerindeki askeri baskıyı iki katına çıkarma tehdidinin ve hükümetindeki bakanların Hamas’ın Filistinli tutukluların serbest bırakılmasını ve savaşın sona erdirilmesini öngören kapsamlı bir anlaşmaya varma talebini reddederek Gazze Şeridi'nin tamamını işgal etme çağrılarının ardından İsrail işgal güçleri, Gazze Şeridi'ndeki saldırılarını arttırarak dün daha fazla can kaybına neden oldu.

Filistinli tıbbi kaynaklara göre dün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerine düzenlenen çok sayıdaki hava saldırısı, topçu bombardımanı ve insansız hava aracı (İHA) ile açılan ateş sonucunda 30'dan fazla Filistinli hayatını kaybetti.

Aynı istatistiklere göre kurbanların çoğu Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus ile Gazze şehrinin doğusundaki Şucaiyye ve et-Tuffah mahallelerindendi.

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana İsrail tarafından Gazze Şeridi’ne düzenlenen bombardımanlarda ölenlerin sayısının 51 bin 201'e, yaralananların sayısının ise 116 bine yükseldiği bildirildi.

Yeni bir teknik

Şarku’l Avsat muhabiri, dün gece, Gazze şehrinin doğusunda yer alan Zeytun, Şecaiyye ve et-Tuffah mahallelerinin her noktasını vuran İsrail’in saldırılarının yoğunluğu açısından zor geçtiğini, özellikle et-Tuffah Mahallesi ve Yafa Caddesi çevresi ile Gazze şehrinin orta kesimlerine yakın bölgelerden çok sayıda insanı kaçmaya zorladığını bildirdi.

İsrail, 18 Mart'ta çatışmaların yeniden başlamasından bu yana İsrail askerleri arasında yaşanan ilk ölümcül olay olan, Hamas üyeleri ile İsrail askerleri arasında et-Tuffah Mahallesi’nin doğusunda yaşanan çatışmalarda bir İsrail askerinin ölmesi ve dört askerin yaralanmasından bir gün bu bölgelere saldırdı.

İsrail askerleri coğrafi olarak, ateşle korudukları, ancak asker bulundurmadıkları kuzeybatı bölgeleri dışında Refah şehrinin tamamını karadan kontrol ediyorlar. Refah şehrini Han Yunus'tan ayıran ve ‘Morag Koridoru’ olarak bilinen bölgede konuşlanmış durumdalar.

sdfgthy
Dün Gazze’nin kuzey yakınlarında İsrail’e ait askeri bir aracı taşıyan bir tır (Reuters)

İsrail kara kuvvetleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyini orta kesimlerden ve güneyden ayıran Netzarim Koridorunda konuşlu olsa da bölgede tam kontrol sağlanmış değil, Reşid sahil yolu halen açık durumda. İsrail kara kuvvetleri aynı zamanda Şucaiyye ve et-Tuffah mahallelerinin dış bölgelerinde de konuşlu ve buradaki operasyonlar, kuzeydeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiye semtlerinin dış mahallelerindeki diğer askeri birlikler gibi yavaş ve temkinli bir şekilde yayılıyor.

Operasyonlarında yeni bir taktiksel yaklaşım benimseyen İsrail güçleri, bir yandan Hamas'ı yavaş ilerleyen kara operasyonlarıyla baskı altına almayı hedeflerken, diğer yandan da bomba ya da patlayıcıları tespit etmek amacıyla geriye kalan binaları ve evleri havaya uçurmak için patlayıcı robotlar kullanıyor.

Öte yandan İsrail güçleri, Gazzelilerin evlerine dönmelerini engellemek için onların evlerini yıkmayı ve buraları yaşanmaz alanların ve belki de gelecekte girmelerinin yasak olduğu tampon bölgelerin bir parçası haline getirmeyi amaçlıyor.

Hamas'a baskı

Başta Netanyahu olmak üzere İsrailli yetkililer, Hamas üzerinde baskı kurmak amacıyla operasyonları yoğunlaştırmayı planladıklarını açıkladılar. Netanyahu cumartesi akşamı yaptığı açıklamada, İsrail güçlerine Hamas üzerindeki baskıyı her zamankinden daha fazla arttırmaları talimatını verdiğini ve İsrail'in mutlak zafer elde edene kadar savaşmaya devam etmekten başka çaresi olmadığını söyledi. ‘Katiller’ dediği kişilere teslim olmayacağını ve herhangi bir dikteye boyun eğmeyeceğini vurgulayan Netanyahu, Hamas tarafından ‘kapsamlı anlaşma’ olarak adlandırılan anlaşma kapsamında yeniden belirlenen koşulları reddettiğini belirtti.

