Meksika, ABD'den daha fazla göçmeni geri almayı kabul etti

ABD sınır yetkilileri, kamuoyu önünde kuralları gevşettiklerini söylese de göçmenlerin sığınma talebi ihtimaline kapıyı kapatan 42'nci Madde'nin kullanımını genişletiyor

Göçmenler, Arizona'da Yuma yakınlarında yer alan sınır duvarının boşluğundan geçiyor (AP)
Göçmenler, Arizona'da Yuma yakınlarında yer alan sınır duvarının boşluğundan geçiyor (AP)
TT

Meksika, ABD'den daha fazla göçmeni geri almayı kabul etti

Göçmenler, Arizona'da Yuma yakınlarında yer alan sınır duvarının boşluğundan geçiyor (AP)
Göçmenler, Arizona'da Yuma yakınlarında yer alan sınır duvarının boşluğundan geçiyor (AP)

Yetkililere göre Biden yönetimi Kübalı ve Nikaragualıları, göçmenleri sığınma talebinde bulunma hakkından mahrum bırakan halk sağlığı kararı 42'nci Madde uyarınca sessizce Meksika'ya sürmeye başladı.
Kimliği gizli kalmak koşuluyla konuşan bir ABD'li yetkiliye göre ABD, Meksika'yla günde 100'e kadar Kübalı ve 20'ye kadar Nikaragualı göçmeni Teksas'taki San Diego, El Paso ve Rio Grande Vadisi'nden sınır dışı etmek için anlaşma imzaladı.
The Washington Post'a yine kimliğini gizlemek koşuluyla açıklama yapan Meksikalı bir yetkili ise, "Bu anlaşma, her iki ülkeden de Meksika ve ABD'ye gelişlerin katlanarak artması nedeniyle yapıldı" dedi.
Hamle, ABD sınır yetkililerinin pandemi döneminde Kovid-19'un yayılmasına engel olma gerekçesiyle göçmenleri sığınma hakkından mahrum bırakan acil durum önleminin kullanımını genişlettiğini gösteriyor. Oysa Beyaz Saray, kamuoyu önünde bu yetkiyi gevşetmeye çalıştığını duyurmuştu.
42'nci Madde'nin kaldırılması ara seçimlerin yaklaşmasıyla tartışmalı hale gelmişti. ABD'nin sığınma talebindeki muhtemel artışa hazırlıksız olduğu endişesiyle Arizona ve Georgia gibi salıncak eyaletlerdeki Demokratlar bu hamleye güçlü bir şekilde karşı çıktı.
27 Nisan'da başlayan son sınır dışı etme vakaları, 42'nci Madde'nin süresinin dolmasına bir gün kala 22 Mayıs'ta sona erecek.
Bu, sınıra gelen Kübalı ve Nikaragualı göçmenlerin sayısının son aylarda rekor seviyelere ulaşmasını takiben gerçekleşti.
Nisanda yaklaşık 35 bin Kübalı sınır kapılarında durduruldu. Bu, tek bir ülkeden gelen en kalabalık ikinci göçmen grubuydu.
 Yine nisanda, yaklaşık 12 bin 500 de Nikaragualı yakalandı.
Nisanda yetkililerin toplamda durdurduğu göçmen sayısı 234 bini aşarak son 22 yıldaki en yüksek sayıyı gördü.
ABD'yle Küba ve Nikaragua hükümetleri arasındaki soğuk ilişkiler nedeniyle göçmenlerin sınır dışı edilip bu ülkelere gönderilmesi neredeyse imkansız.
Trump yönetiminin Mart 2020'de acil halk sağlığı kararını yürürlüğe koymasından bu yana yaklaşık 2 milyon göçmen ABD'den sınır dışı edildi.
ABD İç Güvenlik Bakanlığı'ndan bir sözcü, The Independent'a yaptığı açıklamada, bakanlığın halen yürürlükte olan 42'nci Madde'nin hükümleri uyarınca faaliyet gösterdiğini belirtti.
Sözcü, "Bu yetki uyarınca bireyleri sınır dışı etme gücümüz çeşitli nedenlerle sınırlanabilir, ki bunlar arasında Meksika'nın bu kişileri alma kapasitesi de var" ifadelerini kullandı. 
 



