Rusya'dan Filistin diyaloğunu ilerletmeye yönelik adım

Kremlin yönetimi yeni müzakere turuna ev sahipliği yapmaya hazırolduğunu duyurdu.

Mihail Bogdanov. (Reuters)
Mihail Bogdanov. (Reuters)
TT

Rusya'dan Filistin diyaloğunu ilerletmeye yönelik adım

Mihail Bogdanov. (Reuters)
Mihail Bogdanov. (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı’nın Ortadoğu ve Afrika Özel Temsilcisi ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov dün, Dışişleri Bakanlığı’nın daveti üzerine Moskova’yı ziyaret eden Hamas heyetiyle kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdi. Rus diplomat, devlet haber ajansı TASS’a verdiği demeçte görüşmenin sonuçlarından duyduğu memnuniyeti dile getirdi:
“Görüşmeler çok iyi, anlamlı ve yapıcıydı. Herkes geleneksel, dostane Rus-Filistin ilişkilerinin önemini anlıyor. Filistin’de önde gelen tüm siyasi ve sosyal güçlerle teması sürdürüyoruz.”
Mihail Bogdanov, görüşmede siyasi ve bölgesel düzeyde mevcut durumun tartışıldığını ve Filistin uzlaşı dosyasının ele alındığını söyledi. Ayrıca ülkesinin Filistinli gruplar arasında Moskova’da yeni bir müzakere turu düzenleme çağrısını yinelediğini vurguladı.  
Bakan Yardımcısı, Rusya’nın bu konuda ek çaba göstermeye hazır olduğunu daha nce de defalarca bildirdiğini söylediği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bugün bir kez daha, Filistinlilerin kendilerinin talebi üzerine, Moskova’nın genel toplantılar, ikili veya üçlü görüşmeler için platform sunmaya her zaman hazır olduğunu vurguladım. Filistinliler arasındaki tüm anlaşmazlıkların üstesinden gelmeye yardım etmek için daima hazırız. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları uyarınca, Filistin sorunun adil bir çözümü ulaştırılmasını destekliyoruz. Filistin devletini, 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bir ülke olarak tanıdık. Tutumumuz 10 yıldan fazla bir süredir değişmedi. Bu yüzden herhangi bir taraf Rusya’nın tutumu hakkında soru sormamalı.”
Rus diplomat Moskova’nın tüm Filistin tarafları ile temaslarını sürdürdüğünü ve Hamas Hareketi’nin heyetini aldıktan sonra gündeme getirilen dosyalar üzerindeki tartışmaları tamamlamak için yakında Filistin Kurtuluş Örgütü’nü ve Fetih Hareketi’nin liderliğini temsil eden bir heyeti kabul edeceğini belirttiği açıklamasına şöyle devam etti:
“Çeşitli Filistin güçleriyle aktif temaslar yürütüyoruz. Daha önce burada birkaç heyet ağırladık. Yakında Fetih Hareketi’nden ve diğer gruplardan daha fazla heyetin gelmesini bekliyoruz. Yaz aylarında da temasların devam etmesi yönünde beklenti var.”
Bogdanov, görüşme sırasında Kudüs çevresindeki duruma ilişkin gelişmelerin olduğuna dikkat çekerek Rusya’nın bölgedeki gerilimi durdurma çağrısını vurguladığını söyledi. Bakan Yardımcısı, Kudüs’teki kutsal mekanların mevcut durumunu garanti altına alınması gerektiğini ve isteyen herkesin ve ibadet edenlerin daha önce varılan anlaşmalar uyarınca kutsal mekanlara erişebilmesi gerektiğini kaydetti.
Siyasi meselelere de değinen Bogdanov, Ortadoğu Dörtlüsü dışişleri bakanları düzeyinde bir toplantı girişiminin, ABD tarafından engellenmesi nedeniyle başarısız olduğunu belirtti.
Hamas Hareketi Siyasi Büro Üyesi ve Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Musa Ebu Merzuk, Hamas yöneticileri Fethi Hammad ve Husam Bedran’ın yanı sıra hareketin Moskova’daki temsilcilerini kapsayan heyet, Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndaki görüşmelerin yanı sıra parlamento temsilcileri ve Rus sosyal kuruluşlarının temsilcileri ile gerçekleştirilenler de dahil olmak üzere birçok toplantı düzenledi.



