Somalili bir kadının zaferi

Sadiye Yasin Haci Sumter, ülke tarihinde Federal Halk Meclisi’nin Birinci Vekilliği görevini üstlenen ilk kadın oldu.

Haci Sumter’in kendisinin ve bir grup milletvekilinin Cumhurbaşkanı Fermacu’nun konuşmasını boykot etmesinin ardından medyaya yönelmesi şaşkınlığa neden oldu. (Sosyal ağ siteleri)
Haci Sumter’in kendisinin ve bir grup milletvekilinin Cumhurbaşkanı Fermacu’nun konuşmasını boykot etmesinin ardından medyaya yönelmesi şaşkınlığa neden oldu. (Sosyal ağ siteleri)
TT

Somalili bir kadının zaferi

Haci Sumter’in kendisinin ve bir grup milletvekilinin Cumhurbaşkanı Fermacu’nun konuşmasını boykot etmesinin ardından medyaya yönelmesi şaşkınlığa neden oldu. (Sosyal ağ siteleri)
Haci Sumter’in kendisinin ve bir grup milletvekilinin Cumhurbaşkanı Fermacu’nun konuşmasını boykot etmesinin ardından medyaya yönelmesi şaşkınlığa neden oldu. (Sosyal ağ siteleri)

Mahmud Muhammed Hasan Abdi (Somalili Yazar ve Gazeteci)
Somali Federal Parlamentosu, Sadiye Yasin Haci Sumter’i ülke tarihinde Meclis Birinci Vekilliği görevini üstlenen ilk kadın olarak seçti. Sumter’in göreve seçilmesi, seçimlerin ikinci turunda milletvekili Muhammed Ali Ömer’i mağlup etmesini sonucunda geldi. Sumter 137 oy alırken Muhammed Ali Ömer 107 oy aldı. Eski bir parlamento üyesi olan Haci Sumter, Cumhurbaşkanı Muhammed Abdullahi Fermacu’nun hükümetine karşı şiddetli muhalefetiyle ünlenmiş ve bununla parlamentodaki muhalefet milletvekilleri arasında öne çıkmıştı.

El-Mahra Kabilesi’nin güçlü kızı
Arap el-Mahra kabilesine mensup milletvekili Haci Sumter, 2017 yılı seçimlerinde Somali Halk Meclisi üyesi olmayı başardı. Ülkenin kuzeydoğusundaki Puntland eyaletinde ait olduğu nüfusu temsil etti. Pek çok sıkıntıdan mustarip olan ülkede yürüttüğü parlamenter ve siyasi çalışmalar kendisine olsukça fazla deneyim ve uzmanlık kazandırarak başarılı olmasını sağladı ve 275 milletvekili arasında yıldızı yükselmeye başladı. Sumter 2018 yılında Somali medyasına yaptığı açıklamada, Federal Halk Meclisi üyelerinin meclise girmelerini ve görevlerini yapmalarını engellemek üzere güvenlik güçlerinin saldırıda bulunması sonrasında, Cumhurbaşkanı Muhammed Abdullah Fermacu’nun yönetiminden duyduğu hayal kırıklığını ifade etmişti. Sumter açıklamasında, böyle bir adımın Cumhurbaşkanı ve güvenlik güçleri liderlerinin itibarı açısından kötü olduğunu belirtmişti. Haci Sumter çok geçmeden bir yanda aşırılıkçı Eş-Şebab hareketinin saldırıları, bir yandan hükümetin gümrük vergileri ve diğer vergilerin sürekli olarak yükseltilmesi karşısında korunmamaları konusunda Afrika Boynuzu’nun en önemli pazarı olan Bakara Pazarı’nın tüccarlarının yanında olduğunu duyurdu. Devletin, Bakara Pazarı’nda tüccarlardan ve iş sahiplerinden vergi almaya hakkı olmadığını savundu.  