Netanyahu'ya yakın bir milletvekili, güvenlik liderlerinin 7 Ekim'de "infaz edilmesi" çağrısında bulundu

Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)
Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)
TT

Netanyahu'ya yakın bir milletvekili, güvenlik liderlerinin 7 Ekim'de "infaz edilmesi" çağrısında bulundu

Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)
Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)

İsrail'de 7 Ekim 2023'te Hamas'ın düzenlediği saldırıya ilişkin komplo teorileri tehlikeli bir boyuta ulaştı. İktidardaki Likud partisinden Knesset üyesi Tali Gottlieb, saldırı sırasında güvenlik güçlerinin (ordu, istihbarat ve polis) başındaki kişileri, Başbakan Binyamin Netanyahu'yu devirmek için komplo kurmakla suçladı ve tutuklanıp idam edilmelerini istedi.

Netanyahu'nun yakın çevresinden biri olarak bilinen Gottlieb, güvenlik teşkilatlarının başkanlarının Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e saldırı planından haberdar olduğunu ve bu saldırıyı önleyebilecekleri halde önlemediklerini belirtti.

Güvenlik şeflerinin bunu "ülkeyi Netanyahu'ya karşı öfkeyle doldurmak ve bunun sonucunda halkın sokaklara çıkıp onu devirene kadar yürümesini sağlamak" için yaptıkları suçlamasını sürdürdü. Bu nedenle, "vatana ihanet" suçlamasıyla tutuklanmalarını ve idam edilmelerini talep etti.

Şarku’l Avsat’ın Maariv gazetesinden aktardığına göre Gottlieb, Genel İstihbarat Servisi (Şin Bet) başkanı Ronen Bar'ın "kronik ve son derece tehlikeli bir komplocu" ve "Korkutucu yalanlar yaymada usta" olduğunu söyledi.

Savaşın ikinci günü, yukarıda bahsi geçen 8 Ekim'de Netanyahu'ya "bu kurumların tüm liderlerini görevden alması gerektiğini" söylediğini açıkladı; "Herhangi bir başkan: Genelkurmay, Mossad, Şin Bet ve Ulusal Güvenlik. İhanet ettiler” ifadelerini kullandı.

Gazetecinin “Sence hainlerin cezası nedir?” sorusuna, “ölüm cezası” diye cevap verdi.

Milletvekili, suçlamalarıyla ilgili bir soruşturma komisyonu kurulmasını reddetti, çünkü “bu askeri liderler yargıçlar üzerinde çok büyük bir nüfuza sahip ve kimse onlara suçlama yöneltmeye cesaret edemez” iddiasında bulundu.

Ona göre “tek çözüm”, “hükümet kararıyla onları görevlerinden uzaklaştırmak. Hükümet herkesten üstündür.”

Komplo teorileri İsrail'de, özellikle de iktidardaki sağ kesim arasında yaygın.

Bazı sağcı destekçiler, “İsrail istihbarat ve ordu mensupları Gazze'de karıncaların bile hareketini biliyorlar, (Hamas'ın) neredeyse alenen planladığı saldırıdan haberi olmamaları mantıklı değil” diyorlar.

Bu kişiler, “gözetleme görevlileri uyarıda bulunmuş ve tatbikatlarla ilgili fotoğraf ve bilgiler sunmuş” olduğunu iddia ediyorlar. Bu nedenle, “7 Ekim'deki saldırıya şaşırmış olmaları mantıklı değil. Ancak haberleri gizlediler ve (Hamas'ı) serbest bıraktılar” iddiasını dile getiriyorlar.

Bu teoriyi savunanlar arasında Netanyahu'nun en büyük oğlu Yair ve Netanyahu'nun hizmetinde çalışan internet ordusu da bulunuyor.