Samir Caca Şarku’l Avsat’a konuştu: Savaştan sonra Hizbullah ‘devletçiğinin’ geri dönmesini kabul etmeyeceğiz

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Dr. Samir Caca (Lübnan Kuvvetleri Partisi)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Dr. Samir Caca (Lübnan Kuvvetleri Partisi)
TT

Samir Caca Şarku’l Avsat’a konuştu: Savaştan sonra Hizbullah ‘devletçiğinin’ geri dönmesini kabul etmeyeceğiz

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Dr. Samir Caca (Lübnan Kuvvetleri Partisi)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Dr. Samir Caca (Lübnan Kuvvetleri Partisi)

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Dr. Samir Caca, Lübnanlı yetkililerin Lübnan topraklarında cereyan eden İran-İsrail savaşından kaynaklanan tehlikelere karşı ‘kör’ davranmasına karşı uyarıda bulunarak, ‘devlet kavramını yeniden tesis eden ve ateşkesin önünü açan tarihi bir pozisyon alınması’ gerektiğini vurguladı. “Hizbullah'ın performansıyla temsil edilen devletçik kavramı Lübnan'ı mevcut duruma getirdi” diyen Caca, ‘daha fazla ölüm ve felakete gidildiği’ uyarısında bulundu. Caca, “Lübnan dalgalı bir denizde yol alan kaptansız ve dümensiz bir gemi gibi oldu” ifadesini kullandı.

Lübnanlı politikacıları ve yetkilileri neler olup bittiğinin farkında olmamakla suçlayan Caca şu ifadeleri kullandı: “Bölgede büyük bir savaş yaşanıyor ve Lübnan'da olanlar da bu savaşın bölümlerinden biri. Bu savaş bir yanda İran ve bölgedeki vekil güçleri ile diğer yanda arkasında ABD, Avrupa ve diğer ülkelerin bulunduğu İsrail arasında yaşanıyor. Lübnan'ı bu savaştan çıkarmak için her türlü çabayı göstermek yerine, hiçbir şey olmamış gibi davranıyoruz. Lübnanlı yetkililer kendi dar düşüncelerine göre hareket ediyor ve adeta bir ‘yardım komitesine’ dönüştüler. Bugün Lübnan'da var olan otorite türünü özetlemek istersek, bunun bir hükümet ya da devlet değil bir ‘yardım komitesi’ olduğunu söyleyebiliriz.”

Nasrallah ve Lübnan'ın kararı

Caca, Genel Sekreter Hasan Nasrallah'ın öldürülmesinden sonra Hizbullah için işlerin değiştiğini ‘üzüntüyle’ belirterek şöyle dedi: “Seyyid Hasan varken, bir yerlerde neler olup bittiğine dair Lübnanlıların bir görüşü olduğunu ve onun (Nasrallah) İran'ın kararında söz sahibi olduğunu düşünüyordum. Ancak şimdi karar tamamen İran'ın oldu. Kalan Hizbullah grupları İranlı subaylar tarafından yönetiliyor. Bu nedenle savaş tamamıyla İran'ın çıkarlarına göre yürütülüyor.”

Tüm darbelere rağmen Hizbullah'ın örgütsel olarak çökmediğine inanan Caca, “Hizbullah'ın güneydeki savaş grupları merkezi olmayan bir kararla savaşıyor ve büyük bir kısmı halen mevcut. Bu güçlerin İranlı subaylarla yakın ilişki içinde olduklarını unutmamalıyız. Bu yüzden İran son savaşçıya kadar savaşmaya devam edecek” dedi.

rhyjukı
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Dr. Samir Caca (Lübnan Kuvvetleri Partisi)

Öte yandan Caca, Hizbullah'ın askeri yapısının açıkça zarar gördüğüne dikkat çekti. Caca, “Avrupa ve hatta İsrail merkezlerinde yapılan araştırmalara göre Hizbullah'ın İsrail'e günde 2 bin ila 3 bin arasında füze fırlatması gerekiyordu, ancak bunun gerçekleşmediğini görüyoruz. Maalesef bilinen ve net bir güç dengesi var. İranlılar Lübnan topraklarında kalanlarla ve Lübnanlı gençlerle mücadeleye devam edecekler. İran Dışişleri Bakanı ve Meclis Başkanı'nın bir hafta içinde Lübnan'ı ziyaret ederek sanki savaşı denetlemek için buradaymış gibi davranmaları da gösteriyor ki, çatışma artık İran tarafından yönetiliyor” değerlendirmesinde bulundu.