Baskı arttıkça muhalefet daha da acımasızlaşıyor
Haci Sumter ve bir grup milletvekilinin, Cumhurbaşkanı Fermaco’nun 2020 yılının haziran ayında 7’inci oturumun açılışı sırasında Parlamento’nun iki meclisi önünde yaptığı konuşmayı boykot etmesi ve medyaya ve sosyal medyaya yönelmesi büyük bir şaşkınlık ve tartışmaya yol açtı. Sumter Meclis’teki ayaklanmalara katıldı. Cumhurbaşkanı’nın konuşması sırasında 90 saniye boyunca düdük çalındı. Bu Cumhurbaşkanı’ınn konuşmasında 10 dakikalık gecikmeye neden oldu ve oturum başkanı, tamamı parlamentonun iki meclisinin üyesi olan 300’den fazla milletvekili ve şeyhten oluşan mecliste düzeni sağlamak için müdahale etti.
Ancak Cumhurbaşkanı’na karşı muhalefetini ifade etmeye bu kadar hevesli olmasının şaşkınlığı, cumhurbaşkanlığı ve güvenlik yetkilileri tarafından kendisine gözdağı verildiğini ortaya çıkartmasının ardından ortadan kalktı. Haci Sumter, Milli İstihbarat ve Güvenlik Teşkilatı’nın kaybolan bir çalışanı İkran Tahlil ailesiyle dayanışma amacıyla düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, teşkilat eski müdürü olan Fahd Yasin ve Cumhurbaşkanı Fermacu’yu Tahlil’in kaybolmasından sorumlu olmakla suçladı. Bunların ardından Cumhurbaşkanlığı kompleksi bölgesinde kiralayıp döşediği evine ulaşmasının engellenmesi ve erişim engelinin iki yıl devam etmesi beklenmedik değildi. Sumter, son parlamento oturumunda, kadın sorunlarının savunulması alanında, özellikle de Somali’de siyasi katılımda kadın kotasının onaylanması alanında en aktif isimlerden biriydi. Aynı zamanda ‘4.5’ olarak bilinen aşiret siyasi kota sistemine yönelik eleştirileri ile bu konudaki muhalefeti de dikkat çekiyordu.

Başarının sırrı: Doğru yer ve zaman
Siyasi analistler, Sumter’in tüm beklentileri aşarak meclisteki bu önemli konuma ulaşmasını sağlayan gerçeklere işaret ederek, aslında birçok faktör onun aleyhine birleştiğini belirtti. Analistlere göre bunlardan en önemlisi, Sumter’in kötü ünlü ‘4.5’ aşiret siyasi kotasından ‘0.5’ tarafından temsil eden Beşinci Kabile Grubu’nun aşiretlerinden birine ait olmasıydı. Faktörlerden bir diğeri de Puntland Eyaletinin Başkanı Said Deni adaylığına karşı çıkmasıydı. Deni, Sumter’in adaylığını, devlet temsilcilerinin Jubaland Eyaleti Başkanı müttefiki Ahmed İslam Madobe’nin adayı Temsilci Muhammed Ali Ömer’e destek verilmesine yönelik siyasi anlaşmaya aykırı olarak değerlendirdi. Diğer yandan, Muhammed Ali Ömer ilk seçim turunda 58 oyla ikinci sırada yer aldı.
Ancak tüm bu başarısızlık faktörlerine rağmen aday olmadaki ısrarı ve eski Cumhurbaşkanı Şeyh Şerif Şeyh Ahmed bloğunun desteğine sahip olması da göz önüne alındığında, milletvekillerinin ruh halindeki değişimlerin bir sonucunda, adaylığının yerinde olduğunu kanıtladı. Muhammed Abdullah Fermacu bloğunun adayı Muhammed Vali Abdullah Ahmed yenilgi olasılığını hissettikten sonra ilk turda kazandığı oylardan (59 oy) feragat etti. Halk Meclisi Birinci Başkanvekilliği görevine aday olan diğer bir aday da başarısız oldu. Fermacu’nun bloğundan aday olan muhalif Hatice Muhammed Diriye, kendisine oy veren (21 oy) parlamento bloğunu oylarını Puntland Eyaleti Başkanı tarafından tercih edilen aday Muhammed Ali Ömer’e yönlendirilmişti. Böylece, Sadiye Yasin Haci Sumter’in zaferi, birçok kişi tarafından hak edilmiş olarak değerlendiirldi. Zira kendisi uzun bir mücadeleden sonra doğru yer ve zamanlama ile adaylığını korudu.



