Pentagon ile Çin Savunma Bakanlığı arasında "tek Çin politikası" polemiği

Fotoğraf: Reuters_Arşiv
Fotoğraf: Reuters_Arşiv
TT

Pentagon ile Çin Savunma Bakanlığı arasında "tek Çin politikası" polemiği

Fotoğraf: Reuters_Arşiv
Fotoğraf: Reuters_Arşiv

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'in Çinli mevkidaşı ile 20 Nisan'da yaptığı telefon görüşmesinde "tek Çin prensiplerine bağlı olduklarını" söylemediğini iddia etti.
Günlük basın toplantısında açıklamalarda bulunan Kirby, 20 Nisan'da Austin ile Çin Savunma Bakanı Wei Fenghe ile yaptığı telefon görüşmesine ilişkin Çin açıklamasında bazı hatalar olduğunu söyledi.
Kirby, "Spesifik olarak, Çin Savunma Bakanlığı, iki bakan arasındaki görüşmeye ilişkin hatalı bir şekilde ABD'nin tek Çin ilkesine bağlı olduğunu iddia eden bir açıklama yayınladı. Bakan bunu söylemedi. Bunun yerine, Bakan Austin, Tayvan İlişkileri Yasasında, üç ortak bildiride ve altı güvencede sıralandığı gibi ABD'nin tek Çin politikasına bağlı kalmaya devam ettiğini açıkça belirtti."
Sözcü iki ifade arasındaki farkın ne olduğuna girmedi ancak Tayvan'a destek vermeye devam edeceklerini ve bölgedeki statükonun askeri yollarla değiştirmesine karşı olduklarını söyledi.

Austin Kore'li mevkidaşı ile görüştü
Kirby, Austin'in bölgedeki güvenlik ortamını görüşmek üzere Güney Kore Ulusal Savunma Bakanı Suh Wook ile telefon görüşmesi yaptığını duyurdu.
İki bakanın Kuzey Kore'nin balistik füze denemesini ve bu denemenin Hint-Pasifik bölgesine teşkil ettiği tehdidi ele aldığını belirten Kirby, bakanların Pyongyang'ı füze denemesinden dolayı kınadığını ifade etti.
Kirby, "Bakan Austin, ABD'nin genişletilmiş caydırıcılık yeteneklerini de içerecek şekilde topyekun askeri yetenekleriyle Güney Kore'yi savunmaya yönelik taahhüdünün olduğunu bir kez daha teyit etti" dedi.

ABD, üst düzey Rus subaylarının yerini Ukrayna'ya bildirmedi
Pentagon sözcüsü, New York Times gazetesinin ABD istihbaratının üst düzey Rus subaylarının yerlerini Ukrayna ordusu ile paylaştığı iddiasını yalanladı.
Kirby, "Bugün herkesin aklında olduğunu bildiğim bir konuyu ele alabilirsem ve bu Ukrayna ile istihbarat paylaşımı meselesidir, sadece birkaç şeyi vurgulamak istiyorum. Birincisi, ABD Ukraynalıların ülkelerini savunmasına yardımcı olmak için savaş alanı istihbaratı sağlıyor. Bunu epey konuştuk. Üst düzey askeri liderlerin savaş alanındaki yerleri hakkında istihbarat sağlamıyoruz veya Ukrayna ordusunun hedefleme kararlarına katılmıyoruz" ifadelerini kullandı.
Sözcü, Ukraynalıların çok daha fazla bilgiye sahip olduğunu savunarak, "Ukrayna, bizim ve diğer ortakların sağladığı bilgileri, savaş alanında topladıkları istihbaratla birleştiriyor. Ve sonra kendi kararlarını veriyor ve kendi eylemlerini yapıyorlar" diye konuştu.



Ekonomistler, İsrail-İran savaşının küresel ticarete sert yansımaları konusunda uyardı

Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)
Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)
TT

Ekonomistler, İsrail-İran savaşının küresel ticarete sert yansımaları konusunda uyardı

Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)
Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)

Ekonomistler, İsrail-İran savaşının uzaması sonucu ortaya çıkacak ciddi küresel ekonomik ve ticari sonuçlar konusunda uyardı. Uzmanlar, savaşın olumsuz etkilerinin bölgenin ötesine geçerek, özellikle enerji ve gaz fiyatları, havacılık, sigorta, dış ticaret ve denizcilik gibi küresel piyasaları da kapsamasını bekliyor.

Suudi Arabistan Şura Konseyi Üyesi Fadl el-Buayneyn Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, İsrail ve İran arasındaki askeri çatışmanın küresel enerji sektörünü etkilediğini, bunun da savaşın başlamasından hemen sonra petrol fiyatlarının rekor seviyelere yükselmesine yansıdığını ve fiyatların halen üst sınırlarda seyrettiğini söyledi.

İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatma tehdidi ışığında enerji fiyatlarının yükselmeye devam edeceğini öngören el-Buayneyn, bunu tüketici ülkelere yönelik düşmanca bir eylem olarak değerlendirdi. El-Buayneyn söz konusu adımın zaten birçok zorlukla karşı karşıya olan küresel ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini belirtti.

