BMGK, ABD ve Rusya arasında sözlü çatışmaya sahne oldu

Nebenzya, Batı’nın ikiyüzlülüğünü kınarken Greenfield ise komplo teorilerini yalanladı.

BMGK toplantısı geçen perşembe günü New York’ta düzenlendi. (EPA)
BMGK toplantısı geçen perşembe günü New York’ta düzenlendi. (EPA)
TT

BMGK, ABD ve Rusya arasında sözlü çatışmaya sahne oldu

BMGK toplantısı geçen perşembe günü New York’ta düzenlendi. (EPA)
BMGK toplantısı geçen perşembe günü New York’ta düzenlendi. (EPA)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, tüm ülkeleri Rusya’nın Ukrayna’daki savaşını durdurmak için birleşmeye çağırırken yaklaşık 10 haftadır devam eden savaşı ‘anlamsız’ olarak nitelendirdi. ‘Savaşın küresel çapta yol açtığı hasarın sınırı olmadığını’ vurguladı. ABD’li ve Rus temsilciler, geçen perşembe akşamı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) toplantısında karşılıklı suçlamalarda bulundular. ABD ve diğer ülkeler, Rusya’nın Ukrayna’da işlediği suçlar için hesap sormaya çalışırken Moskova ise Batı’nın ve bir dizi BM yetkilisinin ‘aldatmacasını’ kınadı.
BM oturumuyla eş zamanlı olarak Mariupol şehrindeki Azovstal çelik fabrikasında mahsur kalan sivilleri tahliye etme faaliyeti de devam etti. BM ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi, Rus ordusu ve Ukraynalı yetkililerle iş birliği içinde, geçen hafta boyunca düzenlediği iki operasyonda şu ana kadar yaklaşık 500 sivilin bölgeden tahliyesine yardım etti. Guterres, ‘olası başarıyı baltalamaktan kaçınmak için’ başlamış olan üçüncü bir faaliyetin ayrıntıları hakkında ayrıntı vermedi.
BMGK geçen perşembe akşamı, mayıs ayı için Konsey başkanlığını üstlendiğinden bu yana ilk kez ABD liderliğinde New York’ta bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda güvenlik ve insani koşullarla ilgili son gelişmelere ve BM’nin farklı Ukrayna bölgelerindeki sivillere yardım ve kurtarma çabalarına ilişkin bir rapor sundu. Konsey üyeleri, BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet de dahil üst düzey yetkililerinin brifinglerini dinledi.
Guterres, Moskova ve Kiev’e yaptığı son ziyareti ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile gerçekleştirdiği görüşmelere değindi. Antonio Guterres, orada konuşurken kibar olmadığını belirterek “Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, onun toprak bütünlüğünün ve BM Sözleşmesi’nin ihlalidir” dedi. Guterres, işgalin Ukrayna ve Rusya halkları ve tüm dünya için sonlanması gerektiğini vurguladı. Mariupol şehri ve Azovstal tesisi de dahil olmak üzere kuşatma altındaki bölgelerden insani yardım erişimi ve tahliyelerin sağlanması gerektiğine dair Rusya Devlet Başkanı’na yaptığı çağrıyı hatırlatan Guterres, hem siyasi hem de güvenlik açısından çok karmaşık bir insani operasyon olmasına rağmen bu hedefe başarılı bir şekilde ulaşmak için Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve Rus ve Ukrayna makamlarıyla birlikte çalışmayı teklif etti. Guterres ayrıca devam eden koordinasyonun, ‘insanları bu cehennemden çıkarmak’ için daha fazla insani ateşkese imkân tanıyacağına dair umudunu dile getirdiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Moskova ve Kiev ile devam eden koordinasyonun, sivillerin savaş bölgelerinden güvenli geçişini ve yardımın muhtaç kesimlere ulaşmasını sağlamak için daha fazla insani ateşkese olanak tanıyacağını umuyorum.”
Antonio Guterres, piyasalara gıda ve enerji akışının devam etmesini sağlamak için hızlı ve kararlı eylem ihtiyacından da bahsetti. İhracat kısıtlamalarının kaldırılması, gıda fiyatlarındaki artışların ele alınması ve piyasa oynaklığının yatıştırılması çağrısında bulundu. Guterres sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ukrayna’ya karşı savaş, boyutları itibariyle anlamsız ve affedilmezdir. Küresel zarara neden olma yeteneğinin sınırı yoktur. Ölüm, yıkım, yerinden edilme ve kargaşa döngüsü durmalıdır. Birlik olma ve bu savaşa son verme zamanıdır.”