Her düzeyde felaket

Caca bir kez daha mevcut otoritenin siyasi performansına döndü ve sorumluları suçladı: “Her düzeyde bir felaketle karşı karşıyayız. Yetkililer sanki olup bitenlerle hiçbir ilgileri yokmuş gibi davranıyorlar. Geçen yaz ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein Lübnan'a gelip 1701 sayılı kararın uygulanmasını gündeme getirdiğinde, yetkililer düğmeye basıp sorumluluklarından kaçıyorlardı. Şahsen birden fazla yetkiliyle konuştum ve işlerin bugün gördüğümüz yöne doğru gittiği konusunda onları uyardım ama yanıt vermediler.”

Caca, ‘hükümetin ve devletin Lübnan'ı çıkmazdan kurtarmak için hiçbir şey yapamayacağı’ görüşüne katılmayarak şunları söyledi: “Siyasi otorite her şeyi yapabileceğini unuttu ve biz de onunla birlikte unuttuk. Hükümet toplanmalı ve olup bitenlerin devam etmesini kabul etmediğini söylemeli. Orduyu konuşlandırma kararı almalı ve İsrail'in tutumuna bakmaksızın 1701 sayılı kararı uygulama niyetini beyan etmelidir. Çünkü bir yerden başlamak zorundadır. Hükümetin ordudan Hizbullah'la çatışmasını istemesi gerektiğini söylemiyorum ama bir yerden başlaması gerekiyor... Bu bir kararla başlamalı. Çünkü karar vericiler kararlarından vazgeçtiler ve bunun nelere yol açtığını gördük. Hükümet derhal toplanmalı ve uygun kararları almalı. Parlamento da toplanmalı ve Lübnan'ın karar alma mekanizmasını yeniden kurması için hükümeti destekleyecek bir tavsiyede bulunmalı.”

1559 sayılı karar... Savaş halen devam ederken

Caca, silahlı milislerin silahsızlandırılmasını öngören 1559 sayılı kararın uygulanması çağrısında bulunduğu için aldığı bazı eleştirilere şöyle yanıt verdi: “Bu 20 yıldır bizim mantığımız, yeni bir mantık değil. Bu söylemi benimsemekte geç kalanlar devleti yönetenler. Savaşı durdurmak için önerimizi sunduk ama beğenmediler. Bize kendi önerilerini sunsunlar. Lübnan'da halen savaşın nasıl sona erdirileceğini tartışacak bir uluslararası temsilci yok. Dolayısıyla bu yıkıcı savaşı durdurmak için harekete geçmek bize düşüyor.”

‘Lübnan'da herhangi bir tarafın niyetini görmediği için’ iç barıştan korkmadığını vurgulayan Caca, “Bu, özellikle Lübnan halkının yaklaşık yarısının yerinden edilmesi nedeniyle bazı sorunların ortaya çıkmasını engellemiyor. Ancak bu, ordu ve güvenlik güçlerinin kontrol edebileceği ve önleyebileceği bir şey. Mevcut mülteci krizi hiç de 2006'daki gibi değil. Bu kriz aylarca sürebilir ve ciddi bir sosyal krize yol açabilir” şeklinde konuştu.

‘Savaşın sona ermesinden sonra Hizbullah'ın iç bölgelere gerilemesinden’ korkmadığını belirten Caca, “Savaş bittikten sonra, nasıl biterse bitsin, savaştan önce Lübnan'da var olan duruma dönmek söz konusu olamaz. Bu durumun bizi nereye getirdiğini gördük ve devamını kabul edemeyiz. Kararın devletin dışında olduğu ve Hizbullah'ın barış ve savaş kararlarını aldığı bu muğlak durumu kabul edemeyiz. Bunun bizi nereye götürdüğünü gördük” ifadelerini kullandı.

Boşalan cumhurbaşkanlığı

Yaklaşık iki yıldır boş olan cumhurbaşkanlığı konusunda ise Caca, “Meclis Başkanı Nebih Berri cumhurbaşkanını seçmemiz gerektiği görüşündeydi, ancak İranlıların gelişinden sonra fikrini değiştirdi. Şimdi ateşkesten önce bir cumhurbaşkanı seçemeyeceğimiz konuşuluyor” dedi.

Caca ‘seçimlerin dayandırılması gereken koşulları’ özetleyerek, ‘herhangi bir adayın öncelikle Taif Anlaşması’na, ikinci olarak da uluslararası kararlara bağlı olması gerektiğini’ ileri sürdü. Caca, ‘ateşkesi sağlamanın en hızlı yolunun bir cumhurbaşkanı seçmek olduğu’ görüşünü yineledi.