El-Buayneyn, enerji sektörünün savaşlara ve askeri çatışmalara karşı en hassas sektör olduğunu açıkladı. Üretici ülkelerin petrollerini ya da üretimlerini ihraç etme kabiliyetlerinin etkilenmesi halinde, bunun rekor düzeyde yüksek petrol ve gaz fiyatlarına sebep olacağını ifade eden el-Buayneyn, küresel ekonomi üzerinde doğrudan olumsuz yansımaları olacağına da dikkat çekti.

El-Buayneyn, askeri hedeflerin üretim ve ihracat üzerindeki etkilerinin şu ana kadar nispeten sınırlı kaldığını söyledi, ancak iki sektöre yönelik doğrudan saldırıların petrol fiyatlarının hızla yükselmesine, muhtemelen varil başına 100 doları aşmasına neden olabileceği uyarısında bulundu.

Etkilenen ekonomik sektörler

Savaşın uçuşların aksamasına ve uçak rotalarının yeniden belirlenmesine yol açtığını belirten el-Buayneyn, savaşın havayolları için daha yüksek işletme maliyetlerine ve artan risklerin bir sonucu olarak sigorta maliyetlerinde önemli bir artışa neden olduğunu söyledi. Ayrıca dış ticaretin ve deniz seyrüseferinin de artan gerilimden doğrudan etkileneceği öngörüsünde bulundu.

Savaşın etkisinin bölge ülkeleri arasında farklılık göstereceğini de sözlerine ekleyen el-Buayneyn, Suudi Arabistan'ın stratejik konumu nedeniyle Kızıldeniz'deki limanları aracılığıyla dış ticaretinin sürdürülebilirliğini sağlayabildiğini ve petrolün doğudan batıya taşınmasını sağlayan boru hatlarının varlığının krizin petrol ihracatı ve dış ticaret üzerindeki yansımalarını sınırladığını belirtti.

Enerji sektörünü ‘küresel ekonominin gerçek motoru’ olarak tanımlayan el-Buayneyn, enerji ve dış ticaretin ekonomik açıdan savaştan en çok etkilenen sektörler olduğunu, yıkım ve insan kayıplarının ise kalkınma ve insani düzeylerde savaşların en kötü sonuçları arasında yer aldığını ifade etti.

Hızlı çözümler için fırsatların sınırlı olduğunu ifade eden el-Buayneyn, savaşları başlatmanın durdurmaktan daha kolay olduğunu ve çatışmaların hızının artmasını beklediğini kaydetti. İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatma tehdidini yerine getirmesi halinde, pratikte bunu başarmanın zorluğuna rağmen, başta ABD ve diğer Batılı ülkeler olmak üzere dünya güçleriyle kapsamlı bir çatışmanın kapısını aralayabileceğini söyledi. El-Buayneyn, ABD'nin çıkarlarını hedef almanın Washington'u savaşa doğrudan dahil edeceğini ve savaşın kapsamının endişe verici bir şekilde genişleme potansiyeli taşıdığını vurguladı.

Pazar sıkıntısı ve tedarik zinciri aksaklıkları

Kahire'deki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Halid Ramazan, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, savaşın devam etmesinin, özellikle de İsrail'in günde 700 bin varil üretim kapasitesine sahip Abadan Rafinerisi gibi İran enerji tesislerini hedef alması halinde, petrol ve gaz arzını azaltma tehdidi oluşturduğunu söyledi. Ramazan, Kuzey yarımkürede kış talebi artarken olası bir kesintinin piyasalarda kıtlık yaratabileceği uyarısında bulundu.

İsrail saldırılarının ardından petrol fiyatlarının şimdiden yüzde 8 ila 13 arasında arttığını ve Brent ham petrolünün varil başına 78 doları aştığını belirten Ramazan, çatışmanın devam etmesi halinde, özellikle de Hürmüz Boğazı'nın kapatılması durumunda fiyatların rekor seviyelere çıkabileceği konusunda uyardı.

Ramazan, savaşın yansımalarının özellikle Hürmüz Boğazı üzerinden küresel tedarik zincirlerinin aksamasına kadar uzanacağını, bunun da elektronik ve gıda maddeleri gibi petrol dışı emtia ticaretine yansıyacağını, nakliye ve sigorta maliyetlerinin artacağını, bunun da emtia fiyatlarının yükselmesine ve ticaret oranlarının düşmesine yol açacağını vurguladı.

Ramazan, artan enerji ve nakliye maliyetleri ile düşük piyasa güvenine atıfta bulunarak, buğday ve mısır gibi gıda maddelerinin yanı sıra petrokimya ürünleri, giyim, elektronik, teknoloji yedek parçaları ve ilaçları fiyat artışları için en olası adaylar olarak sıraladı.

Savaşın ekonomik sonuçlarına gelince, Ramazan bunların yüksek enflasyon oranları, tedarik zincirlerinin bozulması, özellikle turizm ve teknoloji sektörlerinde yatırımların azalması ve para birimlerinin zayıflaması olduğunu belirtti. İran riyali ve İsrail şekeli, Avrupa'nın alternatif kaynaklara daha fazla bağımlı hale gelmesiyle küresel enerji ittifaklarının yeniden şekilleneceği beklentileri arasında bu yılın en düşük seviyelerini gördü.