Hizbullah’a muhaliflerine rüşvet verme suçlaması

Rüşvetin oy kullanımını engellemek üzere verildiği öne sürüldü.

Milletvekili Teymur Canbolad.
Milletvekili Teymur Canbolad.
TT

Hizbullah’a muhaliflerine rüşvet verme suçlaması

Milletvekili Teymur Canbolad.
Milletvekili Teymur Canbolad.

Lübnan’da İlerici Sosyalist Partisi ve Lübnan Kuvvetleri Partisi, bu ayın ortalarında yapılması planlanan parlamento seçimleri çerçevesinde Hizbullah ve müttefiklerinin iki tarafa karşı yürüttüğü ‘yok etme savaşı’ konusunda uyardı.
Seçim kampanyalarında siyasi suçlamalar artarken söz konusu ‘yok etme’ suçlamaları da hız kazandı. Demokratik Buluşma Bloku Başkanı Teymur Canbolad, Cebel-i Lübnan bölgesindeki bir festivalde şu açıklamada bulundu:
“Bizi yok etmek istiyorsunuz. Ancak biz herkesle ortaklık istiyoruz. Siz başkaları için vatanı yerle bir etmek istiyorsunuz. Bu, onu Lübnanlılar için inşa etmek istiyoruz. Siz, öldürme rejimini ve İran nükleer programını korumak için müzakere pazarlarında Lübnan’ın egemenliğini ipotek altına almak istiyorsunuz. Biz, bağımsız bir efendi olan Lübnan’ın bizi ve sizi korumasını istiyoruz. Cebel-i Lübnan’ı delmek istiyorsunuz. (Hizbullah’ın Beyrut ve Cebel-i Lübnan’da muhaliflerine karşı askeri operasyon başlattığı) 7 Mayıs 2008’de denediniz. Cebel halkından uygun cevap geldi. Ayrıca bu sefer ki cevap daha önceden biliniyordu. Yok etmek yerine ortak olmak için gelin. Bu vatan hepimizin.”
Teymur Canbolad sözlerinin devamında ülkedeki gençliğe dikkat çekti:
“Aklın ve farkındalığın sesine dayalı olan gençlerin iradesi, hak ettikleri bir Lübnan’da kalmaya yöneliktir. Lübnan, onların becerilerine kucak açıyor, enerjilerine yatırım yapıyor ve  fırsatlar sunuyor. Lübnan, onlara seçkin bir eğitim düzeyi kazandırıyor. Lübnan vatandır, aidiyettir, ilerlemedir ve liderliktir.”  
Güçlü Cumhuriyet Bloku üyesi Milletvekili Antoine Habaşi ise Hizbullah’ı Lübnan’ın doğusundaki Lübnan Kuvvetleri’ne karşı varoluşsal bir yok etme savaşı yürütmekle suçladı. Habaşi, gazetecilere yaptığı açıklamada “Baalbek- Hermel’deki seçim mücadelesi son dönemde demokratik özgürlük olmaktan çıkıp şiddet ve yıldırma döngüsüne dönüştü” dedi. Devleti inşa etme listesindeki adaylarla ve bölge halkıyla bölgede yaşanan suiistimaller, sahtecilik, sınıflandırma ve yıldırmalara dikkat çeken Habaşi yaşananlardan İçişleri Bakanlığı ve güvenlik teşkilatlarını sorumlu tuttu.
Habaşi, Hizbullah’ı yaşananların ve düşen her damla kanın sorumlusu olmakla suçlarken, “Devlet ve hükümet, vatandaşların güvenliği konusunda yaşananlar  ve yargının rolü konusunda nasıl tavır almasın?” diye sordu.
Basın toplantısı öncesinde Baalbek- Hermel’de Lübnan Kuvvetleri’nin desteklediği listeden 6 Şii adayın 3’ü, Hizbullah’ın baskısına maruz kalmaları nedeniyle listeden çekildi. Habaşi konuya dair şunları söyledi:
“Adayların listelerden çekilme hakkı bulunuyor. Şeyh Abbas el-Cevheri, onlarla müzakere etmekle sorumlu. Ama çok sayıda aday özellikle benimle oturdu. Seçimlere katılmaya hevesliydiler. Ancak savaştan geri çekilme şekilleri, geri çekilme ilanını okumaları, kameraya bakmaktan kaçınmaları, geri çekilmelerin nasıl ve hangi koşullarda gerçekleştiğini açıkça gösteriyor.”