Süveyda çatışmaları: Suriye’deki istikrarın kırılganlığını gösteriyor

Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre Süveyda'daki şiddet olayları nedeniyle yaklaşık 200 bin kişi yerinden oldu (Reuters)
Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre Süveyda'daki şiddet olayları nedeniyle yaklaşık 200 bin kişi yerinden oldu (Reuters)
TT

Süveyda çatışmaları: Suriye’deki istikrarın kırılganlığını gösteriyor

Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre Süveyda'daki şiddet olayları nedeniyle yaklaşık 200 bin kişi yerinden oldu (Reuters)
Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre Süveyda'daki şiddet olayları nedeniyle yaklaşık 200 bin kişi yerinden oldu (Reuters)

Suriye'de Süveyda şehrindeki saldırıların yankısı sürüyor. 

Washington Post'un (WP) haberinde, saldırıların “ülkenin istikrarının kırılganlığını” gözler önüne serdiği belirtiliyor. 

Reuters'ın görgü tanıklarından aktardığına göre Süveyda'daki Bedevi aşiretlerle Dürzi grupların çatışmaları 13 Temmuz'da karşılıklı adam kaçırma olaylarıyla başlamıştı. Yaklaşık bir hafta süren ve ateşkesle sonuçlanan çatışmalarda, Şam yönetimine bağlı silahlı birlikler, gerginliğin durdurulması amacıyla bölgeye gönderilmişti. 

Birleşik Krallık merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre Süveyda'daki olaylarda en az 1400 kişi yaşamını yitirdi. 

Bazı görgü tanıkları, sivillere saldıran kişilerin kamuflaj giydiğini söylemişti ancak bunların militan mı yoksa Şam'a bağlı askerler mi olduğu net bilinmiyor. 

WP'nin irtibata geçtiği Bedevilerden Saud el-Vadi, Dürzilerle çatışmalara dair “Onlar öldürdü, biz de öldürdük. Aramızda kan var” diyor.

Dürzi yurttaş Mazen Alaaddin ise Şam'a bağlı güvenlik güçleriyle Sünni aşiretlerin ortak saldırılar düzenlediğini öne sürüyor. Alaaddin, kardeşinin öldürüldüğünü ve cesedinin yakındaki bir köprünün altına atıldığını savunuyor.

Şam yönetimi, İsrail'in Süveyda'daki Dürzileri kışkırtarak çatışmaları körüklediğini iddia ediyor. Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeyban, 31 Ağustos'ta Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Tel Aviv'in "iç savaşı yeniden alevlendirmek isteyebileceğini" söylemişti.

Diğer yandan askeri kamuflajlı bir grubun, Süveyda Ulusal Hastanesi'ni basarak sağlık çalışanlarını dövüp öldürdüğü görüntüler de gündem olmuştu. 16 Temmuz'da yaşanan olayın dün ortaya çıkan görüntüleri, New York Times tarafından doğrulanmıştı. Videoda askeri kamuflajlı bir kişinin, kendisine direnen sağlık görevlisini öldürdüğü görülüyor. 

Şam yönetimi, saldırıları kınayarak görüntülerle ilgili işlem başlatılacağını duyurdu. Ayrıca Suriye Adalet Bakanlığı, Süveyda'daki olayların sebeplerini incelemek üzere özel bir komite oluşturulduğunu bu ay başında duyurmuştu.

Bunlara ek olarak İsrail de Dürzilere saldırıları gerekçe göstererek 16 Temmuz'da Suriye'ye hava harekatı düzenlemişti. Operasyonda hem Şam'daki cumhurbaşkanlığı yerleşkesi hem de genelkurmay başkanlığı binası hedef alınmıştı. SOHR'nin aktardığına göre İsrail'in saldırılarında 15 kişi ölmüş, en az 28 kişi yaralanmıştı. 

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, "Dürzi kardeşlerimize saldıran herkes hesap verecek. Onlar devletin koruması altındadır. Hukuk ve adalet herkese eşit şekilde güvence sağlar" demişti. 

Independent Türkçe, Washington Post, New York Times, Jerusalem Post