İnsani koşul
Martin Griffiths de sivil altyapının tahrip edilmesinin bu çatışmanın bir özelliği haline geldiğini ve yerleşim bölgelerindeki konut binalarının, okulların ve hastanelerin saldırıya uğradığını belirtti. “7,7 milyonu ülke içinde yerinden edilen olmak üzere 13 milyondan fazla Ukraynalı evlerini terk etmek zorunda kaldı” diyen Griffiths, yolların mühimmatla dolu olduğunu ve bu durumun sivilleri riske attığını ve insani yardım konvoylarının onlara ulaşmasını engellediğini vurguladı. “Ülkedeki 24 bölgenin tamamında bir çeşit yardımla 4,1 milyondan fazla kişiye ulaştık” ifadesini kullandı. Griffiths, BM’nin şu ana kadar en çok etkilenen bölgelerden bazılarına kurumlar arası beş yardım konvoyu organize edebildiği bilgisini verdi.  

Ciddi ihlaller
Michelle Bachelet de Yüksek Komiserliğin Ukrayna misyonunun, Rusya’nın Ukrayna’ya silahlı saldırılarının uluslararası insan hakları ihlallerini belgelemeye devam ettiğini söyledi. Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya silahlı saldırısının başlamasından bu yana ofisinin 6 bin 731 sivil kayıp vakası kaydettiğini belirten Bachelet, “Gerçek sayı çok daha büyük” dedi. Üç No’lu Hastane, Mariupol’deki tiyatro, Kramatorsk’taki tren istasyonu ve Odessa’daki yerleşim bölgeleri gibi ölümcül kazaların raporlarının ‘şok edici bir şekilde sıklaştığını’ vurgulayan Bachelet, ‘yerel makamların temsilcileri, gazeteciler, sivil toplum aktivistleri, silahlı kuvvetler mensupları, emekli askeri personel ve diğer sivillerin Rus Silahlı Kuvvetleri ve müttefik silahlı gruplar tarafından keyfi olarak gözaltına alınması’ da dahil 180 vakanın takip edildiğini belirtti.
Konsey üyeleri ayrıca Ukrayna ‘Koruma Hakkı’ örgütünün savunuculuk koordinatörü Tatiana Lozan’dan da bir brifing dinledi. Brifing sırasında Lozan, Rus savaşına direnmek için ‘ön cephede savaşan cesur Ukraynalıları desteklemeyi amaçlayan’ ortak çabalardan bahsetti.

Aldatmaca ve iki yüzlülük
Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasiliy Nebenzya, konuşmasına Bachelet’in ‘tek taraflı değerlendirmesi’ de dahil olmak üzere brifingleri eleştirerek başladı. Ayrıca Ukrayna’yı her zaman Rusya’ya karşı bir köprü ve savaş alanına dönüştürmeyi hayal eden ‘bazı ülkelerin aldatmacalarını’ da eleştirdi. Bu ülkelerin yetkililerin, 30 yıl önce Ukrayna’nın bağımsızlığından bu yana siyasi ve ideolojik olarak bunu yaptığını ve bugün de Ukrayna’ya silah akışı yoluyla eylemlerine devam ettiklerini vurguladı. Nebenzya ayrıca Kievli yetkililerin devletin ihtiyaçlarını karşılamak yerine bunca yıldır kendi halkına karşı dahil olmak üzere kurnaz, müzakere yeteneğinden yoksun olduğunu yalan ve aldatma taktikleri benimsediğini kaydetti. Şu an olanları ‘Batı ile Rusya arasında bir vekalet savaşı’ olarak nitelendiren Nebenzya, “Bugün halen Batılı ortaklarımızın ikiyüzlülüğü karşısında şaşkınız. ABD’nin Irak’a, Libya’ya, Suriye’ye ve Yugoslavya’ya yönelik saldırganlığı, Afganistan’a yönelik kampanyası ya da Vietnam’da yaşananlar sanki geçmişte kaldı” ifadesini kullandı.