Milletvekili Antoine Habaşi, yeni savaş çerçevesinde Hizbullah’ın seçimlere gitmeleri karşılığında muhaliflerine bir milyon lira, seçmenlere de iki milyon lira verdiğini söyledi.
Hizbullah’ın, seçilmelerini engellemek için politikalarına karşı olan Şii muhaliflerin isimlerini listelerden sildiğini belirten Habaşi, Hizbullah’ın ortaya koyduğu bu eylemin, kendisine karşı oy vermek isteyen herkesin sesini kısmayı amaçladığını vurguladı. Milletvekili ayrıca, yaşananların, Hizbullah’a ‘hayır’ diyen herkese karşı varoluşsal bir yok etme savaşı olduğuna dikkat çekti.
Diğer yandan Hizbullah, seçimlerle ilgisi olmayan siyasi sloganların atıldığı ve buna karşı yanıltıcı kampanyalar ortaya koyulduğu kanaatinde. Hizbullah milletvekillerinden  Hasan İzzeddin, bazı tarafların bu ülkeyi inşa etmek isteyen seçim yarışıyla hiçbir ilgisi olmayan siyasi sloganlar attığına dikkat çektği açıklamasında şunları söyledi:
“Katılımın çok yüksek olması için yarışıyoruz. Bu nedenle sadece Hizbullah’ın listelerinin zaferi için değil, Hizbullah ve müttefikleri arasında ulusal düzeyde ittifaklar yoluyla oluşturulan ulusal listelerin zaferi için de çalışıyor ve mücadele ediyoruz. Çünkü listelerimiz, ulusal listelerdir ve bu seçimleri kazanmak için yarışıyoruz. Özellikle bu zafer, krizlerini ele almak isteyen yeni bir siyasi sahne yaratacaktır. İnsanların acılarına çözüm bulunacaktır. Bu, onur ve özgürlük içinde yaşadığımız bir vatan için umudun başlangıcıdır.”0
Diğer yandan Milletvekili Hüseyin Caşi de şu açıklamayı yaptı:
“Bazılarının direnişe ve silahlarına karşı yükselttiği seçim sloganı, ABD hedefleriyle özdeşleşmeyi yansıtıyor ve İsrail ile normalleşmeyi dayatıyor. Direniş silahı, ülkedeki ekonomik kalkınmanın önünde bir engel miydi? Direnişin silahsızlandırılmasını isteyenlerin dostlarının Lübnan topraklarında elektrik santrali kurmasını, korkunç ekonomik durumu kurtulmak için petrol ve gazın çıkarılmasını ve şu ana kadar ülkeye 20 milyar dolardan fazlaya mal olan yerinden edilmiş Suriyelilerin geri dönmesini engelleyen Hizbullah mıydı? Direniş silahı, 1992’den itibaren ekonomi politikalarını ve finans mühendisliğinin gelişimini bankaların yararına şekillendiren ve bunun sonucunda ekonomik, finansal ve geçim kaynaklarının çöküşüne yol açan silah mıydı?”
Milletvekili Hüseyin Caşi, muhaliflerine hitaben de şunları söyledi:
“Bu ortaklardan bazıları, geri çekilme veya direnişi silahsızlandırma önerilerinin siyasi iflasa işaret ettiğini bilmelidir. Lübnan halkının çoğunluğunun direnişe bağlılığı ve Siyonist düşmanın cani doğasının barbarlığı ve vahşiliği ortasında halkın direnişi koruması ışığında isteklerini elde edemeyeceklerinin farkındalar. Onların bu konudaki ısrarları, Lübnanlılar arasında çekişme, ülkenin yıkımı ve ülkemizi sinsice takip eden, petrol, gaz ve su zenginliğini yağmalamak isteyen Siyonist düşmanın rahatlatılması projesinde ısrar etmek anlamına gelmektedir.”