Netanyahu hükümetindeki aşırı sağcı bakanlar bu konuşmayı överken, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Gazze'deki askeri operasyonların sürdürülmesi ve yoğunlaştırılması, herhangi bir müzakerenin kabul edilmemesi ve Gazze Şeridi'nin tamamen işgal edilerek askeri yönetimin kurulması için çalışılması çağrısında bulundu. Buna karşın İsrailli gazeteciler ve analistler, İsrail için askeri ve ekonomik risklere değindiler.

dfgthyu
İleri karakol kurmak için Gazze'ye geçmeye çalışan radikal Yahudi yerleşimciler, Şubat 2024 (DPA)

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin yüzde 30 ila 40'ını etkin bir şekilde kontrol ediyor. Bu durum yerleşimcilerin liderlerini ve onları destekleyen bakanları, 2005 yılında boşaltılan Gazze Şeridi'nde yerleşim inşaatlarının yeniden başlatılması çağrısında bulunmaya teşvik ediyor.

Giderek kötüleşen insani kriz

İsrail'in İbranice yayın yapan haber sitesi Walla, İsrail ordusunun, Hamas'ın gücünü zayıflatmak ve yönetimini sarsmak amacıyla, Gazze'deki bölgeleri daha ufak bölgelere ayırmak amacıyla daha büyük operasyonlara hazırlandığını bildirdi. Walla’nın aktardığına göre bu çerçevede sivil şirketler tarafından işletilen ve doğrudan sivillere gıda yardımı dağıtacak merkezlerin kurulması da söz konusu.

İsrail, Hamas'a baskı uygulamak için sivilleri yerlerinden ederek ve evlerini yıkarak operasyonlarında açıkça sivilleri hedef alıyor. Ayrıca ablukayı sıkılaştırarak ve yardım ve ticari ürünlerin girişini engelleyerek onları açlığa mahkum ediyor.

Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) göre 90 binden fazlası kendisine ait 115 barınakta olmak üzere, yaklaşık 420 bin kişi yeniden başlayan saldırıların ardından yerinden edilmiş durumda ve askeri operasyonlar ve insani yardım girişinin engellenmesi sonucunda insani koşullar hızla kötüleşiyor.

Öte yandan Dünya Gıda Programı (WFP) tüm tarafları sivillere öncelik vermeye ve Gazze Şeridi'ndeki insani yardım çalışanlarını korumaya çağırdı. WFP, İsrail tarafından Gazze Şeridi’nde yürütülen savaş nedeniyle insani acıların daha da arttığını vurguladı.

WFP tarafın dün yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Gazze'deki aileler bir sonraki öğünlerinin nereden geleceğini bilmiyorlar. WFP tüm taraflara sivillerin ihtiyaçlarına öncelik vermeleri, insani yardım çalışanlarının korunmasını sağlamaları ve Gazze'ye derhal yardım girmesine izin vermeleri çağrısında bulunuyor.

sdfgrthy
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda ücretsiz gıda dağıtım noktasının önünde bekleyen Filistinliler, 12 Nisan 2025 (AFP)

Gazze Elektrik Kurumu (GEDCO) tarafından dün yapılan açıklamada ise Gazze Şeridi'nde yaklaşık 18 aydır elektrik kesintisi yaşandığı ve bu süre zarfında Gazzelilerin 1,88 milyar kilowatt saatten (kWsa) fazla elektriği kullanmaktan mahrum kaldığını bildirdi.

Bu uzun süreli kesinti, başta sağlık, su ve sanitasyon olmak üzere hayati öneme sahip alanları çöküşün eşiğine getirdi. Çünkü temel altyapıyı çalıştıracak enerji kaynağı yok ve kötüleşen insani durumla birleştiğinde salgın hastalıklar ve yetersiz beslenme riski artıyor.

İsrail, 2 Mart'ta Gazze'ye tam bir abluka uygulayarak ateşkesle birlikte yeniden başlayan uluslararası yardımların girişini engelledi. Ayrıca Gazze’nin başlıca deniz suyunu tuzdan arındırma tesisine giden elektriği de kesti.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), bu hafta insani durumun savaşın başlamasından bu yana geçen 18 ayın en kötü halinde olduğu uyarısında bulundu. Gazze'ye herhangi bir malzemenin geçişine izin verilmesinin üzerinden bir buçuk ay geçtiğini vurgulayan OCHA, bu durumun bugüne kadarki en uzun süreli tedarik kesintisi olduğunun altını çizdi.