Rusya’dan ‘hesap sorma’
ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield de şu açıklamada bulundu:
“Rusya, BM Sözleşmesi’ni ihlal etti. Bu savaşı sona erdirmek için ortak küresel çağrımızı görmezden geldi. Moskova’dan yüksek sesle ve net olarak duymaya devam ettiğimiz mesaj, Rusya’nın BM’ye ve şartımıza saygı duymadığı veya inanmadığıdır. Uluslararası sistemde sorumlu bir aktör olmayacaktır. Rusya, bir dizi çılgın komplo teorisi ve dezenformasyonla bu konseye defalarca yalan söyledi. Eskisinden daha gülünç bir yalan.”
Konseyi, Ukrayna’ya ve halkına ‘normal hayata dönmeleri için yardım etmeye’ çağıran Greenfield, “Bunu iki şekilde yapabiliriz: Ukrayna halkını ve çabalarını destekleyerek ve Rusya’dan hesap sorarak” dedi.
Linda Thomas Greenfield ayrıca ABD’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi, BM, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve diğer kuruluşların çabaları da dahil olmak üzere, Ukrayna’da işlenen vahşetlerle ilgili bir dizi uluslararası soruşturmayı desteklediğini vurguladı.
Çin, ABD, İrlanda, Fransa ve Meksika’dan temsilciler de dahil olmak üzere BMGK’nın çoğu üyesi de ‘savaşa bir son verilmesi’ çağrısında bulundu. Çin Temsilcisi Zhang Jun, Ukrayna’ya silah gönderilmesini eleştirerek ‘sadece diyalog ve müzakerelerin savaşın durmasına izin vereceğini’ kaydetti. Kenyalı mevkidaşı Martin Kimani de BM Genel Sekreteri’ni savaşı durdurmak için bir arabuluculuk süreci yürütmeye çağırdı.
Ukrayna Daimi Temsilcisi Büyükelçi Sergei Kislitsa ise Rusya’yı Ukrayna şehirlerine iki binden fazla füze ateşlemekle suçladı. Bu füzelerin çoğunun askeri altyapıyı değil sivilleri hedef aldığına dikkat çeken Kislitsa, Rusya’yı ülkesinin ve dünyanın gıda güvenliğini hedef almakla suçladı. “Rusya, işgal altındaki bölgelerden yaklaşık 400 bin ton tahıl çaldı. Tahıl çalmasının yanı sıra Rusya, tahıl ambarlarına, tarımsal altyapıya ve gübre yerlerine saldırılar düzenliyor ve tarım aletlerini çalmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Diplomatlar, konseyin iki daimi olmayan üyesi Norveç ve Meksika’nın ise ortaklarına ‘barışçıl bir çözüm arayışında Genel Sekreter’in iyi niyetlerine güçlü desteklerini ifade eden’ bir metin sunduklarını açıkladılar. Ancak BMGK’nın 24 Şubat’ta savaşın başlamasından bu yana bölünmüş konseyde ilk birleşik bir pozisyon alıp alamayacağı net değildi. Moskova henüz ortaya metinle ilgili herhangi bir koymadı.



Ekonomistler, İsrail-İran savaşının küresel ticarete sert yansımaları konusunda uyardı

Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)
Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)
TT

Ekonomistler, İsrail-İran savaşının küresel ticarete sert yansımaları konusunda uyardı

Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)
Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)

Ekonomistler, İsrail-İran savaşının uzaması sonucu ortaya çıkacak ciddi küresel ekonomik ve ticari sonuçlar konusunda uyardı. Uzmanlar, savaşın olumsuz etkilerinin bölgenin ötesine geçerek, özellikle enerji ve gaz fiyatları, havacılık, sigorta, dış ticaret ve denizcilik gibi küresel piyasaları da kapsamasını bekliyor.

Suudi Arabistan Şura Konseyi Üyesi Fadl el-Buayneyn Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, İsrail ve İran arasındaki askeri çatışmanın küresel enerji sektörünü etkilediğini, bunun da savaşın başlamasından hemen sonra petrol fiyatlarının rekor seviyelere yükselmesine yansıdığını ve fiyatların halen üst sınırlarda seyrettiğini söyledi.

İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatma tehdidi ışığında enerji fiyatlarının yükselmeye devam edeceğini öngören el-Buayneyn, bunu tüketici ülkelere yönelik düşmanca bir eylem olarak değerlendirdi. El-Buayneyn söz konusu adımın zaten birçok zorlukla karşı karşıya olan küresel ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini belirtti.

El-Buayneyn, enerji sektörünün savaşlara ve askeri çatışmalara karşı en hassas sektör olduğunu açıkladı. Üretici ülkelerin petrollerini ya da üretimlerini ihraç etme kabiliyetlerinin etkilenmesi halinde, bunun rekor düzeyde yüksek petrol ve gaz fiyatlarına sebep olacağını ifade eden el-Buayneyn, küresel ekonomi üzerinde doğrudan olumsuz yansımaları olacağına da dikkat çekti.

El-Buayneyn, askeri hedeflerin üretim ve ihracat üzerindeki etkilerinin şu ana kadar nispeten sınırlı kaldığını söyledi, ancak iki sektöre yönelik doğrudan saldırıların petrol fiyatlarının hızla yükselmesine, muhtemelen varil başına 100 doları aşmasına neden olabileceği uyarısında bulundu.