Sudan'ın kuşatma altındaki el-Faşir kentinde ilkel malzemeler ve şifalı bitkilerle ilk yardım

Sudanlı bir mülteci, Cidde Limanı’nda USNS Brunswick gemisinden inerken oğluna sarılıyor. (AP)
Sudanlı bir mülteci, Cidde Limanı’nda USNS Brunswick gemisinden inerken oğluna sarılıyor. (AP)
TT

Sudan'ın kuşatma altındaki el-Faşir kentinde ilkel malzemeler ve şifalı bitkilerle ilk yardım

Sudanlı bir mülteci, Cidde Limanı’nda USNS Brunswick gemisinden inerken oğluna sarılıyor. (AP)
Sudanlı bir mülteci, Cidde Limanı’nda USNS Brunswick gemisinden inerken oğluna sarılıyor. (AP)

Sudan'ın batısındaki el-Faşir kentinde yaşayan 8 yaşındaki Muhammed, kolu şarapnel parçalarıyla delik deşik olmasına rağmen tedavi edilebildiği için şanslı kişilerden biri. Diğer savaş yaralıları ise kentin kuşatılmış olması ve tıbbi ekipman eksikliği nedeniyle tedavisi zor olan daha ciddi yaralanmalardan mustarip.

İki yıldır orduya karşı savaşan Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) geçtiğimiz hafta, sağlık sisteminin de çöktüğü Kuzey Darfur'un başkenti ve çevresinde kanlı bir saldırı başlattı. HDK'nin geniş Darfur bölgesinin başkentine yönelik tekrarlanan saldırıları sivillerin her türlü hareketini riskli hale getirdi. Ayrıca tüm sağlık tesisleri bombalandı ya da saldırıya uğradı.

cdfrgt
Hartum Uluslararası Havalimanı'nda hasarlı bir uçak (AFP)

Muhammed'in babası 27 yaşındaki İsa Said, bölgedeki iletişim tamamen kesildiği için Starlink aracılığıyla AFP'ye yaptığı açıklamada, “Eski bir hemşire olan komşumuzun yardımıyla kanamayı durdurduk, ancak Muhammed’in eli şişti ve ağrı nedeniyle geceleri uyuyamıyor” dedi.

Mayıs 2024'ten bu yana HDK tarafından kuşatma altında bulunan el-Faşir'in diğer sakinleri gibi İsa da oğlunu hiçbir hastanenin acil servisine götüremiyor. Bu hafta el-Faşir'e kaçan insani yardım koordinatörü Muhammed, yüzlerce yaralının şu anda şehirde mahsur kaldığını bildirdi.

Tedavi için şifalı bitkiler

Muhammed, HDK'nin el-Faşir'in 15 kilometre güneyindeki Zemzem Kampı’na düzenlediği ölümcül saldırı sırasında kalçasından vuruldu. Güvenlik nedeniyle tam adını açıklamaktan kaçınan Muhammed, “İnsanlar evlerinde özel olarak tedavi görüyor” dedi.

İnsani yardım kaynaklarına göre yüz binlerce insan Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kıtlık yaşandığı ilan edilen Zemzem Kampı’ndan kaçarak el-Faşir şehrine sığındı.

El-Faşir'de insanlar, ilkel malzemeler ve şifalı bitkilerle, kurşun ve mermi parçalarından kaynaklanan yanık ve yaraları tedavi etmeye ve ilk yardım sağlamaya çalışıyor.

29 yaşındaki Muhammed Ebkar, bacağından vurulduğunda ailesi için su getirmeye çalıştığını anlattı. Ebkar, “Komşularım beni evin içine taşıdı. Yine komşularım, vücudumdaki kırıkları tedavi etmesi için tahta ve bez parçaları kullanarak atel tedavisi yapan diğer komşumuzu aradı. Sorun şu ki, kırık tedavi edilse bile kurşun halen bacağımda” ifadelerini kullandı.

Muhammed, şehirde tıbbi malzeme son derece sınırlı olsa da, parası olsaydı gazlı bez veya ağrı kesici almak için birini göndermenin mümkün olabileceğini, ancak genellikle malzeme bulunmadığını, bu nedenle tedavinin mevcut imkanlarla yapıldığını söyledi.

Dezenfektan olarak tuz

Birleşmiş Milletler (BM) pazartesi günü, HDK’nin el-Faşir ve çevresindeki göçmen kamplarına yönelik son saldırılarında 400'den fazla kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'na (UNICEF) göre en az 825 bin çocuk dünyadaki cehennemde sıkışıp kaldı. UNICEF, el-Faşir’i kuşatmış olan HDK tarafından gerçekleştirilecek geniş çaplı bir saldırının yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini kaydetti.

dfgrthy
El-Faşir'deki insani durum felaket boyutuna ulaştı. (Arşiv – Şarku’l Avsat)

11 ay süren kuşatma ve iki yıl süren savaşın ardından el-Faşir sakinlerinin çoğu, bombardımandan korunmak için genellikle aceleyle çukurlar kazıp üzerlerini kum torbalarıyla örterek doğaçlama barınaklar inşa etti.

Çarşamba günü Hana Hamad'ın evine isabet eden bir top mermisi kocasını karnından yaraladı. AFP'ye konuşan 34 yaşındaki kadın, “Komşumuzun yardımıyla kanamayı durdurmaya ve yarayı antiseptik olarak sofra tuzuyla tedavi etmeye çalıştık. Ama ertesi sabah kocam öldü” dedi.

Yatalak olan bir başka hasta ise ‘insanları kurtarabilecek herkesin acil müdahalede bulunması’ çağrısında bulundu.

Sınır Tanımayan Doktorlar, insani yardım çağrısında bulundu. Misyon Başkanı Rasmani Kabore, “El-Faşir'e giden yollar kapalı. Ne olursa olsun orada mahsur kalarak açlık çeken bir milyon insana gıda ve ilaç ulaştırmak için hava operasyonları başlatılmalıdır” şeklinde konuştu.