Etkilenen ekonomik sektörler

Savaşın uçuşların aksamasına ve uçak rotalarının yeniden belirlenmesine yol açtığını belirten el-Buayneyn, savaşın havayolları için daha yüksek işletme maliyetlerine ve artan risklerin bir sonucu olarak sigorta maliyetlerinde önemli bir artışa neden olduğunu söyledi. Ayrıca dış ticaretin ve deniz seyrüseferinin de artan gerilimden doğrudan etkileneceği öngörüsünde bulundu.

Savaşın etkisinin bölge ülkeleri arasında farklılık göstereceğini de sözlerine ekleyen el-Buayneyn, Suudi Arabistan'ın stratejik konumu nedeniyle Kızıldeniz'deki limanları aracılığıyla dış ticaretinin sürdürülebilirliğini sağlayabildiğini ve petrolün doğudan batıya taşınmasını sağlayan boru hatlarının varlığının krizin petrol ihracatı ve dış ticaret üzerindeki yansımalarını sınırladığını belirtti.

Enerji sektörünü ‘küresel ekonominin gerçek motoru’ olarak tanımlayan el-Buayneyn, enerji ve dış ticaretin ekonomik açıdan savaştan en çok etkilenen sektörler olduğunu, yıkım ve insan kayıplarının ise kalkınma ve insani düzeylerde savaşların en kötü sonuçları arasında yer aldığını ifade etti.

Hızlı çözümler için fırsatların sınırlı olduğunu ifade eden el-Buayneyn, savaşları başlatmanın durdurmaktan daha kolay olduğunu ve çatışmaların hızının artmasını beklediğini kaydetti. İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatma tehdidini yerine getirmesi halinde, pratikte bunu başarmanın zorluğuna rağmen, başta ABD ve diğer Batılı ülkeler olmak üzere dünya güçleriyle kapsamlı bir çatışmanın kapısını aralayabileceğini söyledi. El-Buayneyn, ABD'nin çıkarlarını hedef almanın Washington'u savaşa doğrudan dahil edeceğini ve savaşın kapsamının endişe verici bir şekilde genişleme potansiyeli taşıdığını vurguladı.

Pazar sıkıntısı ve tedarik zinciri aksaklıkları

Kahire'deki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Halid Ramazan, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, savaşın devam etmesinin, özellikle de İsrail'in günde 700 bin varil üretim kapasitesine sahip Abadan Rafinerisi gibi İran enerji tesislerini hedef alması halinde, petrol ve gaz arzını azaltma tehdidi oluşturduğunu söyledi. Ramazan, Kuzey yarımkürede kış talebi artarken olası bir kesintinin piyasalarda kıtlık yaratabileceği uyarısında bulundu.

İsrail saldırılarının ardından petrol fiyatlarının şimdiden yüzde 8 ila 13 arasında arttığını ve Brent ham petrolünün varil başına 78 doları aştığını belirten Ramazan, çatışmanın devam etmesi halinde, özellikle de Hürmüz Boğazı'nın kapatılması durumunda fiyatların rekor seviyelere çıkabileceği konusunda uyardı.

Ramazan, savaşın yansımalarının özellikle Hürmüz Boğazı üzerinden küresel tedarik zincirlerinin aksamasına kadar uzanacağını, bunun da elektronik ve gıda maddeleri gibi petrol dışı emtia ticaretine yansıyacağını, nakliye ve sigorta maliyetlerinin artacağını, bunun da emtia fiyatlarının yükselmesine ve ticaret oranlarının düşmesine yol açacağını vurguladı.

Ramazan, artan enerji ve nakliye maliyetleri ile düşük piyasa güvenine atıfta bulunarak, buğday ve mısır gibi gıda maddelerinin yanı sıra petrokimya ürünleri, giyim, elektronik, teknoloji yedek parçaları ve ilaçları fiyat artışları için en olası adaylar olarak sıraladı.

Savaşın ekonomik sonuçlarına gelince, Ramazan bunların yüksek enflasyon oranları, tedarik zincirlerinin bozulması, özellikle turizm ve teknoloji sektörlerinde yatırımların azalması ve para birimlerinin zayıflaması olduğunu belirtti. İran riyali ve İsrail şekeli, Avrupa'nın alternatif kaynaklara daha fazla bağımlı hale gelmesiyle küresel enerji ittifaklarının yeniden şekilleneceği beklentileri arasında bu yılın en düşük seviyelerini gördü.